Göç sözlükte; “ekonomik, toplumsal, siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitmesi” şeklinde tanımlanmaktadır. Göç yasal olabileceği gibi yasadışı da olabilir. Yasadışı göç; bir kişinin, yasal veya yasadışı olarak bulunduğu ülkeyi terk edip, başka bir ülkeye yasadışı yollardan girmesi, yasal yollardan girdikten sonra süresi içinde ülkeyi terk etmemesidir.

Göçmen Kaçakçılığı

Doğrudan veya dolaylı olarak, mali veya diğer bir maddi çıkar elde etmek için, bir kişinin vatandaşlığını taşımadığı veya daimi ikametgah sahibi olmadığı bir taraf devlete yasa dışı girişinin temin edilmesidir.

Türk Ceza Kanunu Madde.79

Madde 79- (1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;

a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan,

b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan, Kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. (Ek cümle: 22/7/2010 -6008/6 md.) Suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

(2) (Ek fıkra: 22/7/2010 - 6008/6 md.) Suçun, mağdurların;

a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,

b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi, hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.

(3) Bu suçun bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, verilecek cezalar yarı oranında artırılır.

(4) Bu suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Doğrudan doğruya veya olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yabancı bir devlet tabiiyetinde bulunan veya vatansız olan veya Türkiye’de sürekli olarak oturmasına yetkili mercilerce izin verilmemiş bulunan kimselerin Türkiye’ye yasal olmayan yollardan girmelerini veya ülkede kalmalarını, bu kişilerin veya Türk vatandaşlarının yasal olmayan yollardan ülke dışına çıkmalarını sağlar.

Göçmen kaçakçılığı suçunun faillerine veya böyle bir suça iştirak etmeksizin, daha önce ülkeye sokulmuş veya girmiş kaçak göçmenleri, maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollarla ülkeden çıkanlara, yasal koşullara uymaksızın ülkede kalmalarını olanaklı kılanlara, bu maksatla sahte kimlik veya seyahat belgelerini hazırlayanlara veya temin edenlere ya da bu suçlara teşebbüs edenlere, fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca iki yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve bir milyar liradan az olmamak üzere ağır para cezası verilir. Suçun işlenmesinde kullanılan taşıtlar ve bu fiil nedeniyle elde edilen maddi mefaatler müsadere edilir. 

Yukarıdaki fıkralarda yazılı olan suçlar kaçak göçmenlerin yaşamlarını veya vücut bütünlüklerini tehlikeye soktuğu veya insanlık dışı veya onur kırıcı muamele biçimlerine tabi kılınmalarına neden olduğu hallerde faillere verilecek cezalar, yarısı oranında; ölüm meydana gelmiş ise bir kat artırılarak hükmolunur. Bu suçlar örgütlü işlendiğinde faillere verilecek cezalar bir kat artırılarak hükmolunur.

İNSAN TİCARETİ

Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişilerin ülkeye sokulması, ülke dışına çıkarılması, tedarik edilmesi, kaçırılması, bir yerden başka bir yere götürülmesi veya sevk edilmesi ya da barındırılmasıdır.

İnsan ticareti; Mağdurların can güvenliği, hak ve hürriyetleri üzerinde vahim sonuçlar doğuran, İnsanlık onuruna karşı işlenmiş ulusal ve uluslararası örgütlü bir suç türüdür.

Türk Ceza Kanunu Madde.80

Madde 80- (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/3 md.) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası verilir.

(2) Birinci fıkrada belirtilen amaçlarla girişilen ve suçu oluşturan fiiller var olduğu takdirde, mağdurun rızası geçersizdir.

(3) On sekiz yaşını doldurmamış olanların birinci fıkrada belirtilen maksatlarla tedarik edilmeleri, kaçırılmaları, bir yerden diğer bir yere götürülmeleri veya sevk edilmeleri veya barındırılmaları hallerinde suça ait araç fiillerden hiçbirine başvurulmuş olmasa da faile birinci fıkrada belirtilen cezalar verilir.

(4) Bu suçlardan dolayı tüzel kişiler hakkında da güvenlik tedbirine hükmolunur.

Göçmen Kaçakçılığında Fail

Göçmen kaçakçılığı suçunun faili herhangi bir kişi olabilir. Ancak failin kamu görevlisi olması ve kamu görevlisinin görevi gereği olarak elinde bulundurduğu araç ve gereçleri bu suçun işlenmesi sırasında kullanmış olması halinde verilecek ceza, TCK m.266 uyarınca arttırılacaktır.

Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Protokol’ün 5. maddesi, göçmenlerin cezai kovuşturmaya tabi tutulamayacağını düzenlemektedir. Yani göçmenler, suçun faili olamazlar.

Göçmen kaçakçılığı suçunun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde ise, tüzel kişi hakkında TCK m.60’da sayılan güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır. Bu tedbirler, bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilmesidir.

Bununla birlikte TCK m.60/3’te belirtildiği üzere, bu tedbirlerin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.

Göçmen Kaçakçılığında Mağdur

Suçun mağduru herhangi bir kimse olabilir.

Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik neticesinde, suçun, mağdurların hayatı bakımından bir tehlike oluşturması, onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi halinde faile verilecek ceza arttırılacaktır.

Bu düzenlemede kanun koyucu “göçmenlerin” ifadesini kullanabilecekken, “mağdurların” ifadesini kullanmayı tercih etmiştir. Bir başka deyişle, göçmenlerin suçun mağduru olduğunu kabul etmiştir.

Mağdur ülkeye yasal olmayan yollardan sokulan, ülkede kalmasına izin verilen veya yurt dışına çıkarılan vatandaş veya yabancının kendisidir.

Göçmen kaçakçılığı suçu ile sınır güvenliği zedelenen devletler, suçtan zarar görmektedir. Sınır güvenliği ihlal edilen devletlerin kamu ekonomisi, kamu güvenliği ve kamu düzeni tehlikeye düşmektedir.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Maddi Unsuru

Suçun konusu, “suçun cismini teşkil eden insan veya şey” olarak tanımlanmaktadır. Göçmenler aynı zamanda suçun maddi konusunu oluştururlar.

Suçun maddi unsuru Türk vatandaşı olmayan kimsenin yasal olmayan yollarla;

1-Ülkeye sokulması

2-Ülkede kalmasına olanak sağlanması

3-Ülke dışına çıkma olanağı sağlanması veya Türk vatandaşının ülke dışına çıkmasına imkân sağlanmasıdır.

Yabancının yasal yollardan ülkeye girmesi, ancak oturma süresi sona erdiği halde yasal olmayan yollardan maddi menfaat temin ederek oturma süresinin uzatılması imkânının sağlanması halinde de söz konusu suçun maddi unsuru gerçekleşmiş olacaktır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin hakimiyetini sürdürdüğü kara toprak parçası, göller, iç deniz, karasuları ülke sayılır.

Ülke sayılan toprak parçasına veya karasularına girme veya buralarda kalma veya buralardan hukuka aykırı olarak yurt dışına çıkarma anında suç tamamlanır.

Seçimlik hareketli bir suçtur. Kanununun öngördüğü birkaç hareketin yapılması halinde de tek suç meydana gelecektir.

Serbest hareketli bir suçtur. Ülkeye sokma veya kalmasına imkân sağlama veya yurt dışına çıkarmaya imkân sağlama çeşitli şekillerde işlenebilir.

İcrai hareketle işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilir. Bir yabancının yasadışı yollardan ülkede kalmasını sağlayan bir failin fiilini fark eden yabancılar servisinde çalışan bir kamu görevlisinin olaya göz yumması halinde fiil ihmali hareketle suça iştirak olacaktır.

Göçmen kaçakçılığı suçunun oluşumu için, bir zararın ortaya çıkmış olması aranmaz, fiilin korunan hukuksal değeri tehlikeye düşürebilecek nitelikte olması, suçun oluşumu için yeterlidir. Göçmen kaçakçılığı suçu, bir soyut tehlike suçudur.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Manevi Unsuru

Suçun manevi unsurunu, doğrudan kastın yanı sıra “doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadı”nın varlığı oluşturur. Bu suç kazanç sağlama amacıyla yapılmalıdır. Amaç ya da saik kasttan önce gelen ve kastı hazırlayan bir düşüncedir. Bu suçun taksirle işlenmesi söz konusu değildir. Örneğin, dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranılması sonucu, sürücüden habersiz olarak araca, kaptandan habersiz gemiye, uçağa vb... saklanılması durumlarında doğal olarak bu suç oluşmayacaktır. Menfaatin elde edilmesi, örneğin kararlaştırılan paranın alınmış olması, suçun oluşması için gerekli değildir. Doğrudan veya dolaylı maddi yarar sağlanması konusunda anlaşılması, böyle bir vaadin yapılmış olması yeterlidir. Ayrıca menfaatin mutlak surette failin kendisine sağlanması da şart olmayıp bir başkasının yararına olması durumunda da suç oluşur. Eğer failin amacı, göçmenden cinsel yönden yararlanmak gibi maddi kazanç dışında bir amaç elde etmekse, bu suç oluşmayacaktır. Nitekim Yargıtay 8. Ceza Dairesi bir kararında göçmenleri yurtdışına çıkarmak karşılığında kendileriyle cinsel ilişki kuran sanıkların bu eylemlerini maddi yarar sağlama kapsamında kabul etmemiştir. Faildeki maddi menfaat elde etme maksadı ve göçmenlerin bu fiillere rıza göstermesi, göçmen kaçakçılığı suçunu diğer suçlardan ayır maya yarar. Bu nedenle “zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, esarete veya benzeri uygulamalara tabi kılmak” veya “vücut organlarının verilmesini sağlamak” amacıyla göçmenlerin ülkeye sokulması halinde insan ticareti suçu, “fuhuş için kullanmak veya fuhuş yapmasını sağlamak” amacıyla yapılması durumunda ise, TCK’nın 227/3. maddesindeki fuhuş suçu oluşabilecektir. Ancak 5560 sayılı yasanın 3. maddesiyle TCK’nın 80. maddesinin birinci fıkrasına “fuhuş yaptırmak” ibaresinin eklenmesi ve aynı yasanın 45. maddesiyle TCK’nın 227/3. maddesi yürürlükten kaldırılması karşısında artık fuhuş yaptırma amacıyla maddede sayılan fiillerin yapılması insan ticareti suçu kapsamına alınmıştır. Terör amacıyla veya herhangi bir maddi menfaat amacı olmaksızın hatır veya yardım amacıyla maddede belirtilen seçimlik hareketlerin yapılması durumunda bu suç oluşmayacaktır.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunun Özel Görünüşleri

Teşebbüs

Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur. Bu suça teşebbüs mümkün değildir. Zira Kanun suç, teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi, tamamlanmış gibi cezalandırılacağını hükme bağlamaktadır.

İştirak

İştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesini ifade eder. Birden çok kişinin katılımıyla bir suç işlendiğinde suça iştiraka ilişkin genel hükümlere göre ceza sorumluluğu belirlenir. Göçmen kaçakçılığı suçuna ştirak mümkündür. Ancak Kanun imkan sağlamayı suç kapsamına aldığı için yardım edenler de doğrudan bu suçu işleyenler gibi sorumlu olacaklardır.

İçtima

Suçların içtimaı bir kişinin ceza kanunu birden çok ihlal etmesi halinde söz konusu olur. Kural olarak bu durumda ihlal sayısınca suç meydana gelir. Bununla birlikte; yasada bazı hallerde birden çok ihlalin tek bir suç sayılacağı ve faile tek bir ceza verileceği öngörülmektedir. Her suç için öngörülen ceza gerçek içtima kurallarına göre belirlenir. Aynı fail tarafından işlenmiş birden çok suç bulunmasına rağmen, çeşitli nedenlerle faile tek cezanın verildiği kuruma Türk ceza hukukunda “suçların içtimaı” denmektedir. Göçmen kaçakçılığı suçu ile gerekli şartların oluştuğu takdirde suçların içtimai kurumunun oluşması mümkündür.

Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

Soruşturma Aşaması

Göçmen kaçakçılığı suçu takibi şikayete bağlı suçlardan değildir, re’sen takip edilir. Türk ceza hukukunda suçu şikayet etmek ya da ihbar etmek suretiyle ya da Cumhuriyet savcının suçun işlendiğini düşünmesi üzerine yine Cumhuriyet Savcısının yaptığı araştırmaya ceza yargılamasında soruşturma denmektedir. Bu aşamada savcı, kovuşturma aşamasına geçip geçmeye yer olup olmadığına karar vermek üzere araştırmak üzere soruşturma başlatır. Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nda soruşturma aşaması 160.maddede düzenlenmiştir. Göçmen kaçakçılığı suçuna ilişkin olarak aşağıda daha detaylı izah edileceği üzere şikayete tabi bir suç olmadığı için hem şikayet üzerine hem de savcının re-sen araştırması üzerine soruşturma başlatılabilir.

Bu suçla ilgili CMK 128. Madde uyarınca hak, alacak ve diğer malvarlıklarına elkonulabilir. Bu suç şirket faaliyeti kapsamında işlenirse CMK 133. Uyarınca şirkete kayyım atanabilir. Yine bu suçla ilgili CMK 135. Madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi koruma tedbirine başvurulabilir.

Kovuşturma Aşaması

Göçmen Kaçakçılığı suçuna ilişkin olarak, Cumhuriyet Savcısı ilk ihtimal olarak şüpheli hakkındaki soruşturmanın sonucunda suçu işlediğine dair yeterli şüphe oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek soruşturma aşamasını sonlandırabilir.  Ya da ikinci ihtimal olarak şüpheli hakkında iddianame düzenler. Ceza Mahkemesi savcı tarafından düzenlenen iddianameyi kabul ederse kovuşturma aşamasına geçilmiş olur. İşte bu yargılama süreci CMK’da kovuşturma olarak adlandırılmıştır ve CMK’nın 175. maddesinde düzenlenmiştir. Kovuşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı tarafından hazırlanan iddianamedeki eylem ve şüpheli hakkında yargılama yapılır ve şüpheli artık sanık durumuna geçer.

Göçmen Kaçakçılığı Suçunda Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Kişilerin savcılık kararı ile kolluk tarafından (polis, jandarma) belirli bir yerde tutularak serbest hareket etme özgürlüğünün kısıtlanmasına gözaltı denmektedir. Gözaltına alınma için illa hakim kararı gerekmez. CMK’ya göre gözaltı şüphelinin/kişinin hakkındaki işlemlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve tamamlanması adına kişiyi hürriyetinden alıkoyarak,  kısıtlanmasıdır. Göçmen Kaçakçılığı suçu ile yakalanan şüpheli de gözaltına alınabilir. Gözaltı kararı adli sicil kaydına (sabıka kaydı) işlemez.

Tutuklama da yine aynı şekilde geçici olarak başvurulan bir koruma tedbiridir. Tutuklama kararı ile kişinin yine özgürlüğü kısıtlanmaktadır ancak gözaltı kararından farkı ister soruşturma ister kovuşturma aşamasında olsun mutlaka bir hakim tarafından verilmelidir. Dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı şüpheli hakkında tutuklama kararı veremez.

Tutuklama hükümlerinin uygulanabilmesi için, şüphelinin göçmen kaçakçılığı suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin ve CMK’nın 100. maddesindeki koşulların bulunması gerekir. Bu koşulların varlığı halinde tutuklama hükümleri uygulanabilecektir. CMK 102/1gereğince göçmen kaçakçılığı suçunda tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.

Bir Türk veya yabancının yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmasına imkan sağlanması:

Burada yabancılara ek olarak Türk vatandaşlarının da yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkarılmalarına imkan sağlanması durumunda diğer unsurların varlığı halinde göçmen kaçakçılığı suçu oluşacaktır. Uygulamada göçmen kaçakçılığı suçunun en çok bu şekli karşımıza çıkmaktadır. Maddedeki düzenlemede tercih edilen ifadenin belirsizliği uygulamada sorunlara yol açmaktadır. “Yurtdışına çıkmaya imkan sağlamanın” dolayısıyla suçun hangi noktada tamamlandığının tespiti her zaman çok kolay olmamaktadır. Bununla yurt dışına çıkarılmanın mı yoksa çıkmak için uygun araç ve koşulların sağlanması mı kastedilmektedir? Burada yasa koyucunun amacının suçun tamamlanması açısından yasal olmayan yollardan yurt dışına çıkmanın sağlanması olsaydı “imkan sağlama” ibaresine yer vermeyeceği düşünülebilir. Örneğin, göçmenlerin tekneye bindikleri sırada veya Meriç Nehrine yakın bir noktada, tıra kaçak olarak bineceği gümrük sahasında veya bindiği gemi henüz hareket etmeden yakalanması halinde suç tamamlanmış mıdır yoksa teşebbüs aşamasında mı kalmıştır? Kanımızca burada da “yurt dışına çıkmasına imkan sağlanması” arandığına göre imkan sağlamaya yönelik hareketlerin yapılmasıyla suç tamamlanmış olacaktır.

Yasadışı olarak Afganistan, Pakistan, Hindistan, İran, Irak, Suriye, Filistin ve Afrika ülkelerinden vb... getirilerek ülkemize sokulan göçmenler karayoluyla ve çoğunlukla insanlık dışı yöntemlerle ve yine çoğunlukla İstanbul’a getirilerek burada bir süre yine çok kötü şartlarda barındırıldıktan sonra Avrupa ülkelerine gönderilmek üzere yola çıkarılmaktadırlar. Göçmenler sınır kapılarından, kara sınırlarımızdan ya da kamuoyuna en çok yansıyan şekliyle denizlerimizden yasal olmayan yollardan ülkemiz dışına çıkarılmaktadırlar. Bu suçun failleri göçmenleri bazen bir tırın içindeki yükün arasına, bazen tırda şoför kabinine, bazen yolcu veya yük gemilerine bindirerek kaçırdıkları gibi Meriç Nehrinden botla veya çoğu zaman trajik biçimde ölümle sonuçlanan Ege Denizinden teknelerle kaçırmaları da söz konusudur. Kaçırılması düşünülen göçmenlerin sayısı yöntem konusunda belirleyicidir. Kalabalık gruplar halindeki göçmenler için kullanılan yöntem teknelerle Yunan adalarına götürülme iken, 3-5 kişilik küçük gruplar ise genellikle Meriç Nehri üzerinden kaçırılmaktadır. Göçmen sayısının bir veya iki kişiden ibaret olduğu durumlarda ise tırlar, yolcu veya yük gemilerinin tercih edildiği görülmektedir. Bu suçu işleyenler aralarında işbölümü yaparak ve hatta yurtdışında yaşayan kişilerle işbirliği yaparak ülkemiz dışına çıkardıkları göçmenlerin Yunanistan içindeki ulaşım ve barınmalarını sağlayarak Avrupa ülkelerine kadar ulaşmalarını temin etmektedirler.

YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 18. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/323 Karar : 2017/6995 Tarih : 1.06.2017

TCK 79. Madde

Göçmen Kaçakçılığı Suçu

Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;

TCK’nın 79. maddesinde unsurları belirtilmekle beraber bir tanımı yapılmamış olan göçmen kaçakçılığı, Sınıraşan Örgütlü Suçlara Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine Ek Kara, Deniz ve Hava Yoluyla Göçmen Kaçakçılığına Karşı Ek Protokolün 3. maddesinde, “Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak mali ve diğer bir maddi çıkar elde etmek için, bir kişinin vatandaşlığını taşımadığı veya daimi ikametgah sahibi olmadığı bir taraf devlete yasadışı girişinin temini” şeklinde tanımlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek Dört Numaralı Protokolün 3. maddesine göre ise, hiç kimse, uyruğunda bulunduğu devletin ülkesine girme hakkından yoksun bırakılamayacaktır. Bu düzenlemelere aykırı olarak, somut olayda, soruşturma aşamasında mağdur olarak beyanlarına başvurulan yabancılar Vali Najafov ve …‘in kendi vatandaşlığını taşıdıkları Nahçıvan’a gidebilmek amacıyla sanık ile anlaştıkları görülmekle, söz konusu yabancıların TCK’nın 79. maddesindeki suçun konusunu oluşturmadıkları ve göçmen kaçakçılığı suçunun yasal unsurlarının somut olayda oluşmadığından sanığın CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca beraatine karar verilmesi gerekirken TCK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine karar verilmiş ise de, beraat hükmünün gerekçesine yönelik bir temyiz talebinin bulunmaması karşısında, bu husus sonuca etkili olmadığından bozma yapılamayacağı anlaşılmakla,

Eyleme ve yükletilen suça yönelik O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye aykırı olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 01/06/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

YARGITAY 12. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/8422 Karar : 2017/4600 Tarih : 1.06.2017

TCK 79. Madde

Göçmen Kaçakçılığı Suçu

Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarına ilişkin 24.11.2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08.10.2015 tarihli, 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilebileceği değerlendirilerek yapılan incelemede;

Olay gecesi 1.80 promil alkollü araç kullandığı anlaşılan ve adli sicil kaydına göre trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan birden çok sabıkası bulunan sanık hakkında, kastın yoğunluğu, tehlikenin ağırlığı, suçun işleniş biçimi nazara alınarak TCK’nın 61/1. maddesi uyarınca, temel cezanın alt sınırdan daha fazla uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;

Sanığın adli sicil kaydında yer alan ve tekerrüre esas alınan Bodrum 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/114-262 sayılı ve TCK’nın 79. maddesi gereğince 3 yıl 4 ay hapis cezasına ilişkin mahkumiyetinde birinci kez tekerrür hükümleri uygulanmadığı halde, sanık hakkında tekerrüre esas alınan bu ilamda da tekerrür hükümlerinin uygulandığı kabul edilerek, sanığın cezasının ikinci kez mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi;

Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükümden TCK’nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümündeki ‘‘sanığın 2. kez mükerrir olduğu’’ ibaresi ile aynı bölümün devamındaki ‘’ (2. kez) ‘’ ibaresinin hükümden çıkarılması suretiyle sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA; 01.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.