TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
KAZIM İSKENDER URAL ÖZBEK BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/58594) |
|
Karar Tarihi: 31/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Murat BAŞPINAR |
Başvurucu |
: |
Kazım İskender Ural ÖZBEK |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ceza mahkemesi kararına karşı yapılan itiraz başvurusunun süre yönünden reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 8/10/2019 tarihli iddianamesinin kabulü ile başvurucu hakkında kamu davası açılmıştır. İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülen yargılamada başvurucu ve müdafinin hazır bulunduğu 9/9/2021 tarihli celsede basit yargılama usulü uygulanarak başvurucunun kasten yaralama suçundan 2.240,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. Kararda hüküm fıkrasında kanun yoluna ilişkin şu hususlara yer verilmiştir:
"Sanığın ve müştekinin yüzüne karşı, kararın sanığa tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde hükmü veren mahkemeye veya bulunan yer mahkemesine bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması, bu beyanın tutanağa geçirilmesi ve tutanağın hakime onaylattırılması suretiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 252/1 maddesi gereği hükme karşı İTİRAZ edilebileceğine ..."
3. Başvurucu, anılan karara karşı 16/9/2021 tarihinde itiraz kanun yoluna başvurmuştur. Mahkemece yapılan inceleme sonucu "itiraz başvurusu süresinde yapılmadığı" gerekçesiyle itiraz konusunda nihai karar verilmek üzere dosya inceleme mercine gönderilmiştir. Anılan kararın gerekçesi şöyledir:
"... Sanık Kasım İskender Ural ÖZBEK, mahkememizin 2019/981 esas 2021/1019 karar sayılı gerekçeli kararına karşı 16/09/2021 tarihli dilekçesi ile itiraz etmiş ise de, mahkememizin kararının 09/09/2021 tarihinde sanığın yüzüne karşı verildiği, tefhimden itibaren 7 gün içerisinde itirazhakkının bulunduğu, sanığın itirazının süresinde yapılmadığı anlaşıldığından,süresinde yapılmayan itirazın reddine dair ..."
4. Başvurucunun itirazı hakkında inceleme merci olan İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi 19/10/2021 tarihli kararında, itirazın süresinde yapılmadığı ve Mahkemece yapılan değerlendirmenin yerinde olduğunu belirterek itirazın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
" ... 9/9/2021 tarihinde sanığa tefhim edilen karara sanığın 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 16/9/2021 tarihinde itiraz ettiği, itirazın süresinde yapılmadığı ve ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir."
5. Nihai karar 11/11/2021 tarihinde başvurucu müdafine tebliğ edilmiş ve 13/12/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
6. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu, gerekçeli itiraz dilekçesinin süresinde sunulduğu hâlde hatalı değerlendirme sonucu itiraz isteminin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile yargısal kararlara değinilerek ihlal iddiaları değerlendirilirken bu hususların yanı sıra somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında, bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü iddialarını yinelemiştir.
9. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.
10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
11. Anayasa Mahkemesi Özkan Şen (B. No: 2012/791, 7/11/2013), Cemile Akyıldız (B. No: 2014/1382, 22/9/2016) Ertuğrul Dalbaş (B. No: 2014/7805, 25/10/2017), Hasan İşten (B. No: 2015/1950, 22/2/2018), Nihal Uslukol (B. No: 2016/73086, 25/9/2019) ve Hüseyin Volkan Kurt, (B. No: 2019/42687, 8/3/2023) kararlarında mahkemeye erişim hakkı kapsamında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir.
12. Somut olayda, Mahkemece 9/9/2021 tarihli celsede başvurucu ve müdafinin yüzüne karşı verilen (tefhim edilen) hükme yönelik itiraz dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesiyle itiraz talebinin süre yönünden reddi nedeniyle mahkemeye erişim hakkına yönelik bir müdahalede bulunulduğu görülmüştür.
13. Anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde belirtilen koşulları yerine getirmediği müddetçe Anayasa’nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Bu nedenle öncelikle başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekir.
14. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesinde hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlanabileceği temel bir ilke olarak benimsenmiştir (kanunilik şartına başka bağlamlarda dikkat çeken kararlar için bkz. Sevim Akat Eşki, B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 36; Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256, 25/6/2014, § 82; Hayriye Özdemir, B. No: 2013/3434, 25/6/2015, §§ 56-61; Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş. [GK], B. No: 2014/19270, 11/7/2019, § 35; Hamit Yakut [GK], B. No: 2014/6548, 10/6/2021, § 76; Atilla Yazar ve diğerleri [GK], B. No: 2016/1635, 5/7/2022, § 100).
15. Hak ve özgürlüklerin, bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen, hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir (Tahsin Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
16. Müdahalenin kanuna dayalı olması öncelikle şeklî manada bir kanunun varlığını zorunlu kılar. Şeklî manada kanun, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) tarafından Anayasa'da belirtilen usule uygun olarak kanun adı altında çıkarılan düzenleyici yasama işlemidir. Hak ve özgürlüklere müdahale edilmesi ancak yasama organınca kanun adı altında çıkarılan düzenleyici işlemlerde müdahaleye imkân tanıyan bir hükmün bulunması şartına bağlıdır. TBMM tarafından çıkarılan şeklî anlamda bir kanun hükmünün bulunmaması hakka yapılan müdahaleyi anayasal temelden yoksun bırakır (Ali Hıdır Akyol ve diğerleri [GK], B. No: 2015/17510, 18/10/2017, § 56; Tuğba Arslan, § 96; Fikriye Aytin ve diğerleri, B. No: 2013/6154, 11/12/2014, § 34).
17. Kanunun varlığı kadar kanun metninin ve uygulamasının da bireylerin davranışlarının sonucunu öngörebileceği ölçüde hukuki belirlilik taşıması gerekir. Bir diğer ifadeyle kanunun niteliği de kanunilik koşulunun sağlanıp sağlanmadığının tespitinde önem arz etmektedir (Necmiye Çiftçi ve diğerleri, B. No: 2013/1301, 30/12/2014, § 55). Müdahalenin kanuna dayalı olması, iç hukukta müdahaleye ilişkin yeterince ulaşılabilir ve öngörülebilir kuralların bulunmasını gerektirmektedir (Türkiye İş Bankası A.Ş. [GK], B. No: 2014/6192, 12/11/2014, § 44).
18. Mahkemelerin yorumlarının ve uygulamalarının kanunun açık lafzıyla çeliştiği veya kanun metni dikkate alındığında bireyler tarafından öngörülmesinin mümkün olmadığı sonucuna ulaşıldığı hâllerde yapılan müdahalenin kanuni dayanağının bulunmadığı kanaatine varılması mümkündür (bazı farklılıklarla birlikte bkz. Ziya Özden, B. No: 2016/67737, 19/11/2019, § 59; Ramazan Atay, B. No: 2017/26048, 29/1/2020, § 29; Wısam Sulaıman Dawood Eaqadah [GK], B. No: 2021/2831, 15/2/2023, § 81). Dolayısıyla kanunilik ölçütü açısından Anayasa Mahkemesince yapılması gereken, incelemeye konu kuralların yargı organlarınca yapılan yorumlarının, kişilerce öngörülebilecek belirlilikte olup olmadığının veya kanunun açık lafzıyla çelişip çelişmediğinin tespit edilmesidir (bazı eklemelerle birlikte bkz. Mehmet Demircioğlu [GK], B. No: 2020/35797, 14/9/2023, § 33).
19. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun tefhim edilen hükme karşı -yedi günlük- yasal süre geçtikten sonra itiraz sebeplerini gösterir dilekçe sunduğu gerekçesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 252. maddesi uyarınca itiraz isteminin reddine karar vermiştir.
20. Mahkemenin hüküm fıkrasında kararın sanığa tefhiminden itibaren 7 gün içerisinde itiraz edilebileceğinin belirtildiği görülmektedir (bkz. § 2). Sürelerin hesaplanmasıyla ilgili olarak 5271 sayılı Kanunu'nun 39. maddesinin birinci fıkrasında gün ile belirlenen sürelerde, tebligatın yapıldığının ertesi günü işlemeye başlayacağı belirtilmiştir (Anayasa Mahkemesinin benzer yöndeki değerlendirmesi için bkz. Binali Boran, B. No: 2016/1235, 24/10/2019, § 47). Başvuru konusu yargılama sürecine ilişkin Mahkeme kararı başvurucuya hazır bulunduğu 9/9/2021 tarihli celsede yüzüne karşı okunmak suretiyle tefhim edilmiştir. Buna göre somut olayda ertesi gün başlayacak hesaplamayla 16/9/2021 tarihinde yapılan itirazın yedi günlük itiraz süresi içerisinde olduğu görülmektedir.
21. Öte yandan başvurucunun kısa kararla birlikte kararın gerekçesini öğrenemediği, gerekçeli kararın da başvurucuya tebliğ edilmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla karar gerekçesini bilmeyen başvurucudan kısa kararın tefhiminden itibaren itiraz kanun yoluna başvurmasını beklemenin de başvurucuya ağır bir külfet yüklediği tespit edilmiştir. Bu durumda kanun yolu mercilerinin somut olayın koşullarında itiraz süresini, ilk derece mahkemesi tarafından karar gerekçesi açıklanmadan tefhim tarihinden itibaren başlatmasına ilişkin yorumlarının öngörülemez nitelikte olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Cansan İplik Pazarlama Sanayi ve Dış Ticaret A.Ş., B. No: 2021/30498, 17/4/2024, § 18; Nihal Uslukol, § 51).
22. Açıklanan nedenlerle, somut olayda itiraz için belirtilen yedi günlük sürenin hesaplanma şeklinin kanuni dayanaktan yoksun olması ve bu konudaki yargısal yorumun da öngörülemez olması nedenleriyle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
24. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul 17. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2019/981, K.2021/1019) GÖNDERİLMESİNE,
D. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.