12.06.2024 tarihinde kabul edilen 7517 sayılı “Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 28.06.2024 tarihli ve 32586 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yapılan düzenlemede yer alan önemli maddeler ve açıklamalar şu şekildedir:

1.1632 SAYILI “ASKERİ CEZA KANUNU” KAPSAMINDAKİ DEĞİŞİKLİK:

7517 sayılı Kanunun 2.maddesi ile 1632 sayılı Askerî Ceza Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 21- Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları ile general ve amiraller hakkında bu Kanunun ek 15 inci ve ek 16 ncı maddeleri kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin tayininde ilgililerin son rütbeleri ve görevleri esas alınır.

Yukarıdaki madde ile, özellikle general/amiral olmadan önce işlenen suça konu bir eylem nedeniyle general/amiral olduktan sonra yapılacak olan soruşturma iznine yönelik işlemlerde suçun işlendiği tarihteki rütbe ve görev mi yoksa cari rütbe ve görev mi olduğu polemiği giderilmiş ve Askeri Ceza Kanununun Ek 15 ve 16.maddeleri kapsamında yürütülen işlemlerde soruşturma izni vermeye, soruşturma ve kovuşturma yapmaya yetkili mercilerin tayininde ilgililerin son rütbeleri ve görevlerinin esas alınacağı belirtilmiştir.

Örneğin albay rütbesindeki bir personelin, Alay Komutanlığı döneminde AsCK m.117’de düzenlenen “Ast’a Müessir Fiil” suçunu işlediğinin, tuğgeneral rütbesinde ihbar üzerine öğrenildiği bir durumda, eski rütbe ve görev yeri esas alınsaydı soruşturma izni, asgari tugay komutanı veya eşidi askerî kurum amiri olmak üzere, asker kişinin görev yaptığı birlik komutanı veya askerî kurum amiri, bu kişilerin yokluklarında ise vekilleri tarafından verilecek iken, son rütbe ve görev yeri esas alınacağından artık net bir şekilde general olması hasebiyle ilgisine göre Genelkurmay Başkanının veya ilgili Kuvvet Komutanının teklifi üzerine ya da resen Millî Savunma Bakanı tarafından verilecektir.

2. 211 SAYILI TSK İÇ HİZMET KANUNU KAPSAMINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER

a. 7517 sayılı Kanununun 4.maddesi ile 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 43 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir:

“Kendisinin veya başka bir askeri personelin askeri kimliğinin, görev veya faaliyetleri kapsamında askeri bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin, Millî Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar hariç, radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaktır.”

Yukarıdaki düzenleme ile, uzun zamandır özellikle yurt dışı harekat alanlarında yaşanan bilgi güvenliği ve gizlilik ihlallerinin önüne geçilmesinin amaçlandığı, personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve dolaylı olarak ülke menfaatlerinin korunması, icra edilen faaliyetlerde istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin sıhhatli şekilde idamesi adına tedbir alınma saiki güdüldüğü kanaatindeyiz.

Düzenleme ile personel kendisinin veya başka bir askeri personelin;

- askeri kimliğinin,

- askeri bilgi ve belgenin,

- konum bilgisinin,

- bunları içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyallerin radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlanması veya açıklanması yasaklanmıştır.

Ancak hemen belirtmek gerekir ki Millî Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar bu yasağın istisnasını oluşturmaktadır. Bilindiği üzere zaman zaman Milli Savunma Bakanlığı tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerinin tanıtımı ya da çeşitli faaliyetler hakkında bilgilendirme yapmak maksadıyla çeşitli sosyal medya ya da televizyon kanalları vasıtasıyla kontrollü çekimler yapılabilmekte, bilgilendirme duyuruları yapılabilmektedir.

Kanaatimizce söz konusu düzenleme, özellikle genç personelin sosyal medyada farkında olarak ya da olmayarak paylaştığı birçok fotoğraf ya da video nedeniyle meydana gelebilecek zafiyetlerin önüne geçmek adına yerinde bir düzenlemedir.

b. 7517 sayılı Kanununun 5.maddesi ile 211 sayılı Kanunun 56/A maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sulh ceza hakimi kararı” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulması şartıyla askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri” ibaresi eklenmiştir.

Yukarıdaki düzenleme ile, daha önce aynı maddede yer alan “askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri” ibaresinin Anayasa Mahkemesi’nin 30/6/2022 tarihli ve E.:2018/137, K.:2022/86 sayılı kararı ile “herhangi bir yargı denetimi bulunmaması” nedeniyle iptal edilen bölümün yerine yeniden düzenleme yapılma gereği duyulmuştur.

Yapılan düzenleme ile askeri mahallerde tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla önleme araması yapılabilmesi için öncelikle usulüne göre verilmiş sulh ceza hâkimi kararı gerekmektedir. Bu kuralın istisnası olan fıkranın devamındaki düzenleme yönünden;

- tehlikenin veya suç işlenmesinin önlenmesi amacı olmalı,

- gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olmalı,

- askeri birlik komutanının veya askeri kurum amirinin ya da hukuk hizmetleri başkanı veya birim amirinin yazılı emri olmalıdır

Gecikmesinde sakınca bulunan haller yönünden bu uygulamanın yapılabilmesi için, yetkili kişi tarafından verilen yazılı emrin 24 saat içerisinde görevli hakimin onayına sunulması gerekmektedir. Görevli hakimden kasıt “sulh ceza hakimliği”dir. Böylece özellikle önleme araması bakımından gecikmesinde sakınca bulunan bir hal olup olmadığının ve yazılı emrin hukuka uygunluğu sulh ceza hakimliğince denetlenebilecektir.

7517 sayılı Kanunla benzer düzenleme 2692 sayılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu ve  2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun ilgili bölümlerine de eklenmiştir.

3. 926 SAYILI PERSONEL KANUNU KAPSAMINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

a. 7517 sayılı Kanununun 9.maddesi ile 926 sayılı Kanununun 46. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “hukuk hizmetleri kadrolarına” ibaresi “ihtiyaç duyulan hukuk sınıfı subay kadrolarına” şeklinde değiştirilmiştir.

Yapılan düzenleme ile, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan “hukuk sınıfı” subayların düzenlemeye kadarki süreçte hukuk hizmetleri birimlerinde (başkanlık/şube müdürlüğü) görevlendirmeleri yapılmaktayken, düzenlemeden sonra diğer sınıflar nezdinde ve farklı birim bünyelerinde (personel birimleri, istihbarat birimleri, lojistik ve harekat birimleri, merkez komutanlığı gibi) hukuk sınıfı subaylar için ihdas edilecek kadrolarda görev yapabilmelerinin önü açılmıştır.

Kanaatimizce, hukuk sınıfı subayların merkezi bir birim olan hukuk hizmetleri birimlerinde görev yapmaya devam etmesi, diğer bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatı yapılanmasında olduğu gibi uygun olacaktır. Zira her birimin kendi mevzuatında belirtilen yetki ve sorumluluklara hâkim olması tüm personelin görevi olduğuna ve Devlet idare sistemi içinde her türlü birimin hukuki sorumlulukları olduğu göz önüne alındığında, mantıken “hukuk sınıfının ihtiyaç duyulmayacağı hiçbir birim olmayacağı” açıktır. Bu şartlar altında hukuk sınıfının ihdas edilme mantığı yönünden her birim için koordine edilmesi ya da destek alınması gereken konuda merkezi hukuk hizmetleri birimlerindeki hukuk sınıfı subaylardan istifade edilmesinin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.

b. 7517 sayılı Kanununun 11.maddesi ile 926 sayılı Kanunun 112.maddesinin yedinci fıkrasında yer alan “kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarını,” ibaresi “kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının iki katını, 6413 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde düzenlenen disiplinsizliği işleyerek çıkarılanlar bu madde gereğince belirlenen masrafların dört katını” şeklinde değiştirilmiştir.

Yukarıda belirtilen düzenlemede en dikkat çeken nokta, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendinde düzenlenen;

f) Disiplinsizliği alışkanlık hâline getirmek: Disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmayı alışkanlık hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamaktır.” disiplinsizliğini işleyen, bu kapsamda muvazzaf subay ve astsubaylar için hakkında aynı Kanununun 21.maddesi,  sözleşmeli subay ve astsubaylar için ise 4678 sayılı Kanunun 13.maddesi hakkında kapsamında hakkında “disiplinsizliği alışkanlık haline getirme” olarak tanımlanacak disiplin cezaları toplamı nedeniyle işlem yapılan personelin kendilerine yapılan öğrenim, eğitim ve yetiştirme masraflarının dört katını yükümlülük sürelerinin eksik kalan kısmı ile orantılı olarak kanunî faizi ile birlikte tazminat olarak ödeyeceklerdir.

Kanaatimizce bu düzenleme, müteakip dönemde Anayasa Mahkemesine taşınacağını ön gördüğümüz bir düzenlemedir. Zira disiplinsizlik nedeniyle meslekten ilişiğin kesilmesi idari işlemi nedeniyle, zaten hakkında mesleki ve günlük hayatını etkileyen bir karar verilmiş ve meslekten ilişik kesilmesi ile zımnen cezalandırılmış bir kişinin ayrıca bir tazminata mahkûm edilerek cezalandırılmasının hukuka aykırı olacağını değerlendirmekteyiz.

Bu noktada, disiplinsizliği alışkanlık haline getirme nedeniyle ilişiği kesilen subay ve astsubayların, normalde ödenecek tazminat miktarının 4 katı gibi yüksek bir meblağı ödemek zorunda bırakılmasının hakkaniyete uygun olmayacağı, kişilere ağır bir mali yük getireceği, meslekten ilişiği kesilmiş olan kişilerin maddi gelirlerinin de kesildiği göz önüne alındığında, 4 kat gibi yüksek rakamların kişilerin gelecek hayatına ağır bir külfet bırakacağı kanaatindeyiz.

7517 sayılı Kanun ile benzer düzenleme 4566 sayılı Harp Okulları Kanunu ile 4752 sayılı Astsubay Meslek Yüksek Okulları Kanununun ilgili bölümüne eklenerek, subay ve astsubay adayı öğrencilerden disiplinsizlik nedeniyle ilişiği kesilen askeri öğrencilere de uygulanması ön görülmüştür.

c. 7517 sayılı Kanununun 12.maddesi ile 926 sayılı Kanunun 113.maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “yabancı memleketlere” ibaresinden sonra gelmek üzere “toplam” ibaresi eklenmiştir.

Yukarıdaki düzenlemeyi açıklamadan önce maddenin son haline göz atmak gerekir. İlgili maddenin son hali şu şekildedir:

a) Subay veya astsubay nasbedildikten sonra yabancı memleketlere toplam altı ay veya daha fazla süre ile öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıyla gidenlerin yükümlülükleri, masrafların ödenme şekline bakılmaksızın, gidiş ve dönüş tarihleri arasında geçen sürenin iki katı kadar uzatılır. Ancak altı aydan kısa süreli ve harbe hazırlığın devamı niteliğinde olan ve Bakanlıkça belirlenen simülatör eğitimleri için bu bent hükümleri uygulanmaz”

Düzenleme öncesinde, yabancı memleketlere öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıyla en az altı ay süreyle gidenlerin mecburi hizmet yükümlülükleri, altı ay ve üzeri gidilen sürelerin toplamı kadar artırılmaktayken, düzenleme ile altı aydan daha az süreli olan görevler toplanacak ve toplam sürenin iki katı olarak mecburi hizmet süresine eklenecektir.

Şunu hemen belirtmek gerekir ki, mecburi hizmet süresine eklenen süreler, öğrenim, staj, kurs, ihtisas veya görgü ve bilgilerini artırmak maksadıyla yabancı memleketlerde geçirilen sürelerdir. Bunun dışında “yurt dışı geçici görev” ile Katar, Libya, Azerbaycan, Irak, Suriye vb. ülkelerde harekat, eğitim ya da diğer Devlet menfaatleri için bulunulması icap eden görevler bu uygulamanın dışındadır.

Örneğin düzenlemeden önce X ülkesine kurs için 5 ay, Y ülkesine ihtisas eğitimi için 7 ay süreyle gönderilen bir subayın mecburi hizmet süresine sadece 7 aylık gittiği ihtisas görevine binaen 14 ay eklenecek iken, düzenlemeden sonra aynı durumda olan subayın mecburi hizmet süresine 24 ay ((7+5)x2) eklenecektir. Ancak bu durumun istisnası da altı aydan kısa süreli ve harbe hazırlığın devamı niteliğinde olan ve Bakanlıkça belirlenen simülatör eğitimlerdir. Bu durum için herhangi bir eklenme söz konusu değildir.

Özellikle belirtmek gerekir ki, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce Kanunun 113 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında yurt dışında geçirilen altı aydan kısa süreler yükümlülük süresinin uzatılmasında dikkate alınmayacaktır.

3. 1325 SAYILI ASKERİ OKULLAR, ASKERİ ÖĞRENCİLER, ASKERİ FABRİKALAR VE BAZI DÜZENLEMELER HAKKINDA KANUN KAPSAMINDA DEĞİŞİKLİK:

7517 sayılı Kanunla, 1325 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir.

“EK MADDE 17- Millî Savunma Bakanlığınca yapılacak sınavlarla ilgili her türlü açıklama, başvuru ve sınav sonuçlarının adaylara duyurulması, Millî Savunma Bakanlığının internet sayfasında yapılır. İnternet sayfasındaki duyurular adaylara tebliğ hükmündedir.”

Yukarıdaki düzenleme ile Milli Savunma Bakanlığı personel temin hizmetlerine yönelik yapılacak sınavlara ilişkin her türlü açıklama, başvuru ve sınav sonuçlarının Millî Savunma Bakanlığının internet sayfasında duyurulmasını öngörmektedir. Bu şekilde yapılacak duyurunun önemi şudur: özellikle sonuçlara karşı itiraz ve/veya iptal davası açacak adayların, adaylığın sonlandırılması ya da sair idari işlemin iptali için 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu kapsamındaki sürelerinin başlama zamanının tebliğ ile başlamasına binaen, artık düzenlemeden önce uygulandığı gibi ayrıca bir yazılı tebligata gerek bulunmayacak, duyuruların yayımlanması ile birlikte dava açma süresi başlayacaktır.

4. 3269 SAYILI UZMAN ERBAŞ KANUNU KAPSAMINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER:

a. 7517 sayılı Kanunun 31.maddesi ile 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin  dördüncü fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“g) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olan, bu örgütlere yardım eden, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanan ya da kullandıran, bu örgütlerin propagandasını yapanların,”

Yukarıdaki düzenleme ile, uzman erbaşlar hakkında sözleşme feshine yönelik tanımlanan maddelere ekleme yapılmıştır. Yapılan bu eklemenin, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesinde hükmünü bulan “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler” başlıklı düzenlemenin 1.fıkrasının (h) bendinde yer alan “Terör örgütleriyle ilişkisi olmak” disiplinsizliği ile uyumlu olması amacına yönelik yapıldığı kanaatindeyiz.

Ancak tartışmaya açık olan durum, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesindeki düzenleme nedeniyle personelin eylemine yönelik Yüksek Disiplin Kurulu tarafından savunma hakkı verilen bir tahkikat süreci olmasına rağmen, 3269 sayılı Kanuna yapılan bu ekleme ile doğrudan sözleşme feshi işlemi tesis edilebilmesidir. Bu durumun 12.maddenin diğer fıkralarında yer alan ve doğrudan sözleşme fesih yetkisi veren düzenlemelerde olduğu gibi idareye geniş bir takdir hakkı tanınmasına sebep olacağı açıktır.

b. 7517 sayılı Kanunun 32.maddesi ile 3269 sayılı Kanuna 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“İntibak edememe halleri

MADDE 12/A- İlk beş aylık intibak dönemi içerisindeki uzman erbaşlardan;

a)  İlgili mevzuatında personelin vazife, ödev ve sorumlulukları olarak düzenlenen hususlara riayet etmedikleri rapor, tutanak ve her türlü belge ile sabit olanlar,

b)  En az iki disiplin amirinden toplam üç defa veya daha fazla disiplin cezası alanlar,

c)  Verilecek intibak eğitimlerinden başarısız olduğu sınav notu ile tespit edilenler,

ç) Bu Kanunda düzenlenen ve görevde başarısız olma veya kendilerinden istifade edilememe halleri bulunanlar intibak edememiş sayılırlar ve 12 nci maddenin birinci fıkrasına göre sözleşmeleri feshedilir.”     

c. 7517 sayılı Kanunun 33.maddesi ile 3269 sayılı Kanuna 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Görevde başarısız olma halleri

MADDE 12/B- Uzman erbaşlardan;

a)  Atış, spor ve eğitim faaliyetlerinde ilgili mevzuatında öngörülen standartlara ulaşamayanlar,

b)   Harekât, operasyon, iç güvenlik, hudut ve kolluk/asayiş görevleri ile kadro görevinin gereklerini yerine getirmede yetersizlik veya isteksizlik göstererek vazifeyi yahut birliğin emniyetini tehlikeye düşürenler veya görevin yapılmasını aksatanlar,

c)   Atandıkları kadro görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitimde başarısız olanlar, bu durumlarının rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlanması halinde görevde başarısız sayılırlar ve 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre sözleşmeleri feshedilir.”

ç. 7517 sayılı Kanunun 34.maddesi ile 3269 sayılı Kanuna 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Kendilerinden istifade edilememe halleri

MADDE 12/C- Uzman erbaşlardan;

a)    Mücbir sebepler hariç gelirinin çok üstünde borçlanmaya düşkün olan ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirenler,

b)  Görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olanlar veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunanlar,

c)   Devletin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının manevi şahsiyetine zarar verecek nitelikte suç veya disiplinsizlik teşkil eden tutum, davranış veya fiillerde bulunanlar,

ç) İntihara teşebbüs eden, kendisini veya bir başkasını kasten hizmete yaramayacak hale getiren ve getirtenler, kasten veya silah kullanımına yönelik mevzuat, talimat ya da emirlere açıkça aykırı olacak şekilde ateşli silah ile kendisini veya başkasını yaralayanlar,

d)  Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri yapan veya kullanan, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, nakledilmesine, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olan, kullanılmasını kolaylaştıran ya da özendirenler,

e)  Mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içinde toplam yedi gün ve daha uzun süre göreve gelmeyenler,

f)     Türk Silahlı Kuvvetlerinde komando birliklerinde görev yapmak üzere Komando branşında istihdam edilmek üzere temin edilenlerden en az dört yıl hizmet süresini tamamlamadan, vazifenin sebep ve tesiri nedenleri hariç, komando niteliğini kaybettiği yönünde sağlık kurulu raporu alanlar,

g)   Uzman erbaş olmak için gerekli nitelik ve şartlardan herhangi birini taşımadığı sonradan anlaşılan veya sözleşme süresi içinde bu niteliklerinden herhangi birini kaybedenler,bu durumlarının rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlanması halinde kendinden istifade edilemeyecek personel sayılırlar ve 12 nci maddenin ikinci fıkrasına göre sözleşmeleri feshedilir.”

Daha önce 3269 sayılı Kanunun 12.maddesinde yer alan “kendisinden istifade edilememe” ibaresi, ilgili ibarenin içeriğinin 3269 sayılı Kanun yerine Yönetmelikte düzenlenmiş olmasının Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle, Anayasa Mahkemesinin 01.06.2022 tarihli ve E.:2022/4, K.:2022/64 sayılı kararı ile iptal edilmişti.

Söz konusu düzenleme ile, “kendisinden istifade edilememe” kavramı, detaylı alt maddelere sahip şekilde bir başlık altında düzenlenmiş ve sözleşme feshi işlemi tesis edilebilecek bir sebep olarak Kanuna eklenmiştir.

3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 12.maddesine eklenen “İntibak Edememe”, “Görevde Başarısız Olma” ve “Kendisinden İstifade Edememe” başlıklı maddeler ile uzman erbaşlar için sözleşme feshi suretiyle ilişik kesmeye yönelik tesis edilecek işlemlerde idareye geniş bir takdir hakkı tanınmış olmaktadır. Her ne kadar tesis edilen sözleşme feshi işlemlerine karşı yargı yolu açık ise de, iptal davası kazanılmış olsa dahi yargılama sürecinin uzunluğu ve bu sürede personelin herhangi bir geliri olmadan meslek dışında bırakılmış olması sebebiyle, özellikle meslek ile ilişiğin kesilmesi noktasında Kanunda idareye işlem tesis etmeden önce detaylı bir soruşturma yapma zorunluluğu yüklenmesi ya da bu fiillerin gerçekleştirilmesi halinde Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilerek bir tahkikat sürecinden sonra tesis edilmesi daha uygun olabilirdi.

Örneğin, “kendisinden istifade edilememe” başlığı altında yer alan “Mücbir sebepler hariç gelirinin çok üstünde borçlanmaya düşkün olan ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmek” fiilini işleyen bir uzman erbaşın doğrudan sözleşmesi feshedilerek ilişiği kesilecektir.” Ancak aynı fiili işleyen bir subay ya da astsubay statüsünde birisi olsaydı, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde yer alan “Aşırı Borçlanma” disiplinsizliği nedeniyle önce Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilecek, Yüksek Disiplin Kurulunun tahkikatından sonra TSK’dan ilişiği kesilmesine karar verilirse meslekten ilişiği kesilecektir. Kaldı ki ilişik kesme işlemine karşı yine yargı yolu açıktır.

Şunu özellikle vurgulamak gerekir ki, “Kendisinden İstifade Edilememe” başlığı altında düzenlenen hususlar, gelecek dönemde Anayasa Mahkemesine taşınması gerekebilecek muğlak ve müphem ifadeler içermektedir. Örneğin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 79.maddesinde zaten “Kendini Askerliğe Elverişsiz Hale Getirmek” bir suç olarak tanımlanmışken, bu maddede “kendisini veya bir başkasını kasten hizmete yaramayacak hale getiren ve getirtenler” şeklinde tanımlanan ve sözleşmenin feshi ile sonuçlanacak bir düzenleme yapılması belirsizlik yaratmaktadır. Zira; bir uzman erbaş kendisini yaraladığında, “kendisini askerliğe elverişsiz hale getirme” kastıyla bir eylem olduğu kanaati oluşursa soruşturma ve kovuşturma aşamalarından geçecek, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede savunma hakkı olacak iken, şimdiki düzenleme ile bu evre başlasa dahi herhangi bir araştırma yapmadan peşin bir hükümle sözleşmesi feshedilebilecektir. Bu durum “adil yargılanma hakkının” açık bir ihlali anlamını taşır.  

Aynı durum için başka bir örnekte, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 66.maddesinde “Firar” suçu düzenlenmiş olmasına ve yine yukarıda yer alan süreç işletilecek olmasına rağmen, 12.maddede yer alan “Mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içinde toplam yedi gün ve daha uzun süre göreve gelmemek” kavramı herhangi bir yargılama olmadan sözleşme feshi yetkisi vermektedir.

Kanaatimizce, tabi ki TSK gibi kendisine özgü bir disiplini olan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasında en önemli rolü üstlenmiş bir kurumun özellikli ve standart Devlet memurlarından ayrılan disiplin kuralları olması kabul edilmelidir. Ancak bu durumda dahi, zaten ceza kanunlarında düzenlenmiş ve yargılamaya tabi tutulmayı gerektiren hususlarda idarenin peşin hükümle ve herhangi bir kısıtlamaya gidilmeden sözleşme feshi gibi personelin doğrudan mesleki hayatını etkileyecek bir karar alabilmesine sebep olacak genişlikte bir takdir yetkisi tanımamalıdır. Bu durum “hukukun üstünlüğü” prensibine zarar vermektedir.

d. 7517 sayılı Kanunun 35.maddesi ile 3269 sayılı Kanunun 15 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Astsubaylığa geçmek için gerekli başvuru şartlarını haiz olup harekât veya yurt dışı operasyon görevleri nedeniyle birinci fıkranın (a) bendi kapsamında başvuruda bulunamayan veya seçme sınavına katılamayan uzman erbaşlara başvuru yapamadıkları veya katılım sağlayamadıkları sınav sayısı kadar sınav hakkı verilir.”

Özellikle son birkaç yıldır yurt dışı harekat bölgeleri ile üs bölgelerinde yoğun bir faaliyet icra edilmesine bağlı olarak uzman erbaşların statü geçiş sınavlarına katılamamasına bağlı olarak kaybolan sınav haklarına yönelik olarak düzenleme yapılmıştır.

Benzer düzenleme 926 sayılı TSK Personel Kanununun 109.maddesinde, statü geçiş sınavına başvuru şartlarını haiz olup harekât veya yurt dışı operasyon görevleri nedeniyle katılamayan astsubaylariçin de bulunmaktaydı.

Kanaatimizce Getirilen düzenleme de TSK Personel Kanununun 109.maddesi ile uyumlu ve yerinde bir düzenlemedir.

5. 5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU KAPSAMINDAKİ DEĞİŞİKLİK:

7517 sayılı Kanunun 41.maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 4 üncü maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir:

“5434 sayılı Kanunun mülga 39 uncu maddesi kapsamında olup, özel kanunları gereğince kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenlere, yaş şartı aranmaksızın kadın ve erkek 25 hizmet yılını tamamlaması halinde emekli aylığı bağlanır ve bağlanan aylıklar, anılan maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde aranan yaş şartı tamamlanıncaya kadar, ödenmesini takip eden iki ay içerisinde faturası karşılığında, bunları çalıştıran kamu idarelerinden tahsil edilir.”

Yukarıda yer alan düzenleme ile, kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayrılan personelin, yaş haddi gelene kadarki sürede maaş alamamasından kaynaklanan mahrumiyet giderilmiştir.

Örneğin, düzenlemeden önce yaş haddi 58 olan bir albay, 52 yaşında kadrosuzluktan emekli olması halinde 6 yıl kadar herhangi bir maaş alamayacak iken, düzenlemeden sonra yaş haddini beklemeden kadrosuzluktan emekli olduğu tarihten geçerli olacak şekilde (ve tabi ki 25 hizmet yılı tamamlanmış olmak şartıyla) emekli aylığına hak kazanacaktır. Ayırca bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar özel kanunları gereğince kadrosuzluktan emekliye sevk edilenlerden, yaş şartı dışındaki tabi oldukları emeklilik koşullarını kadrosuzluktan emekliye sevk edildikleri tarih itibarıyla sağlamış olanlara da, emekliye sevk tarihlerini takip eden aybaşından geçerli olarak emekli aylığı bağlanacaktır. Ayrıca durumu bu şekilde olanlara, bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan katsayılar uygulanmak suretiyle emeklilik ikramiyesi ayrıca ödenecektir.

Kanaatimizce bu düzenleme gerekli ve yerinde bir düzenlemedir. Zira yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerine hizmet etmiş personelin, Yüksek Askeri Şura kararı ile emekli edilmesi neticesinde en önemli maddi hak olan aylık bağlanmasına müstahak olamaması sebebiyle yaşadığı mağduriyetin giderilmesi kurumsal aidiyet duygusunun emeklilikten sonra da sürdürülmesi yönünden çok önemli bir gelişmedir.

6. 6191 SAYILI SÖZLEŞMELİ ERBAŞ VE KANUNU KAPSAMINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER:

a. 7517 sayılı Kanunun 44.maddesi ile 6191 sayılı Kanununun 6.maddesinin 4.fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir:

“ı) Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek, kamu imkân ve kaynaklarını bu örgütleri desteklemeye yönelik kullanmak ya da kullandırmak yahut bu örgütlerin propagandasını yapmak.”

Yukarıdaki düzenleme ile, sözleşmeli erbaş ve erler hakkında sözleşme feshine yönelik tanımlanan maddelere ekleme yapılmıştır. Yapılan bu eklemenin, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesinde hükmünü bulan “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler” başlıklı düzenlemenin 1.fıkrasının (h) bendinde yer alan “Terör örgütleriyle ilişkisi olmak” disiplinsizliği ile uyumlu olması amacına yönelik yapıldığı kanaatindeyiz.

Ancak yukarıda da belirtildiği üzere tartışmaya açık olan durum, 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 20.maddesindeki düzenleme nedeniyle personelin eylemine yönelik Yüksek Disiplin Kurulu tarafından savunma hakkı verilen bir tahkikat süreci olmasına rağmen, 6191 sayılı Kanuna yapılan bu ekleme ile doğrudan sözleşme feshi işlemi tesis edilebilmesidir. Bu durumun 6.maddenin .maddenin diğer fıkralarında yer alan ve doğrudan sözleşme fesih yetkisi veren düzenlemelerde olduğu gibi idareye geniş bir takdir hakkı tanınmasına sebep olacağı açıktır.

b. 7517 sayılı Kanunun 45.maddesi ile 6191 sayılı Kanuna 6 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Görevde başarısız olma halleri

MADDE 6/A- (1) Sözleşmeli erbaş ve erlerden;

a)  Atış, spor ve eğitim faaliyetlerinde ilgili mevzuatında öngörülen standartlara ulaşamayanlar,

b)   Harekât, operasyon, iç güvenlik, hudut ve kolluk/asayiş görevleri ile kadro görevinin gereklerini yerine getirmede yetersizlik veya isteksizlik göstererek vazifeyi yahut birliğin emniyetini tehlikeye düşürenler veya görevin yapılmasını aksatanlar, bu durumlarının rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlanması halinde görevde başarısız sayılırlar ve 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasının (b) bendine göre sözleşmeleri feshedilir.”

b. 7517 sayılı Kanunun 46.maddesi ile 6191 sayılı Kanuna 6 ncı maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Kendilerinden istifade edilememe halleri

MADDE 6/B- (1) Sözleşmeli erbaş ve erlerden;

a)    Mücbir sebepler hariç gelirinin çok üstünde borçlanmaya düşkün olan ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirenler,

b)  Görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olanlar veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunanlar,

c)   Devletin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Jandarma Genel Komutanlığının veya Sahil Güvenlik Komutanlığının manevi şahsiyetine zarar verecek nitelikte suç veya disiplinsizlik teşkil eden tutum, davranış veya fiillerde bulunanlar,

ç) İntihara teşebbüs eden, kendisini veya bir başkasını kasten hizmete yaramayacak hale getiren ve getirtenler, kasten veya silah kullanımına yönelik mevzuat, talimat ya da emirlere açıkça aykırı olacak şekilde ateşli silah ile kendisini veya başkasını yaralayanlar,

d)  Uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri yapan veya kullanan, bunların yapılmasına, kullanılmasına, saklanmasına, nakledilmesine, yakalanacağı sırada ortadan kaldırılmasına, satılmasına veya satın alınmasına aracı olan, kullanılmasını kolaylaştıran ya da özendirenler

e)  Mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içinde toplam yedi gün ve daha uzun süre göreve gelmeyenler,

f)     Türk Silahlı Kuvvetlerinde komando birliklerinde görev yapmak üzere Komando branşında istihdam edilmek üzere temin edilenlerden en az dört yıl hizmet süresini tamamlamadan, vazifenin sebep ve tesiri nedenleri hariç, komando niteliğini kaybettiği yönünde sağlık kurulu raporu alanlar,bu durumlarının rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlanması halinde kendinden istifade edilemeyecek personel sayılırlar ve 6 ncı maddenin dördüncü fıkrasının (b) bendine göre sözleşmeleri feshedilir.”

Yukarıdaki düzenleme 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 12.maddesine eklenen madde ile neredeyse birebir aynı olduğundan, tekerrüre düşmemek adına aynı düşünceleri yeniden belirtmemekte isek de, özellikle soruşturma ve kovuşturma aşamalarından geçmeden ya da en azından Yüksek Disiplin Kurulu süreç ve safahatından geçmeden sözleşme feshi yapmaya yönelik takdir hakkı kullanılabilmesine dair çekincelerimiz ve kanaatimizi tekrar etmekteyiz.

c. 7517 sayılı Kanunun 46.maddesi ile 6191 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin sekizinci fıkrasına aşağıdaki cümle ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“Görev yerlerinden ayrılmaları için izin verilenler, mesaiye gidiş ve gelişlerinde subay ve astsubay servislerinden istifade edebilirler.”

Yukarıdaki düzenleme ile, halihazırda subay, astsubay, uzman erbaş ve devlet memurlarının faydalanmakta olduğu servislerden sözleşmeli erbaş ve erlerin de faydalanabilmesi adına eşitlikçi ve adil bir düzenleme getirildiği kanaatindeyiz.

7. 6413 SAYILI TSK DİSİPLİN KANUNU KAPSAMINDAKİ DEĞİŞİKLİK:

a. 7517 sayılı Kanunun 51.maddesi ile 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir:

“n) Askerî kimliğini, görev veya faaliyetlerini izinsiz açıklamak: Eyleminin daha ağır bir disiplin suçunu oluşturma durumları hariç olmak üzere kendisinin veya başka bir askerî personelin, askerî kimliğini, görev veya faaliyetleri kapsamında askerî bilgi, belge, konum bilgisi veyahut bunlardan herhangi birini içeren resim, yazı, fotoğraf, ses kaydı, video gibi görsel ve işitsel materyalleri, Millî Savunma Bakanlığınca yetki verilen durumlar hariç, radyo, televizyon, internet, sosyal medya, gazete, dergi, kitap ve diğer tüm medya araçları ile her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim araçları vasıtasıyla yayınlamak veya açıklamaktır.”

Yukarıdaki düzenleme ile, 7517 sayılı Kanunun 4.maddesi ile 211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun 43 üncü maddesine eklenen fıkraya aykırı hareket edilmesi hali disiplinsizlik olarak ayrıca tanımlanmış ve rütbeli personel yönünden “Hizmet Yerini Terk Etmeme”, erbaş ve erler yönünden “Hizmetten Men” disiplin cezasını gerektiren fiiller arasına eklenmiştir.

Kanaatimizce, yapılan düzenleme, daha önce yukarıda da bahsedildiği üzere uzun zamandır özellikle yurt dışı harekat alanlarında yaşanan bilgi güvenliği ve gizlilik ihlallerinin önüne geçilmesi, personelin Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve dolaylı olarak ülke menfaatlerinin korunması, icra edilen faaliyetlerde istihbarat ve istihbarata karşı koyma faaliyetlerinin sıhhatli şekilde idamesi adına yapılmış olan önemli ve gerekli bir düzenlemedir.

b. 7517 sayılı Kanunun 51.maddesi ile 6413 sayılı Kanunun 39 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “işlendiği tarihten itibaren” ibaresinden sonra gelmek üzere “20 nci maddenin birinci fıkrasının (h) bendindeki disiplinsizlikler için yirmi yıl, diğer bentlerde yer alan disiplinsizlikler için” ibaresi eklenmiştir:

Yukarıda yer alan düzenleme, değişiklikten önce Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra aynı sebeple yüksek disiplin kurulu tarafından ceza verilemez.” şeklindeyken, düzenlemeden sonra “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren 20 nci maddenin birinci fıkrasının (h) bendindeki disiplinsizlikler için yirmi yıl, diğer bentlerde yer alan disiplinsizlikler için beş yıl geçtikten sonra aynı sebeple yüksek disiplin kurulu tarafından ceza verilemez” şeklini almıştır.

Söz konusu düzenleme ile Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek tüm fiil ve hâller için zaman aşımı “işlenme tarihi” yönünden 5 yıl iken, değişiklikten sonra sadeceTerör örgütleriyle ilişkisi olmak” disiplinsizliği bakımından ve yine “işlenme tarihi” yönünden 20 yıl şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6413 sayılı Kanunun 20.maddesinde sayılan ve Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek diğer disiplinsizlikler için “işlenme tarihi” yönünden 5 yıl olarak kalmaya devam etmektedir.

Şunu belirtmek gerekir ki 6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun 39.maddesindeki zamanaşımı iki yönlüdür. Birincisi “disiplin amirinin öğrenme tarihi” yönünden, diğeri ise “işlenme tarihi” yönünden ele alınmaktadır. Yukarıdaki değişiklik, “işlenme tarihinden itibaren” dikkate alınacak zamanaşımı süresi içindir. Disiplin amirinin öğrenmesi yönünden zamanaşımı yine 1 yıl olarak kalmıştır.

b. 7517 sayılı Kanunun 51.maddesi ile 6413 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“(1) Askerî öğrenciler ile erbaş ve erler hakkında verilen disiplin cezaları ile subay, astsubay, uzman erbaş ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında verilen uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezaları hariç bu Kanunda yer alan disiplin cezalarına karşı iptal davası açılabilir. Subay, astsubay, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin ceza sayısı veya puanı nedeniyle tesis edilen Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğin kesilmesi sonucunu doğuran işlemlere karşı açılan davalarda yargı yolu kapalı olan disiplin cezalarının hukuka uygunluğu mahkemelerce denetlenebilir. Seferberlik ve savaş zamanında ise yüksek disiplin kurulları tarafından verilen Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası hariç bu Kanunda yer alan diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışındadır.”

Yukarıdaki düzenlemenin, 7517 sayılı Kanunda yapılan tüm düzenlemeler içerisindeki Anayasa Mahkemesine götürülmesi gereken en önemli madde niteliği taşıdığı kanaatindeyiz.

6413 sayılı TSK Disiplin Kanununun ilk metninde de hâlihazırda getirilen düzenlemede yer aldığı gibi uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam cezalarına yargı yolu kapalıyken Anayasa Mahkemesi tarafından önce “uyarma” ve “hizmete kısmi süreli devam”, sonra da “kınama” disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olmasının “hak arama özgürlüğünün engellenmesi” niteliği taşıdığı gerekçesi ile haklarında iptal kararı verilerek yargı yolu açılmışken, yeniden aynı düzenlemenin getirilerek yargı yolunun kapatılmasının amaçlanmasında kanunkoyucunun amacı anlaşılamamaktadır.

6413 sayılı TSK Disiplin Kanununda yargı yolu kapalı olan disiplin cezalarının özellikle “Silahlı Kuvvetlerden Ayırma” cezasına sebebiyet verecek disiplin ceza puanının toplanmasında puan yönünden eklendiği temel alındığında, bir amirin sadece “uyarma, kınama ve hizmete kısmi süreli devam” cezaları vererek herhangi bir personelin disiplin ceza puanlarını tamamlayarak Silahlı Kuvvetlerden ayırmaya varacak düzeye getirmeyi ihtimal dâhilindedir. Dolayısı ile verilen cezaların hukuka uygunluğunun yine bir idari kurul olan Yüksek Disiplin Kurulunda değil, bağımsız ve tarafsız yargı mercileri tarafından yapılacak yargılamaya konu edilmesi zarurettir. Aksi durumda idare, kendi verdiği cezayı sadece kendisi denetleyecek, personelin hak arama özgürlüğü sadece idare nezdinde kalacaktır. Oysa bilindiği üzere “adil yargılanma hakkının” içerisine “hak arama hürriyeti”, “mahkemeye erişim hakkı” ve “hukuki dinlenilme hakkı” dahil olup adil yargılanmanın ayrılmaz parçalarıdır.

Kıyasen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamında verilen her türlü disiplin cezasına karşı yargı yolu açıktır. İdare karşısında zayıf olan bireyin sadece idare önünde hak araması, buna karşın yargı önünde hak arayamaması “hukuk devleti” ilkesinin de açık bir ihlalidir.

Kanaatimizce daha önce Erzurum İdare/Bölge İdare Mahkemeleri önderliğinde somut norm denetimi yoluyla Anayasa Mahkemesi denetimden geçirilen bu husus, gelecek dönemde de benzer yollarla yeniden Anayasal bir denetime tabi tutulacaktır.

Av. Fırat ACAR - (E) Huk. Bnb. Ferhat ÇALIŞKAN