Kadastro Nedir?
Kadastroyu genel bir ifadeyle özel taşınmazların bölgesel kaydı olarak düşünebiliriz. Türk Kadastro Kanunu'nda kadastro "taşınmaz malların sınırlarının arazi ve harita üzerinde belirtilerek hukuki durumlarının ve üzerindeki hakların tespit edilmesi işlemi" olarak tanımlanmaktadır. Kadastrolar birçok ülkede tapu sicili ile birlikte kullanılmaktadır. Tapu ve kadastro işlemlerinde yetkili mercii Tapu Kadastro müdürlükleridir.
Kadastro Tespitine Nasıl İtiraz Edilir?
Kadastro tespiti itirazlarının asıl amacı kadastro tespiti yapılırken meydana gelen yanlışlıkların düzeltilmesidir. Bu yanlışlıklar arazi ölçümleri ya da mülkiyet hakkına ilişkin olabilmektedir. Kadastro çalışmaları kadastro ekibi tarafından yapılmaktadır. Kadastro çalışmaları yapıldığı esnada tutanağa dahi tespite ilişkin itiraz yapılabilmektedir. Söz konusu itiraz belgeler ile kadastro komisyonuna yapılmalıdır. İtirazın belgeyle yapılması şarttır, herhangi bir belgeye dayanmayan itirazlar komisyonca incelemeye alınmamaktadır. Kadastro tutanaklarının hazırlanmasında sonraki 30 gün askı süresidir. Bu süre içerisinde ilgili tutanakların muhatapları Kadastro Mahkemesine dava açabilmekte, itiraz edebilmektedir. 30 günlük süre içerisinde itirazların yapılmaması, dava yoluna başvurulmaması halinde tutanaklar kesinleşir.
Tespite İtiraz Davası Açabilme Şartları Nelerdir?
Kadastro tutanağının hazırlanması akabinde 30 günlük askı süresi içerisinde kadastro tespitine itiraz davası açılabilinmesi için aşağıdaki şartların var olması gerekmektedir.
1- Kadastro tutanağının ilanından önce kadastro komisyonuna itiraza bulunulmuş olması gerekmektedir.
2- Komisyon kendisini yetkisiz görerek, yetkisizlik kararına ilişkin belge ile kadastro tutanak aslını kadastro mahkemesine göndermelidir.
Tapu Kadastro Davaları Nedir ve Nasıl Açılır?
Tapu kadastro davaları, ilgili taşınmaz üzerinde hak sahibi olan muhatapların mülkiyet hakkını korumaya ilişkin açılan davalardır.Kadastroya itiraz davası ve Tapu iptali ve tescili davası kadastro davalarındandır. Bu dava türlerinde kanuna aykırı, usulsüz veya yolsuz düzenlendiği iddia edilen tapu kaydının hukuka uygun hale getirilmesi amaçlanmaktadır. Mülkiyet hakkına ilişkin davalar olduğundan, mahkeme hükmü kesinleşmeden icra edilememektedir.
Ne zaman kadastro itiraz davası ne zaman tapu iptali ve tescili davası açılır?
Kadastro tespitine itiraz davası kadastro tutanağının askıda bulunduğu 30 günlük süre içerisinde KAdastro Mahkemesine karşı açılır. Fakat bu sürenin geçmesiyle ve kadastro tutanağının kesinleşmesiyle açılacak dava artık tapu iptali ve tescili davası olacaktır.
Tapuya ilişkin tapu tescili ve iptali davaları taşınmazın bulunduğu yerin Asliye Hukuk Mahkemelerine yazılı yolla, dilekçe ile açılmaktadır. Tapu iptal ve tescili davası taşınmaz sahibine yahut mirasçılarına karşı açılabilmektedir. Her davada olduğu gibi tapuya ilişkin davalarda da dava dilekçesinin ve iddiaların somut delillerle desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. Kanıtlar nitelikte belgelere dayalı ve somut gerçeğe ulaştıran nitelikte belgelerin varlığı söz konusu davaların açılması en sağlıklı yoldur.
Kadastro tespitine itiraz davalarında 10 yıllık zamanaşımı süresi bulunmaktadır. Fakat tapu iptali ve tescili davası birçok farklı türde açılabiliyor olması nedeniyle belli bir zamanaşımına tabi değildir ya da tabiidir demek yanlış olacaktır.
YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
Esas No:2003/14343 Karar No:2004/3876 Karar Tarihi: 29.03.2004
ÖZET: Davacıların iddiası 1953 yılında yapılan devir işleminin danışıklı olduğudur. Davacılar bu işleme karşı ancak miras bırakanlarının 1979'da ölümünden itibaren dava açabilme hakkına sahiptirler. Davacılar böyle bir davayı diğer bir anlatımla tapu iptal davasını devir alan kişiye karşı açma olanağı bulunmakta iken dava dilekçesindeki iddia ve dosyadaki kayıtlar itibariyle taşınmazın üçüncü kişiye devredilmiş olması nedeniyle üçüncü kişinin mülkiyet hakkını kabul etmiş durumdadırlar. Böylece ilk devir işleminin danışıklı olduğu iddia edilmişse de daha sonra devrin iyiniyete dayalı olması nedeniyle tapu iptali değil danışıklı işlemi yapana karşı istemlerin tazminata yani taşınmazın bedeline dönüştürmüşlerdir. Böyle bir dava somut olayın niteliği itibariyle haksız eylemden kaynaklanan nedensiz zenginleşmedir. Her ne kadar taşınmaz mülkiyetine ilişkin danışıklı işlemlerde zamanaşımı işlememekte ise de davacılar tarafından da kabul edilen mülkiyet hakkının üçüncü kişiye devredilme tarihinde istem alacağa dönüştüğünden bu olayda zamanaşımının varlığı kabul edilmelidir. Bu davada istem taşınmazın aynına değil bedeline yönelik olduğundan olayda zamanaşımı gerçekleşmiştir. Davacıda tüm bu nedenleri gözeterek davasını halen tapu maliki olana karşı değil danışıklı işlem yapan kişiye yöneltmiştir. Bu olgular itibariyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerekir.