TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HAKAN YAPALIAL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2020/36445) |
|
Karar Tarihi: 12/6/2024 |
R.G. Tarih ve Sayı: 8/11/2024-32716 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Mustafa ŞENOCAK |
Başvurucu |
: |
Hakan YAPALIAL |
Vekili |
: |
Av. Özcan Ali AKSOY |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mahkemece yapılan yargılama sonucunda kurulan hükmün gerekçesinde çelişkili ifadelere yer verilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarını işlediği iddiasıyla başvurucu hakkında soruşturma başlatmıştır. Soruşturma neticesinde Başsavcılık; başvurucunun kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, konut dokunulmazlığını ihlal etme ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarından cezalandırılması talebiyle 17/5/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir.
3. İddianamenin kabulü ile açılan dava, İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlamıştır. Mahkeme, yetkisizlik kararı vererek dosyanın nöbetçi yetkili Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Yetkisizlik kararı üzerine yargılamaya Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) devam etmiştir.
4. Mahkeme 24/4/2019 tarihli kararıyla başvurucu hakkında kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, konut dokunulmazlığını ihlal ve kişisel verilerin kaydedilmesi suçlarını işlediği gerekçesiyle çeşitli hapis cezalarına hükmetmiş; verilen hapis cezalarını ertelemiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"...[s]anığın kişilik özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışları gözönüne alınarak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılamaması sebebi ile hakkında CMK’nın 231. maddesi uygulanma[masına], sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmaması, bir daha suç işlemeyeceği hususunda mahkememizde olumlu kanaat gelmiş olması dikkate alınarak hakkında verilen ceza[ların] TCK nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine karar verilmiş...[tir.]"
5. Başvurucu, istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf talebi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi (Daire) tarafından esastan reddedilmiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 31/10/2020 tarihinde öğrendikten sonra 26/11/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyon; hakkaniyete uygun yargılanma hakkıyla bağlantılı olarak gerekçeli karar hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; yapılan yargılama sonucunda verilen hapis cezalarının 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi gereğince ertelenmesine rağmen, bir daha suç işlemeyeceği hususunda Mahkemenin olumlu kanaat getirmediği gerekçesiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verdiğini belirterek gerekçeli hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun yargılama aşamasında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği, yargılamaya konu olayı kendi açısından anlatabildiği ve Mahkemece dosya kapsamındaki delillere göre karar verildiği ifade edilmiştir.
10. Başvurucu, Bakanlık görüşüne ilişkin beyanında genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
11. Mahkeme kararının çelişkili olduğu iddiası; kararın gerekçesinin doyurucu, ikna edici ve yeterli olmadığına ilişkin olup adil yargılanma hakkının unsurlarından olan gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmelidir (Nesrin Kılıç, B. No: 2013/772, 7/11/2013, § 31).
12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
13. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında herkesin adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş ancak gerekçeli karar hakkından açıkça söz edilmemiştir. Bununla birlikte Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek kararlarını gerekçeli olarak yazma yükümlülüğü mahkemelere yüklenmiştir. Anayasa'nın 36. maddesi, 141. maddesinin üçüncü fıkrası ışığında yorumlandığında adil yargılanma hakkının gerekçeli karar hakkını da güvence altına almaktadır. Öte yandan adil yargılanma hakkı doğası gereği gerekçeli karar hakkını da içerir. Bu sebeple gerekçeli karar hakkı, Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biridir (Hilmi Kocabey ve diğerleri, B. No: 2018/27686, 17/11/2021, § 77).
14. Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlar. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddiaların kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri, ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının gerekçelerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
15. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmelidir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
16. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli karar hakkı bağlamındaki görevi uyuşmazlığın esası yönünden önem taşıyan meselelere ilişkin olarak yargı mercilerinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyup koymadıklarını incelemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesinin söz konusu gerekçelerin hukuka uygun olup olmadığını denetleme gibi bir görevi bulunmadığı gibi yargı mercilerinin kararlarındaki hukuka aykırılıkları gidermek de Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (benzer bir değerlendirme için bkz. Halit Kabadağ, B. No: 2019/3589, 23/11/2021, § 30).
17. Yargıtay uygulamasına göre sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarına göre yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat edinilemediği gerekçesiyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına karar verildikten sonra ileride tekrar suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat edinildiğinden bahisle hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine karar verilmek suretiyle hükümde çelişkiye neden olunması durumunda bozma kararı verilmektedir (birçok karar arasından bkz. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 26/9/2018 tarihli ve E.2018/2874, K.2018/8744 sayılı kararı; Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 24/5/2023 tarihli ve E.2019/9351, K.2023/4431 sayılı kararı).
18. Somut olayda yapılan yargılama sonucunda başvurucunun bir daha suç işlemeyeceği hususunda Mahkemece olumlu kanaat getirilmesi nedeniyle verilen hapis cezaları 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesi gereğince ertelenmesine karşın bu kez hakkında bir daha suç işlemeyeceği hususunda olumlu kanaat getirilmemesi nedeniyle 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Böylelikle Mahkeme, başvurucu hakkında hapis cezasının bireyselleştirilmesine ilişkin önem taşıyan bir konuda çelişkili bir gerekçe ortaya koymuştur. Yargıtay uygulaması ve yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde davayla doğrudan ilgili olan bu konuda Mahkemenin makul bir gerekçe sunabildiğinden bahsetmek mümkün görülmemiştir. Bu nedenle başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
20. Başvurucu, ihlalin tespiti ve yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuştur.
21. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/213, K.2019/206) GÖNDERİLMESİNE,
D. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/6/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.