Bu makalenin yazılma amacı; biz vekillerce mesleğin icra kapsamında takip edilen şehir dışındaki duruşmalarımıza iştirak etmek üzere SEGBİS yöntemiyle bağlantı kurulmasını talep etmemize rağmen, ne yazık ki son zamanlarda Asliye Ceza Hakimlerinden ve Ağır Ceza Mahkemesi Heyetlerinden sıklıkla duymuş olduğumuz “Kanunda böyle bir düzenleme yok ki avukat bey/hanım” minvalindeki gerekçesiz retlerden oluşan keyfi bir cümle ile adil yargılanma hakkının korunmasından ve savunma hakkının işlevselliğinden yoksun bırakılmamızdır. Keyfi bir takdir ile SEGBİS talebimizin yargılama merciileri tarafından geri çevrilmesi işbu yazımızı ele almamızda etkili olmuştur.

Belirtmek isteriz ki, kanun koyucunun belirli noktalarda hüküm içi boşluk bırakması toplum lehine avantajlı kullanım alanı sunulması içindir. Keyfi bir irade kullanmak için değildir. Kanundaki bu hukuki boşluk ne yazık ki kontrolsüz güç olarak kullanılmaya çalışılmaktadır.

Aşağıda açıklamış olduğumuz SEGBİS uygulamasına ilişkin mezvuata ek bir fıkra dahil edilerek keyfi yönde yargılama ve takdir yetkisini kullanan Ceza Hakimlerinin bu davranışının önüne geçilebilir.

Giriş

Adil yargılanma hakkı, bir sanığın yargılama sürecindeki temel haklarından biridir ve bu hak, hem ulusal hem de uluslararası hukukta güçlü bir şekilde güvence altına alınmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Ceza Muhakemesi Kanunu, adil yargılanma hakkını güvence altına alırken, bu hakkın çeşitli alt haklar ve ilkelerle desteklendiği görülmektedir. Bu ilkelerden biri, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkıdır. Sanık, kendi savunmasını yapabilmeli ve delillerin ve tanıkların dinlenmesi gibi süreçlere aktif katılımda bulunabilmelidir.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, duruşmalara katılımda yeni yöntemler ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri de Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) uygulamasıdır. SEGBİS, sanığın fiziksel olarak duruşma salonunda bulunmasına gerek kalmadan, görüntülü ve sesli iletişim aracılığıyla yargılama sürecine katılmasına olanak tanır. Bu teknoloji, özellikle ceza muhakemelerinde zaman ve mekân açısından önemli kolaylıklar sağlamakla birlikte, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkı ile SEGBİS’in uygulanabilirliği arasında önemli bir dengeyi gerektirmektedir.

Bu çalışma, SEGBİS uygulamasının sanığın duruşmada hazır bulunma hakkı üzerindeki etkilerini, hakimin takdir yetkisi bağlamında ele alacaktır. Hem ulusal hem de uluslararası hukuk düzenlemeleri ve içtihatlar ışığında, SEGBİS talebinin hakimin takdirinde olup olmadığı ve bu durumun adil yargılanma hakkı ile nasıl ilişkilendirileceği incelenecektir.

A.    SEGBİS TALEBİ VE HAKİMLERİN ROLÜ: HUKUKİ SÜREÇTEKİ YERİ VE ETKİSİ

SEBGİS Nedir

SEGBİS, Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi kavramının kısaltmasıdır. Bu sistem, soruşturma ve kovuşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından dinlenilmesine gerek görülen kişilerin ses ve görüntü bilişim sistemi kullanılarak dinlenmesi, kayda alınması ve saklanmasını sağlar. SEGBİS, Türkiye'de 20 Eylül 2011 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelik ile kullanılmaya başlanmıştır.[1]

Hakimlerin Rolü

Hakimlerin, SEGBİS talebine karar verirken yasal çerçevede hareket etmeleri gerektiği unutulmamalıdır. Ancak, bazı durumlarda hakimler talebi kabul etmeyebilir ya da belirli şartlar altında kabul edebilirler. Örneğin, sanığın savunmasını tam anlamıyla yapabilmesi için fiziksel katılımın gerekliliği gibi durumlarda hâkim, talebi reddedebilir.[2]

Hâkimlerin SEGBİS talebine karar verirken sahip olduğu takdir yetkisi, yasal çerçevede sınırlı olmakla birlikte, bazı somut durumlara göre değişiklik gösterebilir. Örneğin, sanığın veya tanığın fiziksel katılımının önemli olduğu durumlarda, hâkim SEGBİS kullanımına karar vermezken; diğer durumlarda SEGBİS'in kullanılması onaylanabilir.

 Hukuki Süreçteki Yeri ve Etkisi

SEGBİS’in hukukumuzda uygulama alanı bulması, 2004 yılında Ceza Muhakemeleri Kanunu ile olmuştur.[3] SEGBİS, özellikle ceza davalarında önemli bir araçtır çünkü tutuklu sanıkların duruşmaya gelmesi, çoğu zaman pratik zorluklar yaratır. SEGBİS, duruşmaların zaman kaybı ve masraflarını azaltır. Aynı zamanda, sanıkların veya tanıkların fiziksel olarak mahkemeye gelememesi durumunda SEGBİS, adil yargılanma hakkını güvence altına alabilir.

Hakimlerin Bu Talebe Etkisi

Hakimlerin SEGBİS taleplerine ilişkin kararları, yargılamanın adil ve doğru bir şekilde yapılmasını sağlar. SEGBİS'in kullanımına ilişkin belirli kurallar ve sınırlar vardır. Bu sınırların esnekliği, hâkimin takdirine bağlıdır ve hangi durumlarda talebin kabul edilip edilmeyeceği, hukuk uygulamalarına göre değişiklik gösterebilir.

SEGBİS ve Adil Yargılanma Hakkı: Uluslararası Perspektif

Özellikle; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları ve diğer uluslararası düzenlemelerle SEGBİS’in, yargılama sürecinde adaletin sağlanması açısından nasıl bir rol oynadığını incelemeyi hedefler. AİHM, adil yargılanma hakkını, sanığın duruşmalara fiziksel katılımının zorunlu olup olmadığı, savunma hakkının etkinliği ve yargılama sürecine eşit katılım gibi unsurlar üzerinden yorumlar. SEGBİS, sanıkların, tanıkların veya mağdurların, çeşitli sebeplerle fiziksel olarak mahkemeye katılamadığı durumlarda, bu kişilerin yargılama sürecine aktif katılımını sağlayarak adil yargılanma hakkını güvence altına alır. Bu bağlamda, SEGBİS’in, hem adli eşitliği sağlama hem de sanıkların savunma hakkını etkin şekilde kullanabilmesi açısından uluslararası standartlarla nasıl uyumlu olduğu, önemli bir tartışma konusudur. Ayrıca, uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde, SEGBİS’in kullanımının sınırları ve gereklilikleri, adil yargılama ilkelerinin ihlali durumunda nasıl bir denetim mekanizması oluşturulması gerektiği gibi meseleler de bu başlık altında ele alınabilir. Bu, SEGBİS'in sadece ulusal hukuk değil, uluslararası insan hakları bağlamında da doğru bir şekilde uygulanmasını sağlamak için önemlidir.

B.     SEGBİS İLE DURUŞMALAR; HAKİMİN KEYFİNDE Mİ, YASAL BİR HAK MI?

SEGBİS Nasıl Çalışır?

SEGBİS, mahkemelere fiziksel olarak katılamayan kişilerin, uzaktan sesli ve görüntülü bağlantılarla duruşmalara katılmalarını sağlayan bir sistemdir. Bu sistem, özellikle tutuklu sanıkların duruşmaya gelmesinin pratikte mümkün olmadığı durumlarda ya da tanıkların sağlık, mesafe gibi sebeplerle mahkemeye gelememesi halinde büyük önem taşır.

Bu sistem, adli yargılama sürecinde hem sanıkların hem de mağdurların adil yargılanma haklarının korunmasına yardımcı olur. Aynı zamanda, duruşmaların daha verimli ve hızlı bir şekilde yapılmasını sağlar.

Hakimin Takdiri veya Yasal Bir Hak?

SEGBİS talebinin hakimin takdirine mi yoksa bir yasal hak olarak mı dayandığına dair farklı görüşler bulunmaktadır.

Birinci görüşe göre, SEGBİS talebi, hakimin takdirine dayalıdır. Bu görüşe göre, hâkimler, her somut olayın koşullarını değerlendirerek SEGBİS talebini kabul edebilir ya da reddedebilirler. Hâkim, duruşmanın adil bir şekilde yapılabilmesi için SEGBİS'in gerekli olup olmadığını değerlendirir. Örneğin, sanığın ya da tanığın katılımının duruşmaya fiziksel olarak sağlanıp sağlanamayacağı, duruşma düzeninin bozulup bozulmayacağı gibi faktörler göz önünde bulundurulur.

Diğer görüş ise SEGBİS talebinin, yasal bir hak olduğudur. Türk Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda SEGBİS kullanımıyla ilgili açık hükümler bulunmaktadır. Bu durumda, hâkimin SEGBİS talebini reddetme yetkisi sınırlıdır, çünkü bu talep, adil yargılanma hakkının bir parçasıdır ve hukuki bir hak olarak kabul edilir. Burada, SEGBİS’in sadece tutuklu sanıklar için değil, aynı zamanda tanıkların veya mağdurların yargılama sürecine dahil olabilmesi açısından da büyük önem arz ettiği belirtilmelidir.

Yasal Dayanaklar ve Uygulama:

SEGBİS’in kullanımına ilişkin hukuki dayanaklar, Türkiye’de Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Ceza İnfaz Kanunu gibi mevzuatlarla belirlenmiştir. Örneğin, CMK 196. madde, sanığın veya mağdurun, tanıkların ve diğer kişilerin duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığıyla yapılabileceğini düzenler.

SEGBİS'in hukuki temeli, Türkiye’de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile düzenlenmiştir. Özellikle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda, SEGBİS kullanılarak duruşmalara katılımın belirli şartlarla yapılabileceği belirtilmiştir.

- Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) 196. maddesinde, "sanığın veya mağdurun, tanıkların ve diğer kişilerin duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığıyla yapılabileceği" düzenlemesi yer almaktadır.

- Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) da 149. maddesi ile, tanıkların veya davalıların SEGBİS aracılığıyla duruşmalara katılmasını mümkün kılmaktadır.

Bu sistemin kullanılması, yalnızca belirli şartlar altında mümkündür. Örneğin, sanığın veya tanığın mahkemede hazır bulunamaması, bir sağlık sorunu veya tutukluluk durumu gibi sebeplerle SEGBİS'in kullanılması istenebilir.[4] Ayrıca, SEGBİS kullanımının, yargılamanın hakkaniyetine zarar vermemesi gerekir.

 SEGBİS Talebinin Hakimin Keyfine Mi Bağlı?

Bu soruya yanıt ararken, hâkimlerin SEGBİS talebine yönelik kararlarının belirli yasal çerçevelere dayalı olarak mı alındığını yoksa daha çok takdir yetkileriyle mi şekillendiğini sorgulamak önemlidir. Hâkim, SEGBİS talebini değerlendirirken genellikle yasal hakları ve adil yargılanma ilkesini göz önünde bulundurur. Ancak bazı durumlarda, örneğin duruşmanın süresi veya SEGBİS bağlantısının teknik zorlukları gibi nedenlerle, hâkim SEGBİS’i reddetme hakkına sahip olabilir. Bu gibi durumlar, SEGBİS kullanımının her zaman bir yasal hak olarak değil, bazen bir hâkim takdiri olarak da değerlendirilebileceğini gösterir.

 SEGBİS’in Adil Yargılanma Hakkına Etkisi:

SEGBİS, sanıkların, tanıkların ve mağdurların duruşmalara fiziksel olarak katılamadığı durumlarda, onların yargılama sürecine katılımını sağlamak için kullanılan önemli bir araçtır. Bu, adil yargılanma hakkının güvence altına alınmasında kritik bir rol oynar. Sanıkların, özellikle tutuklu olanların, duruşmalara fiziksel katılımının mümkün olmaması durumunda SEGBİS, onların savunmalarını yapabilmeleri, delillerin sunulmasına katılabilmeleri ve yargılama sürecine etkin şekilde dahil olabilmeleri için bir fırsat sunar. Bu yönüyle, SEGBİS, sanıkların savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı açısından büyük bir öneme sahiptir.[5]

SEGBİS'in reddedilmesi, adil yargılanma hakkını ihlal edebilir. Özellikle tutuklu sanıklar için SEGBİS talebinin reddi, sanığın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelebilir. Adil yargılanma hakkı, her bireyin yargılama sürecine aktif katılımı hakkını içerdiği için, bu tür bir engelleme adil olmayan bir yargılama sonucuna yol açabilir. Bu noktada, SEGBİS kullanımının reddi, yalnızca sanığın savunma hakkını kısıtlamakla kalmaz, aynı zamanda yargılama hakkının etkin şekilde kullanılmasını da engelleyebilir.

SEGBİS'in reddedilmesi, belirli somut gerekçelerle yapılabilir. Örneğin, teknik aksaklıklar, SEGBİS aracılığıyla iletişimin sağlanamaması veya duruşmanın güvenliği ile ilgili endişeler gibi objektif sebepler söz konusu olabilir. Ancak, keyfi bir şekilde reddedilmesi veya sebep gösterilmeden engellenmesi, adil yargılanma ilkesinin ihlali anlamına gelebilir. Bu durum, sanığın savunma hakkını zedelediği gibi, aynı zamanda mahkemenin tarafsızlığını da sorgulatabilir.

Bunun yanı sıra, SEGBİS kullanımının adil yargılanma hakkına olan etkisi sadece sanıkla sınırlı değildir. Tanıkların veya mağdurların duruşmalara katılımı da SEGBİS sayesinde sağlanabilir. Bu, onların ifadesinin alınması, delillerin sunulması ve yargılama sürecinin eksiksiz bir şekilde yürütülmesi açısından oldukça önemlidir. SEGBİS, fiziksel katılımın mümkün olmadığı durumlarda, adil yargılanma ilkesinin uygulanabilirliğini sağlamak için etkili bir yöntem olarak ön plana çıkar.

SEGBİS'in yasal bir hak olarak kabul edilmesi, adil yargılanma hakkı bağlamında oldukça önemlidir. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi düzenlemeler, duruşmaların eşitlik ve adillik ilkesine dayalı olarak yapılmasını gerektirir. Bu sebeple, SEGBİS kullanımının hakimin keyfi takdirine bağlı olmaması gerektiği, özellikle tutuklu sanıkların haklarının korunması açısından büyük bir önem taşır.

Sonuç olarak, SEGBİS'in reddedilmesi ve fiziksel katılımın engellenmesi durumlarında, adil yargılanma hakkı doğrudan zarar görebilir ve bu da yargılamanın hukuka aykırı bir şekilde yapılmasına yol açabilir. Hâkimin SEGBİS talebini reddederken, somut ve objektif gerekçelere dayalı olarak hareket etmesi, adil yargılanma hakkının korunması açısından elzemdir.

Hakimlerin, SEGBİS talebini keyfi bir şekilde reddetmesi, ciddi hukuki ve pratik sorunlara yol açabilir. SEGBİS, sanığın duruşmaya katılımını sağlamak, savunma hakkını etkin bir şekilde kullanabilmesini temin etmek amacıyla önemli bir araçtır. Bu nedenle, SEGBİS talebinin reddedilmesi, özellikle tutuklu sanıklar açısından adil yargılanma hakkının ihlali anlamına gelebilir. Aşağıda, hakimlerin SEGBİS talebini keyfi bir şekilde reddetmesi durumunda oluşabilecek başlıca sorunlar sıralanmıştır:

1. Adil Yargılanma Hakkının İhlali

Türk Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHM), adil yargılanma hakkını güvence altına alır ve bu hak, sanığın duruşmada hazır bulunma hakkını da içerir. SEGBİS, sanığın fiziksel olarak mahkemeye katılamadığı durumlarda yargılama sürecine katılımını sağlar ve savunma hakkını etkin bir şekilde kullanabilmesine olanak tanır. Hâkimin SEGBİS talebini keyfi bir şekilde reddetmesi, sanığın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Bu durumda, sanığın duruşmaya katılımı sağlanamayacağı için, yargılama sürecinin adil olması tehlikeye girebilir. Adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olur.

2. Savunma Hakkının Kısıtlanması

Bir sanık, kendi savunmasını yapabilme hakkına sahiptir ve bu hakkın etkin bir şekilde kullanılabilmesi için sanığın duruşmaya katılması gereklidir. SEGBİS, özellikle tutuklu sanıklar için önemli bir çözüm sunar, çünkü tutukluların fiziksel olarak mahkemeye getirilmesi zaman, maliyet ve güvenlik açısından zorluklar yaratabilir. Eğer hâkim, sanığın SEGBİS talebini keyfi olarak reddederse, sanığın savunma hakkı kısıtlanabilir. Bu durumda, sanık savunmasını tam olarak yapamayacak, delillerini sunamayacak ve kendini yeterince ifade edemeyecektir.[6]

3. Savunma Hakkı ve Eşitlik İlkesinin İhlali

Adil yargılanma ilkesinin bir parçası olan eşitlik ilkesi, tarafların yargılama sürecine eşit şekilde katılmalarını gerektirir. SEGBİS, sanıkların fiziksel katılımını engelleyen durumlarda eşitlik ilkesine uygun bir çözüm sunar. Ancak hâkimin SEGBİS talebini reddetmesi, sanığın yargılama sürecine etkin şekilde katılımını engeller ve bunun sonucu olarak eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olur. Özellikle tutuklu sanıklar ile serbest sanıklar arasında eşitsizlik yaratılabilir.

4. Mahkemeye Olan Güvenin Zedelenmesi

Hâkimin SEGBİS talebini keyfi bir şekilde reddetmesi, yargı sürecine ve mahkemeye olan güveni zedeleyebilir. Mahkemelerin tarafsız ve objektif bir şekilde karar vermesi beklenir. Ancak, bir hâkimin yasal bir talebi keyfi olarak reddetmesi, mahkemeyi taraflı ve adil olmayan bir kurum gibi gösterebilir. Bu da yargılama sürecinin meşruiyetini ve halkın adalet sistemine duyduğu güveni tehlikeye atar.

5. Ulusal ve Uluslararası Hukuki Sorumluluk

Türk Ceza Muhakemesi Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, sanıkların adil yargılanma hakkını güvence altına alır. SEGBİS'in reddedilmesi, bu hakların ihlali anlamına gelir. AİHM içtihatları, sanıkların duruşmaya katılım hakkının engellenmesi durumunda mahkemeleri ve devletleri sorumlu tutmaktadır. Dolayısıyla, SEGBİS talebinin reddedilmesi, Türkiye’yi uluslararası platformda sorumlu tutabilecek bir durum yaratabilir. Ayrıca, SEGBİS talebinin reddedilmesi, yargılama sürecinin tekrar yapılması gerektiği anlamına gelebilir, bu da zaman ve maliyet kaybına yol açar.

6. Teknik ve Pratik Aksaklıklar

Bir hâkimin SEGBİS talebini reddetmesinin ardından, sanık veya tanık duruşmaya fiziksel olarak katılmak zorunda kalabilir. Ancak, özellikle tutuklu sanıklar için bu, pratikte birçok sorun yaratabilir. Duruşmaya fiziksel katılım, mahkemeye güvenlik açısından sorun yaratabilir, zaman kaybı ve ekstra maliyetlere neden olabilir. Ayrıca, duruşmaların uzaması veya ertelenmesi, adaletin hızlı bir şekilde sağlanması ilkesiyle çelişebilir. Keyfi reddedilen SEGBİS talepleri, bu tür aksaklıkların artmasına yol açabilir.

7. Duruşma Sürecinin Gecikmesi

SEGBİS, duruşmaların daha hızlı ve verimli yapılmasını sağlayan bir yöntemdir. SEGBİS talebinin reddedilmesi, sanığın duruşmada hazır bulunamaması durumunda sürecin ertelenmesine veya başka zorluklarla karşılaşılmasına yol açabilir. Bu da yargılamanın uzun sürmesine, davanın uzamasına ve adaletin gecikmesine neden olabilir. Adaletin geç gelmesi, yine adil yargılanma hakkını ihlal eder. Ancak SEGBİS ile yargılama hakkını kötüye kullanma gibi bir durum doğduğunda bu talep reddedilebilmektedir.[7]

SEGBİS sisteminde tartışılan bir diğer konu, sanığın savunma hakkının kısıtlanmaması için gerekli olanakların sağlanmamasıdır.[8] Sanığın savunma hazırlığını yapabilmesi ve kendini tam olarak savunabilmesi amacıyla, müdafisiyle hiçbir engel olmaksızın görüşmesi sağlanmalıdır. Ancak, uygulamada mahkeme heyeti ya da hâkim, sanık ile müdafisinin görüşmesine imkan tanımak için salondan çıkmaktadır. Bu durum kısmen olumlu olsa da, fiziki yapı nedeniyle görüşme içeriklerinin duyulma riski ve sanığın rahat hissetmeme endişeleri söz konusudur. Bu sorunları aşmak için ayrı bir görüşme odasının yapılması ve bu konuda mevzuat düzenlemelerinin yapılması önerilmektedir.[9]

Sonuç

Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS), günümüz yargılama sistemlerinde, sanıkların, tanıkların ve mağdurların duruşmalara katılımını sağlamak adına önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bu sistem, adil yargılanma hakkını ihlal etmeksizin, özellikle tutuklu sanıklar gibi fiziksel katılımın imkânsız olduğu durumlarda yargılama sürecinin daha etkin ve verimli işlemesine olanak tanır. SEGBİS’in hukuki bir hak olarak kabul edilmesi, yargılama sürecinin temel ilkeleriyle uyumlu bir biçimde, tarafların eşitlik ilkesine dayalı olarak adaletin sağlanmasını kolaylaştırır. Makale boyunca SEGBİS’in yargılama sürecindeki yerini ve hakimlerin bu talebe ilişkin kararlarının hukuki çerçevesini inceledik. SEGBİS’in uygulamasına dair farklı görüşler bulunsa da, adil yargılanma hakkı ve sanığın savunma hakkı, SEGBİS kullanımını bir yasal hak olarak öne çıkarmaktadır. Hakimlerin, bu talebi değerlendirirken sadece takdir yetkilerini değil, aynı zamanda adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve eşitlik ilkesi gibi temel insan haklarını da gözetmeleri gerekmektedir. SEGBİS’in reddedilmesi, bu hakların ihlali anlamına gelebilir. Hâkimin keyfi bir şekilde SEGBİS talebini reddetmesi, sanığın savunma hakkını kısıtlayarak, yargılama sürecinin adaletini tehlikeye atabilir. Bu tür kararlar, sadece ulusal hukuk açısından değil, uluslararası düzeyde de Türkiye’yi sorumlu tutabilecek niteliktedir. Ayrıca, SEGBİS’in reddi, duruşmaların uzun sürmesine, davaların uzamasına ve adaletin gecikmesine yol açabileceğinden, yargı sürecinin verimliliğini de olumsuz etkiler.

Sonuç olarak, SEGBİS, adil yargılanma ilkesinin bir gereği olarak, hem sanıkların hem de diğer yargılama taraflarının süreçte etkin bir şekilde yer alabilmesini sağlar. Bu nedenle, hâkimlerin SEGBİS taleplerini değerlendirirken, yasal çerçeveler içinde kalmaları ve adaletin sağlanması adına objektif, somut ve adil bir yaklaşım sergilemeleri büyük önem taşır. Keyfi reddedilen SEGBİS talepleri, yargılamanın temel hakları zedeleyebilir ve hukukun üstünlüğüne zarar verebilir. Yargılama süreçlerinin adil, hızlı ve etkin bir şekilde işlemesi için SEGBİS’in doğru bir biçimde kullanılması, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde önemli bir sorumluluktur.

(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

ATEŞ Burak, Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Sanığın Duruşmada Hazır Bulunma Hakkı Ve Segbis Sistemi, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl 13 . Sayı 51. Temmuz 2022.

GAYRETLİ AYDIN, Seda: “Medenî Yargılama Hukukunda Ses ve Görüntü Nakli Yoluyla Duruşmaya Katılma” Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2017, Cilt 19, Özel Sayı, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan.  

KALE, Serdar: “Ses ve Görüntünün Nakledilmesi Yoluyla Duruşmanın İcrası (HMK md. 149)”, Medenî Usûl ve İcra İflas Hukuku Dergisi, 2013, Sayı 25.

KURT, Nesibe: Medeni Yargılama Hukukunda Doğrudan Doğruyalık İlkesi, Prof. Dr. Bilge Öztan’a Armağan, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008.

Sanıvar R, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 6. Maddesi Çerçevesinde Adil Yargılanma Hakkı ve Sanığa Tanınan Temel Haklar (2012) Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazimağusa, Kuzey Kıbrıs, Doğu Akdeniz Üniversitesi Lisansüstü Eğitim, Öğretim ve Araştırma Enstitüsü.

VAROL, Gökçe. “Ses Ve Görüntü Nakli Yoluyla Duruşma Yapılmasına İlişkin Olarak 7251 Sayılı Kanun’la Yapılan Değişikliklerin Doğrudanlık İlkesi Kapsamında Değerlendirilmesi”. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 8, sy. 1, 2022.

YILDIRIM, Kamil: “Medeni Yargılama Hukukunda Hâkimin Rolü”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2016, Cilt 22, Sayı 3, Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan.

-------------

[1] GAYRETLİ AYDIN, Seda: “Medenî Yargılama Hukukunda Ses ve Görüntü Nakli Yoluyla Duruşmaya Katılma” Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2017, Cilt 19, Özel Sayı, Prof. Dr. Şeref ERTAŞ’a Armağan, s. 2110.

[2] YILDIRIM, Kamil: “Medeni Yargılama Hukukunda Hâkimin Rolü”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 2016, Cilt 22, Sayı 3, Prof. Dr. Cevdet Yavuz’a Armağan, s. 3030.

[3] GAYRETLİ, s.2112.

[4] KALE, Serdar: “Ses ve Görüntünün Nakledilmesi Yoluyla Duruşmanın İcrası (HMK md. 149)”, Medenî Usûl ve İcra İflas Hukuku Dergisi, 2013, Sayı 25, s. 142.

[5] KURT, Nesibe: Medeni Yargılama Hukukunda Doğrudan Doğruyalık İlkesi, Prof. Dr. Bilge Öztan’a Armağan, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008, s. 600.

[6] VAROL, Gökçe. “Ses Ve Görüntü Nakli Yoluyla Duruşma Yapılmasına İlişkin Olarak 7251 Sayılı Kanun’la Yapılan Değişikliklerin Doğrudanlık İlkesi Kapsamında Değerlendirilmesi”. Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, c. 8, sy. 1, 2022, s. 76.

[7] POİTRİMOL v France, App no:14032/88, (ECHR 23 November 1993). Poitrimol/Fransa davasında, başvurucu yurt dışındayken avukatı tarafından temsil edildiği davada, hakkında 1 yıl mahkûmiyet ve tutuklama kararı verilmiştir. Başvurucu istinaf aşamasında, avukatı aracılığıyla temsil edilmek istediğini ve duruşmaya gelmeyeceğini açıkça beyan etmiştir. Fakat başvurucunun çağrıldığı halde duruşmaya gelmediği ve saklandığı gerekçesiyle, avukatı tarafından temsil edilmesine izin verilmemiştir. AİHM, önüne gelen bu davada, 6. maddenin ihlal edildiğine karar vermiştir. Çünkü AİHM, demokratik toplumdaki hukuk devleti ilkesinin ve sanık haklarının önemi dikkate alındığında, böyle bir yaptırımın uygulanmasını orantısız kabul etmektedir. Bkz. SANIVAR (n 27) 58.

[8] ATEŞ Burak, Adil Yargılanma Hakkı Kapsamında Sanığın Duruşmada Hazır Bulunma Hakkı Ve Segbis Sistemi, TAAD, Yıl 13 . Sayı 51 . Temmuz 2022, s.478.

[9] ATEŞ, s.478.