Örneğin; hakkında TCK m.221/4 uygulanarak, terör örgütü üyeliğinden 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verilen bir hükümlü açık ceza infaz kurumuna ne zaman ayrılabilir?

3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasının 3/4’ü 28 aydır. 12 ay denetimli serbestlik süresi düşüldüğünde, hapis cezasının 16 ayının infaz kurumunda geçirilmesi gerekmektedir.

5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu m.14/2’de, hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına ilişkin esas ve usullerin yönetmelikte gösterileceği düzenlenmiştir. 5275 sayılı Kanun m.14/2’ye dayanılarak çıkarılan Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin 6. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendinde, TCK m.221’den faydalanan hükümlünün koşullu salıverilmesine 2 yıl kala açık ceza infaz kurumuna alınacağı öngörülmüştür. Bu durumda, kapalı ceza infaz kurumunda 4 ay tamamlayan hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılması gerekmektedir.

6291 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen 3. maddeye göre;

“1) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla koşullu salıverilmelerine bir yıldan az süre kalan;

a) Açık ceza infaz kurumunda bulunan,

b) Kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumuna ayrılma şartlarını taşıyan,

İyi halli hükümlülerin talepleri halinde, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına karar verilebilir.

(2) Koşullu salıverilmelerine bir yıl kala açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkını kazanan hükümlüler, bu infaz usulünden en fazla altı ay süreyle yararlanırlar.

(3) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 105 inci maddenin dördüncü fıkrası hükmüne göre mahkumiyet sürelerinin geriye kalan yarısı kamuya yararlı bir işte çalışmak suretiyle infaz edilmekte olan hükümlüler hakkında aşağıdaki şekilde işlem yapılır:

a) Koşullu salıverilme süresini tamamlamayanların cezalarının infazına 105/A maddesi hükümleri uyarınca devam olunur.

b) Koşullu salıverilme süresini tamamlayanların infaz dosyası 107 nci ve 108 inci maddeler uyarınca işlem yapılmak üzere ilgili mahkemeye gönderilir”.

Uygulamada; 5275 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasının hatalı ve hükümlü aleyhine yorumlandığı, bu hatalı ve aleyhe yorum doğrultusunda; 4 ay kapalı ceza infaz kurumunda, 6 ay açık ceza infaz kurumunda ve 18 ay da dışarıda denetimli serbestlikte mi, yoksa 10 ay kapalı infaz kurumunda, 6 ay açık ceza infaz kurumunda ve 12 ay dışarıda denetimli serbestlikte mi hapis cezasının infazı tamamlanacağı hususunda tereddüt yaşandığı görülmektedir. Bunun yanında örneğin, hapis cezasının 1/3’ünün kapalı ceza infaz kurumunda çeken hükümlünün, açık ceza infaz kurumuna geçebileceğine dair bir görüş de bulunmaktadır. Bu halde, etkin pişmanlığın sağladığı faydanın ne olduğu sorusu akla gelebilmektedir. Belirtmeliyiz ki; TCK m.221’de suç örgütünde etkin pişmanlık müessesesinde, failin etkin pişmanlık göstermek suretiyle elde ettiği yarar, ya cezasızlık veya hapis cezasının indirilmesi olmaktadır. Ceza Hukuku bakımından etkin pişmanlık; açık ceza infaz kurumuna ayrılma süresi hariç olmak üzere, hapis cezasının infazı düşünülerek kaleme alınmamıştır. Çünkü TCK m.221, bir Ceza Hukuku müessesesidir. Ancak açık ceza infaz kurumuna ayrılma süresi bakımından, etkin pişmanlıktan yararlananlar yönünden lehe düzenleme bulunmaktadır.

5275 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi; bu maddenin yürürlüğe girdiği 11.04.2012 tarihi itibariyle cezaevinde olup, maddede aranan şartları taşıyanlar için geçerlidir. Maddenin 1. fıkrasında; maddenin yürürlüğe girdiği 11.04.2012 tarihi itibariyle koşullu salıverilmesine 1 yıl kalan, açık ceza infaz kurumunda bulunan veya bu kurumlara ayrılma hakkı kazanan hükümlülerin talepleri halinde koşullu salıverilme tarihine kadar denetimli serbestlikten faydalanabileceği şeklinde geçici ve özel bir infaz usulü düzenlenmiştir. Maddenin 2. fıkrasında da “bu infaz usulünden en fazla altı ay süreyle yararlanırlar” ibaresine yer verilerek, birinci fıkraya atıf yapılmıştır. Bir başka ifadeyle; maddenin 2. fıkrasında, 1. fıkrada açıklanan infaz usulünün koşullu salıverilmesine 1 yıl kala açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazanacak hükümlüler yönünden hangi şartlarda tatbik edileceği ile ilgili ayrı bir düzenleme öngörülmüştür. Dolayısıyla, maddenin 2. fıkrası da ancak 11.04.2012 tarihi itibariyle cezaevinde infazı yapılan hükümlüler hakkında tatbik edilebilecek geçici ve özel bir düzenlemedir. Maddenin yürürlük tarihi 11.04.2012 olduğundan, bu tarihte cezaevinde olup da maddede aranan şartlara sahip olmayan veya bu tarihten sonra cezasının infazına başlanan hükümlüler yönünden İnfaz Kanunu m.105/A tatbik edilecektir.

Ayrıca; TCK m.221 uyarınca etkin pişmanlıktan faydalanan hükümlülerin 5275 sayılı Ceza İnfaz Kanunu’nun geçici 3. maddesine tabi tutulması, maddede aranan koşullu salıverilme süresi itibariyle de mümkün değildir. Çünkü Kanunun Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasında “koşullu salıverilmelerine bir yıl kala açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkını kazanan hükümlüler” ibaresine yer verilmiş olup, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-c’de ise “5237 sayılı Kanunun 221 inci maddesinden yararlananların koşullu salıverilme tarihine iki yıldan az süre kalması” şartı aranmaktadır. Etkin pişmanlıktan faydalanan hükümlüler, koşullu salıverilmelerine iki yıldan az süre kaldığında açık cezaevine ayrılma hakkı kazandığından, 5275 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesinin 2. fıkrasında aranan “koşullu salıverilmesine bir yıl kala açık ceza infaz kurumuna ayrılma hakkını kazanan hükümlü” şartı gerçekleşmediğinden, bu maddenin tatbiki mümkün değildir.

Tüm bu açıklamalar doğrultusunda; yukarıda yer verilen sorunda denetimli serbestlikten faydalanma süresi 1 yıl olarak uygulanmalıdır. Açık ceza infaz kurumuna ayrılma konusunda ise, Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği m.6/2-c uygulanacaktır.

Özetle; 3 yıl 1 ay 15 gün cezanın koşullu salıverilme süresi 3/4 oranı üzerinden hesaplandığında, koşullu salıverilmeden faydalanmak için infazı gereken süre 2 yıl 4 ay 5 gündür. Bu sürenin 1 yılı denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak dışarıda infaz edilecektir. Hükümlünün açık ceza infaz kurumuna ayrılabilmesi için kapalı kurumda geçirmesi gereken süre ise, 4 ay 5 gündür.

Hükümlü, 4 ay 5 gün kapalı kurumda kaldıktan sonra açık ceza infaz kurumuna geçebilmeli ve açık infaz kurumunda 1 yıl kaldıktan sonra denetimli serbestlikten faydalanmalıdır.

Sonuç olarak;

a. 11.04.2012 tarihinde açık cezaevinde bulunan veya kapalı cezaevinde bulunup da açık kuruma ayrılma hakkını kazanan ve koşullu salıverilmesine 1 yıldan az süre kalan hükümlüler, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmını denetimli serbestlik altında geçirirler.

b. 11.04.2012 tarihinden sonra açık cezaevinde bulunan veya kapalı cezaevinde bulunup da açık kuruma ayrılma hakkını kazanan hükümlüler hakkında ise, doğrudan Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’ya göre denetimli serbestlik tatbik edilir.

c. 11.04.2012 tarihinde açık cezaevinde bulunan veya kapalı cezaevinde bulunup da açık kuruma ayrılma hakkını kazanan, açık cezaevine ayrılabilmek için koşullu salıverilmesine 1 yıl kalması gereken hükümlüler, denetimli serbestlik tedbirinden en fazla 6 ay süre ile faydalanabilir. 11.04.2012 tarihinden sonra cezasının infazına başlanan veya açığa ayrılan veya açığa ayrılma hakkı kazanan hükümlüler ise, Ceza İnfaz Kanunu m.105/A uyarınca 1 yıl süre ile denetimli serbestlikten faydalanabilir.

d. 6291 sayılı Kanunun 2. maddesi ile 5275 sayılı Kanuna eklenen Geçici 3. madde, denetimli serbestlik müessesesi hakkında geçiş hükmü öngörmüş, geçici ve özel bir düzenleme olup, denetimli serbestlik müessesesinin genel hükmü Ceza İnfaz Kanunu m.105/A’dır. Kanaatimizce; yazımıza konu hükümlülükte denetimli serbestlik süresi 1 yıl olup, geçiş hükmü olarak nitelendirdiğimiz Geçici 3. madde burada uygulanamaz.

Her ne kadar Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılma Yönetmeliği’nin “Kapalı kurumdan açık kuruma ayrılacak hükümlüler” başlıklı 6. maddesinin 1. fıkrasının, açık infaz kurumuna ayrılmada genel ve temel şartları belirlediği, ikinci fıkrasında da açık kurumlara ayrılabilmek için bazı suçlar yönünden ayrı ve ek özel şartlar getirildiği, dolayısıyla 6. maddenin 2. fıkrasında dört bent halinde sayılan şartların maddenin 1. fıkrasında gösterilen şartlara “ek” olarak aranması gerektiği ileri sürülse de;

Hem 6. maddenin yazım tekniği ile “ayrıca” kelimesinin anlamı ve hem de aynı konuda daha önce yürürlükte olup da 02.09.2012 tarihinde yürürlükten kaldırılan Hükümlülerin Açık Ceza İnfaz Kurumlarına Ayrılmaları Hakkında Yönetmelik’in “İki yıldan fazla cezası bulunan hükümlüler” başlıklı 6. maddesi dikkate alındığında, yürürlükte olan Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrası tarafından, fıkrada sayılan suçlar yönünden ek şartların getirilmediği, bu fıkra ile maddenin 1. fıkrasında sayılan suçların ayrı değerlendirilmesi gerektiği, 2. fıkranın her bir bendinde öngörülen şartların, 1. fıkrada sayılan şartlardan ayrı ve bağımsız olarak değerlendirilmesinin isabetli olacağı, 2. fıkrada geçen “Açık kurumlara ayrılabilmek için, ayrıca;” ibaresinin, maddenin 1. fıkrasına ek şartlar olarak kabul edilemeyeceği, yürürlükte olan 6. maddenin benzeri olan eski Yönetmeliğin 6. maddesinde, 1. ve 3. fıkralarda sayılan suçlar yönünden ayrı ve bağımsız şartların sayıldığı, 3. fıkrada yer alan suçlar bakımından aranan şartlara ek olarak 1. fıkrada bulunan şartların aranmadığı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kısıtlandığı noktada, Anayasanın 13. maddesine uygun olarak açık kanun ve kanuna uygun yönetmelik hükümlerinin olması gerektiği, yürürlükte olan 6. maddenin 2. fıkrası incelendiğinde, bu yönde bir ek kısıtlamanın tanımlanmadığı, eski Yönetmeliğin 6. maddesinin ilk fıkrası ile 3. fıkrasının (b) bendinin 3. alt bendinin yeni Yönetmeliğin lafzının ve amacının yorumlanmasında dikkate alınması gerektiği, eski Yönetmeliğin 6/3-b-3 hükmünde yer verilen yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumuna gönderilenler için aranan “geriye kalan toplam cezalarının üçte birini bu kurumlarda iyi halli olarak geçirmesi” şartının, ilk fıkrada yer alan “cezaları yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları veya kapalı ceza infaz kurumlarının yüksek güvenlikli bölümlerinde infaz edilenlerden toplam cezalarının üçte birisi bu kurumlarda iyi halli olarak geçiren” şartından bağımsız olarak ayrıca gösterildiği, buna göre yukarıda belirttiğimiz aksi görüşün, yani yeni Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasında sayılan şartların 1. fıkraya ek ve özel şartlar olduğuna dair düşüncenin kabul edilir olamayacağı, gerek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına getirilebilecek sınırlama usulü, gerekse de eski Yönetmeliğin 6. maddesinde öngörülen düzenleme usulü dikkate alındığında, hükümlü lehine değerlendirme yapılması gerektiği, böylece etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlülerin yalnızca Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendine tabi olduğu, etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlüler yönünden, eski Yönetmeliğin 6. maddesinin 3. fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendinde aynı bendin (3) numaralı alt bendinde olduğu gibi “toplam cezalarının üçte biri” şeklinde bir kısıtlamaya yer verilmediği, yeni Yönetmelikte de etkin pişmanlıktan faydalanan hükümlülere ilişkin alt bendin aynen korunduğu, etkin pişmanlıktan faydalanan hükümlülere ilişkin alt bendin lafzında hiçbir değişiklik yapılmaması karşısında, yeni Yönetmeliğin 6. maddesinin hükümlü aleyhine yorum yapılmasını gerekli kılacak açık bir düzenlemeyi içermediği sonucuna varılmalıdır. Buna göre; etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlüler yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumunda veya kapalı ceza infaz kurumlarının yüksek güvenlikli bölümlerinde bulunsalar da, toplam cezalarının üçte birini bu kurumlarda geçirme zorunluluğu açıkça öngörülmediğinden, sadece Yönetmeliğin 6. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendine tabi tutulmaları gerekir.

Bir an için Yönetmeliğin 6. maddesinin tatbiki ile ilgili yukarıda ortaya koyduğumuz görüşten hareketle, maddenin bazı bentlerinde ve özellikle 2. fıkrasında “iyi hal” ön koşulunun yer almadığı, bu nedenle bu ön şartın hükümlüler için aranmayacağının söylenebileceği düşünülse bile;

Yönetmeliğin 6. maddesinde açık kuruma ayrılmak için koşullu salıverilme tarihine belirli süre kalmasının öngörüldüğü, iyi halini korumayan hükümlülerin koşullu salıverilme tarihlerinin belirlenmesinin mümkün olmayacağı, “iyi hal” şartının hükümlünün koşullu salıverilmeden faydalanabilmesi için zorunlu olduğu, hükümlülerin açık kuruma ayrılmalarının şartlarından birisinin koşullu salıverilme tarihlerine bir kısım suçlar yönünden ayrı ayrı belirlenen sürelerin kalması olduğu, hükümlünün koşullu salıverilme tarihinin belirlenebilmesi için “iyi halli” olması gerektiği, iyi halini kaybeden hükümlünün koşullu salıverilme tarihinin de değişeceği ve dolayısıyla açık kuruma ayrılmasının da gecikeceği düşünüldüğünde, Yönetmelik maddesinde her bir bent yönünden ayrı ayrı  “iyi hal” koşuluna yer verilmemesinin sonucu değiştirmeyeceği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un m.107’de öngörülen “iyi hal” kavramının bu noktada yasal dayanak olduğu, bu sebeple 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un “Açık ceza infaz kurumları” başlıklı 14. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hükümlülerin açık ceza evlerine ayrılmalarına ilişkin esas ve usullerin yönetmelikte gösterileceğine dair hükümden hareketle, Yönetmeliğin 6. maddesinin bazı bentlerinde “iyi hal” şartının gösterilmemesinin önem taşımayacağı, bu gerekçeden hareket edilerek, etkin pişmanlıktan faydalanan hükümlülerin açık kurumlara ayrılması konusu ile ilgili yukarıda belirtilen görüşün eleştirilemeyeceği, çünkü yukarıda yer verilen görüş ile koşullu salıverilmenin yasal ön şartı olan “iyi hal” şartının farklı konular olduğu açıktır.

Yeri gelmişken; TCK 221/5 hükmü gereği bir yıl denetmeli serbestlik tedbirinin infazı, verilen hapis cezasının tamamen infazından sonra mı başlar?

TCK m.221/5, infazdan sonra uygulanmak üzere mahkemece hükmedilecek denetimli serbestliği düzenlemektedir. Bu düzenlemenin amacı, etkin pişmanlıktan yararlanan hükümlünün infazdan sonra bir süreliğine takip edilmesi olarak düşünülebilir. Ceza İnfaz Kanunu m.105/A'da öngörülen denetimli serbestlik ise, hükümlünün cezaevinden daha erken ayrılmasına imkan sağlayan, hükümlü lehine olan ve infaz hakimi tarafından karar verilen, infaza ilişkin bir müessesedir.

.

Prof. Dr. Ersan Şen

Av. Beyza Başer

.

----------------

(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)