Teknoloji alanındaki hızlı gelişmelerin bir sonucu olarak, internet aracılığıyla işlenen suçların ayrıca değerlendirilmesi önemli hale gelmiştir. İnternet kullanımının artmasıyla, bazı suçların daha kolay işlenebilir duruma gelmesi yadsınamaz bir gerçektir. Üstelik çoğu kez bir suç işlendiği kişiler tarafından bilinmemekte, yalnızca teknolojiden yararlanıldığı düşünülmektedir. Bu şekilde gelişen bir sistemde gerek sosyal medya mecraları gerekse çeşitli iletişim uygulamaları aracılığıyla işlenen suçların önemli bir kısmını hakaret suçu oluşturmaktadır.
TCK madde 125’in ilk fıkrasına göre “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.” Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Fiilin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.” demek suretiyle, örneğin kişinin haysiyet zedeleyici bir resminin çizilmesi veya aynı nitelikte bir fotoğraf gönderilmesi, hakaret içerikli söylemin sesli mesaj şeklinde kişiye iletilmesi veya sosyal medyada gönderi paylaşarak, kişinin onur, şeref ve saygınlığına saldırılması halinde de hakaret suçunun oluşacağı kabul edilmektedir.
Hakaret suçunun oluşabilmesi için, isnat edilen olgunun veya sövmenin, kişinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek ölçüde olması gerekmektedir. Bu durumda değerlendirme objektif olarak yapılmaktadır. Bu ölçünün belirlenmesinde, toplumun benimsediği değerler ve gelenekler esas alınmaktadır. Belirtilen maddede bahsi geçen somut bir fiil veya olgu isnadı, bir olayın mağdura yüklenmesi anlamına gelmektedir. Kanunun lafzından hareketle, isnat edilen olgu veya fiilin suç niteliği taşıması zorunlu değildir. Bu anlamda kişinin zina yaptığı yönündeki bir itham da fiil isnadı olarak değerlendirilmektedir. Aynı maddede belirtilen sövme eylemi ise, kişiye dair değer yargılamasında bulunmak anlamını taşımaktadır. Gerek sosyal medya üzerinde gerekse günlük yaşantımızda sıklıkla karşılaştığımız üzere kişilere yönelik salak, yalancı, namussuz gibi ifadeler ve edilen küfürler sövme eylemini oluşturmaktadır.
Hakaret suçu, huzurda veya gıyapta olacak şekilde işlenebilmektedir. Huzurda hakaretin gerçekleşebilmesi için mağdurun bizzat failin karşısında olmasına gerek yoktur, doğrudan mağdur tarafından öğrenilmiş olması yeterlidir. Örneğin çeşitli iletişim uygulamaları kullanılarak veya sosyal medya üzerinden gerçekleştirilen hakaretlerde, mağdur ile fail yüz yüze gelmemiş olmasına rağmen, mağduru hedef alarak gerçekleştirilen ve doğrudan mağdur tarafından öğrenilen haysiyet zedeleyici ifadeler de huzurda hakaret olarak değerlendirilmektedir. Suçun huzurda veya gıyapta işlenmesi arasındaki fark, ihtilat konusunda kendisini göstermektedir. İhtilat kelime anlamı olarak karşılaşma, görüşme olarak tanımlanabilir. Gıyapta hakaret en basit anlatımla, hedef alınan kişinin şeref ve onurunu zedeleyecek şekilde, başkalarına bu şeref ve onur zedeleyici söylemin bildirilmesidir. Gıyapta hakaret suçunun cezalandırılabilmesi için mağdur dışında en az üç kişiyle ihtilat edilmesi yani mağdur dışında üç kişinin hakareti duyması veya öğrenmesi gerekmektedir. Öğretide ihtilatın, suçun unsuru veya objektif cezalandırılabilme şartı olduğu konusunda görüş ayrılıkları bulunmaktadır.
TCK madde 125/4’te düzenlenen suçun alenen işlenmesi ise, özellikle sosyal medyada çok karşılaşılan bir durumdur. Suçun alenen işlenmesi, çok sayıda kişinin hakaret içeren söylemi öğrenmesine imkan tanımaktadır. Gıyapta veya huzurda olarak, hakaret suçu alenen işlenebilmektedir. Örneğin sosyal medya üzerinden, hedef alınan kişi etiketlenerek gerçekleştirilen , bizzat kişiye yönelen, haysiyet zedeleyici ifadeler kişiye karşı huzurda ve alenen hakaret suçunu oluşturmaktadır. Hedef alınan kişinin etiketlenmeden hakkında haysiyet zedeleyici ifadeler kullanılması ise gıyapta ve alenen hakaret suçunu oluşturmaktadır. Son durumda, ihtilat şartının gerçekleşebilmesi için en az üç kişinin bu ifadelere ulaşması, görmesi gerekmektedir nitekim günümüz sosyal medya hesaplarında üç kişiyle ihtilatın oluşturulması, sosyal medya kullanıcılarının artması sebebiyle kolay hale gelmiştir. Bu şekilde alenen işlenen hakaret suçu, öngörülen cezanın arttırılmasını gerektirmektedir.
Hedef alınan kişinin ismi kullanılmaksızın, kullanılan ifadelerden o olduğunun açıkça anlaşıldığı hallerde yapılacak değerlendirme ise TCK madde 126’da düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş hem de hakaret açıklanmış sayılır.”
Özellikle Twitter üzerinden gerçekleştirilen hakaret ifadelerinin diğer kişiler tarafından beğenilmesi veya kendi profilinde paylaşılması halinde bu kişilerin durumu ne olacaktır? Bir gönderinin beğenilmesi, bu gönderinin, paylaşan kişinin bir görüşü olduğunun kabullenilmesi ve ona ait bir görüşün beğenildiğinin göstergesidir. Bir gönderinin kendi profilinde paylaşılması diğer adıyla retweet ise, gönderi sahibinin görüşüne bizzat sahip olunduğu anlamına gelmektedir. Bu durumda gönderinin beğenilmesi halinde beğenen kişinin hakaret suçunun faili olmayacağı ancak gönderiyi kendi profilinde paylaşan kişinin ise hakaret suçunun faili olacağı kabul edilmektedir. Yargıtay da bir kararında*, hakaret içerikli paylaşımların, retweet yoluyla paylaşılmasının hakaret suçunu oluşturacağını belirtmiştir.
Bazı hallerde, belli bir kişiye hakaret edilmesine rağmen başka bir kişinin de şeref ve haysiyeti zedelenebilir. Bu hallerde dolaylı hakaret doğmaktadır. Örneğin kişiye “senin kardeşin namussuz” şeklindeki söylemlerde bulunulduğu takdirde, hem kişiye hem de kişinin kardeşine karşı hakaret suçu gerçekleştirilmiş olur ancak kişinin kardeşi açısından hakaret suçunun cezalandırılabilmesi için ihtilat şartının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Çoğu zaman hakaret ile düşünce ve ifade özgürlüğünün arasındaki ayrımı belirlemek kolay olmamaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu yakın tarihli bir kararında** bir kamu görevlisine karşı “işini yapmıyor karaktersiz herif” ifadelerinin kullanıldığı olayda, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı, ifadelerin kaba söz niteliği taşıdığını belirtmiştir. Bu kararını ise, Anayasa’nın 25.maddesine, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 19. maddesine, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin 10. maddesinin birinci fıkrasına dayandırmıştır. Bu maddelerde esas itibariyle kişilerin düşünce ve kanaat oluşturmakta ve bunları açıklamakta özgür oldukları düzenlenmektedir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun belirtilen kararına göre ifade/düşünce hürriyeti, insanın özgürce fikirler edinebilme, edindiği fikir ve kanaatlerinden dolayı kınanmama, bunları meşru yöntemlerle dışa vurabilme imkân ve özgürlüğüdür. Bu bağlamda, eleştiri de ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Yine aynı karara göre, eleştiri herhangi bir kişiyi, eseri, olayı veya konuyu enine, boyuna, derinlemesine her yönüyle incelemek, belli kriterlere göre ölçmek, değerlendirmek, doğru ve yanlış yanlarını sergilemek amacıyla ortaya konulan görüş ve düşüncelerdir. Genelde beğenmemek, kusur bulmak olarak kabul görmekte ise de eleştirinin bir amacının da konuyu anlaşılır kılmak, sonuç çıkarmak ve toplumu yönlendirmek olduğunda kuşku yoktur. Her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Bütün bu açıklananlardan hareketle, bahsi geçen olayda sanığın, yapılmayan işten ve olayın gelişiminden kaynaklanan bu davranışlardan duyduğu rahatsızlık sonucu kullandığı ve muhataba yönelik değer yargısından ibaret olan sözlerinin bir bütün hâlinde katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, kaba söz kapsamında kaldığından hakaret suçunun unsurlarıyla oluşmadığı kabul edilmiştir.
Sosyal medya üzerinden paylaşılan fotoğraf veya gönderiler hakkında da çeşitli yorumlar yapılmakta, çoğu zaman eleştiri sınırları aşılmakta ve hakaret suçu oluşmaktadır. Belirtildiği üzere eleştiri yapmak, demokratik bir toplum açısından önemli olsa da eleştiri çerçevesinin dışına çıkıldığı hallerde kişilerin onur, şeref ve saygınlığı zedelenebilmektedir. Sosyal medya paylaşımı veya paylaşıma yapılan yorumlar sonucunda onur, şeref ve saygınlığı zedelenen kişiler açısından, paylaşımın silinmesi çoğu kez olayın yetkili makamlara bildirilmesini engellemektedir. Bu şekilde gerçekleşen hakaretin ispat edilebilmesi için hakaret içerikli paylaşımın ekran görüntüsün veya çıktısının alınması mağdur açısından kolaylık sağlayacaktır.
*Yargıtay 18. Ceza Dairesi, 07.12.2015, E: 2015/10377, K: 2015/12777
**YCGK, 27.2.2020, E:2018/18-462, K: 2020/143
Av. Begüm Gürel (LL.M.) & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Elif Töre