TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
BEDRETİN ÇİÇEK BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/25687) |
|
Karar Tarihi: 2/5/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Bedretin ÇİÇEK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, infaz hâkimliğine yapılan şikâyetin esasa girilmeden reddedilmesi nedeniyle eğitim hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/7/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Şanlıurfa T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) tutuklanarak konulmuştur.
6. Başvurucu 23/11/2018 tarihinde Şanlıurfa İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hakimliği) yazdığı dilekçede; Açık Öğretim Fakültesi Adalet Bölümüne kayıt yaptırmak için İnfaz Kurumuna başvuruda bulunduğunu belirtmiş; Ceza İnfaz Kurumunca kendisine, yoğunluk nedeniyle bu konuda ailesinden yardım alması gerektiğinin ve evrakı kuruma vermesi hâlinde sınavlara katılabileceğinin bildirildiğini ifade etmiştir. Bu durum üzerine ailesinin açık öğretim kaydını yaptırdığını ve evrakı infaz kurumuna teslim etmiş olmalarına rağmen açık öğretim sınavlarına alınmadığını belirten başvurucu, bu konuda hak kaybının oluşmaması için gerekli işlemlerin yapılmasını İnfaz Hâkimliğinden talep etmiştir.
7. İnfaz Hâkimliği 18/12/2018 tarihli ve 2018/1556 muhabere sayılı yazısı ile dilekçeye konu talepler hakkında öncelikle Ceza İnfaz Kurumunun bir karar vermesi, verilen bu karara itiraz olması hâlinde itiraz ve gerekli evrakın tam ve eksiksiz bir şekilde İnfaz Hâkimliğine gönderilmesi gerektiğini belirterek dilekçeyi işlemsiz iade etmiştir.
8. Ceza İnfaz Kurumu 21/12/2018 tarihli yazısı ile başvurucunun açık öğretime kayıt işlemlerinin ailesi tarafından yapıldığını, kayıt yapıldığına dair belgelerin Ceza İnfaz Kurumuna sunulmaması ve bu hususta bilgi verilmemesi nedeniyle başvurucunun sisteme dâhil edilemediğini, bu sebeple de 2018-2019 yılı Açık Öğretim Fakültesi güz dönemi ara sınavlarına Ceza İnfaz Kurumunda katılamadığını bildirmiştir.
9. Başvurucu; İnfaz Hâkimliğine hitaben yazdığı 30/1/2019 tarihli dilekçede, sınavlara katılamaması nedeniyle mağdur edildiğini belirtmiş ve dilekçesinin İnfaz Hâkimliğine gönderilmesini Ceza İnfaz Kurumundan talep etmiştir. Ceza İnfaz Kurumu başvurucunun söz konusu talebini İnfaz Hâkimliğine göndermiş, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına da bilgi amaçlı iletmiştir. Başvurucu ayrıca 20/6/2019 tarihli duruşmaya katılma isteğini içeren bir dilekçe daha yazmış ve bu dilekçesi de Ceza İnfaz Kurumunca İnfaz Hâkimliğine iletilmiştir.
10. İnfaz Hâkimliği 21/6/2019 tarihli ve 2019/518 muhabere sayılı ve "...Hükümlü B. Ç.'nin 20/6/2019 tarihli dilekçesi Hakimliğimize gönderilmiş olmakla, herhangi bir kaydı olmadığı anlaşıldığından ilgili sayılı yazınız yazımız ekinde işlemsiz iade edilmiştir." içerikli yazısı ile evrakı işlemsiz iade etmiştir.
11. Başvurucu işlemsiz iade edilen muhabere evrakını 25/6/2019 tarihinde tebliğ aldığını belirterek 11/7/2019 tarihinde adli yardım talepli olarak bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
12. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Kapalı ceza infaz kurumları" kenar başlıklı 8. maddesi şöyledir:
"Kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik görevlileri bulunan, firara karşı teknik, mekanik, elektronik veya fizikî engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre ile temasın olanaklı bulunduğu, yeterli düzeyde güvenlik sağlanmış ve hükümlünün gereksinimine göre bireysel, grup hâlinde veya toplu olarak iyileştirme yöntemlerinin uygulanabileceği tesislerdir."
13. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu'nun "İnfaz hâkimliklerinin görevleri" kenar başlıklı 4. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"1. Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri, yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri, temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
2. Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tâbi tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri; tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
...
4. Ceza infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikâyet niteliğindeki konular hakkında karar vermek.
..."
14. 4675 sayılı Kanun'un "İnfaz hâkimliğine şikâyet ve usulü" kenar başlıklı 5. maddesi şöyledir:
"Ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde hükümlü ve tutuklular hakkında yapılan işlemler veya bunlarla ilgili faaliyetlerin ya da Cumhuriyet savcısının ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına ilişkin verdiği kararların kanun veya diğer mevzuat hükümlerine aykırı olduğu gerekçesiyle bu karar, işlem veya faaliyetlerin öğrenildiği tarihten itibaren onbeş gün, herhalde yapıldığı tarihten itibaren otuz gün içinde şikâyet yoluyla infaz hâkimliğine başvurulabilir.
Şikâyet, dilekçe ile doğrudan doğruya infaz hâkimliğine yapılabileceği gibi; Cumhuriyet başsavcılığı veya ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürlüğü aracılığıyla da yapılabilir. İnfaz hâkimliği dışında yapılan başvurular hemen ve en geç üç gün içinde infaz hâkimliğine gönderilir. Sözlü yapılan şikâyet, tutanağa bağlanır ve bir sureti başvurana verilir.
Şikâyet yoluna, kendisi ile ilgili olmak kaydıyla hükümlü veya tutuklu ya da eşi, anası, babası, ayırt etme gücüne sahip çocuğu veya kardeşi, müdafii, kanunî temsilcisi veya ceza infaz kurumu ve tutukevi izleme kurulu başvurabilir.
Şikâyet yoluna başvurulması, verilen kararın, yapılan işlem veya faaliyetin yerine getirilmesini durdurmaz. Ancak, infaz hâkimi giderilmesi güç veya imkansız sonuçların doğması ve karar, işlem veya faaliyetin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda karar, işlem veya faaliyetin ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir."
B. Uluslararası Hukuk
15. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) ek 1 No.lu Protokol’ün 2. maddesinin ilgili kısmı söyledir:
"Hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz."
16. Sözleşme'nin "Etkili başvuru hakkı" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:
"Bu Sözleşme’de tanınmış olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, söz konusu ihlal resmi bir hizmetin ifası için davranan kişiler tarafından gerçekleştirilmiş olsa dahi, ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma hakkına sahiptir."
17. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Sözleşme'nin 13. maddesi uyarınca temel hak ve özgürlüklerin ulusal düzeyde korunması için etkili bir başvuru yolunun var olması gerektiğini belirtmektedir. AİHM'e göre Sözleşme'nin 13. maddesi yetkili ulusal makamlar tarafından Sözleşme kapsamına giren bir şikâyetin esasının incelenmesine izin veren ve uygun bir telafi yöntemi sunan bir iç hukuk yolunun sağlanmasını gerekli kılmaktadır. Ayrıca bu hukuk yolunun teoride olduğu kadar pratikte de etkili bir yol olması gerekmektedir (İlhan/Türkiye [BD], B. No: 22277/93, 27/6/2000, § 97; Kudla/Polonya [BD], B. No: 30210/96, 26/10/2000, § 157; Özpınar/Türkiye, B. No: 20999/04, 19/10/2010, § 82).
18. AİHM, etkili başvuru hakkının Sözleşme çerçevesinde savunulabilir nitelikteki bir şikâyetin etkili bir şekilde mahkemelerce incelenmesini ve öngörülen yolun uygun bir telafi imkânı sunmaya elverişli olmasını güvence altına aldığını vurgulamaktadır (Kudla/Polonya, § 157; Dimitrov-Kazakov/Bulgaristan, B. No: 11379/03, 10/2/2011, § 35). AİHM, iç hukuktaki düzenlemelerin başvuruculara bu anlamda asgari güvenceleri içerecek şekilde yeterli bir hukuk yolu sunup sunmadığını irdelemektedir (Dimitrov-Kazakov/Bulgaristan, § 36).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
19. Anayasa Mahkemesinin 2/5/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Adli Yardım Talebi Yönünden
20. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğunu belirterek adli yardım talebinde bulunmuştur.
21. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.
B. Eğitim Hakkıyla Bağlantılı Olarak Etkili Başvuru Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
1. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
22. Başvurucu, dilekçelerinin işleme konulmadığını, dilekçelerinde dile getirdiği talepleri hakkında İnfaz Hâkimliğince karar verilmediğini belirterek mahkemeye erişim hakkının; sınavlara katılamaması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini iddia etmektedir.
23. Bakanlık görüşünde, mevcut başvuruda başvurucunun mahkemeye erişim hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınmasının faydalı olacağı belirtilmiştir.
2. Değerlendirme
24. Anayasa'nın 42. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz."
25. Anayasa’nın "Temel hak ve hürriyetlerin korunması" kenar başlıklı 40. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlâl edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkânının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir."
26. Başvurucunun şikâyetinin özü, açık öğretim fakültesi sınavlarına alınmama nedeniyle ceza infaz kurumu idaresinin işlemlerine karşı yaptığı şikâyet hakkında İnfaz Hâkimliğince bir karar verilmemesine ilişkin olduğundan iddianın Anayasa’nın 42. maddesinde düzenlenen eğitim hakkıyla bağlantılı olarak 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerekir.
a. Kabul Edilebilirlik Yönünden
27. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan eğitim hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Esas Yönünden
i. Genel İlkeler
28. Hükümlü ve tutuklular, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (Sözleşme) ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, B. No: 2013/583,10/12/2014 § 65). Bu bağlamda hükümlü ve tutukluların eğitim hakkı da Anayasa ve Sözleşme kapsamında koruma altındadır (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 72).
29. Anayasa Mahkemesi Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri kararında; Sözleşme gibi Anayasa'nın da devlete, ceza infaz kurumlarında hükümlü ve tutuklulara eğitim-öğretim imkânı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediğini belirtmiştir. Bununla birlikte 5275 sayılı Kanun ve ilgili diğer düzenleyici işlemlerde mahpuslar için eğitsel, kültürel ve sosyal faaliyetlerin önemi vurgulanarak bu tür faaliyetlerin mahpusların topluma kazandırılmasındaki öneminin ortaya konulduğunu, yasal olarak devletin mahpuslara ceza infaz kurumunun imkânları çerçevesinde eğitim ve öğretim sağlama yükümlülüğü altına girdiğini eklemiştir (Mehmet Reşit Arslan ve diğerleri, § 72). Bu kapsamda kamu otoritelerinin ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülerin eğitim ve öğrenim almasını keyfî olarak engellememe şeklinde negatifbir ödevi vardır.
30. Söz konusu bu ödev bireylerin eğitim hakkını etkin bir şekilde kullanmalarını garanti altına almalı ve oluşan zararların tazmin edilmesi için kamu makamlarınca gerçekleştirilen işlemler, yapılan eylemler ve ihmaller konusunda kişilere etkili bir karşı çıkma ve telafi imkânı tanımalıdır. Bu imkân ise ancak etkili bir başvuru yolu tanınması ile sağlanabilir (özel hayata saygı hakkı bağlamında bkz. Meral Danış Beştaş (3), B. No: 2017/34087, 13/10/2020, § 36; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı bağlamında bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, B. No: 2016/23696, 8/6/2021, § 53).
31. Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47; Murat Haliç, B. No: 2017/24356, 8/7/2020, § 44).
32. Öte yandan şikâyetlerin esasının incelenmesine imkân sağlayan ve gerektiğinde uygun bir telafi yöntemi sunan etkili hukuk yollarının olması ilgililere etkili başvuru hakkının sağlanmasının bir gereğidir. Buna göre kişilerin mağduriyetlerinin giderilmesi amacıyla öngörülen yargı yollarının mevzuatta yer alması tek başına yeterli olmayıp bu yolun aynı zamanda pratikte de başarı şansı sunması gerekir. Söz konusu yola başvurulabilmesi için öngörülen şartlar somut olaylara tatbik edilirken dayanak işlem, eylem ya da ihmallerden kaynaklanan savunulabilir nitelikteki iddiaların bu doğrultuda geniş şekilde değerlendirilmesi, şartların oluşmadığı sonucuna ulaşılması durumunda ise bu durumun yargı makamları tarafından ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanması gerekir (İlhan Gökhan, B. No: 2017/27957, 9/9/2020, §§ 47, 49). Bununla birlikte mahkemelerin yorum ve değerlendirmelerinin söz konusu başvuru yoluna müracaat edilmesini anlamsız kılacak, ilgililerin başarı şansını zayıflatacak derecede keyfîlik içermesi ya da açıkça makul olmayan bir muhakemeye dayanması hâlinde etkili başvuru hakkı ihlal edilebilir.
33. Bu bağlamda açık öğretim sınavlarına alınmamayla ilgili Ceza İnfaz Kurumu kararına karşı İnfaz Hâkimliğine şikâyette bulunma imkânının, diğer bir ifadeyle etkili başvuru hakkının sağlanması Anayasa'nın 40. maddesinin gereğidir.
ii. İlkelerin Olaya Uygulanması
34. Başvurucu tarafından İnfaz Hâkimliğine yapılan şikâyetlerin, eğitim durumu ile ilgili olarak Ceza İnfaz Kurumuna yaptığı başvuruların reddedilmesi üzerine gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
35. 4675 sayılı Kanunda ceza infaz kurumlarınca tutuklu ve hükümlüler hakkında tesis edilen idari işlemlere ilişkin şikâyetlerin infaz hâkimliklerince sonuca bağlanması öngörülmüştür. Bu bağlamda infaz hâkimliğinin yetki ve sorumluluğu altında bulunan bir meselenin öncelikle bu hâkimlik tarafından değerlendirilmesinin tutuklu veya hükümlülerin anayasal haklarının korunması bakımından daha işlevsel niteliğe sahip olduğu açıktır.
36. Somut olayda başvurucu; Ceza İnfaz Kurumunda açık öğretim sınavlarına alınmaması nedeniyle mağdur edildiğine ilişkin şikâyetlerini içeren dilekçelerini İnfaz Hâkimliğine iletmiştir. İnfaz Hâkimliği önce İnfaz Kurumunca bu konuda karar verilmesi gerektiğine dair bir yazıyla dilekçeleri iade etmiştir. İnfaz Kurumunca talebinin reddedilmesi üzerine başvurucu tarafından tekrar İnfaz Hâkimliğine dilekçeyle başvurulmuş, buna rağmen İnfaz Hâkimliğince yine bir karar verilmeden dilekçe işlemsiz iade edilmiştir.
37. Başvurucunun şikâyet konusu taleplerine karşı Kurum tarafından ret cevabı verilmesiyle gerçekleşen işlemlerin 4675 sayılı Kanun'un 4. maddesi kapsamında İnfaz Hâkimliği tarafından denetlenebilir nitelikte bir işlem olduğu açıktır. Başvuruya konu sürece bakıldığında İnfaz Hâkimliğince başvurucunun şikâyetlerine ilişkin bir karar verilmediği gibi ikinci kez yapılan başvurunun da işlemsiz iade edilmesine yönelik yazı yazıldığı görülmüştür. Bu durumda İnfaz Hâkimliğinin kendi görev ve yetki alanında bir işlem hakkında ileri sürülen şikâyetleri esas yönden incelemeksizin reddettiği anlaşılmaktadır. İnfaz Hâkimliğinin anılan yaklaşımı, başvurucunun savunulabilir nitelikteki iddialarının incelenmesine ve etkili bir hukuk yolunun işletilmesine engel olmuş, başvurucunun eğitim hakkı kapsamındaki şikâyetlerine yönelik başvurabileceği kanun yolunu etkisiz hâle getirmiştir.
38. Bu itibarla İnfaz Hâkimliğinin kendi görev alanında bulunan başvurucunun eğitim hakkı çerçevesindeki talebinin reddine ilişkin Ceza İnfaz Kurumu kararına yapılan şikâyeti incelememesi nedeniyle eğitim hakkı ile bağlantılı etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
39. Açıklanan gerekçelerle İnfaz Hâkimliğinin söz konusu değerlendirmesi nedeniyle Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
40. Anayasa Mahkemesinin yukarıda aktarılan değerlendirmesinin ve vardığı sonuç yalnızca eğitim hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin olup davanın esasına ilişkin bir unsur içermemektedir (Yusuf Kuşluk, B. No: 2015/20072, 31/10/2018, § 46).
VI. GİDERİM
41. Başvurucu, yeniden yargılama ile 1.000.000 TL manevi ve 6.000.000 TL maddi tazminat talebinde bulunmuştur.
42. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
43. İhlalin tespiti ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Eğitim hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkı ile bağlantılı olarak Anayasa’nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin eğitim hakkı ile bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa İnfaz Hâkimliğine (Muhabere 2019/518) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.