İş yoğunluğu, sağlık sorunları, trafik yoğunluğu, olumsuz hava şartları, aynı gün ve saate duruşma konulması, büyük şehirlerde adliyelerin bölünmüş olması gibi sebeplerle avukatların duruşmalara katılamadıkları, mazeret dilekçeleri sundukları ancak yargılamanın sürüncemede kaldığı gerekçesiyle mahkemelerce mazeretlerin reddedilerek yargılamaya devam edilerek, adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği görülmektedir.
Anayasamızın 36 ncı maddesinde hak arama özgürlüğüne ilişkin düzenleme yer almaktadır; herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.
Bu düzenlemenin usul hukukundaki görünümü ise hukuki dinlenilme hakkı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27 nci maddesine göre; "(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak;
a) yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) açıklama ve ispat hakkını,
c) mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir."
Hukuki dinlenilme hakkı aynı zamanda uluslararası alanda da korunmaktadır. (Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Bildirgesinin 10 uncu maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ıncı maddesinde adil yargılanma hakkına ilişkin düzenlemeler mevcuttur.)
Davalı vekili, duruşmaya, aynı gün başka bir mahkemede duruşması olması sebebiyle katılamayacağını belirterek mazeret dilekçesi vermiştir. Mahkemece; davacı vekilinin mazeret talebinin, dosyanın kararlık aşamada olması nedeniyle reddine karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ve bu itibarla Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olup, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2023/470E. 2023/1981K.)
Avukat mazeretinde sebep belirtmese bile, mazeret dilekçesinin kabul edilmesi gerektiğine ilişkin kararlar da mevcuttur.
Davacı vekilinin 01/07/2019 tarihli mazeret dilekçesi mahkemeye intikal etmiş olması, mazerette sebep belirtilmemiş ise de elektronik ortamdan vekilin duruşma gününün görülebileceği ve böylelikle hak kaybına yol açılmayacağı anlaşıldığından mazeret dilekçesi geçerli kabul edilerek, yargılamaya devam edilmesi gerekirken HMK 150. maddesi gereğince davanın 2.defa takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2019/5897 E. 2020/2229 K.)
Avukatın hava muhalefeti ve sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirttiği mazeret dilekçesinin dikkate alınmaması, savunma hakkının kısıtlanması olup bozmayı gerektirir. (Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2021/10908 E. 2021/19980 K.)
Özetlemek gerekirse, mahkemelerce mazeret dilekçeleri değerlendirmeksizin avukatların yokluklarında karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hukuki dinlenilme hakkının ve adil yargılamanın sağlanmasını olumsuz etkilemektedir.