TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

İBRAHİM BAŞPINAR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/37022)

 

Karar Tarihi: 20/11/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Erdem Ender ÇINAR

Başvurucu

:

İbrahim BAŞPINAR

Vekili

:

Av. Ayşe Süeda ÜNAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, koronavirüs salgınına yönelik tedbirler kapsamında ceza infaz kurumundaki görüşlerin kısıtlanması ile eş görüşü yaptırılmaması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının, dilekçelerine işlem yapılmaması nedeniyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, başvuru tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan Sincan 2 No.lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) tutuklu olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucu, koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle görüşlerin sınırlandırılması uygulaması ve eş görüşü yaptırılmaması nedeniyle 9/9/2020 tarihinde Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvurmuştur. İnfaz Hâkimliği 30/9/2020 tarihli kararıyla başvuruyu reddetmiştir. Kararda eş görüşü yönünden İnfaz Kurumu tarafından alınmış bir karar bulunmadığından konu hakkında karar alınmak üzere dilekçenin İnfaz Kurumuna gönderilmesi gerektiğini, salgın hastalık nedeniyle yapılan uygulamanın usule ve kanuna uygun olduğunu belirtmiştir.

4. Başvurucu, İnfaz Hâkimliğinin kararına karşı 8/10/2020 tarihinde Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi İnfaz Hâkimliği kararın usule ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle 20/10/2020 tarihinde itirazı reddetmiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 26/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 12/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. COVID-19 Salgını Nedeniyle Görüşlerin Sınırlandırılması İddiası Yönünden Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

8. Başvurucu; salgın hastalık nedeniyle görüşlerin kısıtlandığını belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının, dilekçelerine işlem yapılmaması nedeniyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı, hükümlü ve tutukluların sağlıklarının korunması amacıyla mevzuat çerçevesinde önlemler alındığı görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundaki iddiaları tekrar etmiştir.

9. Başvurucunun iddiaları aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Hükümlülerin ziyaret ya da görüş hakkı 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 83. maddesinde düzenlenmiştir. Anayasa Mahkemesi, somut başvuruya konu olan tedbirleri Yunus Bulut (B. No: 2020/38826, 20/7/2023) kararında kanunilik ölçütü bağlamında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen kanuni düzenlemenin mahpusların ziyaret hakkının ortadan kaldırılması ya da engellenmesi konusunda idari makamlara açık ve genel bir yetki vermediğini, aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayandığını tespit ederek müdahalenin kanuni dayanağının olmadığına karar vermiştir (Yunus Bulut, §§ 55, 57, 58).

12. Somut başvuruda Genel Müdürlük tarafından gönderilen yazı doğrultusunda mahpusların açık ve kapalı görüş haklarına kısıtlamalar getirildiği anlaşılmaktadır. Ziyaret hakkının idare tarafından kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenleme bulunmamasına rağmen söz konusu tedbirin uygulandığı görüldüğünden Yunus Bulut kararında varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı, müdahalenin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir (benzer yönde karalar için bkz. Süleyman Kurt (2), B.No:2020/30704, 7/3/2024; Murat Kılıç ve Diğerleri, B.No: 2020/25564: 7/3/2024; Mehmet Ata Kızılçınar, B.No:2020/29397, 6/6/2024).

13. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Eşle Mahrem Görüşme Talebi Yönünden Aile Hayatına Saygı Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

14. Başvurucu, eş görüşü için üç defa talepte bulunduğunu ancak İnfaz Kurumu tarafından cevap verilmemesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

15. Eşle mahrem görüşme uygulaması 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik'te mahpusların ceza infaz kurumundaki tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi sonucunda tanınan teşvik esaslı bir ayrıcalık (ödül) olarak düzenlenmiş; ödüllendirmede yetkili merci ise İdare ve Gözlem Kurulu olarak belirlenmiştir. Anayasa Mahkemesinin Mustafa Genç, (B. No: 2018/12508, 11/12/2018) kararında ödül uygulamasının niteliğine ve uygulamadan kaynaklanan şikâyetlere karşı izlenecek usule ilişkin değerlendirmelere yer verilmiştir (Mustafa Genç, §§ 30-31).Buna göre ödüllendirme hususunda öncelikle idare ve gözlem kuruluna başvurulmadan infaz hâkimliğine şikâyet imkânı bulunmamaktadır (Mustafa Genç, § 32). Anayasa Mahkemesi, söz konu usule uygun şekilde başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle anılan kararda kabul edilemezlik sonucuna ulaşmıştır.

16. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin yargı mercilerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir başvuru yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Bu ilke uyarınca başvurucunun şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve kanıtlarını zamanında bu makamlara sunması, aynı zamanda bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013 § 17).

17. Somut olayda başvurucu, eşiyle mahrem görüşme yapmak istediğine ilişkin taleplerini muhtelif tarihlerde İnfaz Kurumuna iletmiş olmasına rağmen cevap verilmediğinden yakınmaktadır. Öte yandan başvurucunun İnfaz Hâkimliğine verdiği başvuru dilekçesinin, talebinin öncelikle İnfaz Kurumu tarafından değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek usulden reddine karar verilmiştir.

18. İnfaz Hâkimliği tarafından verilen karar doğrultusunda İnfaz Kurumu tarafından alınacak karar üzerine İnfaz Hâkimliğine başvurulması gerekmektedir. İdari ve yargısal yolların usulüne uygun olarak tüketildikten sonra bireysel başvuruda bulunulması gerekmektedir (İ.A., B. No: 2018/35763, 12/1/2022 § 20). Somut olayda, İ.A. kararında varılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum olmadığı değerlendirildiğinden, başvurunun başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu; ihlalin tespiti ve 1.000.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

20. COVID-19 salgını dönemindeki kısıtlamalar ortadan kalktığından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

21. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Aile hayatına saygı hakkının eşle mahrem görüş talebi yönünden ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Aile hayatına saygı hakkının görüşlerin kısıtlanması nedeniyle ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 20/11/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.