Bilindiği üzere ekim ayında yapılan Ankara Barosu Genel Kurulu neticesinde Demokratik Sol Avukatlar Grubundan Başkan adayı Av. Mustafa Köroğlu ile yönetim, denetim, disiplin ve delegasyon listesi seçilerek görevlerine başladılar.
Yeni bir yönetim ve başkan değişikliğiyle birlikte 20000’i aşkın avukatın kayıtlı olduğu Ankara Barosunda hemen herkes baroda birçok şeyin değişeceğini umut ediyordu. Yaklaşık 3 ay geçtikten sonra baroda nelerin hangi düzlemde değiştiğini; nelerin değişmediğini tek tek konuşmanın faydalı olacağı ortadadır.
Öncelikle; yönetime geldikten sonra geçen sürede sayın başkan ve yönetimin; ruhsat törenlerinin Türkiye Barolar Birliği’nin konferans salonunda yapılması, baro kurul, merkez başkanlarıyla ortak akıl toplantısı yapılması ve kadın meslektaş ve çalışanlara regl izni verilmesi gibi doğru kararlarını desteklediğimizin de bilinmesini isteriz. Buna karşın bir baronun hele ki Başkent Barosunun sadece bu kararlar ile yönetilmesinin de mümkün olmadığını; o görevleri yerine getirmiş bir meslektaş olarak da çok iyi bilmekteyiz.
Ekim ayında göreve gelmeniz ile birlikte bugüne kadar yapılan tespitlere gelecek olursak;
Adalet Bakanı ile görüşmek için 3 ay gibi bir süre neden beklenmiştir? Gerek Ankara’da gerekse ülke genelinde avukatların birçok sorunu varken; birebir muhatabınız olan Adalet Bakanı ile yapılacak bir görüşme hayati öneme sahipken; 04 Ocak tarihini beklemenizin nedeni nedir? Sayın bakan size randevu vermediyse bunu biz avukatlara açıklama gereği neden duymadınız?
Adalet Bakanı ile yaptığınız görüşmeye dair konu başlıklarını duyurmanıza karşın; somut cevapların ve bakanlık tarafından yapılacaklara dair hiçbir bilgi verilmemesini de anlamak mümkün değildir.
Adalet Bakanı ile 7. Yargı paketi ile ilgili bir görüşme yapılmadığı da paylaşılan görselden anlaşılmaktadır. Ankara Barosunun; avukatları çok yakın ilgilendiren ve birçok konuda yenilik getiren değişikliklerle ilgili olarak bir çalışması var mıdır? Bu kanun değişikliğine ilişkin tavsiye, eleştiri ve önerileri içeren bir açıklama yapacak mıdır? Sosyal medyada ve internet sitelerinde yer verilen taslakla ilgili biz avukatları bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz? Ülke gündeminin hızla değiştiği bir ortamda Ankara Barosu yönetiminin atıl ve yavaş olması kabul edilmez olmakla birlikte sosyal medyada bu duruma dair bir paylaşım yapmak yerine anketler yayınlamak avukatların gerçeklerinden ne kadar uzak kalındığının göstergesidir.
Sosyal medya üzerinden paylaşılan görselde hiçbir detaya yer verilmemekle beraber maalesef bir kez daha özellikle tek adliye ve diğer konularda hükümetin tavrında bir değişiklik olmadığını anlıyoruz. Buna dair Ankara Barosu yönetimi olarak uygulayacağınız bir eylem planı var mıdır?
Bunun yanında; tüm ülkenin günlerce konuştuğu İmamoğlu davası ile ilgili olarak Ankara Barosu’nun resmi bir açıklama yapmaması kabul edilemez. Sayın başkanın; Ekrem İmamoğlu’nun daveti üzerine akşam vakti makam aracıyla yola çıkarak İstanbul’a gittiğini kendi sosyal medya hesaplarından görüyoruz ancak Ankara Barosu bu davaya, bu davada verilen karara ilişkin hiçbir açıklama yapmıyor. Sayın başkan; baronun aracıyla gidip; Ekrem İmamoğlu ile fotoğraf verip kendi hesaplarınızdan paylaşmak için mi İstanbul’a gittiniz? Duruşmayı takip etmeniz; duruşmada olanlarla birlikte mahkeme kararına dair baromuzun duruşunu yine Ankara barosunun resmi sayfasında görmek hukuk örgütü olarak yapmanız gerekenlerden değil midir? Şimdi soralım; başkanının gidip ziyaret ettiği Ekrem İmamoğlu hakkında açılan davayla ilgili Ankara Barosu ne düşünüyor?
Yine aynı şekilde bu ülkede milyonlarca oy almış Halkların Demokratik Partisi (HDP) hakkında Anayasa Mahkemesi’nin hazine yardımına tedbir konulmasına dair ara karar verirken; bu ara kararın kanuna ve usule aykırı olduğu ortadayken; Başkent Barosu yönetimi olarak derin bir sessizlik içerisindesiniz. Hukuken bu kararı; bu karardaki hataları avukatlara ve kamuoyuna aktarma göreviniz olduğu açıktır. Neden bu sessizlik? Şayet bu davalar siyasi; bu davalar hakkında yorum yapmak siyaset şeklinde bir düşünceniz varsa ki hiçbir zaman bu düşünceye katılmamız mümkün değildir, o zaman neden Sayın başkan, makam aracıyla hemen İstanbul’a gitmiştir?
Göreve gelmeniz ile birlikte; baromuzun sistemli ve köklü merkezlerinden Adli Yardım Merkezi’nin merkez üyelerinin görevlerine son vermekle birlikte; baromuzun gözbebeği Türkiye’de bir ilk olan Gelincik Merkezi’nin merkez üyelerinin ücretlerini kaldırdınız. Buna sebep olarak da; o merkezde yıllardır fedakârca görev alan meslektaşlarımızın aldıkları ücretleri göstermeniz en hafif tabiriyle; merkez üyelerle taraf vekilliği yapan avukatları karşı karşıya getirerek sorumluluktan kaçmaktır. Burada bir kez daha yinelemekte fayda görüyoruz ki; adli yardım ödeneklerinin barolara dağıtılmasını düzenleyen kanunun değiştirilmesi bu düzenleme yapılana kadar en azından TBB Adli Yardım yönetmeliğinin baroların görevlendirmeleri üzerinden yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bu yönetmeliğin değiştirilmesi adına herhangi bir çalışma yaptınız mı Sayın Başkan? Aralık ayı içerisinde yapılan TBB Genel Kurulunda bu konuda bir önerge sundunuz mu? Sunmadıysanız adli yardım ödeneklerinin artması için tek çarenin merkez üyelerinin ücretsiz görev yapması ya da adli yardım merkez üyelerinin görevlerinin sonlandırılması olarak mı görüyorsunuz?
Söz konusu merkezlerin yanında; Ankara Barosu Staj Kurulunda görev süresi devam eden meslektaşlarımızın görevleri; özellikle danışmanların staj gruplarının 2-3 ay sonra bitecek gruplar dahi beklenmeyip sonlandırılmıştır. Bizler 2022 yılı mart ayında görevden alınırken Sayın Başkan, mevcut yönetimi eleştirip; henüz yönetim kurulu kararı bizlere sözlü dahi iletilmemişken görevden almalara dair düşüncelerinizi paylaşmışken; yine hiçbir savunma alınmadan hatta haber dahi verilmeden staj danışmanlarının görevden alınması da hayallerinizden biri miydi? Staj Kurulu başkanı olduğunuzda da staj danışmanlarının görevden alınmasına itiraz etmediğinizi de düşünecek olursak; sadece yönetimde olmadığınız zamanlarda mı görevden almalara karşı çıkıyorsunuz?
Tıpkı adli yardım ödeneğinin iyileştirilmesi adına tüm çözüm yolları denenmemesi gibi adliyeler arası servislerin kaldırılmasında da yine fikir almadan ve çözüm yolları denenmeden en son çare olacak servislerin kaldırılmasına alelacele karar verildi. Özellikle genç ve stajyer meslektaşlarımızın kullandığı, büyük bir kolaylık, rahatlık ve ekonomik olarak avantaj sağlayan servisler Balgat adliyesinin kurulmasından bu yana yaklaşık 7-8 senedir her türlü zorluğa ve sorunlara karşın avukatlara hizmet etmeye devam ediyordu. Buna karşın yönetiminiz Ankara Barosu avukatlarına sormadan, neler yapılabilir; nasıl bir çözüm bulunabilir demeden bir anda servislerin tamamen kaldırılmasına karar verdiniz. Servislerin gün sayıları, sefer sayıları azaltılabilir, sadece servis giderlerinde kullanılmak üzere bir fon yaratabilmek adına meslektaşlara çağrı yapabilirdiniz. Tüm bunları yapmak yerine en basit ve kısa çözümü seçtiniz ancak bu çözüm seçim öncesi birlikte yöneteceğiz dediğiniz avukatlar için hele ki bugünkü şartlarda ekonomik darbedir. Ekonomik sıkıntıları gerekçe gösterirken; baro ve iktisadi işletmesine yeni bir personel alınmış mıdır? Alınmışsa hangi şartlarda alınmıştır? Buna dair her hangi bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? Bunun yanında ücretli eğitim düzenleyip katılımcı meslektaşlardan ücret alıp; eğitimcilerin emekleri göz ardı edilerek ders ücreti ödemeyerek ticari işletme mantığıyla baro eğitimleri düzenlenmiş midir?
Sizler sorun yaratmak için değil; sorunları en aza indirgemek ya da çözmek adına yetki almış kişilersiniz. Sizler; Ankara Büyükşehir Belediyesinin vatandaşların adalete erişimi adına koymuş olduğu seferleri belediye ile işbirliği yapmış gibi lanse edip; ücretli ve vatandaşların kullanımına açık otobüsleri avukatlara bir alternatif olarak sunamazsınız. Servisleri kaldırdığınız gün; alelacele belediyeye gidip sefer sayılarını artırması için görüşmeler yapıp; buna dair somut bir çözüm ortaya koyamadan bunları gündemi değiştirmek adına paylaşamazsınız. Bu nedenle kişisel hırs ve çaba noktasından uzaklaşıp aklı selim davranarak bu kararı en kısa sürede geri alacağınızı umut ediyoruz.
17-18 Aralık 2022 tarihlerinde Çanakkale’de düzenlenen TBB Mali Genel Kurulu’na ilişkin olarak genel kurul sonrası; bizleri aydınlatıcı bir duyuru baromuz tarafından paylaşılmamıştır. Resmi internet sitesinde delegasyonun ve sizlerin çok güzel ve mutlu fotoğraflarınız dışında hangi kararların alındığı; Ankara Barosu önergelerinin neler olduğu; bunların kabul edilip edilmediği hususunda hiçbir açıklama yapılmamıştır. Buna karşın; baronun sosyal medya hesaplarında sadece Sayın Başkanın konuşması yayınlanmıştır. Ankara Barosu avukatları sadece sayın başkanın; konuşmalarını dinlemekle yetinmek zorunda mıdır? Genel kurulda yaşananlara dair hiçbir açıklama yapılmaması; şeffaf ve birlikte yönetmek anlayışınız ile ne kadar bağdaşmaktadır?
Yine baro geleneği haline dönüşen ve bu coğrafyada adalet arayışının sembollerinden biri olan Adalet Nöbetleri 2019 yılından beri farklı şehirlerde düzenlenmektedir. 03 Kasım 2022’de İstanbul’da düzenlenen Adalet nöbetine Ankara Barosu adına hiçbir yönetim kurulu üyesinin katılmamıştır. En son Adalet nöbeti 26 Aralık 2022 tarihinde İzmir’de yapılmıştır. Bu nöbete tahminimizce tepkiler üzerine Baro başkan yardımcısı ve yönetim kurulu üyesi katılmışken bu hususu baronun resmi sayfa ve hesapları dahil hiçbir mecradan biz avukatlara duyurmamanızın nedeni nedir? Adalet Nöbetine Ankara Barosunun katılım sağlamaması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Ya da Ankara Barosunun bu toplantılara katılım sağladığının bilinmesini istemiyor musunuz?
Yönetim olarak bizlere gönderdiğiniz anketlerin sonucunda projelerinizi açıklayacağınızı ifade etmiştiniz. 01 Aralık 2022 tarihinde anket sonuçlarını açıklamanıza rağmen halen projelerinizi bilmiyoruz. Haziran ayındaki ön seçimden sonra genel kurula kadar hazırlıklarınızı yapmanız gerektiği halde; halihazırda hala paylaşmadığınız projelerinizi bizlerle ne zaman bizlerle paylaşacaksınız?
Ankara Barosu 99. yılını idrak ettiğimiz, tarihi misyonu ve geçmişiyle nice Baro başkanları, yönetim kurulu üyeleri, Türkiye Barolar Birliği Başkanları çıkarmış, Başkent Barosu olarak önder ve örnek olmuş; hiçbir iktidardan korkmamış, muktedirlere karşı durmuş bir barodur. Barolarla ortak açıklamalarda imzasının olmaması düşünülemeyeceği gibi; şahsi istek ve kaprislerle sonradan Ankara Barosu ismi o bildirilere eklenemez. Ankara Barosu yeri geldiğinde bu ülkenin Cumhurbaşkanına, Başbakanına, Adalet Bakanına, Yüksek Seçim Kuruluna karşı ikaz ve sorumluluklarını hatırlatma ödevini yerine getirmiş; yeri geldiğinde baro başkanına görev ve yetkilerini hatırlatmıştır. Ne bir yönetim kurulu ne de bir başkan; Ankara Barosunu bu duruşundan vazgeçireceği gibi; 20000’i aşkın avukat da böyle bir eksen kaymasına izin vermeyecektir. Göreve gelmenizden sonra ihmalen yapıldığını düşündüğümüz; baromuzun gerek kanunen gerekse tarihi duruşunun izlerini taşıyan eylemlerden ısrarla kaçınıldığını görüyoruz. Ankara Barosu; bu ülke için kara bir leke olan Maraş katliamını anmaktan, Adalet Nöbetini duyurmaktan; 6 yaşında bir çocuk için suç duyurusunu paylaşmaktan geri duramaz. Yine Ankara Barosu, liyakatsiz yönetilemez; zorla ve baskıyla kurulan numaralı barolarla perde arkasında görüşmeler yapıp; TBB genel kurulunda numaralı baroları protesto eder gibi davranamaz. Başkanın her açıklamasını sosyal medya hesaplarında yayınlayıp; işkence raporlarını resmi sitede yayınlamakla yetinemez. Ankara Barosu; hiç kimsenin şahsi hesaplarıyla ön plana çıkacağı; kendi sosyal medya hesaplarında baro unvanlarını kullanacağı; başka vakıfların reklamının yapılacağı; baronun resmi hesaplarından atılan mesajlarda isminin öne çıkarılarak şahsi olarak kullanılan bir kurum olmamıştır; olmayacaktır.
“Her avukata iş bulacağız, devrim yapacağız” söylemleriyle büyük bir beklenti yarattıktan sonra öncelikle genç avukatlara darbe vurmak; “ben yaptım oldu” anlayışla hareket etmek; kurul ve merkezlerin belirlenmesi ile seçiminde; eski ve çağ dışı uygulamalar yapmak; seçimin hemen akabinde bir sonraki seçim çalışmalarına başlamak; yönetim kurulunda dahi liyakata önem vermemek mantığıyla o anlamlı ve tarihi koltuklarda oturamazsınız. Ankara Barosu; 20000’i aşkın avukatın kayıtlı olduğu büyük bir ailedir. Faruk Erem’lerden, Muammer Aksoy’lardan miras misyonu, gelenekleri ile Anayasa’nın temel nitelikleri ve evrensel hukuk kuralları ışığında kökleşmiş vizyonunun değiştirilmesine öncelikle Ankara Barosu avukatları izin vermeyecektir. Ankara Barosu; kadın cinayetlerinde; çocuk istismarında yani her türlü hukuksuzluk karşısında durarak muktedirlere boyun eğmemiştir. Baro genel kurulunda başkan ve listesine oy vermiş biri olarak Ankara Barosu başkan ve yönetiminin bu tarihi misyona sahip çıkacağını her şeye rağmen umut ediyor; kurumsal hafızanın yok edilmesine karşı çıkılmasının her avukatın görevi ve sorumluluğu olduğunu bir kez hatırlatıyoruz.