“Örgütten Mahkumiyet İkinci Kez Tekerrüre Sebep Olur mu?” başlıklı yazımıza; örgütlü suçla mahkumiyet ile tekerrürün aynı anda gerçekleşmesi hali ile ilgili Yargıtay’ın farklı sonuçlara yol açan, iştirak etmediğimiz iki kararına aşağıda yer verilip, buna ilişkin değerlendirmemiz eklenmiştir.

Yazımızın birinci kısımda aynen “Örgütten Mahkumiyet İkinci Kez Tekerrüre Sebep Olur mu?” adlı çalışmamıza yer verdikten sonra, ikinci kısımda “Örgütlü Suçtan Mahkumiyet ile Tekerrürün Aynı Anda Gerçekleştiği Durumda Hükümde Türk Ceza Kanunu m.58’in Hangi Fıkrası Gösterilmelidir?” başlığı altında bir inceleme ve değerlendirme yapılacaktır.

İşbu yazımızın konusu; örgütten mahkumiyetin ikinci kez tekerrüre yol açıp açmayacağı ile örgütlü suçtan mahkum edilen sanığın aynı zamanda adli sicil kaydı sebebiyle mükerrir olması durumunda, hükümde hangisinin belirtilmesi gerektiği, belirtilmediği durumda da ne olacağı hususları ile sınırlı olacak, yani örneğin örgüte yardım suçundan verilen cezada TCK m.58/9’un uygulanmayacağı ve yine TCK m.6/1-j uyarınca kimin örgüt mensubu suçlu sayılacağı gibi konulara girilmeyecektir. Ayrıca; bu yazımızda girmediğimiz konular, daha önce birçok çalışmamızda kaleme alınmıştır.

Birinci Kısım: Örgütten Mahkumiyet İkinci Kez Tekerrüre Sebep Olur mu?

İkinci kez tekerrürün tatbiki için; hükümlünün daha evvel ilk kez işlediği suçtan verilen cezanın infazından TCK m.58/2’de belirtilen süreler geçmeksizin (veya ilk ceza infaz edilmeksizin) ikinci kez suç işlemesi ve hakkında birinci kez tekerrür uygulanması, bu ikinci suçun infazından sonra yine TCK m.58/2’de belirtilen süreler geçmeksizin (veya ikinci ceza infaz edilmeksizin) üçüncü kez suç işlemesi gerekir. Bunun dışında; sırf örgütlü bir suç sebebiyle TCK m.58/9 atfıyla mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması, hükümlünün işlediği ikinci suçtan dolayı hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması sebebi değildir. Aynı durum, TCK m.58/9’da sayılan “suçu meslek edinen” ve “itiyadi suçlu” olarak kabul edilen hükümlüler yönünden de geçerlidir.

Kanun koyucu TCK m.58’de; “tekerrür” kavramı ile “mükerrirlere özgü infaz rejimi” usulünü ayrı ayrı ele almış, tekerrürün şartlarına bu maddede yer vermekle birlikte, mükerrirlere özgü infaz rejimi 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.108’de düzenlemiştir. TCK m.58/9’da sadece; “örgüt mensubu suçlu” hakkında da mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağı düzenlenmiş olup, örgüt mensubu suçlunun “mükerrir” sayılacağına veya örgütlü suçun TCK m.58’de yer alan tekerrür şartlarından bağımsız olarak doğrudan “tekerrür” sebebi olacağına dair bir düzenleme öngörülmemiştir.

TCK m.58/6’da “tekerrür halinde” mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağı düzenlenmişken; TCK m.58/9’da ise, mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması ile ilgili “tekerrür” halinden (yani TCK m.58/6’dan) farklı bir sebebe yer verilerek, “örgüt mensubu suçlu” hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağına dair ayrı bir sebep öngörülmüştür.

Sonuç olarak; mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanacağı haller, birisi tekerrür halinde, diğeri ise örgüt mensubu suçlu (ve itiyadi suçlu ile suçu meslek edinen kişi) hakkında uygulanmak üzere iki farklı kategoride ele alınmıştır.

5275 sayılı İnfaz Kanunu m.108/3’de ise; hükümlü hakkında “ikinci defa tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda” koşullu salıverilme yasağı öngörülerek, TCK m.58/6’ya atıfta bulunulmaktadır. Kanun koyucunun; ilk kez ve örgütlü bir suçtan mahkum olanlar hakkında daha sonra tekerrür süresi içerisinde işlediği ikinci suçtan dolayı ikinci kez tekerrür uygulanması yönünde iradesi olsa idi, İnfaz Kanunu m.108/3’de“hakkında ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına karar verilenler” ibaresine yer vereceği açıktır.

İlk kez örgütlü bir suçtan mahkum olanların tekerrür süresi içerisinde işlediği ikinci suç yönünden ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilemeyeceği, Yargıtay’ın istikrarlı ve net kararları ile sabittir:

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 25.04.2024 tarihli, 2023/5235 E. ve 2024/1929 K. sayılı kararında; “…sanık hakkında ikinci kez mükerrirliğe esas alınan ilamın terör örgütü üyesi olma suçu olduğu ve eylemin kanuni sonucu olarak hükmolunan cezanın TCK'nın 58/9. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirildiği, ilk suçunun özel tehlikeli suçluluk olmasına dayanılarak infaz rejimi belirlenmesinin tekerrür sayılamayacağı bu nedenle sanığın ikinci kez mükerrir olmadığı ancak örgüt suçuna ilişkin önceki mahkumiyet hükmünün kesinleşme ve infaz tarihine göre tekerrüre esas olduğu ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşıldığından inceleme konusu dosyada tekerrür şartları bulunmakta ise de, ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması hukuka aykırı bulunmuş olup…” gerekçesiyle kanun yararına bozulmasına ve hüküm fıkrasında yer alan "sanığın 2. kez mükerrir olması sebebiyle 5275 sayılı CGTİK 108/3 maddesi uyarınca sanık hakkında koşullu salıverilmenin uygulanmamasına" dair ibarenin çıkarılmasına karar verilmiştir. Karardan da anlaşıldığı üzere; hakkında örgütten verilen mahkumiyet, TCK m.58’de düzenlenen tekerrür şartlarını karşılıyorsa, ikinci mahkumiyet yönünden birinci kez tekerrür sebebi olabilir, ancak ikinci kez tekerrür uygulanmasına imkan sağlaması mümkün değildir.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 25.10.2021 tarihli, 2020/13622 E. ve 2021/10518 K. sayılı kararında; Sanığın tekerrüre esas alınan İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/11/2010 tarihli, 2007/189 Esas ve 2010/334 Karar sayılı ilamında, ‘örgüt mensubu suçlu’ olarak hakkında TCK'nın 58/9. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulandığı; TCK'nın 58/6-7. maddeleri uyarınca mükerrir olmadığı gözetilmeden, sözkonusu ilam nedeni ile sanığın ikinci kez mükerrir olduğuna karar verilmesi… Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden…”, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulandığı hüküm fıkrasında yer alan “ikinci kez” ibaresinin çıkarılmasına karar verilmiştir.

Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 30.11.2021 tarihli, 2021/33607 E. ve 2021/28141 K. sayılı kararında; “Sanığın tekerrüre esas alınan ilamının terör örgütüne üye olmak suçu olduğu ve suçun özel tehlikeli suçluluk olmasına dayanılarak infaz rejimi belirlenmesinin tekerrür sayılamaması karşısında; temyize konu kararda sanığın ikinci kez mükerrir olmadığı gözetilmeyerek sanık hakkında 5275 sayılı Kanun'un 108/3. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanık ... müdafiinin temyiz iddiaları yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle BOZULMASINA” karar verilmiştir.

Yargıtay 18. Ceza Dairesi’nin 24.09.2018 tarihli, 2016/12897 E. ve 2018/11572 K. sayılı kararında; “Örgüt suçundan hakkında mahkumiyet kararı verilen ve bu kararının kanuni sonucu olarak hükmolunan cezası mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilen sanığın; ilk suçunun özel tehlikeli suçluluk olmasına dayanılarak infaz rejimi belirlenmesinin tekerrür sayılamayacağından, sanık hakkında hükmolunan cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dayanak olarak alınan Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/140 Esas, 2011/135 Karar sayılı ilamı getirilip, kurulan hükümlerde tekerrüre esas alınan bir ilamın olup olmadığı belirlenmeksizin eksik inceleme ile sanık hakkında hükmolunan cezanın 2. kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine dair karar verilmesi…” bozma sebebi sayılmıştır. Yüksek Mahkeme bu kararında; ikinci kez tekerrüre esas alınan kararda, ilk suç niteliğinde olan örgütlü suç dışında, daha evvel işlenen bir başka suçtan dolayı birinci kez tekerrür uygulanıp uygulanmadığı incelenmeksizin, sırf ilk suçun örgütlü suç olması sebebiyle mükerrirlere özgü rejimi uygulanmasının ikinci suç yönünden ikinci kez tekerrür sonucu doğurmayacağını ifade etmiştir.

İkinci Kısım: Örgütlü Suçtan Mahkumiyet ile Tekerrürün Aynı Anda Gerçekleştiği Durumda Hükümde Türk Ceza Kanunu m.58’in Hangi Fıkrası Gösterilmelidir?

Birinci Kısımda yaptığımız değerlendirme ışığında netice itibariyle;

1. Hükümlünün mahkumiyetine konu ilk suçunun “özel tehlikeli suçluluk” olması sebebiyle TCK m.58/9’da mükerrirlere özgü infaz rejiminin tatbikinin öngörülmesi, hükümlünün mükerrir olması sonucunu doğurmayacağından, daha sonra işlediği ikinci suç nedeniyle hakkında ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Örneğin; hükümlünün işlediği iki ayrı suç, iki ayrı yargılama ve mahkumiyet var, birinci suç örgüt üyeliği, bu nedenle hakkında TCK m.58/9 tatbik edilmiş, ikinci suç kasten insan yaralama, bu iki mahkumiyet arasında TCK m.58/2’de gösterilen süre itibariyle tekerrür ilişkisi olsun, bu durumda ilk suç olan örgüt üyeliğinden TCK m.58/9’un uygulanması, ikinci suç olan yaralama yönünden birinci tekerrüre esas olsa bile, ikinci kez tekerrüre neden olmaz. 

2. Hükümlünün mahkumiyete konu ilk suçundan mahkum edilmesinden sonra tekerrür süresi içerisinde örgütlü suç işlemişse ve tekerrür durumu kararda gösterilmişse; bundan sonra hükümlü örgütten mahkumiyet sonrası yeniden tekerrür süresi içerisinde bir suç daha işlediğinde, ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması mümkündür. Çünkü böyle bir durumda; tekerrüre sebep olan husus, özel tehlikelilik haline bağlı mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanması değil, TCK m.58’de sayılan süreler içerisinde birinci ve ikinci tekerrür haline sebep olan suçların işlenmesidir. Örneğin; hükümlünün işlediği üç ayrı suç olup, bunlardan ilki hakaret suçu, ikincisi örgüt üyeliği ve üçüncüsü de kasten insan yaralama suçu olsun, bu suçlardan, hem birinci ve ikinci suçlar arasında ve hem de ikinci ve üçüncü suçlar arasında TCK m.58/2’de gösterilen süre itibariyle tekerrür ilişkisi bulunsun, bize göre burada ikinci kez tekerrür şartları gerçekleşmiş olup, bunun için birinci kez tekerrür halinin ikinci suç olan örgüt üyeliğinden verilen mahkumiyet kararında gösterilmesi şarttır.

Ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi ile şu an kapatılan 16. Ceza Dairesi’nin birinci dipnotta yer verdiğimiz iki kararında şu değerlendirmeyi yaptığı görülmektedir:

Bu kararlarda sayın Dairelere göre; örgütlü suçtan mahkumiyet kararı verilen sanığın aynı zamanda birinci tekerrür şartlarını taşıdığı durumda, mahkumiyet kararında sadece TCK m.58/9’un gösterilmesi ile yetinilmesi gerekli olup, sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas olabilecek önceki mahkumiyetinin gösterilmesi ve TCK m.58/6-7’ye hükümde yer verilmesi usule aykırıdır[1]. Bu kararlar iki yönden sorunludur:

a. Örgütlü suçtan mahkumiyete karar verilirken, sanığın adli sicil kaydına bağlı tekerrür halinin gösterilmemesi halinde; sanık bu mahkumiyetin kesinleşmesinden sonra TCK m.58/2’de gösterilen sürelerde üçüncü suçu işlerse, ikinci kez tekerrürden muaf tutulması sonucu doğar, çünkü ikinci tekerrür için öncelikle ikinci suçtan verilen cezada adli sicil kaydına bağlı TCK m.58’in gösterilmesi gerekli olup (tekerrüre hangi ilamın esas alındığının hükümde gösterilip gösterilmediği önemli olmayıp, tekerrür halinin gösterilmesi gerekli ve yeterlidir), sadece TCK m.58/9’un uygulanması, işbu yazımızın konusu da dikkate alındığında, ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanmasını mümkün kılmaz.

b. Sanık aleyhine kanun yolu başvurusu olmadığı durumlarda; adli sicil kaydına bağlı tekerrür halinin kararda gösterilmemesi, “aleyhe bozma yasağı” kapsamında kalacağından, kazanılmış/müktesep hak doğurur. Yargıtay’ın bu yönde çok sayıda ilamı bulunmaktadır[2]. Buna karşılık; örgütlü suçtan mahkum edilen sanığa, bu suçtan mahkumiyetin yasal sonucu olarak TCK m.58/9’un uygulanmasının her zaman mümkün olduğuna dair Yargıtay içtihadının da gözönüne alınması gerekir[3]. Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; kanaatimizce, örgütlü suçtan mahkumiyet ve tekerrür halinin aynı anda gerçekleştiği durumda, hükümde adli sicil kaydına bağlı tekerrürün gösterilmesine öncelik verilmesi gerektiği kabul edilmelidir.

Son söz;

Bir yüksek mahkeme olan Yargıtay, içtihat mahkemesi niteliğini haizdir. Bu sebeple; olağan ve olağanüstü kanun yollarında karar verilirken ve bir hukuki müesseseye ilişkin temel kurallar kararlarda ortaya koyulurken, yeknesaklık ve istikrar olmazsa olmazdır. Yargıtay’ın farklı daireleri arasında aynı konuda farklı kararlar verilebildiği, aynı dairenin çok uzun olmayan zaman aralıklarında daha evvel verdiği kararlarla çelişen farklı kararlarının da görülebildiği, hatta Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda aynı konuda kısa bir süre sonra içtihat değişikliğine gidildiği örneklerle karşılaşılmaktadır. Kanun değişikliği veya açık hata gibi sebepler bulunmadığı sürece, içtihat değişikliğine gidilmesi isabetli değildir. Aksi durumun, hukukun yaşayan bir bilim olması ile de açıklanması mümkün değildir. “Hukuk devleti” ilkesi; hukuk güvenliğini, öngörülebilirliği ve belirliliği gerektirir. Bu gereklilik yargı kararlarını da kapsar.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer Berkün

(Bu makale, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi makalenin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan makalenin bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

---------------

[1] Y. 1. CD, 16.05.2022, 2020/5009 E., 2022/3594 K.; Y. 16. CD, 13.01.2020, 2019/6027 E., 2020/59 K.

[2] YCGK, 25.10.2023, 2021/91 E., 2023/547 K.; YCGK, 06.10.2022, 2018/542 E., 2022/616 K.; YCGK, 21.06.2022, 2020/139 E., 2022/453 K.; YCGK, 24.01.2017, 2014/274 E., 2017/25 K.; Y. 7. CD, 30.09.2024, 2024/4697 E., 2024/7824 K.; Y. 11. CD, 21.10.2024, 2021/22698 E., 2024/11957 K.

Aksi yönde karar için bkz. Y. 10. CD, 19.02.2021, 2020/20464 E., 2021/2364 K. (bu kararda aleyhe temyiz olmadığı halde, “Adli sicil kaydına göre tekerrüre esas mahkumiyeti bulunan sanık ... hakkında TCK'nın 58. maddesi uyarınca tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi” bozma nedeni sayılmış olup, kararın son kısmında kazanılmış hakkın “sonuç ceza” yönünden gözetilmesine işaret edilmiştir, kanaatimizce bu ibare tekerrürü kapsamına almamaktadır).

[3] Y. 3. CD, 10.10.2023, 2021/1599 E., 2023/7073 K.; Y. 16. CD, 07.06.2021, 2020/6143 E., 2021/3681 K.; Y. 18. CD, 16.01.2020, 2019/898 E., 2020/1559 K., Y. 16. CD, 23.10.2019, 2018/6795 E., 2019/6654 K.; Y. 9. CD., 15.12.2011, 2011/9780 E., 2011/30089 K.; Y. 9. CD, 10.03.2008, 2008/1174 E., 2008/1391 K.

Aksi yönde karar için bkz. Y. 1. CD, 15.02.2021, 2020/5628 E., 2021/1319 K. Kararda; “suç tarihi itibariyle TCK m.58/9’un uygulanamayacağı” gerekçesine ek olarak, örgütlü suçtan mahkumiyette TCK m.58/9’un tatbik edilmemesinin kazanılmış hak kapsamında kabul edildiği görülmektedir.