Bilindiği üzere, cuma günü ülkede çok tartışılan 30 büyükşehir ve Zonguldak ilini kapsar şekilde 2 günlük sokağa çıkma yasağı kararı verildi. Söz konusu karar İçişleri Bakanlığının genelgesi ile ilgili valilikler ile diğer kuruluşlara gönderildi.
Halkın bir kısmı tarafından paniğe yol açan ve haftasonu da kararın verilmesi ile salgına etkileri sıkça tartışılan bu kararın yasal dayanağı üzerinde maalesef çok durulmadı.
1982 Anayasasının 13. Maddesi;
“II. Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması (Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
15. maddesi;
“IV. Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması – Savaş, seferberlik (…) 10 veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler (…) 11 dışında, kişinin yaşama hakkına, maddi ve manevi varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” şeklindedir.
Anayasal güvence altına alınan temel hak ve hürriyetleri ancak kanunla sınırlanabileceği yahut savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde kısmen veya tamamen durdurulabileceği açıkça ifade edilmektedir. Temel hak ve hürriyetler ise yine Anayasa’da kişi dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği, yerleşme ve seyahat hakkı gibi madde 17 ve devamı maddelerde belirtilen haklardır.
Sokağa çıkma yasağı da daha önce alınan 30 büyükşehir ve Zonguldak ilini kapsayan şehre giriş çıkışları kısıtlayan kararda olduğu gibi seyahat özgürlüğünün kısmen durdurulup, sınırlandırıldığı durumdur. Hatırlanacağı üzere ilgili şehirlere giriş çıkışlarda yine bakanlık genelgesi ile duyurulmuştur.
Burada dikkat edilmesi gereken husus ise bu kararın ne şekilde ve hangi makam tarafından alınabileceğidir. Bu konuda Anayasada yer bulmuş ve madde 119’da olağanüstü hal koşulları açıkça ifade edilmiştir.
Madde 119:
“III. Olağanüstü hal yönetimi
(Değişik: 21/1/2017-6771/12 md.) Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur. Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.”
Böylelikle Anayasa sarih şekilde OHAL durumunu, süresini, yetkili makamı göstermektedir. Bu nedenle, gerek şehir giriş çıkışlarını sınırlandıran gerek birtakım işyerlerinin kapatılmasına gerekse sokağa çıkma yasağına dair genelgelerin başta Anayasa olmak üzere kanuna aykırı olduğu ortaya çıkmaktadır. Akla hemen bu zor ve sıkıntılı pandemi günlerinde halkın yararına olacak uygulamaların kim tarafından yapıldığının bir önemi olup olmadığı da gelebilir. Hemen belirtelim ki; hukuk devleti olmak savaş halinde dahi olunsa kanunlara riayet etmeyi gerektirir ayrıca Anayasa’da bu durumlar ihtimal dahilinde görüldüğünden olağanüstü hal ilanına dair hükümler yer almıştır. Bu nedenle, savaş hali dahil olmak üzere salgın hastalık halinde de başta Anayasa ve diğer kanunlara uygun hareket etme görev ve ödevi her vatandaşta olduğu gibi idarenin her organında da bulunması gerekmektedir.
İçişleri Bakanlığı’nın genelgesini bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde; haftasonu sokağa çıkan birinin ya da şehir dışına çıkmak isteyen bir kişiye kesilen ceza ya da yapılan işlem de hukuki dayanaktan yoksun kalacaktır. Aynı şekilde işyerleri kapanan ya da çalışamayacak hale gelen esnaf, çalışan gibi diğer işletmelerin orta ve uzun vadede ortaya çıkacak zararları da söz konusu hukuka aykırılık sebebiyle dava konusu olup; idare tarafından tazmin edilmesi sonucunu doğurabilecektir.