“ANAYASA ALTINDA VATANDAŞLARA SAĞLANAN TÜM HAKLAR,
BAĞIMSIZ VE ERDEMLİ BİR YARGI TARAFINDAN GARANTİ EDİLMEDİKÇE,
HİÇBİR DEĞER DEĞİLDİR VE SADECE BİR BALONDUR”.
Andrew Jackson
Adalet sistemi, hükümetin hukuku nasıl koruduğu ve kamu düzenini nasıl sağladığının önemli bir parçasıdır ve bu da onu önemli bir sorumluluk alanı haline getirir. Adalet Bakanlığı, mahkemeler ve mahkemeler sistemi, yargı, cezaevleri, denetimli serbestlik hizmeti ve adli yardım dahil olmak üzere adalet sisteminin çoğu işlevini finanse etmekten ve denetlemekten sorumludur.
Ronald Coase, Sosyal Bedel Sorunu/The Problem of Social Cost (1960) adlı eserinde “işlemler bedeli yüksek olduğunda kurumlar önem kazanmaktadır” diyerek genel fikri ortaya koymuştur. Yargı sisteminin yürütülmesi de maliyetlidir. Bu maliyetlerin büyüklüğünü ve kimler tarafından karşıla- nacağını oyunun kuralları belirler.
Bu konudaki başlıca sorulara bakıldığında görülen tablo şöyledir: Yargısal performans ve yönetimsel hesap verebilirlik nasıl ölçülmelidir? Hâkimlerin ve yasal sürecin eylemlerini veya etkinliğini izleme, karşılaştırma ve yorumlama yetkisi ve kapasitesine kim sahip olmalıdır? Daha verimli yargısal performans için herhangi bir teşvik varsa, hangi teşvikler mevcuttur ve bu teşvikler zorunlu olarak daha iyi adalet sonuçlarını teşvik eder mi?
Yargı bütçesine ayrılan miktar (yüksek bir korelasyon ilişkisi içinde) yargının iyileştirilmesi ve halkın olumlu bir imaj beslemesi sorununun odağında bulunmaktadır. Yargının etkili işlevi ve kalitesi, ekonomik performans için de önemli görülmektedir.1 Kimse, modern yüksek gelir seviyesine sahip bir toplum üretkenliğini anarşik bir ortamda gerçekleştiremez/sürdüremez. Ne var ki, çoğu ülkelerde yargının etkili işlevi için kaynaklar yeterli değildir. Yargıya bütçeden ayrılan payın yüksekliği, hükümet açısından hakların daha iyi korunmasına verdiği değer açısından inancını sergilemektedir. Diğer bir anlatımla, yargının standart niteliklerini gerçekleştirmek üzere nispeten yüksek bir bütçe payının ayrılması gereği belirmektedir. Yalnız, bütçenin artırılması, yargının etkinliği algılaması için yeterli olmayıp; yeni bütçenin adliye örgütünü geliştirmek üzere etkili bir biçimde kullanıldığına halk açıkça inanmalıdır. Performans eksikliği ve bazı adli sistemlerin etkisizliği ile zayıf finansal kaynaklar arasında bir korelasyon olabilirse de bunun karşıtı her zaman geçerli değildir: Yüksek parasal kaynaklar her zaman iyi performans ve adli sistemlerin etkililiğini garanti etmemektedir. Adalet sisteminde gereksiz işler ve duruşmaların vergi mükelleflerine bedeli oldukça yüksektir. Bu bedelin büyük bir yüzdesi, sorunlara büyümeden erken bir zamanda yapılan müdahaleler yerine süreç adaletine tahsis edilmektedir. Çıkarım olarak, fazlaca bütçe payının yegâne çözüm olduğu zamanı geçmiş bir düşüncedir. Hükümetler için öncelikli görev bütçe açığının kapatılması ve adalet sisteminin de bu konuda üstüne düşeni yerine getirmedir.2
Performansa dayalı bütçeleme uygulamaları, adalet sektöründe iyi bütçe yönetiminin temel niteliklerini belirler. Bunlar özellikle, programa dayalı/performansa dayalı bütçeleme ve yönetim kavramlarının, kıt mali kaynakların tahsisini ve kullanımını iyileştirmek ve yargı yönetimine ek bağımsızlık ve etkinlik getirmek için nasıl ve nerede kullanılabileceğini belirler. Bunlar, yargı sistemlerinin yönetimini çağdaşlaştırmak ve iyileştirmek isteyen ülkelerin özel ihtiyaçlarına kolayca uyarlanabilen iyi bütçeleme uygulamalarıdır.
"Performans bütçeleme" yöntemlerinin tek bir modeli olmayıp, "herkese uyan tek bir" yaklaşım basitçe mümkün değildir. Bununla birlikte, adalet sektöründe yönetimsel ve finansal performansı artırmak için modern kavram ve tekniklerin etkili bir şekilde tanıtılması için gerekli olan temel özellikler veya ilkeler vardır. Bunlara egemen olması gereken ölçütlere (bakış açısını ve amaç değer olarak) aşağıda yer verilmiştir.
Bütçeleme Sürecinin Değerlendirme Ölçütleri
Bakış açısı |
Amaç |
Vatandaş |
Sosyal ve ekonomik etkinlik |
Kullanıcı |
Hizmet kalitesi |
Vergi mükellefi |
Verimlilik |
Bu doğrultuda aşağıda yer alan ölçütler önemli parametreler olarak belirmektedir:
- İyi gelişmiş, saygın ve nispeten istikrarlı yargı sistemi;
- Nispeten iyi gelişmiş kamu yönetimi ve kamu mali yönetimi sistemi;
- Yargı sisteminde performans yönetimi ve bütçeleme kavramları deneyimi.
Yargının kamu bütçeleri çalışmasının başlangıç noktası, yalnızca mahkemelerin düzgün işleyişine yönelik bütçe harcamalarının değil, aynı zamanda vatandaşlara sağlanan adli yardıma ilişkin bütçe harcamalarının da dikkate alındığı kişi başına mahkeme harcamalarının analizidir. Bütçe harcamalarına ilişkin verilerin tek bir tabloda sunulmasının, ülkeden ülkeye zaman zaman farklılık gösteren mahkeme finansmanı düzeyleri arasındaki ciddi farkı açıkça ortaya koyduğunu belirtmek gerekir. Bu durum, Avrupa Konseyi'nin bütçe harcamaları oldukça farklı düzeylerde olan ülkeleri mahkeme sisteminde bir araya getirdiğini göstermektedir ki bu da bu bölgesel organizasyon çerçevesinde ülkeler arasındaki entegrasyonun düşük düzeyde olduğunu ve aralarında ciddi siyasi ve ekonomik farklılıklar olduğunu göstermektedir. Komisyon'un raporu, görünüşe göre okuyucuyu alt etmeye çekici gelen bu gerçeği diplomatik bir şekilde gizlemekte ve yalnızca mahkemelerin finansmanındaki farkın “önemli” olduğunu belirtmektedir.
Avrupa yargı sistemlerinin kalitesini değerlendiren Yargının Etkinliği Avrupa Komisyonu (CEPEJ) raporuna göre, yargısal performans için büyük yargı bütçesi gerekli bir koşul olarak görülmektedir. Bu raporda,
“Bazı yargı sistemlerindeki performans ve etkililik eksikliği ile mali kaynakların zayıflığı arasında bir korelasyona işaret edilmektedir.”(2010:291)
Program: HUKUK ve ADALET
Programı Yürüten İdareler: • Anayasa Mahkemesi • Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu • Danıştay • Hakimler ve Savcılar Kurulu • Hazine ve Maliye Bakanlığı • Türkiye Adalet Akademisi • Yargıtay • Adalet Bakanlığı (Kaynak: 2025-2027 Dönemi Bütçe Hazırlama Rehberi s.166).
Türkiye’ye bakıldığında yargının bütçe payında üvey evlat muamelesi gördüğü Yargıtay ve Türkiye Barolar Birliği Başkanlarınca dile getirilmiştir. Nitekim, 2007 yılı Adalet Bakanlığı bütçe görüşmelerin- de ödeneklerin tasarruflu kullanılması için mahkemeler ve başsavcılıklara genelge gönderildiği; borçların geciktirilmesi sebebiyle Bakanlık aleyhine alacak davaları açıldığı dile getirilmiştir. Türkiye’de yıllardır sızlanma konusu olmasına karşılık Adalet Bakanlığı’na ayrılan oran %1’lerde kalmıştır. Bakanlıkça diğer kurumlara ödenmesi gereken borçlardan kısıtlama yapılamadığı için yargı hizmetlerinde tasarrufa gidilmesi artık geleneksel bir yöntem haline gelmiştir. Tüm bu dar boğaza karşın yargı sistemine ciddi boyutta harcama getirecek örneğin denetimli serbesti/istinaf gibi kurumlara yer verilmesinin rasyonelliğini anlamakta güçlük çekilmektedir.
Cumhuriyetin ilk yıllarında tüm zorluklara ve olanaksızlıklara rağmen bütçeden yargıya ayrılan payın bugünün 4–5 katı olduğu bilinmektedir. Nitekim, 1924 yılı bütçesinde ayrılan pay 4,6 milyon ₺ (%3.9) iken 1938 yılında 9,6 milyon ₺ (% 3,2) olmuştur.3 Ne var ki, bütçe azlığı yalnızca Türkiye’nin sorunu değildir. Avrupa Adaletin Etkinliği Komisyonu raporunda (2010), Fransa’da yargıya ayrılan bütçenin de çok düşük olduğu, 43 ülkenin yer aldığı yargı bütçesi listesinde Fransa’nın 37. sıraya gerilediği görülmektedir.
Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013) Adalet Hizmetleri Özel İhtisas Komisyonu Raporuna göre, “Komisyon üyelerinin tartışmasız olarak kabul ettikleri tek gerçek, adalet hizmetleri için bütçeden ayrılan payın azlığı olmuştur. Bütçeden ayrılan payın yargıda ciddi bir reform düşüncesinin ve gerçekleştirilmesinin önündeki en büyük engel olduğunun özellikle vurgulanması kararlaştırılmıştır.”4 Bu tespit 2011 yılı bütçesinden yargıya ayrılan pay miktarı ile varlığını korumaktadır. Belli bakanlıklar bakımından (2011) ayrılan payların dağılımına aşağıda yer verilmiştir.
Maliye Bakanlığı 72,2
Hazine Müsteşarlığı 59,8
Çalışma Bakanlığı 35,9
Millî Eğitim Bakanlığı 34,1
Sağlık Bakanlığı 17,2
Milli Savunma Bakanlığı 16,9
Adalet Bakanlığı 4,8
*Milyar
Uzun Vadeli (2024-2053) Gelişmenin Stratejisi ve On İkinci Kalkınma Planının (2024-2028) Temel Amaç ve İlkeleri ile Hedef ve Politikaları” başlıklı ikinci bölümde, planın eksenleri, gerçek içeriği gizleyecek şekilde, beş ana başlık altında, “istikrarlı büyüme, güçlü ekonomi”, “yeşil ve dijital dönüşümle rekabetçi üretim”, “nitelikli insan, güçlü aile, sağlıklı toplum”, “afetlere dirençli yaşam alanları, sürdürülebilir çevre” ve “adaleti esas alan demokratik iyi yönetişim” olarak belirlenmiştir.
2003-2018
Aşağıda yer alan tabloda adalet harcamalarının gelişimi 2002-2018 dönemi için ele alınmıştır.
Kaynak: Adalet Bakanlığı, Strateji Geliştirme Başkanlığı
Türk yargı sistemine (mahkemeler, savcılıklar ve adli yardım için) ayrılan toplam bütçe mutlak rakamları veya kişi başına düşen GSYH’ye oranı açısından çoğu Avrupa ülkesinden düşüktür. Avrupa Etkin Yargı Komisyonu (CEPEJ)5 2008 raporuna göre, Türkiye’de 2006 yılında mahkemelere, savcılık hizmetlerine ve adli yardıma tahsis edilen bütçe miktarı 522.486.876 € idi. Aynı yıl Almanya (nüfusu: 82 351 000) ve İtalya’da (nüfusu: 58 751 711) aynı kalemlere ayrılan bütçe sırasıyla 8.731.000.000 € ve 4.088.109.198 € idi. 2010 raporuna göre (2008 rakamları), Türkiye’de mahkemelere, savcılık hizmetlerine ve adli yardıma tahsis edilen toplam yıllık bütçe, 786.503.133 € idi. Aynı yıl bu kalemlere ayrılan bütçe miktarı Fransa için 3.692.145.526 €, İtalya için 4.282.629.598 €, Polonya için 1.560.094.000 € ve İspanya için 3.906.088.640 € idi.
Ülke |
Yargı sistemi bütçesi |
Ülke |
2006 -2008 değişim (%) |
Türkiye |
786 503 133 |
Türkiye |
2.7 |
Fransa |
3 692 145 526 |
Fransa |
0.8 |
İtalya |
4 282 629 598 |
İtalya |
6.9 |
Polonya |
1 560 094 000 |
Polonya |
61.1 |
İspanya |
3 906 088 640 |
İspanya |
26.8 |
Kaynak: CEPEJ 2010
CEPEJ’in aynı raporuna göre, Türkiye’de 2006 yılında kişi başına adli sisteme ayrılan bütçe 7 € ile Avrupa Konseyi ülkeleri arasındaki en düşük miktar idi. Bu miktar Almanya’da 106 € ve İtalya’da 70 € idi. Kişi başına adli sisteme ayrılan bütçe (Tablo 6.3) 2008 yılında Türkiye’de 10.3 Avroya çıkarken, bu rakam Fransa’da 52.8 €, İtalya’da 69.9 €, Polonya’da 40.3 €, İspanya’da 81.4 € idi. Avrupa Konseyine üye devletlerin ortalaması ise 47.1 € idi. Aynı yıllarda Türkiye’nin yargıya ayırdığı bütçe, adli sistem bütçesinin kişi başına düşen GSYH içindeki payı bakımından da en düşük sıralarda idi. Bu parametre ile ilgili yüzdeler şöyledir: 2006 yılında (€): Türkiye % 0.16, Almanya % 0.38, İtalya % 0.26; 2008 yılında (€): Türkiye % 0.15, Fransa % 0.16, İtalya % 0.25, Polonya % 0.51, İspanya % 0.34. Bu yüzdenin Avrupa Konseyine üye devletlerdeki ortalaması 0.29 idi.
Ülke |
Kişi başına toplam Ortalama 47,1 (€) |
Kişi başına GSYH’den tahsis edilen yıllık bütçe (%) Ortalama 0,29 (€) |
Türkiye |
10,3 |
0,15 |
Fransa |
52,8 |
0,16 |
İtalya |
69,9 |
0,25 |
Polonya |
40,3 |
0,51 |
İspanya |
81,4 |
0,34 |
Avrupa Konseyi adalet sistemine ayrılan 2024 bütçe Raporu, çoğu Avrupa ülkesinde bütçenin adalete ayrılan kısmının, diğer kamu sektörleriyle karşılaştırıldığında düşük kaldığını ve GSYİH'nın yaklaşık % 0,31'ini temsil ettiğinin altını çiziyor. Ortalama olarak her ülke adalet sistemine kişi başına 85,4 € harcıyor (2020'ye göre 7,31 € daha fazla). Daha zengin ülkeler genellikle adalet sistemine daha yüksek, bazen kişi başına 200 €'yu aşan bir bütçe ayırırken, daha az zengin ülkeler GSYİH'lerinin daha yüksek bir yüzdesini adalete ayırıyor, bu da ekonomik kaynaklarıyla ilgili olarak daha büyük bir çabayı yansıtıyor.
Ortalama olarak yargı sistemi bütçesinin 2/3'ü mahkemelere, %25'i savcılık hizmetlerine ve geri kalanı (%11) adli yardıma harcanmaktadır. Mahkeme ve savcılık bütçelerindeki sırasıyla %11,74 ve %18,75'lik artışlara rağmen, 2020 yılından bu yana adli yardım harcamalarında %16'lık kayda değer bir azalma olmuştur. Daha zengin ülkeler (kişi başına GSYİH'si 20.000 €'nun üzerinde olan) genellikle adli yardıma daha fazla yatırım yaparken (adli yardıma ayrılan adli bütçenin ortalama %24'ü) daha az zengin ülkelerde bu oran sadece %3'tür.6
Mahkeme harçlarından elde edilen gelir,7 ülkeler arasında ve zaman içinde önemli farklılıklar göstermektedir. Avrupa Konseyi üyesi yedi devlette ve kuruluşta (Avusturya, Bosna-Hersek, Gürcistan, Almanya, Malta, Kuzey Makedonya ve Türkiye) yargı harçları, yargı sisteminin bütçesinin %15'ini veya daha fazlasını oluşturmaktadır. Türleri itibariyle ülkedeki yargı harçlarına ait verilere aşağıdaki tabloda yer verilmiştir.
2023 Bütçe Geliri 2024 Bütçe Geliri 2025 Bütçe Geliri
Yargı Harçları 21,786,983,000 35,147,367,000 41,729,118,000
Diğer Yargı Harçları 19,803,822,000 32,133,146,000 38,143,473,000
Yargı Para Cezaları 1,492,390,000 1,717,575,000 1,888,988,000
Yıllar itibariyle Yargı Hizmetlerinin Genel Bütçedeki Payı
Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Adalet Bakanlığı
Başlangıç Ödeneği Başlangıç Ödeneği %
(Genel Yönetim)
2015 520.445.679.000 8.628.648.000 1,66
2016 633.511.585.000 10.569.566.000 1,67
2017 717.826.880.900 12.304.365.000 1,71
2018 844.501.582.000 13.714.405.000 1,62
2019 1.029.344.445.000 18.035.989.000 1,75
2023 75.603.176.000
2024 198.703.054.000 1.67
Not. 2548 sayılı Ceza Evleriyle Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri
Türkiye'de ₺ cinsinden bütçede yaşanan büyük dalgalanma, enflasyonun etkisine bağlı olarak bütçede yapılan artışla açıklanabilir.
Yargının Etkinliği8
Ülke yaklaşımı açsından, verimlilik, etkinlik ve kalite göstergelerinin kullanılması ve bunların hem vergi mükellefleri hem vatandaşlar hem de kamu hizmetlerinin kullanıcıları olarak bireylerin bakış açılarıyla eşleştirilmesi ön görülmelidir.
Yargı sisteminin performansına bakıldığında bu farklı perspektifler şu şekildedir: 1. Verimlilik veya vergi mükellefinin görüşü: Örneğin bir hâkimin bir yılda ele aldığı dava sayısı 2. Sosyo-ekonomik etkinlik veya vatandaşın görüşü: Örneğin Mükerrir suçluluk oranı 3. Hizmet Kalitesi veya kullanıcının görüşü: Örneğin bir karar almak için bekleme süresidir.
Yargı bütçesine ayrılan miktar (yüksek bir korelasyon ilişkisi içinde) yargının iyileştirilmesi ve halkın olumlu bir imaj beslemesi sorununun odağında bulunmaktadır. Yargının etkili işlevi ve kalitesi, ekonomik performans için de önemli görülmektedir.9 Kimse, modern yüksek gelir seviyesine sahip bir toplum üretkenliğini anarşik bir ortamda gerçekleştiremez/sürdüremez. Ne var ki, çoğu ülkelerde yargının etkili işlevi için kaynaklar yeterli değildir. Yargıya bütçeden ayrılan payın yüksekliği, hükümet açısından hakların daha iyi korunmasına verdiği değer açısından inancını sergilemektedir. Diğer bir anlatımla, yargının standart niteliklerini gerçekleştirmek üzere nispeten yüksek bir bütçe payının ayrılması gereği belirmektedir. Yalnız, bütçenin artırılması, yargının etkinliği algılaması için yeterli olmayıp; bütçenin adliye örgütünü geliştirmek üzere etkili bir biçimde kullanıldığına halk açıkça inanmalıdır. Performans eksikliği ve bazı adli sistemlerin etkisizliği ile zayıf finansal kaynaklar arasında bir korelasyon olabilirse de bunun karşıtı her zaman geçerli değildir: Yüksek parasal kaynaklar her zaman iyi performans ve adli sistemlerin etkililiğini garanti etmemektedir. Adalet sisteminde gereksiz işler ve duruşmaların vergi mükelleflerine bedeli oldukça yüksektir. Bu bedelin büyük bir yüzdesi, sorunlara büyümeden erken bir zamanda yapılan müdahaleler yerine süreç adaletine tahsis edilmektedir. Çıkarım olarak, fazlaca bütçe payının yegâne çözüm olduğu zamanı geçmiş bir düşüncedir. Hükümetler için öncelikli görev bütçe açığının kapatılması ve adalet sisteminin de bu konuda üstüne düşeni yerine getirmedir.
Avrupa yargı sistemlerinin kalitesini değerlendiren Yargının Etkinliği Avrupa Komisyonu (CEPEJ) raporuna göre, yargısal performans için büyük yargı bütçesi gerekli bir koşul olarak görülmektedir. Bu raporda,
“Bazı yargı sistemlerindeki performans ve etkililik eksikliği ile mali kaynakların zayıflığı arasında bir korelasyona işaret edilmektedir.” (2010:291)
Etkili bir yargı sistemi en azından saydam mevzuat, adil yasalar ve öngörülebilir yaptırım gerektirmektedir. Ancak daha iyi yasalar asla yeterli değildir. İyi işleyen bir yargı sistemi, bu yasaların etkili bir şekilde uygulanması ve hem hükümet hem de hükümet dışı sektörler ve kuruluşlar arasında daha iyi yönetim seviyelerinin desteklenmesi ve teşvik edilmesi için hayati öneme sahiptir. Bu nedenle hem yasal hem de yargı reformu, hukukun üstünlüğünü geliştirmek için elzemdir.10
Avrupa yargı sistemleri 2022 yılında 2020 verilerine göre ciddi bir iyileşme gösterdi. Bir davanın işleme alınması için harcanan teorik süre genel olarak 2020 yılına göre azalmış olsa da davanın türüne (hukuk, ceza, idari) ve yargı düzeyine (birinci, ikinci, Yargıtay) bağlı olarak durum farklılık göstermektedir. Örneğin, ceza davalarında ilk derecedeki işlem sürelerinde bir azalma görülürken, hukuk ve ticari davalar henüz Covid salgın öncesi seviyelere dönmedi; birinci ve ikinci derecedeki işlem sürelerinde artış oldu. Üçüncü derece mahkemeleri her türlü dava için en verimli mahkemelerdir. Veri sağlayan eyaletlerin %25'inde mahkeme bağlantılı arabuluculuk hala yeterince kullanılmamaktadır.
Adalet Uzmanları (Justice Professionals)
2022'de Avrupa'da 100.000 kişi başına ortalama 22 hâkim, 12 savcı ve 180 avukat bulunuyordu. Bununla birlikte, yargı sistemlerinin belirli ulusal özellikleri, meslekten olmayan yargıçların varlığı (üye devlet ve birimlerin %54'ünde), Rechtspfleger'in rolü (üye devlet ve birimlerin %35'inde) ve hâkimlere yardımcı olan hâkim sınıfından olmayan personelin sayısı ve görevleri nedeniyle, özellikle hâkimler konusunda ülkeler arasında büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Avrupa'da erkeklerden daha fazla kadın hâkim ve savcı bulunmaktadır (profesyonel hâkimlerin %57'si ve savcıların %54'ü kadındır) ve yeni işe alınan kadın hakimlerin yüzdesi, 32 ülkeden 24'ünde (savcılar için 27 ülkeden 17'sinde) mevcut orandan bile daha yüksektir.
2012 ile 2022 yılları arasında hâkim ve savcıların maaşlarının ortalama maaşlara oranı Avrupa'da hafif arttı, ancak önemli eşitsizlikler vardı ve bazı ülkelerde düşüşler görüldü. Ortalama olarak, hâkimlerin brüt maaşı, kariyerlerinin başlangıcındaki ortalama ulusal maaştan 2,5 kat, kariyer sonunda ise 4,9 kat daha yüksektir. Öte yandan, savcıların kariyerinin başındaki brüt maaşı ortalama ulusal maaşın 1,9 katı olup, bu oran Yargıtay düzeyinde 3,7'dir.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Rec (2002)12 sayılı kararında “Adaletin idaresi ve mahkemelerin etkin yönetimi, adli sistemin düzgün işleyişi adına esastır ve bu amaçla diğer gerekliliklerin yanında yeterli bütçe tahsisatı yapılmalıdır” ilkesi benimsenmiştir.11
Yargı ekonomisine bakıldığında, mahkeme kaynakları, personel (hâkimler ve mahkeme personeli), maddi (adliyeler, ofis ve bilişim teknolojisi araç-gereçleri) ile mali (yargı bütçesi) öğelerden oluşmaktadır. Bu üç kaynak türü üzerindeki tasarruflar, mahkemenin üretkenliğini etkileyebilir. Türk yargı sisteminde olduğu gibi, daha ziyade dava girişi ve iş yükü (case load) arttığında söz konusu olan kaynak (hâkim, personel, araç-gereç ve bütçe) sıkıntısı sonucunda mahkeme işlemleri süresi uzayabilmekte ve dava yığılması artabilmektedir.12 Adli ekonomi,
- Mahkemelerin işleyişinde ve adli sistemde etkililik anlamına gelmekte;
- Aynı zamanda yargının zamanı ve kaynaklarının boşa gitmesini önlemekte;
- Davaların ekili ve hızlı bir şekilde sonuçlanmasını sağlamakta; ve
- Bu değişkenlerdeki artı değerler açısından tensip işlemi önemli rol oynamaktadır.
Nüfus artışı objektif ve anlaması kolay bir gösterge olmakta; artan nüfus karşısında dava sayısı da artmaktadır. Yalnız bu gösterge kesinlikten yoksundur. Yetkili mahkemeler benzer nüfusa sahip olmalarına karşın ekonomik koşulların farklılığı nedeniyle farklı sayıda iş yükü oluşabilmektedir.13 Ne var ki, iş yükü miktarı ihtiyaç duyulan hâkim ve yardımcı personel açısından en iyi yöntemdir. Öteki göstergeler arasında taliklerin süresi, makul süre aşımları yer almaktadır.
Yinelersek, Ronald Coase, “Sosyal Bedel Sorunu” (The Problem of Social Cost,1960) adlı eserinde “işlemler bedeli yüksek olduğunda kurumlar önem kazanmaktadır” diyerek genel fikri ortaya koydu. Bütçenin artırılması, yargının etkililiği algılaması için yeterli olmayıp; yeni bütçenin adliye örgütünü geliştirmek üzere etkili bir biçimde kullanıldığına halk açıkça inanmalıdır. Performans eksikliği ve bazı adli sistemlerin etkisizliği ile zayıf finansal kaynaklar arasında bir korelasyon olabilirse de bunun karşıtı her zaman geçerli değildir: Yüksek parasal kaynaklar her zaman iyi performans ve adli sistemlerin etkililiğini garanti etmemektedir.
Çoğu araştırmalar, teorik ve ampirik açıdan yargıya güvenden adli kaynaklara (bağımsız değişkenler) doğru negatif bir ilişkiyi desteklemektedirler. Elde edilen bulgulara göre, güven pozitif olarak kaynaklara ilişkin bulunmaktadır. Bağımsız değişkenler arasında gayrı safi hasılada kişi başına düşen miktar ile her dava için ayrılan miktarın yargıya güveni olumlu etkilediği görülürken, eğitim için aynı sonuç geçerli değildir.14
Bu bölümün çıkarımı olarak, yeterli yargı bütçesi mahkemelerin etkililiği /halkın güven duygusu açısından gerekli bir koşul olmanın ötesinde halkın ekonomik kararlarına da etkili olmaktadır. Bu etkililiği somutlaştırmak üzere halk, bu bütçenin, israftan uzak, işlevsel/etkili olarak kullanıldığına inanmalıdır.15 Yargı en büyük gücünü verdiği kararlara halkın güven duymasından almaktadır. Bu nedenle, bu güven duygusunun aşınmamasına özen gösterilmelidir. Güven duygusu yitirildiğinde onu yeniden kazanmak oldukça zordur. Güven bir anda buharlaşırken onu yeniden kazanmak yılları almaktadır.16
Küskünlük, masraf veya gecikmeden kaçınmak için gerekli özen gösterilmelidir.
J.Bentham
Yargının etkinliğine teorik olarak bakıldığında ideal yargı denklemi diye formüle ettiğimiz şu eşitlikte saklı bulunmaktadır:
Maddi Gerçek x Norm = Adil Yargılanma x Dava Yönetimi x Makul Süre
Bu denklemdeki parametrik işlevler gerçekleştiğinde etkili ve kaliteli adalet fikri zamanla toplumda yer edecek, bunun getirisi ile adalete olan saygı pekiştirilecek ve gelişen bu ortamda bireylerde hukuk bilincinin yer etmesi sonuç ürün olarak yer alacaktır. Sınırlı kaynakların olduğu bir zamanda yargısal yaşamın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, değişim mühendisliği yoluyla hizmet kalitesinin iyileşmesi ve maliyetlerin düşürülmesiyle mümkün olabilecektir. Bu bağlamda, yargının süratli ve etkili işlevine tanık olan potansiyel hak ihlalcileri ihtilafa sebebiyet vermekten kaçınacaklarından mahkemelerdeki ihtilaf sayısı da hissedilir ölçüde azalacaktır.
Mevcut hukuk sistemine/uygulamasına eleştiri getiren, bunu rasyonellik ötesinde bilimsel olarak ortaya koyan özgün düşünürlere ve araştırıcılara ihtiyacımız olduğuna hiç kuşku duyulmamalıdır. Ne var ki, sistem hakkında kuşku duyabilmek için de kuşkunun sonradan kazanılan ve deneyimle keskinleşen bir yetenek olduğu bilinmelidir. Hukukta ve siyasette yaratıcı/yenilikçi potansiyel, çifte bilinçlilikle veya normdan sapma gösteren yaşam deneyimleriyle irtibatlıdır. Mevcut sistemin kendileri için iyi çalışmadığını görenlerde yenilik doğurma güdüsü daha güçlü olabilir. Ne var ki, hâkimler ile avukatlar üzerindeki iş yükü baskıları, onlarda bu türden yaratıcılığı törpülemektedir. Hukuk profesörleri de ders verme, sınav kağıtlarını okuma ve akademik toplantılara katılma v.s. gibi nedenlerle baskıdan uzak değildirler. Ne var ki, hukukçular artık bu türden mazeretlerin arkasına sığınamayacaklardır. Demokratik vatandaş olmanın ötesinde mesleki deontoloji gereği onlardan daha fazlası beklenmektedir. Aksi tutum ve davranış Türk Hukukçuları kadar toplum içinde hüsran olacak; “ithalci” yaklaşımımız devam edecektir.
Yargı reformu uygulayıcıları, mahkemelerde diğer önemli idari ilerlemelerin uygulanmasına yönelik “gelişmiş dava akışı talebi” bütçeleme modelinin doğasında var olan fırsatların farkına varacaktır. Özellikle, model yalnızca finansmanın mahkeme taleplerindeki ve dava iş yükündeki değişikliklere göre yıllık olarak veya daha sık yeniden tahsis edilmesini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda mahkeme yönetimine çok çeşitli yönetim ve kaynak sağlama kararlarına ve adli performans konularına aktarılabilecek bir esneklik kültürü de getiriyor. Başka bir deyişle, sektördeki çeşitli reformların başarısına engel teşkil eden kültürel veya sistemik katılıkların yıkılmasına yardımcı olabilir. Bu kazanımların elde edilmesindeki kilit faktör, daha iyi bütçeleme sorumluluğunu üstlenen profesyonel mahkeme yöneticileri kadrosunun, yargı bağımsızlığı şöyle dursun, yetkilerine meydan okumadığının yargı içinde kabulünü sağlamaktır. Tam tersine, hâkimlerin operasyonel ayrıntılara daha az odaklanıp hukuka ve adli karar alma süreçlerine odaklanmasına olanak tanıyarak yetkilerini ve bağımsızlıklarını artırabilir. Pek çok hâkimin yetersiz fonlanan ve yetersiz tahsis edilen bütçeler üzerinde sıkı kontrol sağlama arzusu, yargının bağımsızlığı yanılsamasını her zaman desteklemiştir.17
Sistemin İş Yükü18
2015 yılında Cumhuriyet başsavcılıklarına gelen dosya sayısı (geçen yıldan devir ve yıl içinde açılan toplam dosya sayısı) 7 183 711 iken, on yılda % 62,3' lük artış oranı ile 2024 yılında 11 661 519 olmuştur.
Cumhuriyet başsavcılıklarında karar türüne göre dosya sayıları (2024)
Toplam 5 576 276
Kovuşturmaya yer olmadığı 3 045 610
Kamu davası açılan 1 533 422
Diğer kararlar 997 244
2015 yılında ceza mahkemelerine gelen dosya sayısı (geçen yıldan devir, yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dosya sayısı) 2 619 651 iken, %49,6' lık artış oranı ile 2024 yılında 3 919 685 olmuştur.
2015 yılında hukuk mahkemelerine gelen dosya sayısı (geçen yıldan devir, yıl içinde açılan ve bozularak gelen toplam dosya sayısı) 3 400 610 iken, %57,9' luk artış oranı ile 2024 yılında 5 369 402 olmuştur.
2015 yılında idari yargı mahkemelerine gelen toplam dosya sayısı 449 725 iken, %47,3' lük artış oranı ile 2024 yılında 662 580 olmuştur.
2024 yılında İcra ve iflas dairelerine gelen dosya sayısı ise 32 703 968’dir.
Bu görüntü ceza siyasetinde bir sorun olduğunu sergilemiyor mu?
Çıkarım olarak bütçe bağlamında toplumun tüm demokratik, sorumlu bireylerin/sivil kuruluşların üzerine eğilmesi gerekli şu sorular gündeme gelmektedir: Doğru şeyi yapmak istiyorsak da neyin doğru olduğunu mu bilmiyoruz? Bu olguda toplumsal ve siyasal yapı bakımından “amaçsızlık” kadar “hayal kırıklığı” ne derece etkili olmaktadır? Toplumda tanık olduğumuz moral boşluk/ moral körlük, ahlak duygusunun da yitirilmesine, hukuk gemisinin karaya oturmasına sebebiyet vermekte midir? Acaba neyin iyi veya kötü olduğu ve nelerin yapılması gerektiği ve nelerden kaçınılması hakkındaki uzlaşı henüz oluşmadı mı? 19
“Kamusal adalet duygusu ile düzenlenen bir toplum doğal olarak istikrarlıdır.” John Rawls
Her hâkim kendi kendine: Gelecek kuşaklar, bütün Avrupa yargıma lânet etmeyecek mi? Ellerim suçsuz kanıyla boyanırsa rahat uyuyacak mıyım? demelidir.” Voltaire Felsefe Sözlüğü, İnkilâp ve Aka İst., 1976, s.443.
Prof. Dr. Mustafa Tören Yücel
-----------------
1 Bkz. G. Hadfield.”The Dynamic Quality of Law: the Role of Judicial Incentives and Legal Capital in the Adaptation of Law” Journal of Economic Behavior and Organization, 2011; İcraat odaklı bütçe sistemi (performance budget system) için İngiltere, Fransa ve Yeni Zelanda uygulamaları ile alınacak dersler için bkz. D. Webber. “Good Budgeting, Better Justice: Modern Budget Practices for the Judicial Sector”, The World Bank, Law and Development Series no.3. EUROPEAN COMMISSION FOR THE EFFICIENCY OF JUSTICE (CEPEJ): HIGH QUALITY JUSTICE FOR ALL MEMBER STATES OF THE COUNCIL OF EUROPE, Jean-Paul Jean Ramin Gurbanov, Strasbourg–2015. David Webber. Good Budgeting, Better Justice: Modern Budget Practices for the Judicial Sector, The World Bank.
2 Magdalena Domínguez and Ben Zaranko. Justice spending in England and Wales, Published on 11 February 2025. İngiltere ve Galler’de Adalet Bakanlığı'nın 2000'li yılların başından bu yana finansmanında neler yaşandığına ilişkin ilk tutarlı tahminler sunulmakta ve bu değişiklikler bağlamına konulmaktadır. Bu türden bir saptamaya ülkemiz için de gereksinme vardır.
3 Bkz. M. Aydoğan. Türkiye Üzerine Notlar: 1923-2005. Umay Yayınları, 2. Baskı, Temmuz 2005.
4 Bkz. Rapor önsözü, Avukat Teoman Ergül, Adalet Hizmetleri ÖİK Başkanı-Türkiye Barolar Birliği Temsilcisi.
5 CEPEJ Avrupa Konseyi üye ülkelerinin adli sistemlerini incelemek için düzenli bir süreç kabul etmiştir. Adli Sistemleri Değerlendirme Çalışma Grubu (CEPEJ-GT-EVAL) bu sürecin idaresinden sorumludur. Ayrıca bkz. M.Dakolias. Court Performance Around the World, The World Bank, 1999: Adli yönetim, etkililik, erişim, adillik ve kamu güveni ve yargı bağımsızlığı kavramları ile ölçülmektedir. Bu kategoriler birbiriyle yakından irtibatlıdır. Nitekim etkililiğin eksikliği, adilliği ve kamu güveni kadar erişimi de etkileyecektir. Bu çalışma ise salt adli yönetimin nitelik ve zamanla ölçülen icraat boyutuna mukayeseli şekilde odaklanmış bulunmaktadır. Bu konuda Türk yargısına ait adalet istatistikleri gerekli verileri sağlamaktadır. Hakan Arslaner, Demet Şekerci. Türkiye’de Adalet Hizmetlerinin Niteliği ve Bu Hizmetlerin Bütçe Üzerindeki Yükü-Adnan Menderes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt. 1, Sayı. 1, ss.31-48). Ayrıca bkz. Haluk Egeli ve Ayşe Atılgan Yaşa. “Devlet Bütçesi Açısından Adalet Hizmetleri ve Harcamaları: Türkiye Üzerine Bir Değerlendirme” Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Ağustos 2017, C. 12, S. 2, ss.83-94.
6 Efficiency and quality of justice in Europe: The Council of Europe publishes its 2024 report-Budget allocated to the justice system. European judicial systems CEPEJ Evaluation Report-2024 Evaluation cycle (2022 veri). Türkiye raporu için bkz. ss. 174-177.
7 Harçlar Kanunu Madde 15: Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır. Madde 22: Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh, muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır.
8 HSK. Yargının Etkinliği Bürosu 2024 Yılı Faaliyet Raporunda yalnızca “Planlanan Faaliyetler” yer verilmiştir.
9 Bkz. G.Hadfield.”The Dynamic Quality of Law: the Role of Judicial Incentives and Legal Capital in the Adaptation of Law” Journal of Economic Behavior and Organization, 2011; İcraat odaklı büçte sistemi(performance budget system) için İngiltere, Fransa ve Yeni Zelanda uygulamaları ile alınacak dersler için bkz. D.Webber. “Good Budgeting, Better Justice: Modern Budget Practices for the Judicial Sector”, The World Bank, Law and Development Series no.3.
10 Hukuk normu (pozitif ölçüt) ile hukuki gerçeklik (sosyal ölçüt) arasında var olan gerilimi saptamak üzere yargının yapısal analizi (YYA) yapılarak Türkiye’de Yargının Etkinliği başlığı ile yayınlanmıştır. Bu araştırma “yargı sistem” yapısının kaba profilinin incelenmesine ilişkin bir değerlendirme olup, bu araştırmada temel sorular şunlardı:1) Hukuksal korunma hızlı ve kabul edilebilir sonuçlarla sağlanmakta mıdır? 2) Nerede, hangi açıklar/kara delikler vardır? 3) Hangi seçenekler düşünülebilir? Bkz. M.T.Yücel. Türkiye’de Yargının Etkinliği, Ank., 2008. Ayrıca bkz. K.Bjornberg ve P.Richmond. Türkiye’de Yargının İşleyişi, 2003, TBB Web: www.barobirlik.org.tr
11 Bkz. H. Yılmaz. “Adli Yargı İlçe Örgütünde Yönetimin Geliştirilmesi…” Yargıtay Derg. C.23, S.3 (Temmuz 1997) ss.243-256.
12 İngiltere’de 84 yaşında sabıkalı bayan hırsızı bir oyuncak mağazasından £30 değerinde lego çaldığı için yargılayacak hâkim, “Bu yaşta hasta bir kadına ceza vermenin yargılayarak masraf yapmanın kamuya gerçekten bir yararı var mı” diye sordu ve yargılanmasına gerek görmediğini ifade etti. Haber Türk (30/06/2013) s.26; ayrıca bkz. F.Deyneli. Türkiye’de Adalet Ekonomisinin Karşılaştırmalı Analizi Maliye Bakanlığı SGB, 2010. Ayrıca bkz. Council of Europe. Measures to prevent and reduce the excessive work-load in the courts. Strasbourg,1987; K.F.Röhl. Gerichtsverwaltung und Court-Management in den USA, Bundesanzeiger, Köln, 1993. Sistemde yapay iş yükünün maliyeti göz ardı edilmemelidir. “Akşam dışarı çıkmak isteyen torununa engel olup terlikle koluna vuran 80 yaşındaki A. Kaytan hakkında şikayetçi olunmamasına karşın açılan kamu davasında 4 yıl 2 ay hapis cezası verildi. Karar istinafa taşındı.” Hürriyet (5/04/2025), s.3; . “Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesince 16 yaşındaki çocuğa öpücük cezası (4,5 yıl)” Hürriyet (29/09/2018) s.5: Kız öğrenci S.Ö(13) ile A.K(16) sosyal medya üzerinden duygusal yakınlık kurup okul bahçesinin arkasında buluşarak birbirine sarılıp öpüşmüşler. Bütçe’nin rasyonelliği açısından sistem yaklaşımın önemi için bkz. Mustafa T. Yücel. http://hukukihaber.net/Sistemler-Modeli-Bağlamında-Yargı-Sistemi. HSK. Ceza Mahkemelerine Yönelik Tavsiyeler Listesi. Abdulvahap Kılınç. Çocuk Yargılamasında Yapılan Tüm Hatalar ve Bozma Nedenleri + Ceza Mahkemelerinde En Sık Karşılaşılan 444 Uygulama Hatası ve Bozma Nedeni, Adalet Yayınevi, 2025.
13 Muhammet ÖZEKES http://hukukihaber.net/Yargıda-İş-Yükü-Değil-Bilgisizlik-ve-İlgisizlik-Vardır-İş-Yükü-Bunun-Kılıfıdır! Bugün adliyedeki duruşma listesindeki işlerin yarısından çoğu aslında duruşma yapılamaması gereken işlerdir. Ön inceleme sağlıklı yapılmadığından yıllarca nafile duruşma, keşif, bilirkişi incelemesinden sonra görevsizlik, yetkisizlik kararı verilmesi bunun tipik örneğidir. Ön inceleme on dakikada bitirilip bu da kâr sayıldığından ve bu kısa sürede de uyuşmazlık konuları tam ve doğru tespit edilemediğinden (bkz. matbu ön inceleme zabıtları), başlangıçta ayrılmayan süre, sonra aylara ve yıllara mal olmaktadır. Hâkimler değişmekte, uyuşmazlık yeniden ele alınmaktadır. …yargı önce iş yükünü kendisi oluşturmakta, daha sonra da dönüp iş yükünden şikâyet etmektedir. İş yükü yoktur! Bilgisizlik, ilgisizlik, umursamazlık, hak ve adaleti ciddiye almama vardır. En acısı toplum buna alışmıştır, mahkemeler buna alışmıştır, avukatlar buna alışmıştır, bunların kurumsal yapıları HSK, Bakanlık, barolar, TBB buna alışmıştır.
14 Bkz. B.Deffaıns ve L.Roussey. Confidence in Judicial Institutions: An Empiricial Approach. Email:l.roussey© u-paris Yargıya güven açısından şu sorular da varlık göstermektedir: İnsanlar yargıya güvenmedikleri için mi hukuk sistemi iyi çalışmıyor? Veya hukuk sistemi iyi çalışmadığı için mi kişiler yargıya güvenmiyor? (Yazarın notudur). Bir başsavcının feryadı: “Meslektaşlarımız arasında güven anketi yapılsa, birbirlerine olan güvenin %1-2’lerde kalmasından endişe duyuyorum. Birbirimize bu kadar az güven duyarken toplumun bizlere ve yargıya olan güven oranını daha yükseklere çıkartmak zor.” Bkz. “Yargıya Güven %20” Hürriyet (8/06/2014), s.18. Yargı için en korkulan halkın güvenini yitirmektir. Bir anda kaybedilen bu güveni yeniden inşa etmek yıllarımızı alacaktır. İşte güven ve saygı duyulan bir yargı sistemi, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve hatta günlük yaşamın idamesi a cul de sac bir durumdur (Yazarın notudur).
15 Yazarın Adalet Bakanlığı görevleri sırasında geliştirip uyguladığı üç ekonomik projeye değinmekte yarar vardır:
1. Özel hukuk ihtilaflarında yabancı ülkelere gönderilen tebligat ve istinabe istemlerinin Dış İşleri Bakanlığı aracı yapılmaksızın doğrudan Konsolosluklara veya yabancı ülke Adalet Bakanlıklarına gönderilmesi; eskiden bütçeden ödenen giderlerin ilgilisi tarafından ödenmesi ve istemlerin kısa sürede yerine getirilmesidir (1982).
2. Yabancı ülkelerdeki yurttaşlarımızın Adli Sicil Belgesi istemi Konsolosluklara başvurularak yapılmakta; bu başvuru masraflı ve uzunca bir süreci gerektirmekte iken, ilgililerin doğrudan Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü adresine posta kuponu ekli başvuru yapmaları halinde, bulundukları ülke dilinde hazırlanan belge kısa sürede kendilerine gönderilmekte (1989) iken, şimdilerde konsolosluklarca on-line sorgulama yapılabilmektedir.
3. 1989 yılından itibaren Adli Sicil Belgesi talep edenlere bir ücret karşılığı verilmekte iken 2013 yılında bu ücret kaldırılmış; internet ortamında bu bilgiye erişim sağllanmıştır.
16 Sosyal psikoloji açısından toplumda bireyler güven duygusundan yoksun olduğunda, organik dayanışmaya dayalı bir toplum olmak yerine biçimsel bir “topluluğa” dönüşmektedir. Böyle toplumlarda işlem maliyeti yükselmekte; bir şirket kurmak için kırtasiyeciliğin boyutları, imar izni için gerekli işlemler (buna karşın rüşvet yaygınlığı) örneklerinde görüldüğü üzere, daha verimli alanlara gidecek olan kaynaklar bu işlem bedeli nedeniyle heder edilmektedir. Öte yandan, konunun bir de demokrasi boyutu var. Demokrasi, vatandaşların birbirine ya da “Ben iktidardan gidersem acaba ne olur diye endişe duyulmayan bir rejimdir.” Güvenilmediği zaman, “Ötekiler iktidara gelirse bana bir zarar verir mi, işimden atar mı acaba” diye hissedildiğinde ya da “Ben iktidardan gidersem acaba karşıdakiler başıma neler getirir” diye düşünmeye başladığında demokratik rejim güven duygusu ve içeriğinden yoksun kalacaktır. Bkz. Çevre ve Şehircilik Bakanı M. Özhaseki imar hırsızlığı sözlerine örnek gösterdi. “Gidin İstanbul ve Ankara’ya bakın” Hürriyet (6/06/2017) s.9.
17 Good Budgeting, Better Justice: Modern Budget Practices for the Judicial Sector by David Webber World Bank- A TOOL FOR JUSTİCE-THE COST BENEFIT ANALYSIS OF LEGAL AID World Bank Group. Adalet Bakanlığı’nın Bütçesi Ne Kadar Olmalı? YouTube
18 Mahkeme bilgilerinin bütçelerin hazırlanmasında ve bunlarla ilişkili yönetim ve kaynak sağlama kararlarında giderek daha önemli bir rol oynayacağı gerçeği, bu alanlarda veri toplamanın kalitesini ve verimliliğini artırmak için ek argümanlar sunmakta; UYAP sistemi de bu değerlendirmeye olanak sağlamaktadır.
19 İyi bütçe uygulamaları ve program bütçe teknikleri için bkz. D. Webber. Good Budge- ting, Better Justice: Modern Budget Practices for the Judicial Sector, The World Bank, Law and Development Working Paper Series No.3. Yargı bütçesinde tasarruf sağlayıcı 21 tedbir için bkz. J.Vapnek. “Cost-Saving Measures for the Judiciary” International Journal for Court Administration,5(1), ss.55-63, 2013. Kişilerin gönüllü olarak ve çoğu kişilerin çoğu zaman çoğu yasalara uyumu olmadığında yargı sistemi bedeli önemli derecede yüksek olacaktır (Yazarın notudur). Federica Viapiana. Hâkimler Üzerindeki Baskı: Bütçeleme Sisteminin Hâkimlerin Özerkliğine Etkisi İtalyan Yargı Sistemleri Araştırma Enstitüsü-İtalya Ulusal Araştırma Konseyi (IRSIG-CNR), 40126 Bologna, İtalya, Yasalar 2018, 7 (4), 38; https://doi.org/10.3390/laws7040038
Federica Viapiana. Pressure on Judges: How the Budgeting System Can Impact on Judge’s Autonomy, Italian Research Institute on Judicial Systems-National Research Council of Italy (IRSIG-CNR), 40126 Bologna, Italy Laws 2018, 7(4), 38; https://doi.org/10.3390/laws7040038