UYAP Tebligatı’nda Borçlu Olmadığın Parayı Ödemek Zorunda Kalmak yazımızı hatırlayın diyoruz ve evet, tahmin ettiğiniz gibi o da sitemizde yok. Buyrun o zaman efendim;
Ülkemizde yargının ne kadar geç işlediği malum. Bunda hakim sayılarının yetersiz olmasının yanında bizim de dava açmayı çok sevmemizin de payı var. Öyle ya, başka hangi ülkenin dilinde “Seni sürüm sürüm mahkemelerde süründürürüm” şeklinde bir tehdit cümlesi vardır ki? Her üç kişiden birinin ya davacı ya da davalı olduğunu düşündüğümüzde, bunda gerçek payı olduğunu da anlarız.
Bir kişiden alacağınız varsa ve siz bir alacak davası açsanız, ilk duruşma tarihiniz neredeyse bir yıl sonrasına verilecektir. Düşünün artık ne zaman biteceğini. İşte kanun koyucu bu sıkıntıların önüne geçmek için İİK m. 42 ilamsız takip müessesesini getirmiş.
Gidiyorsunuz icra dairesine, elinizde herhangi bir belge olmasına da gerek yok, İİK m. 58 sözlü olarak da söyleyebilirsiniz diyor ama bu yüzyılın yalanıdır, “Falanca kişinin bana şu kadar borcu vardır” diyorsunuz, icra memuru İİK m. 60 gereği ödeme emrini gönderiyor, karşı taraf İİK m. 62 gereği tebellüğden itibaren 7 gün içerisinde itiraz etmezse alacağınız kesinleşiyor. Derseniz ki itiraz ederse n’oluyor, o zaman İİK m. 67 kapsamında itirazın iptali davası açıyoruz ve %20’den aşağı olmamak üzere bir icra inkar tazminatı alıyoruz. Burada yüzde yirmiden aşağı olmamak şartıyla yazar da, ben fazlasına hükmedildiğini görmedim. Eskiden de %40’dan aşağı olmamak üzere yazardı, o zamanlarda da fazlasına hükmedilmezdi. Bir dip not, hani olur da borçlu tarafsak, aklımızda bulunsun, itiraz ederken herhangi bir sebep öne sürmemize gerek yok. “Böyle bir borcum yoktur” dememiz yeterli. Çünkü İİK m. 63 gereği daha sonradan itiraz sebeplerimizi değiştiremiyoruz, genişletemiyoruz. Hukukta hep Moliere’in Cimrisi gibi olacağız; gerekenden asla daha fazlasını söylemeyeceğiz.
Tabii lütfen İcra Memuru İcra Emrini Göndermezse yazımızı hatırlatmayın, biz burada işin kağıt üzerinde olan kısımlarını anlatıyoruz. Tabii ki uygulamada aksaklıklar olacak da, bizim bugünkü yazımızın konusu bu değil; kanun koyucunun alacağımıza çabuk kavuşmamız için getirdiği bir müessesenin biz dikkatli olmazsak nasıl hayatlar karartabileceğine ilişkin olacak.
Bizim TbK m. 21 postacının sizi evde bulamaması üzerine ödeme emrini muhtara bırakması ve muhtara bırakıldığı gün de size tebliğ edilmiş sayılması üzerine kurulu. Elbette ki bu mazbatanın muhtara bırakıldığına dair bir kağıt yapıştırılıyor kapınıza, bunun sökülmesi de TbK m. 56 gereği 1 yıla kadar hapis de, oluyor uygulamada bazen meraklı bir komşu bu kime gelmiş, benim mi diyor, velhasıl haberiniz olamıyor işte tebliğden. İşte 7 gün geçiyor, ve borcunuz da kesinleşmiş oluyor.
Bundan sonra ne olabilir, uygulamada 89/1 denilen İİK m. 89 sizin alacaklı olduğunuz kişilere emir göndererek o alacağınızın bize ödenmesi istenebilir. Mesela bankada bulunan varlıklarınıza böyle haciz konabilir. Doktrinde bazı görüşler sizin bankadaki paranızın bankayla yaptığınız bir vedia sözleşmesidir der TBK m. 561 kapsamında ama Yargıtay’a göre bu sizin bankaya verdiğiniz bir borçtur. Zaten saklama sözleşmesi olsaydı, belirlenen vadeden önce paranızı çekmek istediğinizde banka tüm kazandığınız faizi ödemek durumunda kalırdı size TBK m. 564 mantığıyla.
Başka neler olabilir, maaşınıza haciz koyabiliriz dörtte birini geçmemek şartıyla İİK m. 83 gereği. Gerçi orada dörtte birinden az olamaz diyor ama İşK m. 35 bizi kurtarıyor.
Evinizi de haczedebiliriz. İİK m. 82 halinize münasip eviniz haczedilemez diyor da, çok muallak bir ifade o. Evli ve üç çocukluysanız belki dört odalı ev de halinize münasip olabilir ama emekli büyükelçi filan değilseniz hep daha kötü bir muhitten ev almanız için mevcut eviniz satılıp borcunuzdan kalan paranızın size ödenme riski vardır.
Şimdi tabii bir kere borç kesinleşti diye her şey bitmiş değil. İİK m. 72 size menfi tespit davası da açmanıza imkan veriyor böyle bir borcunuz olmadığına dair, haciz paraya çevrilme şeklinde vuk’u bulmuşsa istirdat davası da açabilirsiniz de, hatırlayınız Borca Batık Şirketten Tahsilat yazımızı; minareyi çalan hep kılıfı da hazırlıyor. Hukuken haklı olduğunuzu ispatlayabilirsiniz de, paranızı geri alabilir misiniz, kuşkulu.
Bizim amacımız testi kırılmadan önlem alabilmek. Elbette ki 5 günde 1 UYAP Vatandaş üzerinden tarafınıza yapılmış bir takip var mı diye kontrol edebilirsiniz de, bu ne kadar sürdürülebilir olabilir ki? Niye 5 gün derseniz, İİK m. 168 kambiyo senetlerinde itiraz süresini beş günle sınırlamış. Demeyin benim kambiyo senedimle ne işim olur diye, bu konu başka bir yazımızda ele alınacak ancak ben sizin imzanızı taklit ederek 5.000.000 TL’lik şekil şartları tam bir bonoyu icraya koysam siz o imzanın size ait olmadığını ispat edene kadar bakkaldan ekmek alamayacak şekilde tüm malınıza haciz gelir.
Resmi belgede sahteciliğin cezası mı dediniz? Yargıtay’ın Dernek Kartında Faydasız Sahtecilik türünde kararları olduğu sürece zor. Tabii bir de buna zamanında itiraz edemediğinizi ekleyin…
UYAP Vatandaş’ın mobil bildirimleri de var ama artık batarya ayarları mı diyelim, telefon ayarları mı, her bildirimi sürekli olarak gitmiyor.
En güzeli e-tebligat sistemine geçmektir bu size yapılan takiplerden hemen haberdar olmak için. Üstelik öyle artık PTT’ye filan da gitmenize gerek yok; hemen e-devlet’ten başvurunuzu yapabilirsiniz.
E-Tebligat’a geçtikten sonra resmi kuruluşların size yapacakları tüm bildirimler, tabii sonucu Tebligat Kanunu hükümlerine göre sonuç doğuracak kamu ve özel tüzel kişilerin bildirimleri de artık MERNİS kayıtlı adresinize değil, UETS olarak adlandırılan size ait bir sanal adrese yapılacak. Bu bildirimleri cep telefonunuzdan da görüntüleyebilirsiniz, izin verirseniz size SMS de gelir, e-mail de gelir; üstelik her zaman PTT sayfasından da görüntüleyebilirsiniz.
Ben mesela çok şaşırıyorum Elektronik Tebligat Yönetmeliği m. 5 ve TbK m. 7 gereği baro levhasına yazılı avukatlara yapılacak tebligatların e-tebligat ile yapılma zorunluluğuna rağmen hala bazı avukatların e-tebligat adresi olmamasına ya, bazı avukatlar da vatandaşın e-tebligat sistemine geçebileceğini öğrendiğinde çok şaşırıyor. Böyle karşılıklı şaşırıyoruz işte.
E-Tebligatın başka bir avantajı, gene aynı yönetmeliğin 9. Maddesi gereği itiraz süremize ek olarak da 5 gün alıyoruz. Çünkü burada tebligat adresimize ulaştıktan 5 gün sonra yapılmış sayılır diyor. Bir ara derece mahkemeleri çok hatalı kararlar verdiler okuduysan tebliğ gerçekleşmiştir diye ancak artık Yargıtay istikrarlı kararlarıyla ulaştıktan 5 gün sonra uyguluyor tebellüğ tarihini.