Giriş

Gizli soruşturmacı kavramı, ceza adalet sisteminde suçların aydınlatılması ve delillerin toplanması açısından önemli bir yere sahiptir. Suçlarla etkin mücadele, özellikle örgütlü suçlar ve uyuşturucu ticareti gibi ciddi suçlarla başa çıkabilmek için çeşitli özel yöntemlerin kullanılmasını gerektirir. Bu bağlamda, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, adli kolluk güçlerinin başvurduğu önemli bir koruma tedbiridir. Türkiye’de gizli soruşturmacı kullanımı, ilk olarak 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu ile hukuk sistemimize girmiş, daha sonra 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 139. maddesi ile ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir.

Gizli soruşturmacıların görevlendirilmesi, belirli suçların aydınlatılması amacıyla kamu görevlilerinin kimliklerinin gizli tutularak suç örgütlerine sızmalarını ve delil toplamalarını sağlar. Bu tedbir, özellikle örgütlü suçlar ve uyuşturucu ticareti gibi suçlar için son derece etkilidir. Ancak, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, sadece kanunda belirtilen sıkı şartlar altında yapılabilir. Bu şartlar, tedbirin hukuka uygunluğunu ve elde edilen delillerin mahkemede geçerliliğini sağlamak amacıyla konulmuştur.

CMK’nın 139. maddesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için gerekli koşulları ve sınırlamaları ayrıntılı şekilde düzenler. Bu koşullar arasında kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka türlü delil elde edilememesi ve sadece belirli katalog suçlar için uygulanabilirlik yer alır. Gizli soruşturmacı, kamu görevlisi olup, suç işleyememekle birlikte örgütün işlediği suçlardan da sorumlu tutulamaz.

Kanuni Düzenleme

CMK m.139/1’e göre; “Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi halinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hakim tarafından karar verilir”. CMK m.139 gereğince gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın, işlenen suçun Kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı görevlendirilmesinde kullanılabilecek suçlardan olması, suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması, başka yolla delil elde etme imkanının bulunmaması halinde yetkili ve görevli mahkeme tarafından görevlendirme yapılabileceği belirtilmiştir.

Tedbirin Uygulama Koşulları

Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbiri, ancak belirli şartlar altında uygulanabilir ve bu şartlar CMK 139. maddesinde detaylı olarak belirtilmiştir. Bu koşullar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Kuvvetli Şüphe Sebeplerinin Bulunması

Soruşturma konusu suçun işlendiğine dair somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması gereklidir. Bu, sadece genel bir şüphe değil, somut ve belirli delillerle desteklenmiş bir şüphe olmalıdır.

Başka Surette Delil Elde Edilememesi

Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirine başvurulmadan önce, diğer tüm delil elde etme yöntemlerinin kullanılması ve bu yöntemlerle sonuç alınamaması gerekmektedir. Başka bir deyişle, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, son çare olarak başvurulacak bir yöntemdir.

Katalog Suçlar

Gizli soruşturmacı tedbiri, sadece kanunda sınırlı sayıda belirtilen katalog suçlar için uygulanabilir. Bu suçlar, genellikle ağır ve örgütlü suçlar olup, kamu düzenine ciddi tehdit oluşturan suçlar olarak tanımlanmıştır. CMK’nın 139. maddesine göre bu suçlar şunlardır:

- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK m. 188)

- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (TCK m. 220, iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç)

- Silahlı örgüt (TCK m. 314)

- Silahlı örgüte silah sağlama (TCK m. 315)

- Silah kaçakçılığı (Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun m. 12)

- Kültür ve tabiat varlıklarına karşı suçlar (Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu m. 68 ve 74).

Tedbire Karar Vermeye Yetkili Merci

Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi kararı, soruşturma sırasında Cumhuriyet savcısının talebi üzerine sulh ceza hakimi tarafından verilir. Cumhuriyet savcısının gecikmesinde sakınca bulunan hallerde dahi doğrudan bu tedbire karar vermesi hukuken mümkün değildir.

Gizli Soruşturmacının Kimliği

Gizli soruşturmacının kimliği değiştirilebilir ve bu kimlikle hukuki işlemler yapılabilir. Kimliğin oluşturulması ve devam ettirilmesi için gerekli belgeler hazırlanabilir, değiştirilebilir ve kullanılabilir. Bu durum sahtecilik suçu oluşturmaz, çünkü yasa hükmü yerine getirilmiştir ve bu bir hukuka uygunluk sebebi teşkil eder.

Yargı Kararları ve Hukuka Uygunluk

Gizli Soruşturmacıların Elde Ettiği Delillerin Hukukiliği

Gizli soruşturmacıların elde ettiği delillerin hukuka uygun olması önemlidir. Gizli soruşturmacı kararı kanuna uygun bir şekilde alınmalıdır. Kanuna uygun gizli soruşturmacı kararı alınsa dahi soruşturmacı, görevini yerine getirirken suç işlememeli ve suç işlemeye teşvik etmemelidir. Ajan provokatör olarak hareket etmesi, kişileri suç işlemeye teşvik etmesi yasaktır ve bu durumda elde edilen deliller hukuka aykırı sayılır.

Örneğin, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 13.03.2023 tarihli ve 2021/15492 E., 2023/2074 K. sayılı kararında, gizli soruşturmacıların, faili suça teşvik etme veya delil üretme amacıyla hareket etmeleri halinde elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir​ ​. Aynı şekilde, Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 22.02.2023 tarihli ve 2022/13792 E., 2023/1332 K. sayılı kararında, gizli soruşturmacıların kışkırtıcı ajan olarak hareket ettikleri durumlarda elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğuna hükmedilmiştir​ ​. Bu kararlar, gizli soruşturmacıların görevlerini yerine getirirken hukuka uygun davranmalarının önemini vurgulamaktadır.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 139. maddesi, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için gerekli koşulları ve sınırlamaları düzenler. Bu hükümlere uygun olarak alınan kararlara dayanarak yapılan işlemler geçerlidir. Ancak, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi kararı alınmadan elde edilen deliller hukuka aykırı kabul edilir ve yargılamada kullanılamaz.

Yargıtay 10. Ceza Dairesi’nin 07.06.2023 tarihli ve 2023/6547 E., 2023/5289 K. sayılı kararı bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Bu kararda, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin bir karar alınmadan yapılan teknik izleme ve görüntüleme işlemleri sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olduğu ve hükme esas alınamayacağı belirtilmiştir

AİHM Kararları ve Hukuka Uygunluk

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) de gizli soruşturmacıların faaliyetlerinin hukuka uygunluğuna dikkat çeker. AİHM kararlarında, gizli soruşturmacıların adil yargılanma hakkını ihlal edecek şekilde hareket etmemesi gerektiği vurgulanır. Kışkırtıcı ajan olarak hareket eden gizli soruşturmacıların elde ettiği deliller, adil yargılama hakkını ihlal ettiğinden hukuka aykırı kabul edilir ve yargılamada kullanılamaz​

Bu kapsamda, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi tedbirinin hukuka uygun olması için, yetkili mercilerce karar alınması ve bu karara dayanarak hareket edilmesi gerekmektedir. Karar alınmadan yapılan işlemler sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılacağı ve bu delillerin yargılamada kullanılmasının mümkün olmadığı açıktı

Gizli Soruşturmacıların Elde Ettiği Delillerin Hukuka Uygunluğu: Hukukçuların Görüşleri

Prof. Dr. Ersan Şen

Prof. Dr. Ersan Şen, gizli soruşturmacıların delil toplama süreçlerinde hukuka uygun davranmalarının gerekliliğini vurgular. Yargıtay 10. Ceza Dairesi'nin 07.06.2023 tarihli kararına atıfta bulunarak, örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilemeyeceğini ve teknik araçlarla izleme kararı olmadan yapılan izleme ve görüntüleme işlemlerinin hukuka aykırı olduğunu belirtir. Bu tür delillerin mahkemede geçerli olmadığını savunur​

Prof. Dr. Veli Özer Özbek

Prof. Dr. Veli Özer Özbek, gizli soruşturmacıların hukuki sınırlarının belirsizliği nedeniyle hukuk devleti ilkeleri açısından ciddi sorunlar yarattığını ifade eder. Özellikle gizli soruşturmacıların kışkırtıcı ajan gibi hareket etmemesi gerektiğini vurgular. Gizli soruşturmacının failde suç işleme kastı yaratmasının hukuka aykırı olduğunu ve bu şekilde elde edilen delillerin meşru kabul edilemeyeceğini savunur​

Yener Ünver ve Hakan Hakeri

Yener Ünver ve Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku alanında yazdıkları ders kitabında, gizli soruşturmacının genel kolluk yetkileri dahilinde delil toplama yetkisine sahip olduğunu ancak bu yetkinin sınırlandırılması gerektiğini belirtirler. Gizli soruşturmacının örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş suçlarda görev yapması gerektiğini ve bu şartlar sağlanmadığında elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılacağını savunurlar

Sonuç

Gizli soruşturmacı koruma tedbiri, ceza adalet sisteminin etkinliğini artırmak ve ciddi suçlarla mücadele etmek amacıyla kullanılan önemli bir yöntemdir. Ancak, bu tedbirin uygulanmasında hukuka uygunluk, adil yargılama hakkının korunması ve delillerin geçerliliği açısından kritik bir öneme sahiptir. Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi, yasal düzenlemelere ve sıkı şartlara tabidir. Bu şartlar, tedbirin keyfi kullanılmasını önlemek ve elde edilen delillerin hukuka uygunluğunu sağlamak amacıyla getirilmiştir.

Gizli soruşturmacı tedbirinin hukuka uygun şekilde uygulanması, delillerin mahkemede geçerliliğini sağlamakla birlikte, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması açısından da önemlidir. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller, adil yargılama hakkını ihlal eder ve yargılamada kullanılamaz. Bu nedenle, gizli soruşturmacıların faaliyetleri sıkı bir denetim altında tutulmalı ve hukuka uygunluk sürekli olarak gözden geçirilmelidir.

Özellikle Yargıtay ve AİHM kararları, gizli soruşturmacıların elde ettiği delillerin hukuka uygunluğuna ilişkin önemli kriterler ortaya koymaktadır. Bu kararlar, gizli soruşturmacıların görevlerini yerine getirirken suç işlememeleri, suç işlemeye teşvik etmemeleri ve ajan provokatör olarak hareket etmemeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi kararı alınmadan yapılan işlemler sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı sayılacağı ve yargılamada kullanılamayacağı belirtilmiştir.

Hukukçuların görüşleri de gizli soruşturmacı tedbirinin hukuka uygun olarak uygulanması gerektiğini desteklemektedir. Bu tedbirin doğru uygulanması, ceza adalet sisteminin etkinliğini artırırken aynı zamanda bireylerin haklarının korunmasını da sağlar. Gizli soruşturmacıların hukuka uygun olarak görevlendirilmesi ve faaliyetlerinin denetlenmesi, hem suçla mücadelede etkinliği hem de adil yargılama hakkını sağlamada önemli bir rol oynar. Bu nedenle, gizli soruşturmacıların faaliyetlerinin hukuka uygunluğu sürekli olarak gözden geçirilmeli ve gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Sonuç olarak, gizli soruşturmacı tedbiri, doğru uygulandığında ceza yargılamasında etkin bir araç olabilir. Ancak, hukuki şartlara uyulmadığında ve adil yargılanma hakkı ihlal edildiğinde, elde edilen delillerin yargılamada kullanılamayacağı açıktır. Bu nedenle, gizli soruşturmacıların faaliyetlerinin sürekli denetim altında tutulması ve hukuka uygunluk konusunda titizlikle hareket edilmesi gerekmektedir. Gizli soruşturmacı tedbirinin doğru uygulanması, ceza adalet sisteminin etkinliğini artırırken, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını da sağlar. Bu nedenle, hukuka uygunluk ve adil yargılama hakkı, gizli soruşturmacı tedbirinin uygulanmasında her zaman ön planda tutulmalıdır.