TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YAŞAR ÇIKRIKCI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/36673)

 

Karar Tarihi: 17/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Şahap KAYMAK

Başvurucu

:

Yaşar ÇIKRIKCI

Vekili

:

Av. Tuba ESENKAYA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; işe iade talebiyle açılan davanın, dava öncesinde arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

A. Olayın Arka Planı

2. Merkezefendi Belediyesi (davalı belediye) ile Expel İlaç Sanayi Makina Ticaret Ltd. Şti. (Expel) arasında 6/4/2017-31/12/2017 ile 1/1/2018-30/9/2019 dönemleri için halk sağlığı alanında vektör mücadelesi hizmet alımına ilişkin iki sözleşme imzalanmıştır. Yine aynı işin yürütülmesi amacıyla bu defa davalı belediye ile Tad Atık Yönetimi İnşaat Taşımacılık Tekstil ve Gıda Ticaret Ltd. Şti. (Tad) arasında 1/10/2019-31/12/2020 dönemi için yeni bir sözleşme yapılmıştır.

3. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesinde başvurucunun 31/10/2019 tarihinde Tad firmasındaki işinden ayrıldığı ve işten ayrılış nedeni olarak "05" kodu belirtilmiştir. SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 2013/11 sayılı Sigortalılık İşlemleri Hakkında Genelgesi'nde "05" kodu, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 11. maddesi gereğince belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi olarak tanımlanmıştır.

4. İş akdinin feshedildiğinin 21/10/2019 tarihinde sözlü olarak tebliğ edildiğinden bahisle başvurucu vekili 30/10/2019 tarihinde arabuluculuk başvuru formunu Denizli Arabuluculuk Bürosuna sunmuştur. Anılan formda dava türü [işçi ile işveren ilişkisinden kaynaklanan (nisbi), işe iade istemli (maktu), işe iade, işe iade sonrası boşta geçen süre ücreti, işe almama tazminatı, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, UBGT, yıllık ücretli izin alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı, haksız fesih tazminatı vs.] olarak belirtilmiştir. Aynı tarihli arabulucu atanma talep dilekçesinde ise başvurucunun arabuluculukta talep ettiği kalemler fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, haksız fesih tazminatı, işe iade sonrası boşta geçen süre ücreti, işe almama tazminatı ve diğer olarak işaretlenmiştir.

5. Taraflar arasındaki uyuşmazlık için arabulucu seçildikten sonra yürütülen arabuluculuk görüşmeleri çerçevesinde 8/11/2019 tarihinde başvurucu, davalı belediye ve Expel firması vekillerince imzalanan Arabuluculuk Faaliyetinin Başlamasına İlişkin İlk Oturum Tutanağı düzenlenmiştir. Tutanakta 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu gereğince yürütülen arabuluculuk sürecinin esasları, süreci ve sonuçları hakkında tarafların bilgilendirildiği ifade edilmiş, işçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlığın arabuluculuk yoluyla çözümlenmesi amacıyla görüşmelere tarafların katılımı ile başlandığı belirtilmiştir.

6. Ardından taraflarca imzalanan 18/11/2019 tarihli Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk Son Tutanağında (Son Tutanak) 30/10/2019 tarihinde arabuluculuk sürecinin başladığı, bu sürecin 18/11/2019 tarihinde bittiği, arabuluculuğun anlaşamama ile sonuçlandığı belirtilmiştir. Tarafların 8/11/2019 tarihli ilk oturuma bizzat katıldığına, arabuluculuğun temel ilkeleri, arabuluculuk süreci ve bu süreç sonunda hazırlanan arabuluculuk son tutanağının hukuki ve mali yönlerden bütün sonuçları hakkında taraflara bilgi verildiğine, başvurucunun Tad firmasından işe giriş ve çıkışının yapılması nedeniyle anılan şirketin de arabuluculuk sürecine dâhil edildiğine değinilmiştir. Arabuluculuk sürecinde fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötü niyet tazminatı, haksız fesih tazminatı, işe iade sonrası boşta geçen süre ücreti, işe almama tazminatı konularının müzakere edildiğine işaret edilmiştir. Müzakereler sonucunda tarafların anlaşamadıklarını beyan ettikleri ve son tutanağa bu şekliyle geçmesini istedikleri ifade edilmiştir.

B. Bireysel Başvuruya Konu Yargılama Süreci

7. Başvurucu, davalı belediyeye ait işyerinde alt işveren bünyesinde işçi olarak çalışmaktayken iş akdinin feshedilmesi üzerine Denizli 3. İş Mahkemesinde (Mahkeme) iş akdinin geçerli bir neden olmaksızın feshi iddiasına bağlı olarak feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade davası açmıştır.

8. Mahkeme dava şartı olan arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; başvurucunun işe giriş tarihinin 6/4/2009, iş akdinin feshedildiği tarihin 31/10/2019 olduğu, arabulucuya 30/10/2019 tarihinde başvurulduğu, iş akdi feshedilmeden işe iade konusunda arabulucuya başvurulmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Arabuluculuk tutanağında taraflarca müzakere edilen hususlar arasında işe iadenin bulunmadığı, işe iade davalarında son alt işverenin işe iadeden sorumlu olduğu, asıl işverenin işe iadenin mali sonuçlarından son alt işverenle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumluluğunun bulunduğu ifade edilmiştir. Başvurucunun davalı belediyeye ait işyerinde ihaleyi alan taşeron firmalar bünyesinde sürekli olarak aynı işte çalışmaya devam etmesinin dava şartıyla ilgisinin bulunmadığı, tek arabuluculuk görüşmesi ve tek son tutanak olduğunu başvurucunun da kabul ettiği vurgulanmıştır.

9. Başvurucunun esas ve davalı belediyenin vekâlet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) istinaf başvurularının esastan reddine kesin olarak karar vermiştir.

10. Başvurucu nihai hükmü 27/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 18/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

12. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu, işçi lehine yorum ilkesine ve getiriliş amacına aykırı olarak arabuluculuğun aşırı şekilci ve katı yorumlandığını belirterek mahkemeye erişim hakkının, işe iade talebini içeren arabuluculuk başvuru formu dikkate alınmadan davanın usulden reddedildiğini belirterek hakkaniyete uygun yargılanma hakkının, iş mahkemelerince aynı durumda olanlar yönünden farklı kararlar verildiğini belirterek eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Başvuru, mahkemeye erişim hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddiada bulunma ve savunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur (Özbakım Özel Sağlık Hiz. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2014/13156, 20/4/2017, § 34).

17. İşe iade davasının, dava şartı yokluğundan reddedilmesi suretiyle uyuşmazlığın esasının incelenmemesi mahkemeye erişim hakkına müdahale teşkil etmektedir. Hak arama özgürlüğüne yapılan bu müdahale Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen koşullara (kanun tarafından öngörülme, haklı bir sebebe dayanma ve ölçülülük ilkesine aykırı olmama) uygun olmadığı takdirde Anayasa'nın 36. maddesinin ihlalini teşkil edecektir. Başvuru konusu olaya ilişkin verilen dava şartı olan arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi kararı ile yapılan müdahalenin kanun tarafından öngörülme ölçütünü karşıladığı karar gerekçesinde dayanılan 12/10/2017 tarihli ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 3. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkralarından anlaşılmıştır. Diğer yandan iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıkların daha kısa sürede, daha az masrafla ve işçi ve işverenin eşit bir düzeyde tatmini sağlanarak yargıya taşınmadan çözümlenmesi için arabuluculuğun dava şartı olarak düzenlenmesinin meşru bir amacının olduğu da açıktır. Bu itibarla başvurucunun mahkemeye erişim hakkına yönelik müdahalenin ölçülü olup olmadığı ve başvurucuya ağır bir yük getirip getirmediği hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

18. Başvurucu, iş akdi feshedildikten sonra arabulucuya başvurduğunu ve işe iade talebini de içerecek şekilde arabuluculuk başvurusunda bulunduğunu iddia etmektedir.

19. Mahkemenin davanın usulden reddedilmesine ilişkin kararı iki gerekçeye dayanmaktadır. Bu gerekçelerden ilki, iş akdi feshedilmeden önce arabulucuya başvuru yapılamayacağı yönündedir.

20. 6325 sayılı Kanun'un 11. maddesi uyarınca arabulucu, arabuluculuk faaliyetinin başında tarafları arabuluculuğun esasları, süreci ve sonuçları hakkında gerektiği gibi aydınlatmakla yükümlü olup bu kapsamda arabulucu gerekli bilgilendirmeyi yaparak bilgilendirme tutanağı düzenlemekte ve söz konusu bu tutanak taraflarca imzalanmaktadır. Somut olayda iş akdinin feshedildiğinin 21/10/2019 tarihinde sözlü olarak tebliğ edildiğinden bahisle 30/10/2019 tarihinde arabuluculuk başvurusunda bulunulmuştur. Söz konusu tarihte başlayan arabuluculuk görüşmeleri 18/11/2019 tarihinde anlaşamama ile sonuçlanmıştır. Başvurucunun iş akdi 31/10/2019 tarihinde feshedilmiş olsa da iş akdini fesheden Tad firmasının da devam eden arabuluculuk sürecine dâhil edildiği, son tutanakta belirtilen hususlarda müzakerelerin yürütüldüğü, tarafların arabuluculuk süreci ve sonuçları ile ilgili bilgi sahibi olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesi ve 6325 sayılı Kanun'un amacı ile usul ekonomisi ilkesi dikkate alındığında dava şartı olan arabuluculuğa işe iade davası öncesinde başvurulduğunun kabulü gerekir. Arabulucuya başvuru şartının dar yorumlanması suretiyle temel hak ve özgürlükleri sınırlandıran bir yaklaşım mağduriyetlere sebebiyet verebilir.

21. Başka bir deyişle arabuluculuk sürecinin başladığı ve bittiği tarihler arasında başvurucunun iş akdi feshedilmiş olmakla birlikte Tad firmasının arabuluculuk görüşmelerinde taraf olarak yer alması işe iade davası bakımından dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunun göstergesidir. Aksi durumun kabulü hâlinde hak düşürücü süre nedeniyle başvurucunun iş akdinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı olarak işe iade davası açması mümkün olmayabilir. Nitekim başvuruya konu davanın usulden reddine ilişkin kararın kesinleşmesi ile birlikte başvurucu yeniden arabulucuya başvurmuş, arabuluculuk görüşmeleri anlaşamama ile sonuçlanmış ve bunun üzerine açılan işe iade davası hak düşürücü süre nedeniyle kesin olarak reddedilmiştir.

22. Son tutanakta arabuluculuk sürecinin başlangıç tarihi 30/10/2019 olarak imza altına alınmış, asıl ve alt işverenler arabuluculuk sürecine ilişkin herhangi bir itirazda bulunmamıştır. Ayrıca arabuluculuk sürecinde iş akdinin fesih bildirimine ve bu bildirimin tebliğine dair alt işveren Tad firması tarafından herhangi bir açıklama yapılmamıştır.

23. Öte yandan başvurucu istinaf dilekçesinde, 30/10/2019 tarihinde arabuluculuk bürosuna başvurduğunu ancak yeni alt işverenin Tad firması olduğunu öğrenince bu defa 12/11/2019 tarihinde arabuluculuk bürosuna ikinci bir başvuru yaptığını, arabuluculuk bürosu tarafından uyuşmazlığın tarafları aynı olduğundan usul ekonomisi açısından uygun olacağı gerekçesiyle arabuluculuk sürecine Tad firmasının dâhil edildiğini iddia etmiştir. Mahkeme kararında da belirtildiği üzere tek bir arabuluculuk faaliyetinin yürütüldüğü ve tek bir son tutanak düzenlendiği hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak davalı belediye ve Expel firması ile başlayan arabuluculuk sürecine daha sonra başvurucunun iş akdini fesheden Tad firmasının da dâhil edildiğinin altını çizmek gerekir. Dolayısıyla asıl işveren ile eski ve yeni alt işverenler de aynı arabuluculuk sürecinde taraf olarak yer almıştır.

24. Mahkemenin ikinci gerekçesi ise, son tutanakta taraflarca müzakere edilen konular arasında işe iadenin bulunmadığı yönündedir. Oysa 30/10/2019 tarihli arabuluculuk başvuru formunda işe iade istemli (maktu), işe iade de müzakere talep edilen hususlardan biri olarak sayılmıştır. 6325 sayılı Kanun'un 17. maddesinin (2) numaralı fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda tarafların anlaşamadıklarının tutanak ile belgelendirileceği ve bu belgenin arabulucu tarafından düzenlenerek arabulucu ve taraflarca imzalanacağı hüküm altına alınmıştır. Başvurucunun gerek işe iade hususunun müzakere konusu yapılmasına yönelik iradesinin bulunması gerekse de işe iade sonrası boşta geçen süre ücreti ve işe almama tazminatını talep etmesi karşısında işe iadenin müzakere edilmediğinden söz edilemeyecektir. Kaldı ki asıl ve alt işverenler de işe iadenin müzakere konusu yapılmadığı iddiasında bulunmamışlardır.

25. 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesi kapsamında kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatına ilişkin olarak açılacak davalarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak öngörülmüştür. Arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetini sınırladığı söylenemez. Dava şartı olmanın bir sonucu olarak arabuluculuğa başvuru bir zorunluluk arz etmekte ise de bu zorunluluk yalnızca arabuluculuğa başvuru ile sınırlı olup arabuluculuk sürecinin işleyişi ve sonucu üzerinde taraf iradelerinin egemen olduğu açıktır. Taraflar istedikleri zaman süreci sonlandırabilecekleri gibi, süreç sonunda anlaşmaya varıp varmamak konusunda da tercih hakkına sahiptirler. Anlaşmaya varılamaması hâlinde ise uyuşmazlığın çözümü için yargı yoluna başvurulması mümkündür. Bu bakımdan Kanun'un arabuluculuk süreci ve sonucu yönünden taraf iradelerini esas aldığı görülmektedir (AYM, E.2017/178, K.2018/82, 11/7/2018, § 24).

26. Başvurucu tarafından arabuluculuk başvuru formunda belirttiği işe iadenin de taraflar arasında müzakere edilmesi yönündeki açık iradesinin müzakere konuları arasında bulunmadığının kabulü arabuluculuk kurumunun getiriliş amacıyla bağdaşmamaktadır. Başvurucunun iradesine aykırı bir şekilde hatalı olarak düzenlenen son tutanakta işe iadeye müzakere edilen hususlar arasında yer verilmemesi son tutanağa göre dava şartının gerçekleşmediği anlamını taşımamaktadır. Önemli olan işe iadenin taraflarca arabuluculuk görüşmelerine konu edilip edilmediğidir. Son tutanakta işe iadenin açıkça müzakere edildiği ifade edilmese bile tarafların iradeleri ve arabuluculuk başvuru formu birlikte gözetildiğinde dava şartı olan arabuluculuğa işe iade davası öncesinde başvurulduğunun kabulü gerekir.

27. Yukarıdaki tespitler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde, 7036 sayılı Kanun'un 3. maddesinde öngörülen dava şartı olarak arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun gerçekleşmediğine ilişkin mahkeme kararının söz konusu kanun hükmüne olağanın dışında bir anlam vermek suretiyle başvurucunun dava açmasını imkânsız hâle getirdiği ve arabuluculuk şartına ilişkin kurallar bakımından aşırı şekilci bir yaklaşım sergilediği anlaşılmıştır.

28. Dolayısıyla mahkemenin dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığına ilişkin yorumunun mahkemeye erişim hakkına yönelik katı bir yorum olduğu, bu yorumun başvurucu üzerinde ağır bir külfete sebep olduğu ve bu suretle başvurucunun katlanmak zorunda kaldığı külfetin hedeflenen meşru amaçlarla karşılaştırıldığında ölçüsüz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

29. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

30. Başvurucu; ihlalin tespiti ile yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.

31. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin mahkemeye erişim hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Denizli 3. İş Mahkemesine (E.2019/670, K.2020/10) GÖNDERİLMESİNE,

D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.