Dernek Kartında Faydasız Sahtecilik yazımızda bahsetmiştik, siz kira sözleşmenizde daha sonradan bir değişiklik yapar, mesela kira bedelini arttırırsanız ve bu sözleşmeyi kiracınıza karşı kullanıp daha fazla para yatırmasını isterseniz özel belgede sahtecilik suçu işlersiniz. Haliyle kiracınız bu sahte belgedeki bedeli ödemediğinde, siz de bu sözleşmeyle icra takibi yapıp kiracınızı tahliye ettirmeye çalışırsanız resmi belgede sahtecilik suçu işlemiş olursunuz.

Okuyucularımızdan Server BEŞİRLİ de haklı olarak soruyor, neden iki kişi arasındaki bir özel belgede sahtecilik yapıp bunu o kişiye karşı kullandığımızda özel belgede sahtecilik oluyor da, aynı belgeyi icra marifetiyle o kişiye gönderdiğimizde resmi belgede sahtecilik suçunu işliyoruz. Bu soruya cevap verebilmek için kanun koyucunun resmi belgeye verdiği önemi, koruduğu hukuki değeri daha iyi anlamamız gerekir.

TCK m. 204 resmi belgede sahtecilik suçunun Ceza Kanunu’nda bulunduğu bölüm başlığı kamu güvenine karşı olan suçlar. Burada korunan hukuki değer kamu güveni. Kanun koyucu kamunun güvendiği belgelerde en ufak bir değişikliği bile kabul etmiyor, sahtecilik olarak nitelendiriyor. Bu yüzden bu belgeyi kullanmış olmaya gerek yok, isterseniz kasanızda saklayın, burada yaptığınız değişiklik, sahtecilik kamu güvenini zedeler.

Ancak özel belgede böyle değildir. Her ne kadar aynı bölüm altında da olsa, aslında asıl korunan kamunun güveni değil, bireyin güvenidir. Ceza Genel Kurulu’nun aksi yöndeki 17.01.2019 Tarihli 22 Karar 2016/319 Esas’ı da olsa, bu daha çok oluşabilecek pratik bir sorunun vicdanlardaki adalet duygusunu zedelemesini önlemektir; eğer şahsa karşı işlenmiş olarak kabul edersek birden fazla mağdurun olduğu durumlarda ceza çok fazla artabilir.

Tüm bu tartışmaları bir yana bıraksak bile, şunu kabul edelim ki kanun koyucu açısından resmi belgede bir gerçeğe aykırılık çok daha önemli; bu cezalandırma süreleriyle de belli, görevli mahkemenin ağır ceza olmasıyla da. Siz kira sözleşmesine fazladan bir sıfır ekleyip evinizde tutarsanız benim güvenimi zedelemiş olmazsınız. Ancak bunu bana karşı ya da başka bir yerde kullanırsanız benim güvenim zedelenir, bu zedelenme sadece benim şahsıma karşılıktır. Öte yandan, eğer bu sözleşme icra yoluyla, yani devlet marifetiyle bir takibe konarsa, artık bana gelen sözleşme ev sahibi tarafından gelmemiştir. İcra dairesi tarafından gönderilmiştir. Ödeme emrindeki kodu UYAP Vatandaş üzerinden girersem o belgeyi devletin resmi kayıtlarında da göreceğim. Komşular da bana bir takip geldiğini görecek, muhtar da, artık aleni oldu. Koskoca devlet yanlış mı yapacak, gönderildiyse bu takip bir sebebi vardır. Artık o özel belge icra dairesi tarafından düzenlendiği için resmi belge oldu. Ve bu resmi belge de sahte özel bir belgenin kullanılması sonucunda gerçeğe aykırı olarak düzenlenmiş olduğu için, suç vasfımız resmi belgede sahteciliğe döndü.

Buradaki kamu güveni o kadar önemlidir ki, bizim ceza kanunumuzun kaynağı olan İtalyan Yargıtayı yeri gelir öğretmenin sınıfta doldurduğu sınıf defterini hukuken önemli olan filleri ispata yönelik olduğu ve memur tarafından doldurulduğu için resmi belge olarak kabul eder, yeri gelir taahhütlü bir paket karşılığında bu hizmetten yararlanan kişiye verilen nüshasını bile özel belge olarak kabul eder; çünkü bu belge hem kamu idaresi olan postane ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi ve onun kamu görevlisi olan memurunun yaptığı faaliyetin ispatı hem de bu kamu hizmetinin icrasının göstergesidir.

Peki ya ben bunu bilmiyorsam n’olacak? Ben özel belgede sahtecilik yaptığımı sanıyordum, gerçekte resmi belgede sahtecilikmiş. Bir ile üç yıl arası hapis cezası alacakken şimdi oldu iki ile beş yıl arası. Ama bilmiyordum ben bunun böyle olduğunu. Gene de resmi belgede sahtecilikten cezalandırılacak mıyım?

Kanunları bilmemek mazeret sayılmaz dediğinizi duyar gibiyim. Esasen TCK m. 4 de aynısını söylüyor.

Ancak TCK m. 30/4 işlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi cezalandırılmaz der. Bu ne perhiz ne lahana turşusu mu?

Değil. Biz burada resmi belgede sahtecilik yapmanın bir suç oluşturduğunu ve de cezası olduğunu biliyoruz. Esasen özel belgede de sahtecilik yapmanın suç olduğunu ve bir cezası olduğunu biliyoruz. Bilmediğimiz, işlediğimiz fiilin özel belgede sahtecilik olduğunu zannederken aslında resmi belgede sahtecilik suçunu işlememiş olmamız. Yani düştüğümüz hata burada. Eğer heyete bunu anlatabilirsek, onları inandırabilirsek bu hususta kaçınılmaz bir hataya düştüğümüzü, cezamız resmi belgede sahtecilik yerine özel belgede sahtecilikten olabilir.

Ancak bunu nasıl ispatlayacağız? Herkes o zaman der, ben kaçınılmaz bir hataya düştüm. Gelin bakalım bir hep beraber Yargıtay kararlarına, nasıl ikna etmişiz mahkemeyi.

Mesela 12. CD 2014/16710 Esas 7747 Kararı var 08.05.2015 Tarihli. Burada Yargıtay ceza kanunlarını bilmemek mazeret sayılmaz diyerek ceza veriyor. Bir üyenin şerhi ilginç. Suçumuz Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na Muhalefet. Bilinmesi gereken ceza kanunları Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Askeri Ceza Kanunu diyor. Burada kişi yaptığının suç olduğunu bilmemekte, bu yüzden hata hükmünden yararlanması gerekir diyor. Bir başka sanık 8. CD 2014/38326 Esas 15478 Kararı 01.04.2015 Tarihli. Orada ikna etmiş sanık heyeti köy yoluna duvar yapmanın suç teşkil ettiğini bilmediğini.

Ya boş verelim resmiydi özeldi sahteciliği, siz yeter ki ikna gücünüze güvenin. Bakın  İstanbul 34. Ağır Ceza  2020/241 Esas 18 Kararı ile 20.01.2022 Tarihinde sanığın silahlı terör örgütüne üye olması konusunda kaçınılmaz bir hataya düştüğüne hüküm kurmuş; siz masumsanız her şekilde ortaya çıkar.