I. Giriş ve Kavramsal Çerçeve
Türk Miras Hukuku uygulamasının en çetrefilli ve en sık karşılaşılan uyuşmazlık konularından biri olan muris muvazaası, mirasbırakanın (muris), yasal mirasçılarından mal kaçırma özel saikiyle, gerçek iradesi bağış (hibe) olduğu hâlde, tapu sicil memuru huzurunda taşınmazını bilerek ve isteyerek satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi ivazlı bir sözleşme görünümünde devretmesi fiilini ifade eden hukuki bir müessesedir.
Bu müessese, kanun koyucunun Miras Hukuku’ndaki emredici hükümleri (özellikle saklı pay kurumu) koruma amacının bir gereği olarak, mirasbırakanın tasarruf serbestisi ile mirasçıların korunması ilkesi arasındaki dengeyi tesis etme çabasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda (TMK) açık bir düzenlemesi bulunmamakla birlikte, hukuki yaptırımı ve uygulama esasları, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 01.04.1974 tarih ve 1/2 sayılı kararı ile kesinlik kazanmıştır. Bu kararla, muris muvazaası, kanuna karşı hile ve ahlaka aykırılık (TBK m. 27) temelinde mutlak butlanla geçersiz sayılmıştır.
II. Muris Muvazaasının Hukuki Niteliği: Çift Katmanlı Butlan
Borçlar Hukuku genel hükümlerindeki (TBK m. 19) nispi muvazaanın Miras Hukuku’ndaki özel bir görünümü olan muris muvazaası, iki farklı sözleşmenin varlığına dayanır ve her ikisi de hukuki butlan ile sakatlanır:
A. Görünürdeki İşlem (Zahiri Sözleşme)
Tapu sicilinde resmî senetle gerçekleştirilen satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi, tarafların gerçek iradelerine uymadığı ve üçüncü kişileri (mirasçıları) aldatma kastı taşıdığı için mutlak butlanla hükümsüzdür. Hukuki beyan ile beyanın temelindeki iç irade arasındaki bilinçli uyumsuzluk (muvazaa kastı), bu sözleşmeyi hükümsüz kılar.
B. Gizli İşlem (Hakiki Sözleşme)
Tarafların esasen gerçekleştirmek istedikleri bağış (hibe) sözleşmesi, taşınmaz mülkiyetinin naklini amaçlaması sebebiyle, TMK m. 706 uyarınca resmî şekil şartına tabidir. Gizli bağış, tapu sicilinde yapılmadığı için, iradeler uyumlu olsa dahi, şekil eksikliği nedeniyle o da mutlak butlanla geçersizdir. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da vurgulandığı üzere, gizli bağış sözleşmesinin yokluğu durumunda muris muvazaasından söz edilemez.
İşlemin bu çift katmanlı (ikili) butlan ile sakatlanması sonucu, devredilen taşınmazın mülkiyeti mirasbırakanın terekesinden hiçbir zaman hukuken çıkmamış sayılır.
III. İspat Rejimi: Mal Kaçırma Kastının Tespiti
Muris muvazaası davasında sonuca ulaşmanın temel koşulu, görünürdeki işlemin mirasçıdan mal kaçırma kastıyla yapıldığının şüpheden uzak bir biçimde ispat edilmesidir. Davacı mirasçılar, hukuki ilişkinin tarafı olmayıp üçüncü kişi konumunda bulunduklarından, tanık dâhil her türlü delille ispat yoluna başvurabilirler.
Yargıtay, bu kastın varlığını saptarken TMK m. 2’de vücut bulan dürüstlük kuralı ışığında, olayın olağan akışını, yöresel gelenekleri ve iki ana gruptaki objektif-subjektif emareleri (karineleri) esas almaktadır:
A. Objektif (Maddi) İspat Emareleri
● Bedelde fahiş oransızlık (bedelde muvazaa): Tapuda gösterilen satış bedeli ile temlik edilen taşınmazın sözleşme tarihindeki gerçek rayiç değeri arasındaki ölçüsüz fark. Bu fark, işlemin ivazlı (karşılıklı) değil, ivazsız (bağış) olduğunu gösteren temel finansal karinedir.
● Davalı lehtarın alım gücünün yokluğu: Taşınmazı edinen mirasçının veya üçüncü kişinin, gösterilen bedeli ödemeye yeterli, ispatlanabilir mali imkânının (meşru gelir, banka hareketleri) bulunmaması.
● Mürisin satışı gerektiren haklı ihtiyacının yokluğu: Mirasbırakanın, taşınmazı elden çıkarmasını gerektirecek acil borç ödeme, kritik sağlık gideri veya zorunlu yatırım gibi haklı ve makul bir nedeninin mevcut olmaması.
B. Subjektif (Beşerî ve Psikolojik) İspat Emareleri
● Aile içi olumsuz ilişkiler: Mirasbırakan ile davacı mirasçılar arasındaki dargınlık, küskünlük veya diğer olumsuz beşerî ilişkiler ile lehtar mirasçıyı kayırma yönündeki belirgin eğilim. Yargıtay içtihatlarında, murisin bir evladı ile arasının açıkça kötü olması, mal kaçırma saikiyle hareket edildiği yönünde güçlü bir karine teşkil eder (Yarg. 1. HD, T. 24.4.2018, E. 2015/10389).
● Temlikin zamanlaması ve ölçek: İşlemin, murisin ileri yaşında veya ağır hastalık döneminde yapılması ve bu temlikin, murisin tüm malvarlığının önemli bir kısmını oluşturması.
IV. Muvazaayı Ortadan Kaldıran Meşru Temlik Amaçları
Muris muvazaası iddiası, mirasbırakanın devirdeki gerçek iradesinin mal kaçırma değil, hukuken meşru başka bir amaca hizmet ettiğinin ispatlanmasıyla ortadan kalkar. Bu durum, görünürdeki işlemin ivazlı ve geçerli olarak kabul edilmesi sonucunu doğurur.
● Hizmet ve bakım karşılığı temlik (minnet duygusu): Özellikle ölünceye kadar bakma sözleşmesi görünümündeki temliklerde, lehtarın mirasbırakana, olağanüstü ve mali ve bedensel açıdan ağır bir bakım ve hizmet sunması karşılığında, murisin bu hizmete duyduğu minnet duygusuyla taşınmazı devretmesi. Yargıtay, evladın ebeveynine yaptığı hizmetin ahlaki görevin sınırını aşmasını ve bu aşırı hizmetin bir semen (karşılık) olarak değerlendirilmesini, temliki ivazlı kılan bir meşruiyet nedeni olarak kabul etmektedir (YHGK, T. 16.06.2010, E. 2010/1-295, K. 2010/333).
● Mirasçılar arasında denkleştirme (paylaştırma) amacı: Mirasbırakanın, hayattayken diğer mirasçılarına yaptığı önemli sağlararası kazandırmaları (örneğin eğitim veya iş kurma desteği) hakkaniyet gereği dengelemek ve terekede mal paylaşımını düzenlemek amacıyla temlik yapması, mal kaçırma kastını çürütür.
V. Uygulamadaki Eleştirel Sorunlar
A. Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre Sorunu
Muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasının hukuki yaptırımı mutlak butlan olduğu için, bu iddia hiçbir zamanaşımına veya hak düşürücü süreye tabi değildir. Zira mutlak butlanla geçersiz kılınan bir işlemin zamanla geçerlilik kazanması hukuken mümkün değildir. Dava, murisin ölümünden sonra her zaman açılabilir (Yargıtay 1. HD, T. 21.03.2016, E. 2014/14726).
B. Vasiyet Alacaklısının Dava Açma Hakkı (Aktif Husumet)
Muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası açma hakkı, murisin külli halefi sıfatını haiz yasal mirasçılara aittir. Vasiyet alacaklısı (belirli mal vasiyeti lehtarı) ise mirasçı sıfatını taşımayıp yalnızca vasiyet borçlusuna karşı kişisel bir talep hakkına sahip olduğundan, muvazaa davasını açmakta hukuki yararı ve sıfatı bulunmamaktadır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T. 21.11.2001, E. 958, K. 1035).
C. Tarım Arazileri ve 5403 Sayılı Kanun Hükümleri
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile tarım arazilerinde küçülmenin önüne geçmek için getirilen zorunlu devir hükümleri, muris muvazaası uyuşmazlıklarına yeni bir boyut katmıştır. Mirasbırakanın, Kanun’un zorlayıcı devir kurallarına uyum sağlamak amacıyla mı, yoksa mal kaçırma kastıyla mı temlik yaptığı sorunu, güncel uygulamada ciddi bir ayrım gerektirmektedir. Bu tür işlemlerde, Kanun’a uygunluk görünümü altında mal kaçırma kastının varlığının titizlikle araştırılması, yargı mercileri için temel zorluklardan biridir.
VI. Sonuç
Muris muvazaası, mirasbırakanın irade serbestisinin sınırlarını belirleyen ve mirasçıların yasal güvencelerini koruyan, Miras Hukuku’nun köklü bir müessesesidir. 1974/1/2 İBK ile tesis edilen mutlak butlan yaptırımı, mirasçıları zamanaşımı riskine karşı koruyan temel dayanak olmuştur. Tapu iptali davasında hüküm tesis edilmesi, yalnızca şekli bir sözleşme uyumsuzluğunun değil, murisin gizli mal kaçırma kastının objektif ve sübjektif delillerle tam olarak kanıtlanmasına bağlıdır. Bu karmaşık davalarda, yargı mercilerinin görevi, hukuki görünümleri aşarak, olayın tüm insani ve mali dinamiklerini hakkaniyet ve dürüstlük kuralı çerçevesinde tam bir hukuki kesinlikle değerlendirmektir.
KAYNAKÇA
Arat, A. ve Akıncı, B. (2024). Muris Muvazaası Davalarında 5403 Sayılı Kanun'un Uygulanması Sorunu. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, (174), 295-321.
Can Bayhan, D. (2022). Yargıtay Kararları Işığında Muris Muvazaası Olarak Değerlendirilmeyen İşlemler. Dicle Akademi Dergisi, 2(2), 179-200.
Çiftçi, B. (2021). Muris Muvazaası ve Muvazaa İddiasında Bulunulamayacak Bazı Durumlar. Türkiye Barolar Birliği Dergisi, (154).
Dural, M. ve Öz, T. (2013). Türk Özel Hukuku Miras Hukuku. İstanbul: Filiz Kitabevi.
Dural, M., Öz, T. ve Gümüş, M. A. (2023). Türk Özel Hukuku Miras Hukuku (15. bs.). İstanbul: Filiz Kitabevi.
Hatipoğlu, Z. U. (2017). Yargıtay İçtihatlarına Göre Muris Muvazaasında Miras Bırakanın Asıl İradesinin Tayini. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 22(36), 109-135.
Kazancı, D. (2024). Muris Muvazaası (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Kılıçoğlu, A. M. (2020). Miras Hukuku. Ankara: Bilge Yayınevi.
Kocayusufpaşaoğlu, N., Hatemi, H., Serozan, R. ve Arpacı, A. (2017). Borçlar Hukuku Genel Bölüm, Birinci Cilt: Borçlar Hukukuna Giriş Hukuki İşlem Sözleşme (7. bs.). İstanbul: Filiz Kitabevi.
Oğuz, M. (2020). Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesinden Kaynaklanan Muris Muvazaası. Selçuk Üniversitesi Adalet Meslek Yüksekokulu Dergisi, 3(2), 301-351.
Oğuzman, K. (1978). Miras Hukuku Dersleri (2. bs.). İstanbul: Fakülteler Matbaası.
Oğuzman, K. ve Öz, T. (2016). Borçlar Hukuku Genel Hükümler (Cilt I, 14. bs.). İstanbul: Vedat Kitapçılık.
Özkaya, E. (2017). İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları. Ankara: Seçkin Yayınları.
Özuğur, A. İ. (2022). Tenkis, Muvazaa, Mirasta İade Davaları (8. bs.). Ankara: Adalet Yayınevi.
Ruhi, C. ve Ruhi, A. C. (2019). Muris Muvazaası (3. bs.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Serozan, R. ve Engin, B. İ. (2014). Miras Hukuku (4. bs.). Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yücel, S. (2008). Vasiyet Alacaklısı Açısından Muris Muvazaası Nedeniyle Tapu İptal Davası Açma Sorunu... Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, XII(3-4).