TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

S.Ö. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/38783)

 

Karar Tarihi: 4/7/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 3/10/2024-32681

 

GENEL KURUL

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Başkanvekili

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Başkanvekili

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Recai AKYEL

 

 

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Yılmaz AKÇİL

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Mustafa ŞENOCAK

Başvurucu

:

S.Ö.

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan yargılanmıştır. Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesince (Mahkeme) görülen yargılamanın duruşması iki celsede tamamlanmıştır. Yargılamada 2/10/2019 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda duruşmanın 16/1/2020 tarihinde yapılmasına ve başvurucunun duruşma tarihinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla hazır edilmesine karar verilmiştir.

3. Mahkeme, duruşmanın SEGBİS yoluyla yapılacağı hususunu da içeren Tensip Tutanağı'nı başvurucuya bulunduğu ceza infaz kurumu aracılığı ile 3/10/2019 tarihinde tebliğ etmiştir.

4. Başvurucu, yargılamanın 16/1/2020 tarihli ilk celsesinde SEGBİS'le bağlantı sağlanamaması nedeniyle hazır edilememiştir. Mahkeme, bir sonraki celsede başvurucunun duruşmada SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine, duruşmaya ara vererek sonraki celsenin 10/3/2020 tarihinde yapılmasına karar vermiştir.

5. Başvurucu, duruşmanın 10/3/2020 tarihli ikinci celsesine tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Söz konusu celseye SEGBİS aracılığı ile katılan başvurucunun SEGBİS bağlantısında sorun yaşamadığı, tüm bu süreçte duruşmalara bizzat katılmayı talep etmediği anlaşılmıştır.

6. Mahkeme, başvurucunun infaz kurumuna yasak eşya sokma suçundan 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

7. Başvurucu, istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra duruşmalara bizzat katılamaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

8. Komisyon, başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne ve duruşmada hazır bulunma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

9. Birinci Bölüm başvurunun Genel Kurul tarafından incelenmesine karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu, yargılama süreci boyunca SEGBİS aracılığıyla dinlenildiğini belirterek savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan ve teknik bir bağlantı sorunu yaşamadan etkili bir şekilde savunma yapma imkânı bulduğu ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.

12. Başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.

13. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) kararında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi bu kararlarda öncelikle kişilerin istemine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmasının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale teşkil ettiğini tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşılmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104).

14. Anılan kararda ölçülülük yönünden yapılan incelemede ise başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin hangi zorlayıcı nedene dayanılarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.

15. Diğer taraftan Anayasa'nın 36. maddesi veya diğer herhangi bir maddesi, kişilerin adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat etmelerini yasaklayan bir hüküm içermemektedir. Ne var ki adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat edilmesinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının yanında asgari usul güvencelerinin de sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının bulunmaması gerekir (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2021, § 45).

16. Adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık bir şekilde feragat edilebileceği gibi örtülü olarak feragat edilmesi de mümkündür. Her iki durumda da feragat tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olmalı, aynı zamanda kamu yararına aykırılık taşımamalıdır. Ayrıca örtülü feragatin geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekir. Dolayısıyla yetkili yargı organları bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamalıdır. Bununla birlikte adil yargılanma hakkı güvencelerinden feragat iradesi, bunu gösteren olguların bulunmasından veya suç isnadı altındaki kişinin tutum ve davranışlarından anlaşılabilir (Ansar Onat, B. No: 2019/14515, 15/6/2022 § 21).

17. Anayasa Mahkemesi Ansar Onat kararında değerlendirdiği koşullar dâhilinde duruşmada hazır bulunma hakkından feragat edilmesi durumunda anılan hakka dair bir müdahale olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu başvuruya konu olayda, duruşmalara SEGBİS aracılığı ile katıldığı sırada başvurucunun bu duruma yönelik bir itiraz ileri sürmediği belirtilmiştir. Ayrıca yargılamaya uzaktan katılım sürecinde ses ve görüntü kalitesiyle ilgili sorun yaşandığına ilişkin bir iddia ve itiraza, duruşma tutanakları ve başvuru formunda yer verilmediği vurgulanmıştır. Bu durumda başvurucunun doğrudan duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ettiğine dair bir beyanı bulunmamakta ise de talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmalara katılmak zorunda bırakılmadığı açıklanmıştır. Anılan kararda, başvurucunun duruşmalara bizzat katılma talebini celse aralarında mahkemeye iletmemesi de dikkate alındığında söz konusu hakka ilişkin feragat etme iradesini zımnen ortaya koyduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca başvurucunun SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımının sonuçlarını makul olarak öngörebilecek durumda olmadığına dair somut bir veri bulunmadığı gibi duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ile ilgili asgari usul güvencelerinin kendisine sağlanmadığına yönelik bir iddiasının da başvuru formuna yansımadığı belirtilmiştir. Buna ek olarak başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etme iradesini gösterdiğine ilişkin kabulü meşru olmaktan çıkaracak üstün bir kamu yararının mevcut olduğundan söz etmenin de somut olayın koşullarında mümkün olmadığı, dolayısıyla başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına bir müdahalede bulunulmadığı değerlendirilmiştir (Ansar Onat, § 23).

18. Somut olayda duruşma hazırlığı işlemleri kapsamında Mahkemece düzenlenen Tensip Tutanağı'nda başvurucunun duruşmada SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine karar verilmiştir. Mahkeme, duruşmanın SEGBİS aracılığıyla yapılacağı hususunu da içeren Tensip Tutanağı'nı başvurucuya tebliğ etmiştir. Yargılamanın 16/1/2020 tarihli ilk celsesinde SEGBİS bağlantısının sağlanamaması nedeniyle başvurucu duruşmada hazır edilememiş, Mahkeme bir sonraki celsede başvurucunun yine SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine karar vermiştir. Başvurucu, duruşmanın 10/3/2020 tarihli ikinci celsesine SEGBİS aracılığıyla katılmış, celsede başvurucunun sorgusu yapılmış ve SEGBİS bağlantısında ses ve görüntü kalitesiyle ilgili sorun yaşandığına ilişkin bir iddia ve itiraza duruşma tutanakları ve başvuru formunda yer verilmemiştir. Ayrıca başvurucunun celsede veya celse aralarında duruşmalara bizzat katılmayı talep ettiğine dair bilgi ya da belge de bulunmadığı görülmüştür. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda yukarıda anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı ve başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin feragat etme iradesini zımnen ortaya koyduğu sonucuna ulaşılmıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR bu sonuca katılmamıştır.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA Hasan Tahsin GÖKCAN, Engin YILDIRIM, Yusuf Şevki HAKYEMEZ ve Kenan YAŞAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/7/2024 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuran (sanık) ilk duruşmaya Segbis sistemiyle duruşma yapılmak üzere davet edilmiş ancak teknik arıza nedeniyle bu duruşma başlatılamamıştır. İkinci duruşmada ise cezaevindeki Segbis bağlantısıyla başvuranın savunması alınmış ve aynı oturumda mahkumiyet kararı verilmiştir. Katıldığı ilk duruşmada mahkum edilen başvuran istinaf dilekçesinde duruşmaya bizzat katılma imkanı tanınmaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını dile getirmiş ancak, hüküm kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Mahkememiz çoğunluğunca, duruşma gününe dair tebliğ belgesinde Segbisle duruşma yapılacağının belirtildiği ve duruşma sırasında başvuranın duruşmaya bizzat katılmayı talep etmediğinden bahisle duruşmaya katılmaktan feragat iradesini zımnen ortaya koyduğu gerekçesiyle bir ihlal olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

2. Ceza yargılamasının adil yürütüldüğünün kabul edilmesi; yargılama sürecinde aleniyet, çelişme, yüzyüzelik, silahların eşitliği, duruşmada bulunma, tanık sorgulama, vb. usul güvencelerine uyulmuş olmasına bağlıdır. Yargılama kavramının ilk akla getirdiği sözcük “duruşma” olacaktır. Aleni duruşma ilkesinin elbette başka yargılama ilkeleriyle ve usul güvenceleriyle de bağlantısı bulunmaktadır. Aleni duruşma ilkesi sanık yönünden duruşmada bulunma ve duruşmada dinlenen tanığı sorgulama haklarıyla bağlantılıdır. Sanık duruşmada bizzat bulunarak meramını anlatma, silahların eşitliği ve çelişme ilkelerine uygun olarak duruşmada ikame edilen delillere erişme, bunlara karşı diyeceklerini ileri sürebilme ve dolayısıyla yargılamaya etkin biçimde katılma hakkına sahiptir. Duruşmada bulunma hakkına riayet edilmemesi yargılamanın hakkaniyetini zedelemekte ve adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir.

3. Öte yandan duruşma faaliyeti hakim yönünden doğrudan doğruyalık (yüzyüzelik) ilkesiyle bağlantılıdır. Bu ilke, aleni duruşmada delillerin ikame edilmesi sürecinde herşeyin hakim huzurunda tartışılması, hakimin yargılama süjeleriyle ve delillerle doğrudan temas kurabilmesi anlamına gelmektedir. Sanığın fiile ve delillere ilişkin açıklamaları da hakimin maddi gerçeği öğrenme ve vicdani kanı oluşturma faaliyeti bakımından büyük önem taşımaktadır. AİHM Türkiye hakkındaki bir ihlal kararında heyet halinde çalışan ağır ceza mahkemesi hakimlerinin değişmesi nedeniyle yüzyüzelik ilkesine uygun olarak savunma ve tanık ifadeleri huzurlarında gerçekleşen ilk hakim heyetinin kararı ile bu işlemleri tutanaktan öğrenen sonraki heyet kararı arasındaki farka dikkat çekmiştir (Orhan Şahin v. Türkiye, B. no: 48309/17, 12.3.2024, par. 60, 61). Anılan karar hakimin duruşmada sanığı bizzat dinlemesinin adil yargılanma hakkı kapsamında önemli bir güvence olduğunu ortaya koymaktadır.

4. Maddi gerçek; delillerin aleni duruşmada ve hakim huzurunda, yargılama süjelerinin etkin katılımıyla yapılacak tartışma sürecinde mahkeme tarafından ortaya çıkarılacaktır. Ortaya çıkarılması beklenen maddi gerçek hukuki durumunu (kaderini) belirleyeceği için duruşmada bulunma hakkı sanık için son derece önemli bir haktır. Sanık aleni duruşmada delillerle ilgili tartışmaya savunması açısından katkı sunacak, iddialara ve tanık anlatımı veya diğer delillere karşı hakimin gözlerine bakarak meramını anlatma imkanı bulabilecektir. Bu sayede hakim de doğrudan doğruyalık ilkesine uygun biçimde delillerin güvenilirliği ve savunmanın anlam ve önemi konusunda vicdani kanıya ulaşabilecektir. Başka deyişle hakimin yargılama ilkelerine uygun olarak vicdani kanıya ulaşabilmesi için de sanığın duruşmada bizzat bulunması büyük bir önem taşımaktadır.

5. AİHS m. 6/3c’de duruşmada bulunma ve mahkemede kendisini bizzat savunmanın suç isnadı altında olanlar bakımından bir hak olduğu kabil edilmiştir. AİHM bu hüküm gereği sanığın yalnızca duruşmada bulunma hakkının değil, duruşmayı izleme, konuşulanları duyma ve etkili katılımı da güvence altına aldığı görüşündedir (Stanford/Birleşik Krallık, A 282-A, 1994, par. 26). Sanık duruşmaya bizzat katılamıyorsa, katıldığı halde duruşma salonundaki konumu nedeniyle izleyemiyorsa (bkz. V/Birleşik Krallık, 1999, IX; 30 EHRR 121) veya söyledikleri hakim tarafından dinlenmiyorsa ya da delillere karşı itirazlarını ileri süremiyorsa yargılamanın hakkaniyetli olduğu söylenemez.

6. Nitekim Kanunda (CMK m. 191; 193) sanığın duruşmada bulunması temel ilkedir. Bununla birlikte bazı meşru nedenlerin varlığı halinde SEGBİS sistemi ile sanığın duruşmalara katılımını kabul etmiştir. Fakat bu uygulama zorunlu hallerle sınırlı istisnai bir yöntemdir (CMK m. 196/4). Bu nedenle Kanunda hakim veya mahkemenin “zorunlu gördüğü durumlar” ile kastedilen, sanığın duruşmada bulunmasını engelleyen veya zorlayıcı nitelikteki nedenler kastedilmektedir. Böyle bir zorunluluk bulunmadığında, hakkından vazgeçmeyen sanığın duruşmaya bizzat katılması yasal güvence içerisindedir. Bu zorunluluk özellikle tutuklu sanıklar bakımından daha da önemlidir. Tutuklu sanıkların esaslı işlemlerin yapıldığı duruşmalara getirtilmesi de yasal zorunluluk kapsamındadır.

7. Şüphesiz adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık ya da örtülü bir şekilde feragat edilmesi de mümkündür. Ancak her iki durumda da feragat iradesinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olması ve aynı zamanda kamu yararına aykırılık taşımaması gerekir. Ayrıca örtülü feragatin geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması beklenir. Dolayısıyla yetkili yargı organları bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Emrah Yayla, § 75; Yasin Özdil ve diğerleri, B. No: 2021/2614, 19/3/2024, p. 15). Somut olayda çoğunluk gerekçesinde; Segbis yöntemiyle duruşmaya davete dair tebliğ üzerine yapılan ilk duruşmada bu işleme itiraz etmediğinden hareketle sanığın feragat etmiş sayıldığı sonucu çıkartılmıştır.

8. Çoğunluk gerekçesinde mazur görülen, hatta yeni bir usul kuralı yaratılmasına neden olan bu uygulama emsal kararlarımızda sözü edildiği gibi varsayımla feragat iradesi ortaya çıkarmak anlamına gelmektedir. Bu karar ile ne yazık ki sanığın duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin yasal güvenceleri ve anayasal adil yargılanma hakkı güvenceleri ortadan kaldırılmış, yasada istisnai nitelikte olan bir uygulama genel kural haline getirilmiştir. Açıkladığım nedenlerle çoğunluğun ihlal bulunmadığı yönünde ulaştığı sonuca katılmak mümkün olmamıştır.

Başkanvekili

 Hasan Tahsin GÖKCAN

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden yakınmaktadır.

2. Anayasa Mahkemesi içtihadına göre kişilerin taleplerine aykırı olarak Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla duruşmaya katılmalarının duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale oluşturmaktadır (Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020).

3. Önümüzdeki olayda ilk celsede SEGBİS bağlantısının kurulamaması nedeniyle başvurucunun sorgusu yapılamamış, aynı zamanda mahkûmiyet kararının verildiği ikinci celsede SEGBİS aracılığıyla sorgusu yapılmıştır. Başvurucu ikinci celsede sorgusu yapılmadan önce duruşmalardan bağışık tutulmayı talep etmiştir.

4. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre “Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık... isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir.” Görüldüğü üzere bağışık tutulmanın kapsamı sanığın sorgusunu kapsamamaktadır. Dolayısıyla duruşmalardan bağışık tutulma, sanığın sorgusunun yapılmasından sonraki aşamalarda geçerli olabilecek bir yoldur.

5. Başvurucu ikinci celsede sorgusu yapılmadan önce duruşmalardan bağışık tutulmayı talep etmiş ise de başvurucunun bu talebi, ancak sorgusundan sonraki aşamalar için kabul edilebilir niteliktedir. Bu kapsamda başvurucunun sorgusundan bağışık tutulmayı talep edemeyeceği gözetildiğinde bu talebinin sorgusu sırasında duruşmada hazır bulunma hakkından feragat olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.

6. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği kanaatiyle çoğunluk kararına katılmak mümkün olmamıştır.

Üye

 Engin YILDIRIM

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruda Mahkememiz çoğunluğunun ulaştığı başvurunun açıkça dayanaktan yoksunluk gerekçesiyle kabul edilemez bulunması gerektiği şeklindeki karara katılmamaktayım.

2. Somut olayda başvurucu, ceza infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan yargılandığı davada duruşma hazırlıklarının yapıldığı 02/10/2019 tarihli tensip zaptı başvurucuya ceza infaz kurumu aracılığı ile 3/10/2019 tarihinde tebliğ edildiğinde duruşmanın Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla yapılacağı hususunu da içeren bu zapta başvurucu 4/10/2019 tarihli dilekçe ile verdiği cevapta maddi durumu iyi olmadığından avukat tutamadığını, savunma hakkını kullanması ve suçsuzluğunu ispat etmesi için bütün bilgi ve belgelerin tarafına gönderilmesini ve savunmasını bizzat kendisinin yapacağını Mahkemeye iletmişti.

3. Yargılamanın duruşması iki celsede tamamlanmış olmasına rağmen Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesindeki yargılamanın 16/1/2020 tarihli ilk celsesinde SEGBİS ile bağlantı sağlanamaması nedeniyle başvurucu hazır edilememiştir. Bununla birlikte Mahkeme sonraki celsede de başvurucunun duruşmada SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine karar vermiştir.

4. Başvurucu, duruşmanın ikinci celsesine 10/3/2020 tarihinde tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Ancak burada ifade etmek gerekir ki avukat ile temsil edilmeden duruşmaya katılan başvurucunun SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılmak istediği yönünde herhangi bir talep Duruşma Tutanağında yer almamaktadır.

5. Bu celsede verilen kararla başvurucu infaz kurumuna yasak eşya sokma suçundan 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Başvurucunun duruşmalara bizzat katılamaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını da belirttiği istinaf başvurusu ise kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

6. Mahkememiz çoğunluğu başvurunun açıkça dayanaktan yoksunluk gerekçesiyle kabul edilemez bulunması gerektiği şeklindeki kararının gerekçesinde başvurucun duruşmanın 10/3/2020 tarihli ikinci celsesine SEGBİS aracılığıyla katıldığı, celsede başvurucunun sorgusu yapıldığı ve SEGBİS bağlantısında ses ve görüntü kalitesiyle ilgili sorun yaşandığına ilişkin bir iddia ve itiraza duruşma tutanakları ve başvuru formunda yer verilmediğine vurgu yapmış, ayrıca başvurucunun celsede veya celse aralarında duruşmalara bizzat katılmayı talep ettiğine dair bilgi veya belge de bulunmadığını belirtmiş ve başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin feragat etme iradesini zımnen ortaya koyduğu sonucuna ulaştığına işaret etmiştir (§ 18).

7. Çoğunluk kararındaki bu gerekçeye katılmak mümkün değildir. Kanaatimizce duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının kabul edilebilir bulunmasından sonra başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekmektedir.

8. Somut bireysel başvurudaki temel mesele başvurucunun adil yargılanma hakkı bağlamında duruşmada hazır bulunma hakkının sağlanıp sağlanmadığı hususu ile ilgilidir. Bireysel başvuruya konu olayda başvurucu yargılama süreci boyunca SEGBİS aracılığıyla dinlenildiğini belirterek savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

9. Anayasa Mahkemesinin adil yargılanma hakkı ile ilgili inceleme yönteminde de kabul edildiği üzere Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı duruşmada hazır bulunma hakkını da kapsamaktadır. Zira sanığın duruşmada hazır bulunması hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Ceza adaletinin hakkaniyete uygun şekilde gerçekleşebilmesi için sanığın mahkemenin huzuruna çıkarılması büyük önem arz etmektedir. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine dayalı bir yargılama sisteminin benimsenmesi, sanığın duruşmada hazır bulunmasını gerektirmektedir. Anılan hak, sadece duruşmada hazır bulunmayı değil duruşma sürecini takip etmeyi, iddiaları ve tanık ifadelerini dinlemeyi, iddia/savunmaları destekleyecek şeyleri ileri sürmeyi de içerir. Dolayısıyla duruşmada hazır bulunma hakkı, sanığın yargılamaya etkili katılım hakkıyla da doğrudan ilişkilidir. Suç isnadı altındaki bir kimse duruşmada hazır bulunarak yargılamaya etkin olarak katılmakta, hakkında kurulacak hükmün inşasına ortak olmakta ve yargılamaya yön verme imkânına kavuşmaktadır. Hâkimler de bu hak vesilesiyle sanığın tutum ve davranışları ile kişisel özelliklerini gözlemleme imkânı elde etmektedir (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 74).

10. Öte yandan duruşmada hazır bulunma hakkı, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının özel bir görünümü olan savunma hakkıyla da sıkı biçimde bağlantılıdır. Ceza yargılamasında hakkaniyete uygun bir yargılamanın en önemli unsuru olan bizzat savunma hakkının sağlanabilmesi için sanığın duruşmada hazır bulunma imkanına sahip olması gerekmektedir. Özellikle mahkemenin vereceği hükmü etkileyebilecek nitelikteki değerlendirmelerin veya başka esaslı işlemlerin yapıldığı kritik aşamalarda sanığın duruşmada hazır bulunması büyük önem taşımaktadır (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 75).

11. Dolayısıyla adil yargılanma hakkının güvencelerinin ihlal edilmediği bir duruşmada yüz yüzeliğin sağlanması önemli bir gerekliliktir. Bu bağlamda yargılama sürecindeki en temel ilke olarak sanığın bizzat duruşmada hazır bulunması ve hakim ve davadaki diğerleri ile yüz yüze gelebilmesi ve böylece yargılamada yüz yüzelik ilkesinin gerçekleşmesi zorunludur.

12. Bilindiği üzere teknolojinin de gelişimine paralel olarak son yıllarda yargılama sürecinde sesli ve görüntülü iletişim teknolojilerinin kullanılması yoluna da başvurulmaya başlanmış ve bu bağlamda SEGBİS sistemi oluşturulmuştur. Anayasa Mahkemesince de ilke olarak SEGBİS'in duruşma salonundakileri görebilme ve söylenenleri duyabilme imkânı sağladığı ve bu sistemde yargılamanın taraflarının yargısal işlemleri karşılıklı olarak gerçekleştirilebildikleri vurgulandıktan sonra SEGBİS vasıtasıyla yapılan yargılamada yüz yüzelik ilkesinin sağlandığı kabul edilmektedir (Bkz.: Erdal Korkmaz ve diğerleri, B. No: 2013/2653, 18/11/2015, § 103).

13. Bununla birlikte SEGBİS sisteminin uygulanmasında 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrasındaki “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir”. hükmünün bir gereği olarak sanığın duruşmaya SEGBİS aracılığıyla katılmasının ancak hakim veya mahkemece zorunlu görülen durumlarda mümkün olduğu ifade edilmelidir. Dolayısıyla bu hükmün gereği olarak sanığın SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılmasının zorunlu nedeni mahkeme veya hakim tarafından mutlaka ortaya konulmalıdır.

14. Görüldüğü üzere SEGBİS esasında duruşmada hazır bulunma hakkı şeklindeki yargılama hukukundaki temel ilkenin bir istisnası olup bu yola ancak zorunlu bir nedenin hakim veya mahkemece gösterilmesi durumunda başvurulabilir. Mahkememiz içtihadında da ifade edildiği üzere bu gerekliliğin ortaya konulması bağlamında, kişilerin duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep etmelerine rağmen SEGBİS yoluyla katılımlarının neden yeterli görüldüğünün ve duruşmada bizzat hazır bulunmayı imkânsız hâle getiren veya büyük ölçüde zorlaştıran koşulların neler olduğunun ifade edilmesi gerekmektedir (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 93).

15. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi duruşmada hazır bulunma hakkının etkili biçimde sağlanması ve adil yargılanma hakkının ihlal edilmediği bir şekilde yargılamanın tamamlanabilmesi hususunda SEGBİS aracılığıyla duruşmaya katılım ile ilgili olarak başka bazı önemli hususlara da işaret etmektedir. Zira Anayasa Mahkemesine göre duruşmada hazır bulunma hakkı, anılan hakların kullanılmasını gerektiren durumlarda sanığa savunmasını planlayarak mahkeme önünde en uygun ve etkili şekilde yapabilme, tanıklara soru sormak suretiyle onların beyanlarının zayıf/itibar edilemez noktalarını ortaya koyabilme ve böylece yargılamanın sonucunu etkileyebilme imkânı vermektedir. Dolayısıyla -görüntü ve ses kalitesi yüksek olan araçlardan yararlanılsa bile- uzaktaki sanığın ses ve görüntüsünün duruşma salonuna aktarılmasının sağladığı menfaat ile onun duruşma salonunda fiziksel olarak yer almasının sağladığı menfaat aynı değildir. Bunun için anılan hak sadece istisnai hâllerde sınırlandırılabilir (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 76).

16. Görüldüğü üzere ceza yargılamasındaki temel ilke duruşmada hazır bulunarak yargılamanın gerçekleştirilmesi olup, SEGBİS aracılığı ile yargılama istisna olduğuna göre yargılamanın buna uygun biçimde gerçekleştirilmesi adil yargılanma hakkının sağlanması noktasında önem arz etmektedir. Bu bağlamda elbette mahkeme veya hakim tarafından hangi zorunlu nedenle bu yola başvurulduğu ifade edilmek şartıyla yargılamanın bazı celselerinin SEGBİS aracılığı ile gerçekleştirilmesi de mümkündür.

17. Somut başvuruda SEGBİS yolu ile gerçekleştirilen yargılamanın değerlendirilmesi sürecinde yargılamanın tek celsede sonuçlanmış olması ve başvurucunun savunmasını bizzat kendisinin yapacağı şeklindeki açık beyanının da dikkate alınması gerekmektedir.

18. Her ne kadar ilk derece mahkemesi Tensip Tutanağı'nda duruşmanın 16/1/2020 tarihinde yapılmasına ve başvurucunun duruşma tarihinde SEGBİS aracılığıyla hazır edilmesine karar vermiş ise de dosyadaki bilgi ve belgelerden başvurucunun duruşmadan bağışık tutularak SEGBİS aracılığıyla yargılamaya ilişkin açık veya zımni bir onay verdiği görülmemektedir.

19. Nitekim Anayasa Mahkemesinin belirttiği üzere her ne kadar duruşmada hazır bulunma hakkından açıkça veya örtülü şekilde feragat edilmesi mümkün ise de her iki durumda da feragatin tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olması ve aynı zamanda kamu yararına aykırılık taşımaması önem arz etmektedir. Duruşmada hazır bulunma hakkından feragat, savunma tarafına bu haktan vazgeçmesiyle orantılı asgari güvenceler sağlanmadıkça kamu yararına uygunluk taşımayabilir. Ayrıca örtülü feragatin geçerli olabilmesi için sanığın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması gerekmektedir. Dolayısıyla yetkili yargı organlarının bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamaları gerekir (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020, § 95).

20. Bu yönü ile bakıldığında somut başvuruda duruşmada hazır bulunma hakkından açık veya zımni bir feragatten bahsetmek mümkün değildir. Kaldı ki SEGBİS aracılığıyla yargılandığı bu tek celseden önce başvurucunun sorgulanmış olmadığı da dikkate alındığında sorgudan önce zımni bir feragatte bulunulması zaten mümkün değildir.

21. Bu başvuru ile ilgili yapılan değerlendirmede üzerinde durulması gereken önemli bir husus da gerçekleştirilen yargılamanın tek celsede sonuçlanmış olmasıdır. Dolayısıyla SEGBİS aracılığı ile gerçekleştirilen bu yargılamada sanık ile hakim hiçbir şekilde yüz yüze gelmiş değillerdir. Mahkememizin birden fazla celsede gerçekleşen duruşmalardaki SEGBİS aracılığı ile yapılan yargılamalarda söz konusu olan ihlal iddialarından daha farklı olarak bu dosyadaki özellikli bir durumun tek celsede sonuçlandırılan yargılama olduğunu değerlendirmede özellikle dikkate almak gerekir. (Başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı tek oturumda yargılamanın sonuçlandığı ve başvurucunun yapılan duruşmada tam olarak kendisini savunamadığına ilişkin itirazlarını istinaf ve temyiz dilekçelerinde de dile getirmesi dikkate alınarak verilen bir ihlal kararı için bkz.: Niyazi Gültekin, B. No: 2020/32645, 19/10/2023).

22. Bununla birlikte Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesi kararında yargılamanın niçin SEGBİS aracılığıyla gerçekleştirildiğine ilişkin hiçbir açıklamaya yer vermemiş, Mahkeme SEGBİS’i adeta genel bir tercihmiş gibi kabul ederek sadece bu yolla yargılamayı gerçekleştireceğini belirtmekle yetinmiştir.

23. Buradan hareketle ilk derece mahkemesinin bireysel başvuruya konu yargılamayı tek celsede bitirmesine rağmen bu yargılamayı SEGBİS aracılığı ile gerçekleştirmesinin zorunlu nedenini ortaya koyamaması esasında başvurucunun adil yargılanma hakkına yapılan müdahalenin neden gerekli olduğunu açıklamak için yetersiz olduğundan müdahalenin ölçülülük ilkesinin gereklilik şartını karşılamadığı sonucuna ulaşmak gerekmektedir.

24. Sonuç olarak Duruşma Tutanağı’nda da yer aldığı üzere somut olayda başvurucu ilk derece mahkemesindeki yargılama sürecinde savunmasını bizzat kendisinin yapacağını mahkemeye bildirmiştir. Başvurucunun bu süreçte SEGBİS aracılığı ile yargılanmaya yönelik açık veya zımni bir onayı bulunmamaktadır. Bununla birlikte mahkeme SEGBİS’in neden gerekli olduğunu kararında belirtmemesine rağmen yargılamayı SEGBİS aracılığıyla gerçekleştirmiştir. Yargılama tek celsede ve SEGBİS aracılığıyla gerçekleştirilerek sonuçlandırılmıştır. Yargılamadaki temel ilke yüz yüze yargılama olmasına rağmen başvurucu hiçbir şekilde duruşmada fiziken huzurda bulunamayarak bu temel ilke anlamsız kalmış ve başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkı ihlal edilmiştir. Dolayısıyla da Mahkememiz çoğunluğunun yaklaşımı ile SEGBİS yolu ile duruşmaya katılım adeta yargılamada temel ilke haline getirilmeye çalışılmıştır.

25. Yukarıda sıralanan sebeplerle ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruda başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilir bulunduktan sonra Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Mahkememiz çoğunluğunun adil yargılanma hakkı ile ilgili açıkça dayanaktan yoksunluk gerekçesiyle başvurunun kabul edilmezliğine karar verilmesi gerektiği şeklindeki kararına katılmamaktayım.

Üye

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvuru, ceza davasında sanığın hazır bulunma talebinin reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya uzaktan katılımının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan yargılanmıştır. Yargılama, iki celsede tamamlanmıştır. İlk celse SEGBİS'le bağlantı sağlanamaması nedeniyle başvurucu hazır edilememiştir.

3. Başvurucu, duruşmanın ikinci celsesine tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumundan SEGBİS aracılığıyla katılmış, "kendisine açıklanan hak ve yükümlülüklerini anladığını, savunmasını yapmak için bir müdafii istemediğini, üzerine atılı suçlamayı anladığını, savunmasını yapmak için süre talep etmediğini, savunması yapmak için hazır olduğunu, duruşmalardan bağışık tutulmayı talep ettiğini" belirttikten sonra savunmasını yapmış, Mahkeme, başvurucunun infaz kurumuna yasak eşya sokma suçundan 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir.

4. Başvurucu, istinaf dilekçesinde diğerlerinin yanı sıra duruşmalara bizzat katılamaması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek hükmün bozulmasını talep etmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.

5. Başvurucu, bireysel başvuruda yargılama süreci boyunca SEGBİS aracılığıyla dinlenildiğini belirterek savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında Mahkeme ile bulunduğu ceza infaz kurumunun aynı ilçe sınırları içerisinde olduğunu, duruşmanın yapıldığı gün jandarma refakatinde hastaneye götürüldüğünü, aynı gün hizmet birleştirmesi yapılarak Mahkemeye de götürülebileceğini, SEGBİS üzerinden duruşmaya katılma zorunluğunun gösterilemediğini belirtmiştir.

6. Mahkememiz başvurucunun adil yargılanma hakkı güvencelerinden örtülü şekilde feragat ettiği gerekçesi ile başvurunun kabul edilemez olduğuna oyçokluğu ile karar vermiştir. Aşağıda belirtilen sebeplerle başvurucunun başvurusunun kabul edilebilir olduğu ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği kanaati ile Mahkeme çoğunluğunun kararına iştirak edilmemiştir.

7. Anayasa Mahkemesi daha önce adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık veya örtülü şekilde feragat edilmesinin mümkün olduğunu belirterek feragatin Anayasa'ya uygun kabul edilebilmesi için feragat iradesinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açık ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının gerektiğini belirtmiştir. Buna ek olarak asgari usul güvencelerinin sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının da bulunmaması gerekir (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2021, § 45). Örtülü feragatın hangi durumlarda Anayasa'ya uygun kabul edileceğine ilişkin ilkeler genel olarak Ansar Onat (B. No: 2019/14515, 15/6/2022) kararında belirtilmiştir. Buna göre örtülü feragatın geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceği ortaya konulmalıdır. Dolayısıyla yetkili yargı organları bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamalıdır (duruşmada hazır bulunma hakkı bakımından yapılan benzer değerlendirmeler için bkz. Emrah Yayla, § 75). Bununla birlikte adil yargılanma hakkı güvencelerinden feragat iradesi, bunu gösteren olguların bulunmasından veya suç isnadı altındaki kişinin tutum ve davranışlarından anlaşılabilir (Ansar Onat § 21).

8. Duruşmada hazır bulunma hakkı, hakkaniyete uygun yargılanma hakkının özel bir görünümü olan savunma hakkıyla da sıkı bağlantılıdır. Ceza yargılamasında hakkaniyete uygun bir yargılamanın en önemli unsuru olan bizzat savunma hakkının sağlanabilmesi için sanığın duruşmada hazır bulunma olanağına sahip olması gerekir. Duruşmada hazır bulunma hakkı, kişinin kendi davasının duruşmasına bizzat veya müdafisi ile birlikte katılması anlamına gelmektedir. Böylelikle olayı en iyi bilebilecek durumda olan sanık, delillerin tartışılmasını sağlayarak aleyhinde olan delilleri çürütme ve mahkemenin vereceği kararı etkileme imkânı bulacak ve böylelikle savunmasının doğruluğunu ispatlayabilecektir. (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020):

9. Duruşmada hazır bulunma hakkının ceza hukukunun çekirdeğini oluşturan konularda daha katı bir biçimde uygulanması gerekmektedir. Suç isnadına ilişkin yargılamalarda esaslı işlemlerin yapıldığı bir aşamada sanığın duruşmada hazır bulunması asıldır, istisnai hâllerde gıyapta yargılama yapılabilir. Dolayısıyla gereklilik ilkesi yönünden duruşmada hazır bulunma hakkı ancak olayın koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda sınırlanabilecektir. Bu bakımdan duruşmada hazır bulunma hakkını sınırlayan herhangi bir tedbirin öncelikle gerekli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu çerçevede sanığın duruşmada hazır bulunmamasını zorunlu kılan bir olgunun varlığı derece mahkemelerince somut ve olaya uygun bir gerekçeyle ortaya konulmalıdır. (Şehrivan Çoban [GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020).

10. Anayasa Mahkemesi bu içtihat çerçevesinde sadece sanığın sorgusunun yapıldığı duruşmada değil Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki görüşünün veya hükmün açıklanması gibi esaslı işlemlerin yapıldığı duruşmalarda da sanığın bizzat duruşmaya katılma hakkının olduğunu kabul etmiş, bu sebeple çok sayıda ihlal kararı da vermiştir.

11. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 196. maddesinin (4) numaralı fıkrası, “Hâkim veya mahkemenin zorunlu gördüğü durumlarda, aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle yurt içinde bulunan sanığın sorgusu yapılabilir veya duruşmalara katılmasına karar verilebilir.” hükmünü içermektedir. Anılan maddenin ilk hâli ise “Yukarıdaki fıkralar içeriğine göre sanığın aynı anda görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılabilmesi olanağının varlığı hâlinde bu yöntem uygulanarak sorgu yapılır.” şeklindedir. Kanunun ilk hâlinde sadece SEGBİS imkânının mevcut olması koşuluyla ve hatta “yapılır” kipi dikkate alındığında hâkime takdir yetkisi de tanımayacak biçimde maddenin kaleme alındığı görülmektedir. Bununla birlikte yapılan kanun değişikliği ise “zorunlu görülen durumlarda” ve hâkimin/mahkemenin takdir yetkisine bağlı olarak SEBGİS yoluyla sorgu yapılmasına cevaz vermiştir.

12. Yargıtay 16. Ceza Dairesi bir kararında şu ilkelere yer vermiştir: Genel kural sanığın duruşmada hazır bulundurulmasıdır. Bu hak ciddi nedenlere dayalı olarak mahkeme kararı ile sınırlandırılabilir. İlk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile katılması, açık kabulüne dayalı olmalıdır. Sesli ve görüntülü yöntemle savunma alınması halinde sanık müdafinin talebi durumunda sanığın yanında bulunma olanağının sağlanması durumunda savunma hakkının kısıtlanmadığı kabul edilebilecektir (Y.16.C.D., E.2016/1697, K. 2016/3295, 26/5/2016).

13. AİHM, suç isnadı altında bulunanın video-konferans yoluyla duruşmalara katılmasının ancak meşru amacının olması ve ifade verilmesi sürecinin Sözleşme’nin 6. maddesinin gerekliliklerine uygun olması halinde Sözleşme’ye aykırı olmayacağını belirtmiştir. (AİHM, Marcello Viola/İtalya, B. No: 45106/04, 5/10/2006.) AİHM, bu kararında makul sürede yargılamanın meşru bir amaç olarak görülebileceğini kabul etmekle birlikte mahkemelerin yeterli bir gerekçe göstermeleri gerektiğini belirtmiştir.

14. Yine AİHM, Medvedev/Rusya kararında, Moskova’da ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun niçin yine Moskova’da bulunan mahkemeye getirilemediğinin gerekçesinin gösterilemediği tespiti ile ihlal sonucuna ulaşmıştır. (AİHM, Medvedev/Rusya, B. No: 5217&06, 21/6/2017.)

15. Mahkeme duruşmada hazır bulunma hakkının sanığın haklarının temel taşlarından biri olduğunu hatırlatmaktadır. Ayrıca Sözleşme’nin 6. maddesi sanığın yargılamaya etkin katılımını güvence altına almaktadır. Genel olarak bu gereklilik, sanığın yalnızca yargılamaya katılımını değil duruşmalarda hazır bulunmasını da içerir. (AİHM Golubev/Rusya (k.k., B. No: 26260/02, 9/11/2006.)

16. Sanığın görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle sorgusunun yapılması duruşmayı anlamsız hale getirmemelidir. Prof. Dr. Sami SELÇUK’un belirttiği üzere her yargıç, yargılama etkinliğini, ilkelerine göre yaptığı duruşma ve ulaştığı besbellilik noktasına göre bir kararla sonuçlandırmak zorundadır. Bu besbellilik ise, belli bir dereceye varınca bir olasılığa ulaşılmış, olasılık da belli bir dereceye ulaşınca kuşku birlikte yenilmiş ve birlikte bir kanıya ulaşılmış olma anlamına gelmektedir. Yineleme pahasına anımsatalım ki, bu işlem, Weber'in kullandığı iki ucu sivri olan pergele benzemektedir ve de şudur: Pergelinin iki ucu yeterince aralıklı iken iki batış duyulduğu ve uçlar birbirine yaklaşıp birleşmediği halde, belli bir aralığa inildiği zaman artık tek bir batış duyulmaya başlanır. Yaşanan bu olayın bilimsel alandaki, yani ruh bilimdeki adı ise, "iki nokta eşiği"dir.

17. SEGBİS’in her durumda kullanılması ve bu uygulamanın genel uygulamaya dönüşmesiyle, sanığın savunma, delillere ulaşma ve tartışabilme, kendisini özgürce ifade edebilme haklarının sınırlanmasına yol açabilmektedir. Duruşmanın genel kural, SEGBİS’in ise istisna olduğu asla unutulmamalıdır.

18. Duruşmada hazır bulunma hakkında feragat edildiğinin AİHS’e göre kabul görmesi için, feragatın hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak, açıkça anlaşılır şekilde yapılmış olması ve bu hakkın değerine uygun bir biçimde asgari güvencelerin sağlanmış olması zaruridir. Sanık duruşmada hazır bulunma hakkından kendisi feragat etmiş olsa bile avukatla temsil edilebilme hakkı tanınmalıdır.

19. Eldeki başvuruda ilk celse SEGBİS bağlantısının kurulamaması nedeniyle başvurucunun sorgusu yapılamamış, aynı zamanda mahkûmiyet kararının da verildiği ikinci celsede SEGBİS aracılığıyla sorgusu yapılmıştır. Başvurucu ikinci celsede sorgusu yapılmadan önce duruşmalardan bağışık tutulmayı talep etmiştir.

20. Bu kapsamda sanığın duruşmadan bağışık tutulmayı talep etmesi de belirli durumlarda duruşmada hazır bulunma hakkından feragat iradesini gösteren bir olgu olarak değerlendirilebilir. Yargıtay’ın da çeşitli kararlarında, duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin itirazları incelerken sanığın yargılama sürecinde duruşmadan bağışık tutulma talebinin bulunup bulunmadığını değerlendirdiği görülmektedir (Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 15/2/2023 tarihli ve E.2020/31857, K.2023/3801 sayılı kararı; Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 22/12/2021 tarihli ve E.2021/12103, K.2021/15220 sayılı kararı).

21. Bununla birlikte 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre "Mahkemece sorgusu yapılmış olan sanık... isterse, mahkeme sanığı duruşmada hazır bulunmaktan bağışık tutabilir". Görüldüğü üzere bağışık tutulmanın kapsamı sanığın sorgusunu kapsamamaktadır. Diğer bir ifadeyle duruşmalardan bağışık tutulma, sanığın sorgusunun yapılmasından sonraki aşamalara ilişkin başvurulabilecek bir yoldur.

22. Somut olayda başvurucu ikinci celsede sorgusu yapılmadan önce duruşmalardan bağışık tutulmayı talep etmiş görülmekte ise de başvurucunun bu talebi, ancak sorgusundan sonraki aşamalar için kabul edilebilir niteliktedir. Bu kapsamda başvurucunun sorgusundan bağışık tutulmayı talep edemeyeceği gözetildiğinde, bu talebinin sorgusu sırasında duruşmada hazır bulunma hakkından feragat olarak değerlendirilmesi de mümkün değildir.

23. Nitekim Anayasa Mahkemesi daha önce verdiği bir kararında (Niyazi Gültekin, B. No: 2020/32645, 19/10/2023), başvurucu hazır edilmeden yapılan duruşmada yargılamaya ilişkin esaslı işlemlerin yapılması ve ayrıca başvurucunun SEGBİS yoluyla katıldığı tek oturumda yapılan duruşmada tam olarak kendisini savunamadığına ilişkin itirazlarını istinaf ve temyiz dilekçelerinde de dile getirmesini dikkate alarak adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Ayrıca Yargıtay'ın istikrar kazanan kararlarında da, duruşmada hazır bulunma hakkının özellikle hükme tesir edebilecek nitelikteki değerlendirmelerin veya başka esaslı işlemlerin yapıldığı celselerde sanığın duruşmada hazır bulunmasını kural olarak gerekli kıldığı, ilk ve son savunmanın yapıldığı, esasa ilişkin delillerin toplandığı oturumlara sanığın SEGBİS yolu ile katılmasının ancak bu yöndeki açık kabulüne bağlı olduğu vurgulanmaktadır (birçok karar arasından bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 11/10/2023 tarihli ve E.2021/2265, K.2023/7102 sayılı kararı; Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 3/6/2021 tarihli ve E.2020/803, K.2021/3878 sayılı kararı; Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 5/10/2020 tarihli ve E.2020/945, K.2020/16545 sayılı kararı).

24. Hâkimin sorduğu soru ve cevaplardan başvurucunun SEGBİS konusunda yeterli derece bilgilendirildiği veya bilgiye sahip olduğu anlaşılamamaktadır. Öte yandan başvurucu mahkemeye maddi durumun iyi olmaması nedeniyle avukat tutamadığını ve savunmasını "bizzat kendisinin" yapacağını bildiren bir dilekçe sunmuştur. Bu dilekçedeki beyandan tereddüde yer vermeyecek şekilde başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ettiği anlaşılamamaktadır. Söz konusu yargılamada açık feragat olmadığı gibi örtülü feragatın geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceği ortaya konulmamıştır.

25. CMK. 196/4 gereği duruşmaya SEGBİS ile yapılması halinde talebin varlığına bakılmaksızın zorunlu hal mahkemece ortaya konulmalıdır. Başvurucu aynı gün hastaneye götürülmüş olup, mahkemeye götürülmesinin önünde bir engelin varlığı mahkemece belirlenmemiştir.

26. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği kanaatine vardığımdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

Üye

 Kenan YAŞAR