5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 255. maddesinde düzenlenen nüfuz ticareti suçuna baktığımızda “Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin etme” hükmü şeklinde düzenlendiğini görmekteyiz.
Türk Ceza Kanunu madde 158/2 fıkrasında düzenlenen nitelikli dolandırıcılık (Nüfuz Dolandırıcılığı) suçu ile yakından benzerlik gösteren nüfuz ticareti suçu, suçun konusu, korunan hukuksal yarar ve tipiklik unsurları yönünden dolandırıcılık suçundan ayırt edilebilmektedir. Nitekim her iki suç tipinde suçun konusu, kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından veya kamu görevlisinin üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle bir işin gördürülmesidir. Burada nitelikli dolandırıcılık suçunun meydana gelmesi için, failin aslında olmadığı halde, ilişkisinin olduğu bir kamu görevlisinden bahsederek, muhatabın bir işinin gördürüleceğini vaat ederek dolandırıcılık eylemini gerçekleştirmesi yani hileli harekete başvurarak mağduru aldatması gerekir. Burada failin üzerinde etki yaratabileceği bir kamu görevlisinin gerçekten de var olup olmadığı, bu iş için yetkili olup olmadığı ya da gördürülecek işin haksız olup olmadığının bir önemi yoktur.[1] Nüfuz ticareti suçunda ise failin; gerçektende de üzerinde nüfuz sahibi olduğu bir kamu görevlisine, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla bir girişimde bulunarak kendisine veya bir başkasına menfaat temin etmek niyetiyle hareket etmesi zorunludur.
Kanun metni bakımından benzer görünen fakat tipiklik unsurları ile birbirinden ayrılan bu iki suç arasındaki farkın daha kolay anlaşılması için öncelikli olarak korunan hukuksal değerden bahsetmek gerekmektedir. Nüfuz ticareti suçunda, korunan hukuksal değer kamu idaresinin güvenilirliği ve işleyişidir[2]. Nüfuz dolandırıcılığı suçunda ise korunan hukuksal değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Nüfuz dolandırıcılığı suçunda kamu idaresinin şeref ve itibarının korunması da amaçlanmaktadır. Fakat kanun koyucu nüfuz dolandırıcılığı suçunu malvarlığına karşı suçlar arasında düzenleyerek mülkiyet hakkının korunması menfaatini, diğer varlık veya menfaatlerden üstün tutmuştur.[3]
Her iki suç tipide de faillik özel bir nitelik gerektirmemekte, yani herkes bu suçların faili olabilmektedir. Nüfuz ticareti suçunda failin kamu görevlisi olması, cezayı artıran bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Suçun mağduru bakımından iki suç arasında farklılıklar mevcuttur. Nüfuz dolandırıcılığı suçunda mağdur, işinin gördürüleceğinden bahisle aldatılan kişi yani iş sahibidir. Nüfuz ticareti suçunda ise iş sahibi de fail konumuna getirilerek cezalandırılmaktadır. Bunun sebebi ise, yukarıda bahsettiğimiz gibi korunan hukuksal değerin, kamu idaresinin güvenilirliği olmasıdır. Öyleyse nüfuz ticareti suçunda Kamu İdaresi yani Devlet suçtan zarar gören ve toplum yani kamu mağdurdur.
Nüfuz ticareti suçu bağlı hareketli bir suçtur. Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, menfaat elde edilmesi gerekmektedir. Nüfuz ticareti suçunun maddi unsurlarını ele almadan önce, nüfuz ticareti Anlaşmasından bahsetmemiz gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu madde 255/2 fıkrasında “menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur” denilerek, nüfuz ticareti anlaşması düzenlenmiştir. Madde gerekçesinin dördüncü fıkrasında belirtildiği üzere; bu düzenleme ile nüfuz ticareti suçu, rüşvet suçunda olduğu gibi, teşebbüs (kalkışma) suçuna dönüştürülmüştür.[4] Burada anlaşmaya varılmakla suçun tamamlandığının düşünülmesi yanlış olacaktır. Kanunun lafzından da anlaşıldığı üzere kanun koyucu burada “suç tamamlanmış gibi” ibaresini kullanarak anlaşmaya varılması halini teşebbüs olarak nitelendirmekte ve cezalandırmaya ilişkin bir atıfta bulunmaktadır.
Nüfuz ticareti anlaşması karşılıklı iki tarafa eksik borç yükleyen ve hukuk düzeni tarafından korunmayan bir anlaşmadır. Öyle ki bu anlaşmayla nüfuz taciri haksız bir işin gördürülmesi amacıyla, üzerinden nüfuz sahibi olduğu bir kamu görevlisi nezdinde girişimde bulunmayı taahhüt ederken, iş sahibi ise nüfuz tacirine veya onun göstereceği üçüncü bir kişiye menfaat sağlama yükümlülüğü altına girer.[5] Burada tarafların karşılıklı iradelerinin uyuşması ve iradelerin cebir, tehdit veya hile ile sakatlanmamış olması gerekmektedir. Nüfuz dolandırıcılığı suçunda, görülecek işin haksız olup olmadığına bakılmaksızın, anlaşma aşamasında iş sahibinin iradesinin “hile” ile sakatlanması söz konusudur. Diğer bir deyişle; suçlar arasındaki tipiklik hareketinde en önemli fark, nüfuz ticareti suçunda karşılıklı iradenin sakatlanmadan oluşması iken nüfuz dolandırıcılığı suçunda ise iş sahibinin iradesinin anlaşma anında hileye uğratılmasıdır.
Nüfuz ticareti suçu ile nüfuz dolandırıcılığı suçu arasındaki önemli bir diğer fark ise, nüfuz ticareti suçunda iş sahibi fail gibi cezalandırılırken, nüfuz dolandırıcılığı suçunda iş sahibinin mağdur konumda olmasıdır. Kanun metninden de anlaşıldığı üzere, nüfuz dolandırıcılığı suçunda gördürüleceği vaat edilen işin hukuka uygun olup olmamasının bir önemi yoktur. Nitekim hukuka uygun bir işin gördürülmek istendiği bir durumda iş sahibinin hukuki zeminde olduğu tartışmasızdır. Fakat hukuka aykırı bir işin gördürülmek istendiği durumlarda, iş sahibi hileli bir harekete maruz kalmış olsa dahi bunu bilmemesi sebebiyle, Nüfuz ticareti suçunda cezalandırılan fail ile aynı konumda olmaktadır. Bu durumda iş sahibinin cezalandırılmaması, kanunun sistematiğine aykırılık oluşturmakta olup bu hususta tekrar düzenlemeye gidilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
(Bu köşe yazısı, Avukat Maşallah MARAL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
KAYNAKÇA
YÜKSEKTEPE Mert Asker, Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri ve Yargıtay İlamları İle Dolandırıcılık, Aristo Yayınevi Yayınları, İstanbul, 2018.
ÇAKIN Özgür, Nüfuz Ticareti Suçu, Hakemli Makale, Ankara Barosu Dergisi, Cilt 79, Sayı 4, 2021.
ERDEM Eylül, Nüfuz Ticareti Suçu, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe üniversitesi, Ankara, 2018.
YEMENİCİ Kürşat, Türk Hukukunda Nüfuz Ticareti Suçu, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, 2015.
---------------
[1] YÜKSEKTEPE Mert Asker, Bölge Adliye Mahkemeleri Ceza Daireleri ve Yargıtay İlamları İle Dolandırıcılık, Aristo Yayınevi Yayınları, İstanbul, 2018, s. 1211.
[2] YEMENİCİ Kürşat, Türk Hukukunda Nüfuz Ticareti Suçu, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, Kayseri, 2015, s.55.
[3] ÇAKIN Özgür, Nüfuz Ticareti Suçu, Hakemli Makale, Ankara Barosu Dergisi, Cilt 79, Sayı 4, 2021.
[4] YEMENİCİ a.g.e s. 76
[5] ERDEM Eylül, Nüfuz Ticareti Suçu, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe üniversitesi, Ankara, 2018, s.