I. KAMU İHALESİ KAVRAMI

A. Tanımı ve Kapsamı

İhale kelimesi, bir işi başka birisinin üzerine bırakma manasına gelen Arapça menşeli “havale” kelimesinden türemiştir. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 4’üncü maddesinde “İhale: Bu Kanunda yazılı usul ve şartlarla, işin istekliler arasından seçilecek birisi üzerinde bırakıldığını gösteren ve yetkili mercilerin onayı ile tamamlanan sözleşmeden önceki işlemleri ifade eder.” ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 4’üncü maddesinde ise, “İhale: Kanunda yazılı usul ve şartlarla mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinin istekliler arasından seçilecek biri üzerine bırakıldığını gösteren ve ihale yetkilisinin onayını müteakip sözleşmenin onaylanmasıyla tamamlanmış işlemlerdir.” ifadelerine yer verilmiş ve ihale kavramı tanımlanmıştır. Bir diğer tanıma göre ise ihale “idarenin belli bir işi istekliler arasından seçeceği birisine yaptırmak üzerine yürüttüğü süreci” ifade etmektedir.[1]

Kamu hukuku terminolojisinde ise ihale, “kamu ihalesi” kavramıyla ifade edilmekle birlikte, kamu hizmeti faaliyeti yapan idarenin diğer kişiliklerle sözleşmesel ilişki kurmasında idarenin iradesinin meydana gelme yöntemini ifade eder.[2] Daha basit şekilde ifade etmek gerekirse, idarenin taraf olduğu sözleşmelerde, sözleşmenin belirlenmesi usulüdür. Diğer bir tanıma göre ise kamu ihalesi, “idarenin görev alanına giren hizmetlerin yürütülmesi amacıyla karşılığı idare tarafından ödenmek üzere gerekli mal veya hizmetlerin veya bir işin yasada öngörülen usul kurallarına uymak suretiyle oluşturulan rekabet ortamı içerisinde katılan adaylardan en uygun teklifi sunan özel bir kişiye yaptırılmasına yönelik olarak imzalanacak sözleşmelerin oluşum sürecini ifade eden bir dizi işlemler”[3] olarak ifade edilmektedir.

Sözleşme akdetmek için gerekli iki taraftan birisi olan ve idare ile sözleşme akdetmek üzere bulunan kişiye “sözleşmeci” denir.[4] İdarenin sözleşmeciyi seçmek maksadıyla başvuracağı yönteme ise “kamu ihalesi” adı verilir.[5]

Kamu ihalesinin varlık sebebi, sözleşme serbestisi ilkesinin idareye mutlak şekilde tanınması hâlinde “kayırmacılık” tehlikesinin meydana gelmesinin muhtemel oluşudur. Bu suretle, tıpkı başka birtakım ülkelerde olduğu gibi ülkemiz kanunlarında da idarenin sözleşmeciyi seçmesi esnasında tâbi olması icap eden usuller belirlenmiştir.[6]

İdarenin gerek idarî sözleşmeleri gerekse de özel hukuk sözleşmeleri akdetmesi için takip edilmesi ve uyulması kanun marifetiyle zorunlu kılınan usule “ihale” denir.[7]

B. İhale Yönteminin Faydaları ve Üstünlükleri

“İhale yöntemi, sınırlı çalışma uygulamaları ve düşük verimlilikle karakterize edilmeleriyle ün yapmış kamu sektörü monopolleri sorununa bir çözüm yolu olarak gösterilmektedir. Bu monopoller, ücretler, vergiler ve hükümet harcamaları üzerindeki etkileri dikkate alındığında etkin değildirler. Kamu sektörü monopolleri tüketicilerden ziyade üreticilere yarar sağlayan verimsiz bürokrasiler olarak eleştirilmişlerdir. İhale yöntemi, hükümet tarafından sunulan hizmetlerde rekabet meydana getirmektedir. Bu görüşü destekleyenlere göre bu yöntemle, verimlilik ve maliyetlerde tasarruf sağlayıcı rekabet araçları geliştirilmektedir. Paranın en iyi biçimde değerlendirildiğini iddia etmek amacıyla da farklı hizmet standartları ve dereceleri için ve farklı üretimlerde, hükümetin üretim birimlerini daha iyi kullanımı sağlanmaktadır.”[8]

II. KAMU İHALESİNİ DÜZENLEYEN KANUNLAR

Türkiye’de kamu ihale usulleri hakkında çok sayıda cari hukuki düzenleme mevcut olup, idarenin sözleşmelerinin tamamı için uygulanabilen genel bir ihale kanunu yoktur. Genel bir ihale kanununun yokluğu sebebiyle, idarenin birtakım sözleşmelerinin akdedilmesi hususunda özel kanunlar kapsamında saptanmış bir ihale usulü mevcut olmayabilir. Bu hâlde, idare hukuku prensiplerine aykırılık teşkil etmemek şartıyla, özel hukuk kapsamında mevcut olan sözleşme akdetme kaidelerine göre hareket edilebilir. Ancak idare her hâlükârda 2886 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanunda belirtilen kurallara ve ilkelere uygun hareket etme yönünde eğilim gösterebilir.[9]

İhale usulleri hakkında düzenlenen kanunlardan iki tanesi, diğerlerine göre daha genel ve kapsamlı niteliktedir. Bu kanunlar, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’dur. Çalışmamızın maksadı ve kapsamı gereği, diğer ihale usulü kanunlarına değinmeyecek, bu iki kanun hakkında değerlendirme yapmakla yetineceğiz.

A. 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu[10]

08.09.1983 tarih ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 01.01.1984 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun “Kapsam” başlıklı 1’inci maddesinde, “Genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri bu Kanunda yazılı hükümlere göre yürütülür.” ifadeleriyle kapsamı belirtilmiştir. İşbu hükme göre, genel bütçe kapsamındaki idareler, özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyelerin yalnızca satım, kira, trampa, mülkiyetin gayri ayni hak tesisi ve taşıma işleri gibi gelir getiren ihalelerinin 2886 sayılı Kanun kapsamına girdiğini söyleyebiliriz. Mal ve hizmet alımları ve yapım faaliyetleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamına alınmıştır.[11] Zira 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 68’inci maddesinde, “Bu Kanun kapsamında yer alan işlerin ihalelerinde 8.9.1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.” ifadeleriyle açık bir şekilde belirtildiği üzere, 4734 sayılı Kanunda düzenlenen hususlarda 2886 sayılı Kanunda da hüküm varsa, 4734 sayılı Kanun uygulanacaktır. Ayrıca özerk bütçeye sahip kamu tüzel kişileri ve köyler de bu Kanun kapsamına dahil edilmemiştir.

B. 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu

22.01.2002 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanan ve 01.01.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun uygulama alanı büyük oranda daralmıştır. Kanun koyucunun bu husustaki takdirinin temel maksadı, 2886 sayılı Kanunun dünyanın değişen ve gelişen şartlarına uyum sağlamak hususundaki yetersizliğidir.[12]

4734 sayılı Kanunun 1’inci maddesinde, “Bu Kanunun amacı, kamu hukukuna tâbi olan veya kamunun denetimi altında bulunan veyahut kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektir.” ifadeleriyle Kanunun amacı belirtilmiştir.

4734 sayılı Kanunun kapsamı ise 2’nci maddede detaylı bir şekilde belirtilmiştir. Şöyle ki:

Madde 2- Aşağıda belirtilen idarelerin kullanımında bulunan her türlü kaynaktan karşılanan mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihaleleri bu Kanun hükümlerine göre yürütülür:

a) Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile bunlara bağlı; döner sermayeli kuruluşlar, birlikler (meslekî kuruluş şeklinde faaliyet gösterenler ile bunların üst kuruluşları hariç), tüzel kişiler.

b) Kamu iktisadi kuruluşları ile iktisadi devlet teşekküllerinden oluşan kamu iktisadi teşebbüsleri.

c) Sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar, özel kanunlarla veya Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle kurulmuş ve kendilerine kamu görevi verilmiş tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar (meslekî kuruluşlar ve vakıf yüksek öğretim kurumları hariç) ile bağımsız bütçeli kuruluşlar. (1)

d) (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilenlerin doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları her çeşit kuruluş, müessese, birlik, işletme ve şirketler.

e) (Değişik: 13/2/2011-6111/176 md.) 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar ile bu bankaların doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirketlerin yapım ihaleleri.

(Değişik ikinci fıkra: 13/2/2011-6111/176 md.) Ancak, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve bu Fonun hisselerine kısmen ya da tamamen sahip olduğu bankalar, 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankalar ve bu bankaların doğrudan veya dolaylı olarak birlikte ya da ayrı ayrı sermayesinin yarısından fazlasına sahip bulundukları şirketler ( (e) bendinde belirtilen yapım ihaleleri hariç) 4603 sayılı Kanun kapsamındaki bankaların 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununa tabi gayrimenkul yatırım ortaklıkları ile enerji, su, ulaştırma ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren teşebbüs, işletme ve şirketler bu Kanun kapsamı dışındadır.”

Madde metninde açıkça görüldüğü üzere, “idarelerin hâlihazırda kullandığı kaynaklardan karşılanan mal ve hizmet alımları ve yapım işlerinin ihaleleri” bu Kanun kapsamında düzenlenmiştir.[13] Kısaca ifade etmek gerekirse 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, idarenin “harcama” niteliği taşıyan iş ve işlemler kapsamındaki ihalelere uygulanır. Bu işler haricindeki iş ve işlemlere 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uygulanır.[14]

İlâve olarak belirmek gerekir ki, 4734 sayılı Kanunun 22’nci maddesinin “e” bendinde geçen İdarelerin ihtiyacına uygun taşınmaz mal alımı veya kiralanması” ifadeleriyle, taşınmaz mal kiralanmasına yönelik işler de bu Kanunun kapsamında düzenlenmiştir.

III. KAMU İHALELERİNE HÂKİM OLAN İLKELER

Kamu ihaleleri kapsamında uygulama alanı bulan temel ilkelerin bir kısmı 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda ortak olarak yer almakta olup, diğer ilkeler ise 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nda yer almaktadır.

A. 2886 Sayılı Kanun ile 4734 Sayılı Kanunda Ortak Bulunan İlkeler

a. Aleniyet (Açıklık, Saydamlık) İlkesi

2886 sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanunun her ikisinde de yer alan aleniyet ilkesi esasen idare hukukunun temel prensiplerinden olan “idarenin şeffaflığı” ilkesinin ihale hukukundaki tezahürüdür.[15] Aleniyet ilkesi, 2886 sayılı Kanunun 2’nci maddesinde yer alan Bu Kanunun yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanması esastır.” hükmüyle; 4734 sayılı Kanunun ise 5’inci maddesinde yer alan “İdareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde; saydamlığı, (…) sağlamakla yükümlüdür.” hükmüyle ifade edilmiştir. Aleniyet ilkesiyle, meydana gelebilecek yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve hukuka aykırılıkların önlenmesi hedeflenmiştir.[16]

ŞEN’in ifade ettiği üzere, “Kamu alım sisteminin saydam bir yapıya kavuşabilmesinin; yapılacak olan ihalelerin önceden tüm isteklilere bildirilmesi, ihaleye katılacak olan isteklilerden yeterlilik evrakları olarak istenecek belgelerin net olarak belirlenmesi ve ihale sonuçlarının ihaleye katılan isteklilere ve kamuoyuna ilan edilmesi kriterlerini taşımsına bağlı olduğu düşünüldüğünde 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun saydamlık ilkesi noktasında birçok eksiğinin olduğu”[17] göze çarpmaktadır.

b. Rekabet İlkesi

Rekabet ilkesiyle birlikte, hiçbir tehdit ya da baskı unsuru söz konusu olmadan, ihale usulü kapsamında yarışan isteklilerin tekliflerini özgürce vermeleri sağlanmaktadır. Rekabet ilkesinin idare bakımından amaçlarından biri de en kaliteli hizmeti en uygun bedelle almaktır. Ayrıca 2886 sayılı Kanunun 83’üncü maddesinde, “İhale işlemlerinin hazırlanması, yürütülmesi ve sonuçlandırılması sırasında; Hile, desise, vait, tehdit, nüfuz kullanma ve çıkar sağlama suretiyle veya başka yollarla ihaleye ilişkin işlemlere fesat karıştırmak veya buna teşebbüs etmek, açık teklif ve pazarlık usulü ile yapılan ihalelerde isteklileri tereddüde düşürecek veya rağbeti kıracak söz söylemek ve istekliler arasında anlaşmaya çağrıyı ima edecek işaret ve davranışlarda bulunmak veya ihalenin doğruluğunu bozacak biçimde görüşme ve tartışma yapmak, İhale işlemlerinde sahte belge veya sahte teminat kullanmak veya kullanmaya teşebbüs etmek, taahhüdünü kötü niyetle yerine getirmemek, taahhüdünü yerine getirirken idareye zarar verecek işler yapmak veya işin yapılması veya teslimi sırasında hileli malzeme, araç veya usuller kullanmak” şeklinde sayılan fiiller rekabet ilkesi kapsamında yasaklanmıştır.

Rekabet ilkesi her daim alıcı ve satıcı sayısının birden çok oluşuna ihtiyaç duyar. Bu sebeple, idarenin akdedeceği sözleşmelerde başvuracak aday sayısının çokluğu ile idarenin menfaati doğru orantılıdır.[18]

c. Yeterlilik İlkesi

2886 sayılı Kanunda da 4734 sayılı Kanunda da, ihaleye katılmak yönünde istekli olan kişilerde belirli düzeyde teknik bilgi ve mali yeterliğin mevcut olması koşulu söz konusudur.[19] 2886 sayılı Kanunun 25’inci maddesinde yer alan İsteklilerden, ihale konusu olan işin tahmin edilen bedelinin %3’ü oranında geçici teminat alınır. 10 uncu madde uyarınca yapılacak ihalelerde geçici teminat teklif edilen bedelin, tasfiye idaresince yapılan taşınır mal satışlarında ise satışa esas bedelin %3’ünden az olamaz.” ve 4734 sayılı Kanunun 33’üncü maddesinde yer alan “İhalelerde, teklif edilen bedelin %3’ünden az olmamak üzere, istekli tarafından verilecek tutarda geçici teminat alınır. İhale dokümanında belirtilmesi şartıyla, danışmanlık hizmeti ihalelerinde geçici teminat alınması zorunlu değildir.” hükümleri yeterlilik ilkesinin birer yansımasıdır.

A. 4734 Sayılı Kanunda Bulunan İlkeler

a. Eşit Muamele İlkesi

Bu ilke kapsamında, ihaleye katılan her bir kişiye karşı eşit muamelede bulunulması zorunludur. 4734 sayılı Kanunla birlikte yürürlüğe giren 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, eşitlik ilkesinin ihale hukukundaki tesir alanını kuvvetlendirmiştir. Zira bu Kanunda, sözleşmenin yanlarının eşit olduğu hususunda hüküm mevcuttur. İlâve olarak, bu Kanun kapsamında taraflar arasındaki eşitlik dengesini değiştirmeye yönelik sözleşmede herhangi bir kayıt konulması yasaklanmıştır.[20]

b. Gizlilik İlkesi

Kanunun 9’uncu maddesine göre, “Mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinin ihalesi yapılmadan önce idarece, her türlü fiyat araştırması yapılarak katma değer vergisi hariç olmak üzere yaklaşık maliyet belirlenir ve dayanaklarıyla birlikte bir hesap cetvelinde gösterilir. Yaklaşık maliyete ihale ve ön yeterlik ilânlarında yer verilmez, isteklilere veya ihale süreci ile resmî ilişkisi olmayan diğer kişilere açıklanmaz.”.

Kanunun 61’inci maddesine göre, “Bu Kanunun uygulanmasında görevliler ile danışmanlık hizmeti sunanlar; ihale süreci ile ilgili bütün işlemlere, isteklilerin iş ve işlemleri ile tekliflerin teknik ve malî yönlerine ilişkin olarak gizli kalması gereken bilgi ve belgelerle işin yaklaşık maliyetini ifşa edemezler, kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamazlar.”.

Kanunun 53’üncü maddesinin “e” bendine göre ise, “Kurul üyeleri ile Kurum personeli görevlerini yerine getirmeleri sırasında ilgililere ve üçüncü kişilere ait edindikleri gizli kalması gereken bilgi ve belgeleri, bu konuda kanunen yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamazlar, kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamazlar. Bu yükümlülük görevden ayrılmalarından sonra da devam eder.”.

Yukarıda verilen Kanun hükümleri, gizlilik ilkesinin bir gereği ve tezahürü olarak düzenlenmiştir.

c. Ödeneği Olmayan Bir İş İçin İhaleye Çıkılmaması İlkesi

Bu ilke ile kamu kaynaklarının verimli kullanılması ve zaman israfının önlenmesi amaçlanmıştır. “Esas itibariyle, Kanunun “ödeneği bulunmayan hiçbir iş için ihaleye çıkılamaz” şeklinde öngördüğü disiplin, kamu görevlilerinin, bütçe yapıcıların tasarrufu dışında idareyi taahhüt ve borç altına sokmamaları, bütçe ile belirlenmiş ihtiyaçlara yine bütçede öngörülen limitler dâhilinde harcama yapılabilmesi temel mantığına dayanmaktadır.[21]

d. Mal Alımı, Hizmet Alımı ve Yapım İşleri İçin Ayrı İhale Düzenlenmesi İlkesi

4734 sayılı Kanunun 5’inci maddesinin 2’inci fıkrasında “aralarında kabul edilebilir doğal bir bağlantı olmadığı sürece mal alımı, hizmet alımı ve yapım işleri birarada ihale edilemez.” ifadeleriyle bu ilke kapsamında açık bir hüküm tesis edilmiştir.

e. Kamuoyu Denetimi İlkesi

4734 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde, “idareler, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde, (…) kamuoyu denetimini (…) sağlamakla yükümlüdür.” ifadelerine yer verilmiş olup, kamu ihalelerinin çeşitli yayın yollarıyla kamuoyuna duyurulması ve bu suretle ihalelerin denetiminin sağlanması amaçlanmaktadır.

f. Güvenirlik İlkesi

Kişilerin herhangi bir şekilde kuşku duymadan, korlu ve endişe duygularından uzak bir şekilde ihaleye katılabilmelerini sağlamak maksadına sahip bir ilkedir. Güvenirlik ilkesi, ihaleye katılacak kişilerin, idarenin ihaleyi hukuka uygun bir şekilde yürüteceğine dair güven duymasına yöneliktir.[22] Kamu alımlarında başvuru sahipleri çoğunlukla özel hukuk kişileri olup, bu kişiler tarafından kamu ihalelerinde güvenirlik ilkesinin katılım ve rekabet konularında önemli bir etken olduğunun kabul edildiği söylenebilir.[23]

g. Eşik Değerlerin Altında Kalmak Amacıyla İhalenin Kısımlara Bölünmemesi İlkesi

Kanunun 5’inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, “eşik değerlerin altında kalmak amacıyla mal veya hizmet alımları ile yapım işleri kısımlara bölünemez.”.

h. Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Olumlu Belgesinin Alınması İlkesi

4734 sayılı Kanunda 2003 senesinde gerçekleştirilen değişiklikle, “ilgili mevzuatı gereğince Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu gerekli olan işlerde ihaleye çıkılabilmesi için ÇED olumlu belgesinin alınmış olması zorunludur. Ancak, doğal afetlere bağlı olarak acilen ihale edilecek yapım işlerinde ÇED raporu aranmaz.” ifadelerine yer verilmiş ve söz konusu ilke kanuni zeminde benimsenmiştir.

KAYNAKÇA

ATAY, Ender Ethem, İdare Hukuku, Turhan Kitabevi, 4. Baskı, Ankara, 2014.

EROL, Kemal, “Kamu Alımlarının Sosyal Etkileri”, II. Uluslararası Kamu Alımları Sempozyumu, İstanbul 20-21 Nisan 2006, Kamu İhale Kurumu Yayınları, Ankara, 2006.

GÖK, Yaşar, “Kamu İhale Hukukuna Hâkim Olan İlkeler”, Dış Denetim Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2010.

GÖZLER, Kemal & KAPLAN, Gürsel, İdare Hukuku Dersleri, Ekin Kitabevi Yayınları, 17. Baskı, Temmuz 2015.

GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, 10. Baskı, Ankara, 2011.

GÜVEN, Ülfer Yıldırım, Avrupa Birliği Kamu İhale Politikası ve Türk İhale Sisteminin Avrupa Birliği Sistemine Uyumu, Devlet Bütçe Uzmanlığı Araştırma Raporu, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007.

GÜVENÇ, Celalettin, “İhale Sisteminde Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi-I”, Mali Hukuk, Yıl: 17, Sayı: 102, Kasım – Aralık.

HARTLEY, Keith, “Özelleştirmede İhale Yöntemi: Rekabete Doğru Bir Adım”, (Çeviri: Prof. Dr. Kâmil TÜĞEN), (Çevrimiçi), Eylül 1985, http://canantan.org/ekonomi/ozellestirme/kamu-ekonomisi-genisleme/tugen-hartley-ozellestirme.htm .

KARAHANOĞULLARI, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), Turhan Kitapevi, 2. Bası, Ankara, 2004.

KUTLU, Meltem, “İdare Sözleşmelerinde İhale Süreci”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, No: 75, İzmir, 1997.

NOHUTÇU, Ahmet, İdare Hukuku, Savaş Yayınevi, 24. Baskı, Ankara, Eylül 2019.

ODER, Burak, “Günışığında Yönetim”, “Kamu İhale Hukuku”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004.

SANDUK, İbrahim, “Kamu Kaynaklarının Etkin Kullanımında Kamu İhale Mevzuatının Yeri”, Yayımlanmamış Mali Hizmetler Uzmanlığı Uzmanlık Tezi, Ankara, Ağustos 2017.

ŞEN, Sinan, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun Kamu Harcamalarına Etkileri”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019.

TORUN, Bülent, “Kamu İhale Hukukunda İdari Yaptırımlar”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019.

UZ, Abdullah, Kamu İhale Hukuku, Turan Kitabevi, Ankara, 2005.

ÜSTÜN, Ümit Süleyman & ÇALIŞ, Hande Sena, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Hâkim Olan İlkelerin Değerlendirilmesi”, SÜHFD, C. 26, S. 2, 2018.

----------------------

[1] ODER, Burak, “Günışığında Yönetim”, “Kamu İhale Hukuku”, Filiz Kitabevi, İstanbul, 2004, s. 449.

[2] KARAHANOĞULLARI, Onur, Kamu Hizmeti (Kavram ve Hukuksal Rejim), Turhan Kitapevi, 2. Bası, Ankara, 2004, s. 318.

[3] KUTLU, Meltem, “İdare Sözleşmelerinde İhale Süreci”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, No: 75, İzmir, 1997, s. 76.

[4] GÖZLER, Kemal & KAPLAN, Gürsel, İdare Hukuku Dersleri, Ekin Kitabevi Yayınları, 17. Baskı, Temmuz 2015, s. 468.

[5] NOHUTÇU, Ahmet, İdare Hukuku, Savaş Yayınevi, 24. Baskı, Ankara, Eylül 2019, s. 371.

[6] GÖZLER & KAPLAN, s. 468.

[7] UZ, Abdullah, Kamu İhale Hukuku, Turan Kitabevi, Ankara, 2005, s. 8.

[8] ŞEN, Sinan, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun Kamu Harcamalarına Etkileri”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019, s. 35-36; (Naklen) HARTLEY, Keith, “Özelleştirmede İhale Yöntemi: Rekabete Doğru Bir Adım”, (Çeviri: Prof. Dr. Kâmil TÜĞEN), (Çevrimiçi), Eylül 1985, http://canantan.org/ekonomi/ozellestirme/kamu-ekonomisi-genisleme/tugen-hartley-ozellestirme.htm, s. 299.

[9] GÖZLER & KAPLAN, s. 470.

[10] Resmi Gazete, 10.09.1983, sy. 18161, Yürürlük: 01.01.1984.

[11] NOHUTÇU, s. 372.

[12] TORUN, Bülent, “Kamu İhale Hukukunda İdari Yaptırımlar”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019, s. 16.

[13] GÖZLER & KAPLAN, s. 473.

[14] NOHUTÇU, s. 374.

[15] NOHUTÇU, s. 377; ATAY, Ender Ethem, İdare Hukuku, Turhan Kitabevi, 4. Baskı, Ankara, 2014, s. 561; ÜSTÜN, Ümit Süleyman & ÇALIŞ, Hande Sena, “4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’na Hâkim Olan İlkelerin Değerlendirilmesi”, SÜHFD, C. 26, S. 2, 2018, s. 116.

[16] ŞEN, s. 39.

[17] ŞEN, s. 59; GÜVEN, Ülfer Yıldırım, Avrupa Birliği Kamu İhale Politikası ve Türk İhale Sisteminin Avrupa Birliği Sistemine Uyumu, Devlet Bütçe Uzmanlığı Araştırma Raporu, Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü, Ankara, 2007, s. 91.

[18] SANDUK, İbrahim, “Kamu Kaynaklarının Etkin Kullanımında Kamu İhale Mevzuatının Yeri”, Yayımlanmamış Mali Hizmetler Uzmanlığı Uzmanlık Tezi, Ankara, Ağustos 2017, s. 67.

[19] GÖZLER & KAPLAN, s. 477; GÜNDAY, Metin, İdare Hukuku, İmaj Yayıncılık, 10. Baskı, Ankara, 2011, s. 201.

[20] GÜVENÇ, Celalettin, “İhale Sisteminde Yapılan Değişikliklerin Değerlendirilmesi-I”, Mali Hukuk, Yıl: 17, Sayı: 102, Kasım – Aralık, s. 66.

[21] GÖK, Yaşar, “Kamu İhale Hukukuna Hâkim Olan İlkeler”, Dış Denetim Dergisi, Ekim-Kasım-Aralık 2010, s. 12.

[22] TORUN, s. 23; ÜSTÜN & ÇALIŞ, s. 125.

[23] EROL, Kemal, “Kamu Alımlarının Sosyal Etkileri”, II. Uluslararası Kamu Alımları Sempozyumu, İstanbul 20-21 Nisan 2006, Kamu İhale Kurumu Yayınları, Ankara, 2006, s. 36 – 38.