TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ALİ AVCI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/37871)

 

Karar Tarihi: 17/7/2024

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Duygu KALUKÇU

Başvurucular

:

1. Ali AVCI

 

 

2. Halil ÖZKÖMEÇ

 

 

3. Murat POLAT

 

 

4. Okan GÜNDÜZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, daimî işçi kadrosuna geçirilmeme yönündeki idari işlemlerin iptali talebiyle açılan davaların reddedilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) nezdinde, şoförlü araç kiralama hizmeti satın alınması ihalesi kapsamında taşeron işçi sıfatıyla şoför olarak çalışmakta iken 20/11/2017 tarihli ve 696 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (696 sayılı KHK) 127. maddesi ile 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 Sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu, 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu, 5434 Sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu ile Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması, Devlet Memurları ve Diğer Kamu Görevlilerine Memuriyet Taban Aylığı ve Kıdem Aylığı ile Ek Tazminat Ödenmesi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'ye (375 sayılı KHK) eklenen geçici 23. ve 24. maddelere istinaden sürekli işçi kadrosuna geçmek için idareye başvurmuştur.

3. İdare tarafından talepleri reddedilen başvurucular, DSİ 20. Bölge Müdürlüğü Tespit Komisyonuna başvurmuş; bu başvuruları da olumsuz neticelenince Kahramanmaraş İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır. Dava dilekçelerinde kadroya geçmek için ilgili mevzuatta yer alan tüm şartların sağlandığını ileri süren başvurucular, 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinin onuncu fıkrasının hatalı yorumlandığına dair itirazda bulunmuştur.

4. 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde daimî işçi kadrosuna geçirilmeyle ilgili şartlar düzenlenmiştir. Anılan maddenin onuncu fıkrası şöyledir:

"Bu maddenin uygulanmasında personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı; 4734 sayılı Kanun ve diğer mevzuattaki hükümler uyarınca ihale konusu işte çalıştırılacak personel sayısının ihale dokümanında belirlendiği, bu personelin çalışma saatlerinin tamamının idare için kullanıldığı ve yaklaşık maliyetinin en az %70’lik kısmının asgari işçilik maliyeti ile varsa ayni yemek ve yol giderleri dahil işçilik giderinden oluştuğu, yıl boyunca devam eden ve niteliği gereği süreklilik arz eden işlere ilişkin hizmet alımlarını ifade eder. Hizmet alım sözleşmesi kapsamında niteliği birbirinden farklı hizmet türlerinin bulunması halinde personel çalıştırılmasına dayalı olup olmama yönünden yapılacak değerlendirme her hizmet türü için ayrı ayrı yapılır. Danışmanlık hizmetleri, hastane bilgi yönetim sistemi hizmetleri ve çağrı merkezi hizmetlerine ilişkin alımlar personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı olarak kabul edilmez."

5. Başvurucular, ilgili maddede hizmet alım sözleşmesi kapsamında, niteliği birbirinden farklı hizmet türlerinin bulunması hâlinde personel çalıştırılmasına dayalı olup olmama yönünden yapılacak değerlendirmenin her hizmet türü için ayrı ayrı yapılacağının belirtildiğini, davaya konu olan şoförlü araç kiralama hizmeti satın alınması yönündeki ihalenin araç kiralama ile birlikte şoför alımını da kapsadığını ileri sürmüştür.

6. Mahkeme, davaların reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararlarda ilgili mevzuat hükmü ile ihaleye ait dokümanları inceleyen Mahkeme, 375 sayılı KHK'nın 23. maddesinin onuncu fıkrası hükmüne göre talebe konu ihalenin personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı niteliğinde olması gerektiğini, somut davalara konu ihalenin ise bu nitelikte olmadığını, bu kapsamda idari işlemlerde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığını belirtmiştir. Kararlarda başvurucuların ilgili mevzuatın yorumlanmasına dair itirazlarına ayrıca yer veren Mahkeme, 375 sayılı KHK'nın 23. maddesinin onuncu fıkrasından anlaşılması gerekenin birbirinden her yönüyle tamamen bağımsız, farklı iş kollarına/farklı faaliyet alanlarına/farklı hizmet türlerine ait iki ayrı hizmet alım işinin aynı ihaleye konu edilmesi olduğunu, taşeron işçi istihdamına dayanak olan ihalenin ise şoförlü araç kiralama hizmet alımı olduğunu, şoförlü araç kiralanmasında aynı hizmetin parçası olan şoför ve aracın birbirinden farklı hizmet türü olarak değerlendirilmesinin mümkün olamayacağını ifade etmiştir.

7. Mahkeme ayrıca gerekçeli kararda 1/1/2018 tarihli Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Personel Çalıştırılmasına Dayalı Hizmet Alımı Sözleşmeleri Kapsamında Çalıştırılmakta Olan İşçilerin Sürekli İşçi Kadrolarına veya Mahalli İdare Şirketlerinde İşçi Statüsüne Geçirilmesine İlişkin 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 23 ve Geçici 24 üncü Maddelerinin Uygulanmasına Dair Usul ve Esaslara İlişkin Tebliği (Tebliğ) de referans almıştır. Buna göre Tebliğ'in "Hizmet alımı sözleşmesi açısından kapsamın belirlenmesi" kenar başlıklı 4. maddesine atıf yapan Mahkeme, (3) numaralı fıkrada yer verilen örneğin somut olay açısından açıklayıcı olduğunu ifade etmiştir. Tebliğ'in 4. maddesinin (3) numaralı fıkrasında bir hizmet alımında malzemeli yemek ve temizlik işinin birlikte ihale edilmesi durumunda malzemeli yemek ve temizlik işlerinin ayrı ayrı değerlendirileceği belirtilmiştir.

8. Başvurucuların anılan kararlara yönelik istinaf talepleri Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi tarafından kesin olarak reddedilmiştir.

9. Başvurucular, nihai kararların tebliği üzerine süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. 2020/37856, 2020/38343, 2020/38348 sayılı başvuruların konu yönünden irtibatı nedeniyle 2020/37871 numaralı başvuru ile birleştirilmesine ve incelemenin 2020/37871 numaralı başvuru üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.

11. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucular, ilgili mevzuatın ve somut olayın hatalı değerlendirildiğini, davalı idarenin ihale ile sadece araç kiralama yapmadığını, aynı zamanda şoförlük hizmeti de satın aldığını ancak derece mahkemelerince yapılan eksik inceleme neticesinde araç kiralama ile şoförlük hizmetinin aynı nitelik kapsamında değerlendirildiğini, bu durumun mal kiralama ile personel alım işlemlerinin aynı nitelikte olduğu sonucunu doğurduğunu, derece mahkemelerince yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını belirterek eşitlik ilkesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

13. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvuru formlarında eşitlik ilkesinin hangi nedenle ihlal edildiğine ilişkin objektif ve somut gerekçelerin belirtilmediği, bu itibarla ihlal iddiasının temellendirilmediği görüldüğünden anılan şikâyet yönünden ayrıca inceleme yapılmamış; iddialar hakkaniyete uygun yargılanma hakkı kapsamında ele alınmıştır.

14. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı maddi adaleti değil şeklî adaleti temin etmeye yönelik güvenceler içermektedir. Bu bakımdan adil yargılanma hakkı davanın taraflardan biri lehine sonuçlanmasını garanti etmemektedir. Adil yargılanma hakkı temel olarak yargılama sürecinin ve usulünün hakkaniyete uygun olarak yürütülmesini teminat altına almaktadır (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 80).

15. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam, B. No: 2013/3351, 18/9/2013).

16. Başvuru konusu davalarda Mahkemenin başvurucuların çalışma şekillerinin 375 sayılı KHK'nın geçici 23. maddesinde belirtilen personel çalıştırılmasına dayalı hizmet alımı niteliğinde olmadığı gerekçesiyle davaların reddine karar verdiği görülmüştür. Mahkemenin hem KHK hükümlerini hem de ilgili düzenleyici işlemlerde yer alan hükümleri gözeterek mevzuatı yorumladığı, bu yorum çerçevesinde somut olayı incelediği, davanın reddi gerektiği sonucuna ulaştığı anlaşılmıştır. Başvurucuların ileri sürdüğü iddiaların derece mahkemesince delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin olduğu, mahkeme kararlarında bariz takdir hatası veya açık keyfîlik oluşturan bir durumun da bulunmadığı dikkate alındığında ihlal iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu değerlendirilmiştir. Dolayısıyla başvurucuların şikâyetinin açıkça dayanaktan yoksun olduğu sonucuna varılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 17/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.