Kişisel Verileri Yayma[1]’da bahsetmiştik ya, emekli albaydan daha korkuncu hukuk fakültesi mezunu emekli albay müvekkildir diye, işte efendim onun bir istisnası var; yüzbaşıyken ordudan ayrılanı.

Kahramanımız doktor mühendis. Zorunlu hizmeti bittikten sonra ordudan ayrılıyor, sigorta eksperi olarak çalışmaya başlıyor. Efendim şimdi konunun yabancısı olanlar vardır, ben de öyleydim, koskoca uzman mühendisin sigorta eksperliğinde ne işi var demeyelim, çok itibarlı, kazançlı ve zor olunan bir meslekmiş.

Şimdi her zaman nicelik az oldu mu iyidir anlamına gelmez de, işte ülkede iki milyon öğretmen var, iki yüz bin avukat, işte savcı hakim sayıları belli, ama topu topu bin altı yüz sigorta eksperi var.

İl başına yirmi tane düşmüyor yani bakkal hesabı yaparsak. Ülkedeki taşıt sayılarını, tamirci adedini düşünürsek bile sanki sadece çok az olduğu için bile itibarlı olduğunu düşünebiliriz.

Ama olması gerçekten çok zormuş. Bir sürü sınav, sertifika ve verdiği rapor da neredeyse tartışılamıyor. Bu arada söylemeyi unuttum, bizim kahramanımızın eşi de hakim. İcra hakimi. Bizimki onun on katı kadar gelir getiriyormuş eve.

Harp Akademisi’ndeyken üniversite sınavına girmiş, hukuk fakültesini kazanmış ama devam edememiş. Daha sonra af çıkınca dört yılda, üstelik İÜHF’ü bitirmiş. E, evde seni hakim bekleyince kalma şansın yok.

Da bilgisayar mühendisliğini seçen neden bir de hukuku seçiyor ki? Madem hukuk okumak istiyordun, öyle hukuk okuyarak devam etseydin akademi eğitimine; ne de olsa askeriye buna izin veriyor, şart koşmuyor illa herkes mühendislik okuyacak diye.

B planı içinmiş. Gönlünde bilgisayar mühendisliği var ama n’olur n’olmaz diye de farklı bir bölüm daha okuyor. Hepsi öyleymiş bu akademi öğrencilerinin. Yirmi yaşına gelmeden bu kadar öngörülü olabilmek…Kuleli Askeri Lisesi seni çok erken büyütürmüş.

Bu arada yüzbaşı eskisi filan demeyelim, tüm sınıf arkadaşlarıyla hala görüşüyor, hepsi amiral general olmuş, orduevlerine gidince o iğne atsan düşmez kalabalıkta bile en ortada, iki basamak yükseklikte olan amiral & general masasına oturuyorlar. Ne olduğun değil kimleri tanıdığın önemli…

Neyse efendim, hasarlı aracın hasar verdiği aracın sahibinin vekili mi ne arıyor bizim kumandanı. Bizim kumandan zaten birkaç ayda bir telefon değiştirmek zorunda bu gelen telefonlar yüzünden de, bizim avukat tutturmuş haydi gönder şu raporu, ona göre dava açacağız. Bak bir kere sen beni arayamazsın, e-imzalı olarak talep edeceksin bu raporu. Kaldı ki sen o şekilde de talep edemezsin, vekaletin yok dosyada.

Avukat da dişli çıkmış, tutmuş TCK m. 257 görevi kötüye kullanmadan ihbarda bulunmuş. Savcı da hiç bakmamış, ortada bir kamu görevlisi var mı, bu özgü suç, nasıl işlenir diye, CMK m. 158 gereği direkt soruşturma yapılmasına yer olmadığı kararı vermesi gerekirken tutmuş CMK m. 170 iddianame düzenlemiş.

Hani Site Yöneticisinin Cezai Sorumluluğu[2]’nda bahsetmiştik ya, görevi kötüye kullanma suçu özgü bir suçtur, ancak kamu görevlisi ya da yaptığı iş bakımından kanunlarla kamu görevlisi olarak kabul edilen kişiler tarafından işlenebilir, öbür türlüsü ancak TCK m. 155 güveni kötüye kullanma söz konusu olabilir, burada da bir zilyetliğin devri ve emin sıfatıyla zilyet olmak gerekir, velhasıl hiç bunlara bakılmamış.

Asıl bomba CMK m. 175 iddianamenin asliye ceza tarafından kabul edilmesiyle başlıyor! Bizim avukat da CMK m. 181 suçtan zarar gören kontenjanından duruşmada.

Tam başlayacağız suçun daha maddi unsurları bile oluşmamıştır, fail kamu görevlisi olmayan olamaz, hakim dedi benim sizi böyle uzun uzadıya dinleyecek vaktim yok. Bak dışarıya, her beş dakikaya bir duruşma var. Söyleyin nerelere, hangi odalara yazmam gerekiyor sizin hangi şartlarda bu dosyayı vermeniz için.

E CMK m. 191 hukuki dinlenilme hakkı? Önce bir TCK m. 6 kapsamında kamu görevlisi nedir onu tartışsak? ANY m. 36’nın bana verdiği savunma hakkını dosya yoğunluğundan mı by pass edeceğiz?

Kumandan bak devletin savcısı da, hakimi de senin kamu görevlisi olduğunu söylüyor, emin misin? Kıyı da köşede kalmış olmasın bir mevzuat seni görevin ifası esnasında kamu görevlisi sayan?

Yok müdürüm, keşke öyle olsa! Yıllardır mücadele ediyoruz yaptığımız işten dolayı kamu görevlisi sayılabilmek için, silah taşıyabilmek için, TCK m. 86 kasten yaralamada nitelikli halden ceza verebilmek için uğraşıyoruz, kabul edilmiyor. Aslında şöyle iki yıl olmasa bile, üç ay, altı ay gibi bir ceza çıksa da kamu görevlisi olduğumuz en azından içtihatla tescil edilmiş olur.

CMK m. 190 ara veriliyor duruşmaya. Ara dediysek iki saat öğle yemeği değil, iki ay sonraya yeni oturum çıkıyor. Bu sefer hazırlıklıyız. Artık bizi ANY m. 152 gereği kanun değiştirtmek kesmiyor, içtihat yoluyla kamu görevlisi tanımını değiştireceğiz. Sigorta eksperleri odası avukatları dolduruyoruz salonu. Hakim artık o eski tepeden bakan hali yok. CMK m. 216 Cumhuriyet savcısı ve sabah şöyle bir baktım, bu konuda da bir Yargıtay kararı bulamadım, takdir yüce mahkemenindir diyor!

Şuna bak, bu konuda bir Yargıtay kararı bulamamış. Yani kanunda ne yazdığının önemi yok, es kaza hatalı bir içtihat olsa bizim kumandan nimetlerinden yararlanamadığı kamu görevlisi olmanın külfetlerine tabi olacak.

Eğlenceli ülke esasından vatandaşı olmasan…

---------

[1] https://www.hukukihaber.net/kisisel-verileri-yayma-ozgur-turkes

[2] https://www.hukukihaber.net/site-yoneticisinin-cezai-sorumlulugu-ozgur-turkes