Soybağının Reddi Çocuğun doğumu ile kocanın cinsel ilişkisi arasında illiyet bağının bulunmadığının kanıtlanmasında en önemli hususlardan biri de tıbbi incelemedir. Tıbbi inceleme kan muayenesi şeklinde yapılabilineceği gibi genetik inceleme şeklinde de yapılabilinir.
Soybağı ile ilgili davalar kamu düzeninden olduğu için hâkim bu davalarda görevinden ötürü maddî gerçeği kendiliğinden araştırır ve serbestçe değerlendirir.
Kişilerden kan ve doku örneği alınması, soybağı saptanacak kişi açısından çok önemli bir işlemdir.
Ancak bu işlem önce Türk Medenî Kanununda ve sonra da Hukuk Muhakemeleri Kanunu tarafından düzenlenmiş olup her iki düzenleme arasında fark ve çelişki vardır.
Bu husus önce TMK m.284/2’de düzenlenmiştir. TMK m.284/2’ye göre “Taraflar ve üçüncü kişiler, soybağının belirlenmesinde zorunlu olan ve sağlıkları yönünden tehlike yaratmayan araştırma ve incelemelere rıza göstermekle yükümlüdürler. Davalı, hakimin öngördüğü araştırma ve incelemeye rıza göstermezse, hakim durum ve koşullara göre bundan beklenen sonucu, onun aleyhine doğmuş sayabilir.”
TMK 284’üncü maddesinin ikinci bendiyle davanın taraflarının soybağına ilişkin davalarda kan ve doku örneği vermelerine ilişkin bir yükümlülük getirmiştir. TMK 284’üncü maddenin öngördüğü bu yükümlülüğün gereğinin yerine getirilmemesine de karine niteliğinde bir sonuç bağlamıştır. Bu sonuç kan ve doku örneği vermeyen tarafın aleyhine doğmuş sayılmaktadır.
Ayrıca yukarıda ki düzenlemeye göre soybağı ile ilgili davalarda davanın tarafı veya üçüncü kişiler tıbbi yöntemlerin uygulanmasını kan ve doku alınmasını kabul etmezlerse, bu kimseler tıbbi incelemeye zorlanamaz.
Ancak bu düzenlemeden sonra yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanununun 292’nci maddesinde soybağının saptanması davasında soybağını belirlemek amacıyla kan ve doku örneği alınmasında tarafların ve üçüncü kişilerin kan ve doku örneği vermeye zorunlu oldukları, gerekirse “sağlık bakımından bir sakınca yoksa” güç kullanılarak bu örneğin alınabileceği hüküm altına alınmıştır. Bu duruma göre yürürlükteki Türk Medenî Kanunu’nun 284’üncü maddesi ile daha sonra yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Usulu 292. madde düzenlemesi arasındaki çelişki açık olarak görülmektedir.
Zaman bakımından sonradan yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Usulu 292. madde düzenlemesi ile hiç olmazsa gerekçe kısmında Türk medeni Kanunu 284. madde düzenlemesinin ortadan kalktığı belirtilmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da; E. 2017/8-1927, K. 2018/1471, T. 18.10.2018 günlü kararında her iki yasa arasındaki çelişkili irdeleyerek sonuçta hem de sonraki kanun ve hem de özel olan HMK düzenlemesinin uygulanmasının gerektiğine hükmetmiştir:
“Madde gerekçesinde de; "...uyuşmazlığın çözümü bakımından, davanın tarafları yanında üçüncü kişiler de, zorunluluk halinde, bilimsel verilere uygun olmak, sağlık yönünden bir tehlike oluşturmamak koşuluyla, vücutlarından kan veya doku alınmasına katlanmak zorundadırlar. İşin önemi dikkate alınarak böyle bir zorunluluk öngörülmüş ve üçüncü kişilerin tanıklıktan çekinme haklarını ileri sürerek bu yükümlülükten kaçınma yolu da kapatılmıştır." denilerek, bu nitelikteki davalarda soybağının tespiti için vücuttan kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu açık bir şekilde düzenlenmiştir. Yerel mahkemece, test yaptırmaktan kaçınan davalı hakkında TMK'nın 284/2. maddesi uyarınca incelemeden beklenen sonucun onun aleyhine doğmuş olduğu kabul edilerek karar verildiği belirtilmiş ise de az yukarıda açıklandığı üzere TMK'ya göre sonraki kanun durumunda olan HMK'nda soybağının tespiti için yapılacak inceleme hakkında özel bir düzenleme yapılmış ve bu tür davalarda işin önemine binaen kan veya doku alınmasına katlanma zorunluluğu getirilmiştir. Hal böyle olunca, kamu düzenine ilişkin olan babalık iddiası hakkında doğru sonucun elde edilebilmesi için sonraki kanun olan ve özel düzenleme içeren HMK'nın 292. maddesi hükmünün uygulanması ve alınacak rapor doğrultusunda bir karar verilmesi gerekmektedir.” demektedir.
Soybağının reddi davasında kan muayenesi ve genetik incelemelerle bir erkeğin çocuğun babası olup olmadığı % 99.8 gibi çok yüksek bir oranla saptanabilmektedir. Bu oranı belirten bir Adli Tıp Kurumu veya benzeri bir kurumun raporu babalık karinesinin çürütülmesini ve soybağının reddini sağlar.