I. Giriş

Anayasa Mahkemesi’nin 05.01.2025 tarihli, 2024/81 E. ve 2024/189 K. sayılı kararıyla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinin değişik 6. fıkrası ile “Silahlı örgüt” başlıklı 314. maddesinin değişik 3. fıkrasının iptaline karar verilmiştir. 09.01.2025 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan bu iptal kararı, bu tarihten 6 ay sonra, yani 09.07.2025 tarihinde yürürlüğe girecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni yasal düzenlemeye gitmezse, suç veya terör örgütü adına suç işleme suçundan ayrıca ceza sorumluluğu doğmayacaktır.

Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli kararı ile daha önce de iptale konu olan bu hükümler, yine aynı gerekçelerle iptal edilmiştir. Yeniden düzenlenecek hükümlerin tekrar iptale konu olmaması ve “hukuk güvenliği” ilkesinin daha fazla zedelenmemesi için; Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçelerine uygun, “kanunilik” ilkesinin gereklerini sağlayan düzenlemelerin yapılması zorunludur.

II. Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 Tarihli İptal Kararı ve Teklif Edilen Hükümlere İlişkin Değerlendirmemiz

Daha önce; silahlı örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişinin, işlediği veya işlemeye teşebbüs ettiği suç dışında örgüte üye olmak suçundan da verilecek cezanın yarısına kadar indirilmesinin takdir ve değerlendirmesi mahkemeye ait olacak şekilde cezalandırılmasını öngören hüküm, 08.12.2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandıktan 4 ay sonra yürürlüğe girmek üzere, Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihinde verdiği, 2023/132 E. ve 2023/183 K. sayılı kararla iptal edilmiş, yerine 12.03.2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7499 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 10. maddesiyle, “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca iki yıl altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir. Bu fıkra hükmü sadece silahlı örgütler hakkında uygulanır.” hükmü ve 11. maddesi ile ise “Örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişi, ayrıca beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İşlenen suçun niteliğine göre verilecek ceza yarısına kadar indirilebilir.” hükmü getirilmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine teklif edilen hükümlere ilişkin değerlendirmemize yer verdiğimiz “Örgüt Adına Suç İşlemeye İlişkin Kanun Teklifi Değerlendirmesi” başlıklı yazımızda[1]; Kanun Teklifinin 10. ve 11. maddelerinin, Anayasa Mahkemesi’nin TCK m.220/6’nın “kanunilik” ilkesinin şartlarını taşımadığı gerekçesiyle verdiği iptal kararının amacını sağlamadığını, “suçta ve cezada kanunilik” ilkesi gereğince, örgüt adına işlenen suç kavramına açıklık getirilmesi ve bu suç kapsamına giren fiillerin tanımlanması gerektiğini, fakat Kanun Teklifinde eleştirilen bu kavrama tekrar yer verildiğini, bu nedenle Teklifin bu hali ile kabul edilmesi durumunda, öngörülebilirlik, belirlilik ve bilinirlik kriterlerinin sağlanamayacağını ifade etmiştik.

Anayasa Mahkemesi’nin 05.01.2025 tarihli iptal kararında ortaya koyduğu gerekçeler incelendiğinde, bu konuda daha önce yaptığımız tespitlerin isabetli olduğu anlaşılmıştır.

III. Anayasa Mahkemesi’nin 05.01.2025 Tarihli Son İptal Kararı

Anayasa Mahkemesi’nin 05.01.2025 tarihli kararında;

Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli iptal kararında da yer verilen gerekçelerin tekrarlandığı, bu kapsamda; yeni düzenlemelerde örgüt adına işlenen suç kavramından ne anlaşılması gerektiğine ilişkin düzenlemeye yer verilmediği, bu nedenle herhangi bir suçun, suç örgütü üyesi olmayan kişi tarafından örgüt adına işlediği değerlendirildiğinde kişilerin ayrıca örgüte üye olma suçundan da cezalandırılması suretiyle suçun kapsamının belirsiz şekilde genişletildiği, örgüt adına işlenen suç kavramının belirliliğinin yargısal yorumla da sağlanamadığı, kişilerin silahlı örgütle zayıf da olsa bir bağlantısı olan suçu işlediği gerekçesiyle bu suçtan ayrıca cezalandırıldığı ve bu şekilde kişinin örgütle bağlantısı açıkça ortaya koyulmaksızın, örgüt üyelerine göre daha ağır cezalarla karşılaşabildiği, örgüt adına kavramının belirsizliğinin ifade hürriyeti, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı veya örgütlenme veya din ve vicdan özgürlüğü gibi temel haklar üzerinde caydırıcı etki oluşturduğu, işlenen suçun niteliği ve ağırlığı itibariyle örgütün amacına ne surette katkıda bulunduğu da dikkate alınmadan cezalandırma yoluna gidildiği ve bu kavramın keyfi uygulamaları önleyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olmadığı gerekçelerine yer verildiği,

Değişiklikle birlikte; örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiillerinin bağımsız suçlar olarak düzenlendiği, suçların yaptırımına da yer verildiği, fakat iptal edilen cümleye konu suçun unsurlarının içerik ve kapsam bakımından aynı olduğu, dolayısıyla Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli iptal kararındaki tespitler ışığında temel hak ve özgürlüklere ilişkin anayasal güvenceler gözetilerek bir düzenleme yapılmadığı, bu nedenle kuralların iptal edilen hükümle aynı sonuçları doğuracağı, bu kapsamda örgüt adına işlenen suç ibaresinin belirsiz olduğu ve kanunilik şartını taşımadığı sonucuna ulaşıldığı,

Belirtilerek, Anayasa Mahkemesi’nin 26.10.2023 tarihli iptal kararından ayrılmayı gerektirir bir durumun olmadığı vurgulanmış ve bu şekilde TCK m.220/6 ile TCK m.314/3’ün iptaline karar verilmiştir.

IV. Sonuç

Anayasa Mahkemesi, 05.01.2025 tarihli kararıyla; iptal edilen hükümler yerine öngörülen düzenlemelere ilişkin eleştirilerimizi haklı çıkararak, “kanunilik” ilkesinin şartlarının sağlanmadığına karar vermiştir.

Bir türlü açıklığa kavuşturulamayan “örgüt mensubu”, “örgüt mensubu suçlu”, “iltisak”, “irtibat”, “örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suç” gibi kavramların Türk Ceza Kanunu, Ceza İnfaz Kanunu ile Terörle Mücadele Kanunu hükümlerinde çelişkisiz ve birbiri ile uyumlu hale getirilmesi, yine “örgüt adına suç işleme” ve “örgüte yardım” kavramlarının öngörülebilir, belirli ve bilinir şekilde düzenlenmesi zorunludur[2]. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi aynı gerekçelerle bu kavramların belirsizliğini ortadan kaldırmak için ardı ardına iptal kararları vermekte ise de, henüz amaca ulaşır bir düzenleme yapılamamıştır.

Sonuç olarak; TCK m.220/6’nın Anayasa Mahkemesi tarafından özellikle “kanunilik” ilkesi ve ceza adaleti bakımından iptal edilmesi isabetli olup, her durumda örgüt adına işlenen suç kavramının hangi fiilleri kapsadığı belirli ve anlaşılır hale getirilerek, “kanunilik” ilkesinin şartlarından olan öngörülebilirliğin, belirliliğin ve bilinirliğin sağlanması zorunludur.

Kanaatimizce; örgüt adına suç işleme suçunun bağımsız suç tipi olmaktan ziyade, belirlenmiş suçların ağırlaştırıcı sebebi veya genel bir hükümle kasten işlenen suçların ağırlaştırıcı sebebi sayılması, “kanunilik” ilkesine daha uygun olacaktır; zira bu şekilde, hem failin bilerek ve isteyerek örgüt adına suç işlemesi sebebiyle daha ağır ceza sorumluluğuna gidilebilecek, he “suçta ve cezada kanunilik” ilkesine bağlı öngörülebilirlik, belirlilik ve bilinirlik sorunları aşılabilecek ve hem de failin çifte cezalandırılması riski bertaraf edilebilecektir. Nitekim; göçmen kaçakçılığı suçunun, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde cezanın artırılmasını öngören TCK m.79/3, bu kavramın ağırlaştırıcı sebep olarak düzenlenmesinin, Kanunun sistematiğine uygun olacağını ortaya koymaktadır. Ayrıca; Kanunda failin amacına bağlı olarak işlediği suçlarda cezanın artırıldığı haller de mevcut olup, hürriyetinden yoksun kılma suçunun cinsel amaçla işlenmesi halinde cezanın yarı oranında artırılacağını öngören TCK m.109/5 bu hususta önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Belirtmeliyiz ki; Anayasa Mahkemesi’nin 05.01.2025 tarihli iptal kararıyla, kanun koyucunun tekrar düzenleme yapması ihtiyacı doğmuştur. Bu defa yapılacak düzenlemenin; Anayasa Mahkemesi’nin iptal gerekçelerini ortadan kaldırır ve tekrar bir iptale konu olmayacak nitelikte olması, “hukuk güvenliği” ilkesi bakımından büyük önem ifade etmektedir.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Doğa Ceylan

(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------

[1] Ersan Şen, Doğa Ceylan, Örgüt Adına Suç İşlemeye İlişkin Kanun Teklifi Değerlendirmesi, 19.02.2024, https://www.hukukihaber.net/orgut-adina-suc-islemeye-iliskin-kanun-teklifi-degerlendirmesi-ersan-sen

[2] Ersan Şen, Örgüt Adına Suç İşleme Suçunun İptalinin İlk Yansımaları, 09.12.2023, https://www.hukukihaber.net/orgut-adina-suc-isleme-sucunun-iptalinin-ilk-yansimalari-ersan-sen