Sözleşmeli er/erbaş iken uzman erbaş alımı sınavına girerek sınavda başarı gösteren ve uzman erbaş olarak nasbedilen Türk Silahlı Kuvvetleri personeline sözleşmeli er olarak görev yaptığı döneme ilişkin tazminatın/ikramiyenin ödenmesinin gerekip gerekmediği uzun süredir gündemdedir. Bu sorun hem idare(Milli Savunma Bakanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları) hem de idare ve istinaf mercii olan bölge idare mahkemelerinin pek çok kez önüne gelmiş ve gelmektedir.

Sözleşmeli er/erbaş iken sınavda başarı göstererek uzman çavuşluğa geçenler, idareye “sözleşmeli er olarak görev yaptığı döneme ilişkin tazminatın/ikramiyenin” ödenmesi yolunda başvuru yaptıklarında idare talepleri “ödeme yapılmayacağını” bildirerek ya açık şekilde reddetmekte ya da başvuruya 30 gün içerisinde yanıt vermeyerek ve bu sürede ödeme de yapmayarak zımnen reddetmektedir.

Bu durumda tazminat/ikramiye ödenmesi yolunda başvurusu reddedilenler, idarenin redde ilişkin işlemlerinin iptali istemiyle idare mahkemeleri nezdinde dava açmaktadırlar.

Açılan davalarda gerek ilk derece mahkemesi sıfatıyla idare mahkemeleri nezdinde gerekse istinaf mercii olan idare mahkemeleri nezdinde tazminatın/ikramiyenin ödenip ödenmemesi gerektiği yolunda görüş ve uygulama birliği bulunmamaktadır.

Bazı idare ve bölge idare mahkemeleri talep edilen tazminatın/ikramiyenin ödenmemesi gerektiği yolunda karar vermektedir. Bu mahkemelerin gerekçeleri özetle; “ Anayasa'nın 128. maddesine göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin aylık ve ödeneklerinin kanunla düzenlendiği, mevzuatta hüküm bulunmaması halinde yorum yoluyla kamu açısından ek mali yükümlülük anlamına gelebilecek ödemelerin yapılmasının mümkün olmadığı; Bu durumda, 6191 sayılı Kanun'un 7. maddesinin 5. fıkrasında belirtilen ödemeden yararlanılabilmesi için Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmış olma şartının sağlanması gerekmekte olup, bu şartı taşımayanlar için ödemeden yararlanamayacaklarına ilişkin başkaca bir yasal düzenleme bulunmasına gerek olmadığından Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmayan ve yalnız statüsü değişen davacının talebinin zımnen reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı “ şeklindedir[1].

Bazı idare ve bölge idare mahkemeleri talep edilen tazminatın/ikramiyenin ödenmesi gerektiği yolunda karar vermektedir. Bu mahkemelerin gerekçeleri özetle; “ Olayda; her ne kadar davalı idare tarafından, davacının sözleşme süresi bitmeden kendi iradesiyle sözleşmesini bitirerek uzman erbaşlık statüsüne geçiş yaptığı, statü geçişi personele de ikramiye ödeneceğine dair düzenleme bulunmadığı belirtilmiş olsa da, Sözleşmeli Erbaş ve Er Yönetmeliği'nin 28. maddesinde sözleşmesini yenilemeyenler veya ayrılanların ilgili mevzuattaki şartları sağlamak şartıyla, uzman erbaşlığa ve astsubaylığa başvurabileceği, en az üç yıl görev yapmış olanların, müteakip sözleşme süresi içerisinde başvuru yapabileceği, bu durumda olanların, başvurularının kabul edilmesi halinde uzman erbaşlığa geçenlerin veya astsubaylığa nasbedilenlerin sözleşmeleri kendiliğinden son bulacağının düzenlendiği, bu hale göre, mevzuatta davacıya uzman erbaşlığa geçiş hakkı tanındığı dikkate alındığında, davacının kendi iradesiyle geçiş yapmış olsa da sözleşmenin sona ermesinde kusuru bulunmadığının kabulü gerektiği; Bu durumda; davacının durumunda olan personele ikramiye ödenmeyeceği konusunda yasal bir düzenlemenin bulunmadığı ve davacının kendi kusuru olmaksızın sözleşmesinin kendiliğinden sona erdiği anlaşıldığından, davacıya 6191 sayılı Kanunu'nun 7. maddesinin 5. fıkrası uyarınca görev süresi dikkate alınarak ikramiye ödenmesi gerekirken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmediği “ şeklindedir[2].

Bu tür uyuşmazlıklar istinaf aşamasında kesinleştiğinden verilen kararları Danıştay nezdinde temyiz etme olanağı yoktur ancak farklı bölge idare mahkemeleri tarafından aynı konuda farklı kararların verilmesi nedeniyle kararlar arasındaki aykırılığın giderilmesi için konu Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu(İDDK) önüne gelmiştir.

Danıştay İDDK, 12/10/2022 tarih ve E:2022/58, K:2022/64 sayılı kararla aykırılığın “davaların reddedilmesi gerektiği” yani “tazminat/ikramiye ödenmemesi gerektiği “ şeklinde giderilmesine karar vermiştir. İDDK kararının oyçokluğu ile verildiğini de hatırlatmak isteriz.

İdarenin uygulaması ve yargı yerlerinin içtihatlarıyla birlikte sözleşmeli er/erbaş iken sözleşme süresinin sona ermesi yahut uzatılmaması nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanlar ile sözleşmeli er/erbaş olarak görev yapmaktayken, yapılan sınavı başararak uzman çavuş olanlar arasında parasal haklar bakımından eşitsizlik doğurmuştur. Yapılan sınavı kazanarak uzman çavuşluğa geçmiş olanlardaki, “terfi nedeniyle ödüllendirilmesi yahut bir başka anlatımla parasal ya da özlük haklarının iyileştirilmesi beklentisi” yerini “tazminat/ikramiye dahi ödenmeyerek geçilen bir statüye” bırakmıştır.

İdarenin uygulaması içtihatlar, tazminatın/ikramiyenin ödenmemesi şeklindeyken konuyla ilgili yeni bir gelişme yaşanmış ve 12/6/2024 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 7517 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kabul edilmiştir.

Kanun, Cumhurbaşkanının onayının ardından 28/6/2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Bu kanunda yazımızı ilgilendiren bir hüküm bulunmaktadır.

28/6/2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7517 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 48. Maddesi ile şu düzenleme yürürlüğe girmiştir; “ Bu Kanunun 7 nci maddesinin beşinci fıkrası kapsamındaki ödeme; sözleşmeli er/erbaş iken gerekli şartları taşıyarak ilgisine göre kuvvet komutanlıkları mensubu olup Milli Savunma Bakanlığı kadrolarında uzman erbaş olarak istihdam edilenlere, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu olup İçişleri Bakanlığı kadrolarında uzman erbaş olarak istihdam edilenlere ödenir. Ancak bu şekilde istihdam edilenlerin emekli olmaları durumunda; ilgili mevzuatına göre ödenecek emekli ikramiyesi, iş sonu tazminatı ve kıdem tazminatının hesabında, bu Kanun kapsamındaki hizmet süreleri dikkate alınmaz. Ayrıca sözleşmeli er/erbaş iken gerekli şartları taşıyarak astsubay nasbedilenlere bu ödeme yapılmaz.

6191 sayılı Sözleşmeli Er ve Erbaş Kanunu’nun “Sosyal güvenlik ve mali haklar” başlıklı 7. maddesinin 5. fıkrası ise şöyledir; “Kendi kusurları olmaksızın veya ilk sözleşmesini yahut müteakip sözleşme süresini bitirmesinden dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan sözleşmeli erbaş ve erlere, ayrıldıkları tarihteki 15.330 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarın, bu Kanuna ekli (2) sayılı Cetvelde hizmet yıllarına göre belirlenen oran ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır. Bu ödemeden, damga vergisi hariç herhangi bir vergi kesilmez.

Görüldüğü üzere; 28/6/2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7517 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’la birlikte artık sözleşmeli er/erbaş iken uzman erbaş sınavında başarılı olarak uzman erbaş olarak naspedilenlere de sözleşmeli er olarak görev yaptığı döneme ilişkin tazminatın/ikramiyenin ödenmesi gerekecektir.

Peki 28/6/2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Kanun hükmünün geçmişe teşmili mümkün olacak mıdır? Diğer bir anlatımla, Kanun hükmü yayımlanmadan evvel, sözleşmeli er/erbaş olarak görev yaparken uzman çavuş olarak nasbedilenler de bu haktan yararlanabilecek midir? Yoksa Kanun hükmü, sadece yürürlüğe girdikten sonraki sözleşmeli er/erbaş iken uzman çavuş olanlar için mi uygulanacaktır?

Kanaatimizce bu kanun hükmünün geçmişe teşmili mümkündür. Yani Kanun hükmü yayımlanmadan evvel, sözleşmeli er/erbaş olarak görev yaparken uzman çavuş olarak nasbedilenler de bu haktan yararlanabilecektir. Zira; Yasa hükmünde “geçmişe etkili olmayacağı” şeklinde bir kısıtlama bulunmamaktadır. Diğer taraftan, yasa hükmünü salt, yürürlüğe girdikten sonraki sözleşmeli er/erbaş iken uzman çavuş olanlar için uygulanır görmek Anayasamızın 10. Maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesini de zedeleyecektir. Diğer bir neden ise; kanun hükmünün geçmişe teşmil ettirilmesinde kamu menfaatinin var oluşudur. Kural geçmişe teşmil ettirildiğinde bu durumdan olumsuz etkilenen kişiler bulunmadığı gibi tazminat/ikramiye hak edişi konusunda yargı yerlerinde dahi keskin görüş ayrılığı bulunan bir konunun muhataplarının mağduriyetleri giderilmiş olacaktır. Yine yeni yasal düzenleme, eski yasal düzenlemeye yahut eski yasal düzenlemenin uygulamasına kıyasla muhatapları daha iyi bir statüde konumlandırılıyorsa  yeni düzenlemenin geçmişe teşmilinde beis yoktur.

Nitekim mali hakların iyleştirilmesi ve kamu yararı amacıyla yasaların önceki olay, işlem ve eylemlere uygulanabileceğine ilişkin Anayasa Mahkemesi tarafından verilmiş karar da mevcuttur[3].

Peki Kanun hükmü yayımlanmadan evvel, sözleşmeli er/erbaş olarak görev yaparken uzman çavuş olarak nasbedilenler, 28/6/2024 tarih ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7517 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 48. Maddesi ile getirilen haktan yararlanmak isteyenler bu aşamada ne yapmalıdır?

Öncelikle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 10. Maddesindeki süreç işletmelidir. Yani, sözleşmeli er olarak görev yapmakta iken uzman erbaş sınavında başarılı olarak uzman erbaş olarak nasbedilenler, sözleşmeli er olarak görev yaptığı döneme ilişkin tazminatının/ikramiyesinin ödenmesi istemiyle idareye başvuru yapmalıdırlar. Başvurunun avukat vasıtasıyla idareye iletilmesi de mümkündür.

Başvurunun idareye ulaşmasından itibaren idarece “ödeme yapılmayacağının açıkça bildirilmesi” yahut “ başvuruya 30 gün içerisinde cevap verilmemek suretiyle ödeme yapılması talebinin zımnen reddedilmesi” halinde yetkili idare mahkemesinde dava açılmalıdır.

----------------

[1] Ankara 13. İdare Mahkemesinin 07/10/2021 tarih ve E:2021/1901, K:2021/1621 sayılı kararı bu yöndedir. İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin 09/02/2022 tarih ve E:2021/2973, K:2022/289 sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

[2] İzmir 6. İdare Mahkemesinin 04/11/2021 tarih ve E:2020/1693, K:2021/1399 sayılı bu yöndedir. İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusu, İzmir Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin 03/03/2022 tarih ve E:2022/49, K:2022/328 sayılı kararıyla kesin olarak reddedilmiştir.

[3] Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 18/9/2008 tarih ve E:2006/37, K:2008/141 sayılı karar.