KARARLAR

AYM'nin 2020/17577 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 30/10/2024 tarihli ve 2020/17577 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN SARI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/17577)

 

Karar Tarihi: 30/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Aydın AYGÜN

Başvurucu

:

Hüseyin SARI

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hükümlüye kurum dışından gelen bir dokümanın ceza infaz kurumu idaresince verilmemesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Akhisar T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya çalışmak suçundan hükümlü olarak bulunmaktadır.

3. Başvurucuya ailesi tarafından posta yoluyla bilgisayar çıktısı biçiminde bir doküman gönderilmiştir. Ceza İnfaz Kurumu Eğitim Kurulu Başkanlığınca (Eğitim Kurulu) doküman incelenmiş; bilgisayar çıktısı niteliğinde ve yayınevi, yazarı, basım tarihi gibi süreli süresiz yayınlarda bulunması gereken bilgilerin bulunmadığı, kapağının olmadığı dolayısıyla yayın kapsamına girmediği gerekçeleriyle başvuru konusu dokümanın başvurucuya verilmeyerek Kurumda saklanmasına karar verilmiştir.

4. Başvurucu, Eğitim Kurulu kararı sonrasında Akhisar İnfaz Hâkimliğine (Hâkimlik) şikâyet başvurusunda bulunmuştur. Hâkimlik, Eğitim Kurulu kararının usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek şikâyeti reddetmiştir. Başvurucu, Hâkimliğin kararına karşı itiraz kanun yoluna başvurmuştur. İtirazı inceleyen Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi, Hâkimliğin kararının usul ve kanuna uygun olduğunu belirterek 13/5/2020 tarihinde başvurucunun itirazının reddine karar vermiştir.

5. Başvurucu, nihai kararı 26/5/2020 tarihinde öğrenmiş 1/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

8. Başvurucu; yazdığı şiirleri bilgisayarda yazılması için ailesine gönderdiğini, daha sonra bilgisayar çıktısının posta yoluyla kendisine gönderildiğini, Eğitim Kurulu kararıyla söz konusu çıktının verilmediğini ve alıkonulduğunu, bilgisayar çıktısının içeriğinde kanuna aykırı bir yazının bulunmadığını belirterek ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia etmiştir.

9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği şikâyetine ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin somut olayla benzer olaylarda verdiği bazı kararlara, Eğitim Kurulunun ve derece mahkemelerinin gerekçelerine yer verilmiştir. Başvurucunun kendisine teslim edilmeyen çıktıyı daha önce el yazısıyla yazdığı ve kendisine ait şiirlerden oluştuğu iddiasının araştırılmasında başvurucunun gönderdiği el yazısı dokümanla kendisine gelen bilgisayar çıktısı şeklindeki dokümanın karşılaştırılması, içeriğinde kurum güvenliğini tehlikeye sokacak bir hususun bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiği, bunun ise ceza infaz kurumunun koşulları ve görevlilerin iş yükü dikkate alındığında karşılanabilir, makul bir beklenti niteliğinde olmadığı belirtilmiştir. Başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edilip edilmediği hususunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formundaki şikâyetlerini genel olarak tekrarlamıştır.

10. Başvurucuya posta yoluyla gelen dokümanın Ceza İnfaz Kurumu tarafından alıkonularak başvurucuya verilmemesinin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

11. Herkes gibi hükümlü ve tutuklular da Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583, 10/12/2014, § 65) ve bu bağlamda ifade özgürlüğüne de sahiptir (Murat Karayel (5), B. No: 2013/6223, 7/1/2016, § 27). Öte yandan ifade özgürlüğünün mutlak bir hak olmadığı ve Anayasa'nın 26. maddesinin ikinci maddesinde öngörülen sebeplerle sınırlandırılabileceği unutulmamalıdır. Bu bağlamda ceza infaz kurumunda bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi kurumda güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahpusların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir (Murat Karayel (5), § 29).

12. Anayasa Mahkemesi Diyadin Akdemir (B. No: 2015/9562, 4/4/2018) kararında tutuklu ve hükümlülere gönderilen fotokopi şeklindeki dokümanların Anayasa Mahkemesince kabul edilen ilke ve kriterler ışığında 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 3. ve 62. maddeleri uyarınca yapılacak denetime tabi tutulmasının ceza infaz kurumu idareleri ve derece mahkemelerine makul olmayan bir yükümlülük getirilmesi anlamına geleceğine karar vermiştir (Diyadin Akdemir, § 21). Başka bir deyişle Anayasa Mahkemesine göre fotokopi şeklindeki dokümanların zorlayıcı bir ihtiyaç olmadığı müddetçe, herhangi bir denetime tabi tutulmaksızın ceza infaz kurumuna alınmaması kural olarak Anayasa'ya aykırılık oluşturmaz (Eşref Arslan, B. No: 2014/14655, 18/7/2018, § 46).

13. Somut olayda başvurucu, söz konusu dokümanın kendisinin oluşturduğu şiirlerin bilgisayarda yazılmış hâli olduğunu ileri sürmüştür. Bununla birlikte başvurucu, kendisi tarafından yazılmış şiirlerin bilgisayarda yazılmış şekillerine erişmesinin kendisi için zorlayıcı bir ihtiyaç olduğunu ortaya koymamıştır. Bunun yerine kendisi tarafından oluşturulduğunu ileri sürdüğü dokümanın verilmemesinin hak ihlali oluşturduğunu belirtmekle yetinmiştir. Hükümlü ve tutuklulara gönderilen fotokopi şeklindeki dokümanların Anayasa Mahkemesince kabul edilen ilke ve kriterler ışığında anılan hükme göre yapılacak denetime tabi tutulmasının beklenmesi, ceza infaz kurumu idareleri ve yargı makamları üzerine makul olmayan bir yükümlülük getirilmesi anlamına gelir. Sonuç olarak başvurucunun kendisine gönderilen fotokopi niteliğindeki bilgisayar çıktısı dokümanın denetiminin mümkün olmadığından bahisle hükümlü olan başvurucuya verilmemesi şeklindeki müdahalenin ifade özgürlüğü yönünden bir ihlal teşkil etmediğinin açık olduğu değerlendirilmiştir.

14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).

15. Açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğüne yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 30/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.