1. Genel Bilgiler

CMK.’nun 253 ila 255 inci maddelerinde uzlaştırmaya yer verilmiştir. 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunla 253 üncü maddenin ilk şeklinde “uzlaşma” olan madde başlığı “uzlaştırma” olarak değiştirilmiş ve müessesenin kapsamı genişletilerek, uzlaştırma usulü yeniden düzenlenmiştir.

Uzlaştırma (mediation), özel hukuk uyuşmazlıkları yönünden öngörülen “arabuluculuk kurumunun” (6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu) ceza yargılamasındaki karşılığını oluşturan, alternatif bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir.Müessese, onarıcı adaletin prensipleri çerçevesinde[1], işlenen suç dolayısıyla ortaya çıkan sorumluluğun şüpheli veya sanık tarafından üstlenilmesi ile mağdurun uğradığı zararın tazminine ve bozulan toplumsal barışın yeniden tesisine hizmet eder.

Uzlaştırma, kural olarak soruşturma safhasında gerçekleştirilmelidir. Ancak her nasılsa soruşturma safhasında uzlaştırma usulü uygulanmamışsa, kovuşturma safhasında da tatbiki mümkündür.

Ceza yargılamasında uzlaştırmadan beklenen temel fayda, soruşturma ve kovuşturma makamlarının iş yükünün azaltılmasıdır. Bu sebeple özellikle takibi şikayete bağlı, toplumsal zarardan ziyade kişisel mağduriyetin ağır bastığı  suçlarda, tarafların anlaşmaları yoluyla uyuşmazlığın çözümü hedeflenmektedir. Ancak takibi şikayete bağlı suçlarda uyuşmazlığı sona erdirmek isteyen tarafların tek imkanı uzlaştırma değildir. Şikayetten feragat yahut vazgeçme suretiyle de soruşturma yahut kovuşturmanın sona erdirilmesi sağlanabilir. Hatta bu yolun tatbikatta halen ağır bastığı belirtilmelidir. Bunun sebebi, kişiler arasında geçen bir müzakerenin, anlaşamama halinde kendilerine daha az zarar vereceği inancıdır. Uzlaştırmanın her halükarda belirli adli/idari bürokratik işlemleri içeren bir özellik taşıması da burada rol oynamaktadır. Özellikle şüpheli veya sanık açısından uzlaşma teklifinin kabulü, “suçlamayı kabul etme, ikrar” gibi algılandığından, başarısız bir uzlaştırmanın olası olumsuz neticelerine maruz kalmamak adına peşinen uzlaşma teklifinin reddi yoluna gidilmektedir. Uzlaştırma görüşmelerine ilişkin beyanların delil değeri taşımaması da (m.253/20), bu eğilimi maalesef engellememektedir.

6763 sayılı Kanunla yapılan düzenlemelerle bu mahzurlar giderilmeye çalışılmıştır. Uzlaştırma artık Cumhuriyet Başsavcılıkları nezdinde kurulacak uzlaştırma büroları aracılığıyla, hukukçu kimliğine sahip uzlaştırmacılar tarafından yürütülecektir.

Uzlaştırma, farklı menfaatlere sahip kimselerin, karşılıklı yararlarını birbirine yakınlaştırarak, aralarında bir anlaşma sağlamaktır. Sorunları, problemleri, müzakere ederek, anlaşarak çözmenin yargısal yola nazaran tercih edilecek pek çok faydası vardır. Uyuşmazlığın bu yolla sona ermesi, geleneksel metotlara oranla, hem taraflar açısından daha bağlayıcı, hem de gerçek zararın tespiti ve karşılanması yönünden daha rasyoneldir. Bugüne kadar ifade alma işlemi sırasında taraflara matbu bir soru yöneltilmesi suretiyle, kurum işletilmeye çalışılmıştır. Henüz anlamı ve kapsamı hakkında hiçbir bilgiye sahip olmayan, şüpheli yahut mağdurun sonuçlarını öngöremeyeceği kuruma, adli makamlarca kendisine sorulduğunda şüpheyle yaklaşması ve peşinen “hayır kabul etmiyorum” tarzında cevap vermesi beklenen bir sonuçtu. Kanımızca 2005 yılında hukuk hayatımıza giren “uzlaştırma”, bu yeni düzenlemelerle aslında yeniden doğmuş oldu. Aşağıda uzlaştırma kurumunu, getirilen yeniliklere de işaret ederek inceleyeceğiz.

2. Uzlaştırmanın mümkün olduğu suçlar 

Uzlaştırma tüm suçlar bakımından geçerli bir alternatif çözüm yöntemi değildir. Kanunumuz sınırlı bir alanda bu kurumu kabul etmiştir.  253 üncü maddenin 1 inci fıkrası uyarınca uzlaştırma hükümleri:

“a) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlar.
b) Şikâyete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın, Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Kasten yaralama (üçüncü fıkra hariç, madde 86; madde 88),
2. Taksirle yaralama (madde 89),
3. Tehdit (madde 106, birinci fıkra),
4. Konut dokunulmazlığının ihlali (madde 116),
5. Hırsızlık (madde 141),
6. Dolandırıcılık (madde 157),
7. Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması (madde 234),
8. Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması (dördüncü fıkra hariç, madde 239), suçları” yönünden uygulanabilir.

Görüldüğü üzere 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca, takibi şikayete bağlı olmayan tehdit, hırsızlık ve dolandırıcılık suçları uzlaştırma kapsamına alındığı gibi, aşağıda belirteceğimiz diğer düzenlemelerle de uzlaştırmanın kapsamı oldukça genişletilmiştir. Yargıtay hali hazırda kesinleşmemiş dosyalar yönünden 6763 sayılı Kanunla yapılan lehe düzenlemelerin dikkate alınması gereğine istinaden bozma kararları vermektedir[2].

Takibi şikayete bağlı suçlar, ister Türk Ceza Kanununda isterse özel ceza kanunlarında yer alsın uzlaştırma kapsamındadır. Özel ceza kanunlarında düzenlenen suç tipleri, takibi şikayete bağlı değilse, özel bir hükümle uzlaştırma kapsamına alınmadıkça (m.253/2)  soruşturma ve kovuşturma bu yolla sonuçlandırılamaz.

253 üncü maddenin 1 inci fıkrası dikkate alındığında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ve takibi şikayete bağlı olan suçlar ile özel olarak uzlaştırmaya tabi olduğu belirtilen aşağıdaki suç tipleri yönünden kurum tatbik edilebilir:

a) Bir Türk vatandaşının 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında işlediği, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı 1 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar (m. 11/2),
b) Bir yabancının 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı en az 1 yıl hapis cezasını gerektiren yabancı ülkede Türk vatandaşının veya Türk Kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlediği suçlar (m. 12/2),
c) Kasten yaralama suçu (üçüncü fıkra hükmü hariç m.86/1-2; 88),
d) Taksirle yaralama suçu (m.89),
e) Tehdit (m.106/1),
f) Konut dokunulmazlığının ihlali suçu (m.116),
g) İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu (m. 117/1),
h) Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu (m. 123),
ı) Kamu görevlisine görevinden dolayı işlenen hali hariç hakaret suçu (m. 125-131),
i) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m.132, 139),
j) Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (m. 133, 139),
k) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu  (m. 134, 139),
l) Hırsızlık suçu (m.141, 144),
m) Kullanma hırsızlığı suçu (m. 146),
n) Yağma suçunun kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla işlenmesi halinde tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin TCK. m. 106/1, 86/1,2 uygulanması hali (m. 150/1),  
o) Mala zarar verme suçu (m.151),
ö) Hakkı olmayan yere tecavüz suçu (m. 154/1),
p) Güveni kötüye kullanma suçu (m. 155/1),
r) Bedelsiz senedi kötüye kullanma suçu (m. 156/1),
s) Dolandırıcılık (m.157) ve dolandırıcılığın nitelikli halleri kapsamında da olsa bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi (m. 159),
ş) Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (m. 160),
t) Yağma ve nitelikli yağma hariç malvarlığına karşı işlenen suçların haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin yahut aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin veya aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına işlenmesi hali (m. 167/2),
u) Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu (m. 209/1),
ü) Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (m. 233/1),
v) Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu (m.234),
y) Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu (dördüncü fıkra hariç, madde 239).
z) Yabancı devlet temsilcisine karşı işlenen hakaret suçu (m.342/2).

Son olarak belirtelim ki, şikayete tabi suçlarda uzlaşma hükümlerinin uygulanabilmesi altı aylık şikayet süresi içinde usulüne uygun şikayet bildiriminin yapılmış olmasına bağlıdır[3]. Adli makamlar her nasılsa fiilden haberdar olsalar da, şikayet koşulu gerçekleşmeden, konu uzlaştırma bürosuna intikal ettirilemez.

3. Çocuk suçlular yönünden uzlaştırmanın kapsamı

Suça sürüklenen çocuklar yönünden, uzlaştırmanın kapsamı genişletilmiştir. Gerçekten 253 üncü maddenin 1 inci fıkrasına 24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunun 34 üncü maddesiyle eklenen (c) bendi uyarınca; mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda, bunların resen yahut takibi şikayete bağlı olmasına bakılmaksızın uzlaştırma mümkündür.

Bu son hükümde dikkat edilmesi gereken birinci husus, suça sürüklenen çocuğun işlediği eylemin mağdurunun kamu yahut toplumu oluşturan tüm bireyler olmamasıdır. Bu ihtimalde uzlaştırma mümkün değildir. Örneğin, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu (m.216), kumar oynanması için yer ve imkan sağlama suçu (m.228), dilencilik suçu (m.229) gibi. İkinci olarak, bu hükmün uygulanmasında, ilgili suç tipinin sadece temel şeklinin yaptırımı değil, nitelikli unsurların varlığı halinde uygulanması ihtimali bulunan ceza miktarı dikkate alınır, yaş küçüklüğü sebebiyle (TCK.m.31) vaki indirim göz önünde tutulmaz.

4. Uzlaştırmanın uygulanamayacağı haller

Bazı hallerde uzlaştırma hükümlerinin uygulanması kanun koyucu tarafından engellenmiş, kurumun niteliği ve amacı ile bağdaşmayan suç tipleri kapsam dışında bırakılmıştır. Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda uzlaşma yoluna gidilemez. Bu sebeple cinsel saldırı suçunun temel şekli (m.102/1), evlilik birliği içinde gerçekleşen nitelikli cinsel saldırı suçu (m.102/2), sarkıntılık düzeyinde kalan cinsel istismarın failinin çocuk olması hali (m.103/1), reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun temel şekli (m.104/1) ve cinsel tacizin temel şekli (m.105/1) yönünden soruşturma ve kovuşturma yapılması şikayete tabi olmakla birlikte uzlaştırma yoluna gidilemez.

Uzlaşma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde  uzlaşma hükümleri uygulanmaz (m.253/3). Bu noktada, hırsızlık yapmak amacıyla konut dokunulmazlığını ihlal suçunun işlenmesi haline, ayrı bir parantez açmak gerekir. Konut dokunulmazlığını ihlal suçu, uzlaştırmaya tabidir (m.253/1-b/4). 6763 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte, hırsızlık suçunun temel şekli de uzlaştırmaya tabi suçlar arasına dahil edilmiştir. Bununla birlikte, konutta bulunan eşya hakkında işlenen hırsızlık suçu  (m.142/2-h) daha ağır cezayı gerektiren nitelikli haller arasında yer aldığından, uzlaştırma kapsamında değildir. Bu ihtimalde hem nitelikli hırsızlık hem de konut dokunulmazlığını ihlal suçundan sorumlu olan şüpheli hakkında uzlaştırma hükümleri uygulanamaz.

5. Etkin pişmanlığa yer verilen suçlarda uzlaştırma

24.11.2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunla “etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar” yönünden uzlaştırma yasağı öngören hüküm ilga edilmiştir. Böylece yukarıda yer verdiğimiz takibi şikayete bağlı malvarlığına karşı suçlar uzlaştırma kapsamına alınmıştır.

Etkin pişmanlık, suç tamamlandıktan sonra mahiyeti etkin pişmanlığa müsait (kanunda belirtilen) belli suçlar bağlamında, failin suçtan kaynaklanan tehlikeyi yahut zararı ortadan kaldırmaya matuf davranışlarına bir değer atfedilerek, bu durumun onun lehine, cezayı ortadan kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebep olarak dikkate alınmasıdır.

Etkin pişmanlık gösteren failin örneğin malvarlığına karşı suçlarda malın aynen iadesini veya suçtan doğan zararın tazminini rızaen gerçekleştirmiş olması gerekmektedir. Pişmanlık gösteren davranışların bizzat fail tarafından yapılması gerekir, failin izni, onayı veya bilgisi dâhilinde mağdurun zararının giderilmesi halinde de etkin pişmanlık hükmü uy­gulanmalıdır. Uzlaştırmada ise, uzlaşma teklifinin bizzat şüpheliye yapılması ve onun tarafından yahut yasal temsilcisi aracılığıyla bu teklifin kabulü gerekir.

Etkin pişmanlık, cezayı ortadan kaldıran ve azaltan şahsi sebep olduğundan, sadece pişmanlık gösteren fail, azmettiren ya da yardım eden hakkında uygulanabilir. Yargıtay fail veya şeriklerden herhangi birisinin pişmanlık göstererek iade ya da tazminde bulunması halinde, diğer fail yahut şerikler hakkında da 168 inci maddenin tatbik edilebileceği kanaatindedir[4]. Belirtmeliyiz ki, etkin pişmanlık kurumunun düzenlenmesinde amaç failleri pişman olmaları halinde ödüllendirmek ve mağdurun kaybını mümkün olduğunca gidermektir. Sırf içlerinden birinin pişmanlığına dayalı olarak, pişmanlık göstermeyen suç ortaklarının cezalarında indirim yapmak hukuka ve hakkaniyet kurallarına aykırıdır. Bu nedenle bize göre, somut olayda pişmanlık göstermediği açıkça anlaşılan diğer suç ortakları hakkında, etkin pişmanlık hükümleri tatbik edilmemelidir. Uzlaştırmada ise, Yasanın açık düzenlemesi kapsamında hangi şüpheli uzlaşmışsa, onun yönünden müessese sonuç doğurur.

Etkin pişmanlık ve uzlaştırmada mağdurun zararlarının giderilmesine yönelik ortak yöntemlerden biri olan aynen geri verme, suçun konusunu oluşturan malın, fiilin işlendiği andaki şekli, değeri, niteliğine herhangi bir zarar verilmeksizin, değişiklik yapılmaksızın, mağduruna iade edilmesi olarak tanımlanabilir. Tazmin ise, aynen iadenin mümkün bulunmadığı hallerde, malın suç tarihindeki değeri nispetinde eşdeğerini, bedelini, aynı miktarını, para veya başka bir eşya ile karşılamaya çalışmaktır.

Mağdurun zararın gidermek isteyen fail ya da diğer suç ortakları hakkında, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi, mağdurun kabulüne bağlı değildir. Uzlaştırmada ise, şüpheli veya sanık ile mağdurun karşılıklı irade uyuşmasının varlığı, yani uzlaşması aranır. Etkin pişmanlık açısından şüpheli yahut sanığın aynen iade veya tazmini teklif etmesine rağmen, mağdurun kabul etmemesi durumunda, soruşturma safhasında Cumhuriyet savcısı, yargılama aşamasında hâkim tarafından suça konu malın aynen iadesi veya tazmini hususunda bir ödeme noktası tayin edilerek, iade yahut tazminin gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Bu yönüyle etkin pişmanlıkta, uzlaştırmadan farklı olarak mağdurun, şüpheli veya sanığın tazmin konusunda anlaşması, tazmini kabul etmesi şart değildir.

Böylelikle, uzlaştırmaya tabi bir suçta, mağdur veya suçtan zarar görenin kabul etmemesi sebebiyle uzlaşma gerçekleşmemiş olsa da, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma ihtimali mevcuttur.

6. Uzlaştırma Görüşmelerine İlişkin Temel İlkeler

Uzlaştırma görüşmelerinin yapılmasında bazı temel ilke ve kaideler gözetilir. Bu ilkelerin bir bölümüne CMK.’nun 253-255 nci maddelerinde yer verilmiş iken, bir bölümü de Ceza Muhakemesi Kanununa Göre Uzlaştırmanın Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin[5] 5 inci maddesinde düzenlenmiştir.

Uzlaştırmaya ilişkin temel ilkeler şu şekilde sıralanabilir;

1. Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin özgür iradeleri ile rıza göstermeleri hâlinde gerçekleştirilir. Bu kişiler anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilirler (Yön.m.5/1).

 
b) Birden fazla kişinin mağduriyetine veya zarar görmesine sebebiyet veren bir suçtan dolayı uzlaştırma yoluna gidilebilmesi için, mağdur veya suçtan zarar görenlerin hepsinin uzlaşmayı kabul etmesi gerekir (m.253/7).
c) Aralarında, iştirak ilişkisi olsun veya olmasın birden çok kişi tarafından işlenen suçlarda, ancak uzlaşan şüpheli uzlaşmadan yararlanır (m.255).
d) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin temel hak ve hürriyetlerine uygun olarak, menfaatlerinin korunması esası gözetilerek yürütülür (Yön.m.5/2).
e) Uzlaştırmaya katılan şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören müzakereler sırasında, Kanunun tanıdığı temel güvencelere sahiptir (Yön.m.5/3).
f) Şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise Kanunun 202 nci maddesi (tercüman bulundurulacak haller) hükmü uygulanır (Yön.m.5/4).
g) Uzlaştırma sürecine başlanmadan önce şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören; hakları, uzlaşmanın mahiyeti ve verecekleri kararların hukukî sonuçları hakkında bilgilendirilir (Yön.m.5/5).
h) Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin yaşı, olgunluğu, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi faktörler ile ilgili belirgin farklılıklar, uzlaştırma sürecinde göz önüne alınır (Yön.m.5/6).
j) Uyuşmazlığın bir tarafı,  uzlaşmaya tâbi bir suça maruz kalan suç mağduru çocuk ya da suça sürüklenen çocuk ise uzlaştırma bu kimseler bakımından da uygulanır (5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu m.24). Çocuklara ilişkin uzlaştırmada,  5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu ile 24/12/2006 tarihli ve 26386 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik ve 24/12/2006 tarihli ve 26386 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanununa Göre Verilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbir Kararlarının Uygulanması Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre işlem yapılır (Yön.m.5/7).
k) Uzlaştırmacı avukat, bu sıfatla görev yaptığı olayla ilgili olarak daha sonra vekil veya müdafi olarak görev üstlenemez (Yön.m.5/8).
l) Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür (m.253/13). Bu kapsamda, uzlaştırmacı, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlüdür (m.253/11).
m) Uzlaştırma müzakereleri sırasında yapılan açıklamalar, herhangi bir soruşturma ve kovuşturmada ya da davada delil olarak kullanılamaz (m.253/20).
n) Uzlaştırmanın sonuçsuz kalması halinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemez (m.253/18).

7. Soruşturma Evresinde Uzlaştırma

A. Uzlaştırma Usulü ve Uzlaştırmacı
Uzlaştırma, Cumhuriyet Başsavcılıkları bünyesinde kurulan uzlaştırma büroları aracılığıyla gerçekleştirilir. Uzlaştırma bürolarında yeteri kadar Cumhuriyet savcısı ile personel istihdam edilir. Uzlaştırma büroları, avukatların veya hukuk öğrenimi görmüş kişilerin yer aldığı, Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen uzlaştırmacı listeleri kapsamında uzlaştırmacı görevlendirir (m.253/24)[6].[7]

Soruşturma konusu suçun uzlaştırmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Uzlaştırma Bürosu tarafından bir uzlaştırmacı görevlendirilir[8] ve görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır (m.253/11). Hâkimin davaya bakamayacağı haller ile reddi sebepleri (CMK.m.23-25), uzlaştırmacının görevlendirilmesinde dikkate alınır (m.253/10).

Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildiği günden itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırmalıdır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün uzatabilir (m.253/12).

Dosyayı alan uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur (m.253/4). Uzlaşma teklifinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları da anlatılır (m.253/5).

Uzlaşma teklifinin kime yapılacağı ve uzlaşma konusunda kimin iradesinin dikkate alınacağı üzerinde durulmalıdır. Kural uzlaştırma teklifinin doğrudan şüpheliye, mağdura veya suçtan zarar görene yapılmasıdır[9]. Bunların reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır (m.253/4).

Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır (m.253/6).

Uzlaşma teklifinde bulunulması veya teklifin kabul edilmesi, soruşturma konusu suça ilişkin delillerin toplanmasına ve koruma tedbirlerinin uygulanmasına engel değildir (m.253/8)

Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır (m.253/13). Şu halde, kendisine uzlaşma teklifi iletilen şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören, uzlaşma konusundaki iradesini vekili aracılığıyla açıklayabilir.

Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir (m.253/14).

B. Uzlaştırmanın Sonuçlandırılması
Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, kendisine teslim edilen dosya ile hazırladığı raporu, tutanakları ve varsa yazılı anlaşmayı büroya gönderir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına ulaştırır (m.253/15, 24). Uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyaları, uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılır. (m.253/24).

Uzlaşma teklifinin taraflarca reddedilmesine rağmen, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar gören uzlaştıklarını gösteren belge ile en geç iddianamenin düzenlendiği tarihe kadar Cumhuriyet savcısına başvurarak uzlaştıklarını beyan edebilirler (m.253/16).

Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder (m.253/17).

Uzlaşma sonucunda şüphelinin edimini defaten yerine getirmesi halinde, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde, 171 inci maddedeki şartlar aranmaksızın, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez. Kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararından sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, 171 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki şart aranmaksızın, kamu davası açılır. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır (m.253/19).

Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenden birine ilk uzlaşma teklifinde bulunulduğu tarihten itibaren, uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kaldığı ve en geç, uzlaştırmacının raporunu düzenleyerek uzlaştırma bürosuna verdiği tarihe kadar dava zamanaşımı ile kovuşturma koşulu olan dava süresi işlemez (m.253/21)

Uzlaşma sonucunda verilecek kararlarla ilgili olarak bu Kanunda öngörülen kanun yollarına başvurulabilir (m.253/23).

8. Kovuşturma Evresinde Uzlaştırma

Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir (m.254/1). Ancak suçun uzlaşmaya tabi olduğu soruşturma aşamasında anlaşılmışsa, kural olarak uzlaştırmanın soruşturma aşamasında gerçekleştirilmesi gerekir. Uzlaşmaya tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde uzlaşma usulü uygulanmaksızın düzenlenen iddianame, Mahkeme tarafından iade edilmelidir (m.174/1-c).

Uzlaşma gerçekleştiği takdirde, mahkeme, uzlaşma sonucunda sanığın edimini def’aten yerine getirmesi halinde, davanın düşmesine karar verir. Edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi halinde; sanık hakkında, 231 inci maddedeki diğer şartlar aranmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilir. Geri bırakma süresince zamanaşımı işlemez. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildikten sonra, uzlaşmanın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde, mahkeme tarafından, 231 inci maddenin 11 inci fıkrasındaki şartlar aranmaksızın, hüküm açıklanır (m.254/2). Verilen bu kararlara karşı, ilgili kanun yollarına müracaat edilebilir.

 
(Bu köşe yazısı, sayın  Prof. Dr. A. Caner Yenidünya tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)    

----------------------------------------------------
[1] Müessesenin niteliği hakkında bkz. Yenisey, Feridun-Mazzo, Stephen-Read, Frank Tom, Uzlaşma, Seminer Notları, İstanbul Barosu Cep Kitapları, İstanbul 2005, s.17 vd.; Yenisey, Feridun, “Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Hakkında Temel Bilgiler”, in: “Uzlaşma”, Kazancı Hukuk Dergisi, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Özel Sayı: 1, 2010, s.7 vd.; Arslan, s.1 vd.; Jahic, Galma-Yeşiladalı, Burcu, Onarıcı Adalet: Yeni Bir Yaklaşım”, in: Onarıcı Adalet. Mağdur- Fail Arabuluculuğu ve Uzlaşma Uygulamaları: Türkiye ve Avrupa Bakışı (Derleyenler Galma Jahic-Burcu Yeşiladalı) 1. Baskı, İstanbul 2008, s. 15 vd.; İnceoğlu, Asuman Aytekin-Karan, Ulaş, “Türkiye’de Ceza Davalarında Uzlaşma Uygulamaları: Hukuki Çerçevenin Değerlendirilmesi”, ”, in: Onarıcı Adalet. Mağdur- Fail Arabuluculuğu ve Uzlaşma Uygulamaları: Türkiye ve Avrupa Bakışı (Derleyenler Galma Jahic-Burcu Yeşiladalı) 1. Baskı, İstanbul 2008, s. 45 vd.; Özbek, Mustafa, “Ceza Muhakemesi Kanununda Yapılan Değişiklikler Çerçevesinde Mağdur Fail Uzlaştırmasının Usul ve Esasları”, AÜHFD., C.: 56, S.: 4, Y.: 2007, s.128 vd; Ketizmen, Muammer, “Uyuşmazlığın Sirayet Etmezliği İlkesinin Sonucu Olarak Mağdurun Yargılanacak Kişiyi Seçebilme Yetkisi”, Hacettepe Hukuk Fakültesi Dergisi, 2 (1), 2012, s.2 vd.
[2] “Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün incelenmesinde; hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK'nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca; ''Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.'' hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” (Yarg. 13. CD., 19.12.2016, 2015/11926, 2016/16661; Yarg. 13. CD., 15.12.2016, 2015/12124, 2016/16627).
[3] Nuhoğlu, Ayşe, “Uzlaşma Bakımından Şikayete Bağlı Suçlar”, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi, Uzlaşma, Özel Sayı 1, İstanbul 2010, s.89.
[4] “...Yağma suçu nedeniyle zararın soruşturma aşamasında diğer sanık Osman’ın ailesi tarafından karşılandığının anlaşılması karşısında, sanık Bilal hakkında da TCK. 168/3 madde gereğince 1/2 oranında indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde indirim yapılarak fazla ceza tayini..” (Yarg.1.CD.,20.01.2011, 465/19).
[5] R.G. Tarihi: 26.07.2007,  R.G. Sayısı: 26594.
[6] Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir (m.253/25).
[7]Hukuk öğrenimi görmüş uzlaştırmacıda aranan nitelikler (Yön.m.15/1): “Hukuk öğrenimi görmüş uzlaştırmacıların görevlendirilmesinde aşağıdaki şartlar aranır:
a) Üniversitelerin hukuk fakültelerinden mezun olmak,
b) Hukuk veya hukuk bilgisine programlarında yeterince yer veren siyasal bilgiler, idarî bilimler, iktisat ve maliye alanlarında en az dört yıllık yüksek öğrenim yapmak,
c) Hukuk dalında yüksek lisans ya da doktora yapmış bulunmak,
ç )  Baroya kayıtlı avukat olmamak,
d) Taksirli suçlar hariç olmak üzere; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş ve affa uğramış, ertelenmiş ya da paraya çevrilmiş olsa bile kesinleşmiş bir kararla veya Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine, millî savunmaya, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçları ile yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlardan ya da zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, yağma, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık, vergi kaçakçılığı, gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma, yalan tanıklık ve haksız mal edinme suçlarından biriyle hükümlü bulunmamak,
e) Disiplin yönünden meslekten ya da memuriyetten çıkarılmamış veya geçici olarak yasaklanmamış olmak.”
[8] Uzlaştırmacıya Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen tarifeye göre ücret ödenir. Uzlaştırmacı ücreti ve diğer uzlaştırma giderleri, yargılama giderlerinden sayılır. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde bu giderler Devlet Hazinesi tarafından karşılanır (m.253/22)
[9] Yargıtay da bir kararında, “Mahkemece sanıklar Şener ve Özen'den uzlaşmak isteyip istemediklerinin sorulmadığı, sanıklar müdafiine uzlaşma önerisinde bulunulduğu ve sanıklar müdafiinin uzlaşmak istemediklerine ilişkin beyanı ile yetinildiği anlaşılmakla, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 253 ve 254. maddeleri uyarınca usulüne uygun uzlaştırma işlemi yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması”nı bozma sebebi sayarak, sanık yerine sanık müdafine uzlaşma önerisi yapılmasını, 253 ve 254 üncü maddelere aykırı bulmuştur (Yarg. 2. CD., 15.2.2007, 2007/3, 2007/4277).