Kamu görevini yerine getirmekle görevlendirilen kişi, görevi dolayısıyla kamu hukuku yükümlülüğü altına girmekte, üstlenmiş olduğu görevi sadakatle yerine getirerek, bireylerin kamu idaresine karşı duydukları güveni sarsmamak zorundadır.
İdarenin mahkeme kararına uygun hareket etmesi mecburi olup, buna aykırı durumlar İdari Yargılama Usulü Kanunu kapsamında tazminat sorumluluğunu, Ceza Kanunu Kapsamında ise Görevi Kötüye kullanma suçunu gündeme getirmektedir.
Anayasa'nın 138.maddesi ''Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.'' ve İdari Yargılama Usulü Kanunun 28.maddesi '' Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez.'' , ''Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.'' düzenlemelerini ihtiva etmektedir.
Madde metinlerinden de anlaşılacağı üzere idare, mahkeme kararını kendisine tebliğinden itibaren derhal ve en geç 30 gün içerisinde uygulamakla mükelleftir. İdarenin mahkeme kararını uygulamaması; kararın hiç uygulanmaması, kararın geç uygulanması, kararın eksik veya gereği gibi uygulanmaması vb. şekillerde olabilmektedir. İdari yargı kararlarının yerine getirilmemesi durumunda , idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği kanunda açıkça ifade edilmiştir.
Bu durum ayrıca kamu görevlisinin görev gereklerine aykırı bir davranışta bulunması sebebiyle görevi kötüye kullanma suçuna vücut verecektir. TCK'nın ''Görevi kötüye kullanma'' başlıklı 257. Maddesi; (1) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. düzenlemesini içermektedir.
Madde metninden anlaşılacağı üzere görevi kötüye kullanma ihmali hareketle de işlenebilen bir suç olarak düzenlenmiştir. Mahkeme kararlarının tebliğden itibaren 30 gün içinde uygulanması gerektiğine ilişkin İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. Maddesine aykırılık durumu ihmali hareketle görevi kötüye kullanma suçunu oluşturmaktadır.
Suç tarihinde mahkeme kararını 30 günlük yasal sürede yerine getirme görev ve yetkisinin kimde olduğu tespit edilerek cezalandırma yoluna gidilmektedir.
Belediye başkanı olarak görev yapan sanığın, idare mahkemesi kararını yasal 30 günlük süre içerisinde yerine getirmeyerek katılanın mağduriyetine neden olması şeklinde gerçekleşen eyleminin, 5237 sayılı Kanun'un 257 nci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun'un 257 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca hüküm kurulması, hukuka aykırı görülmüştür. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2022/237E. 2023/12167K.)
İddia konusu mahkeme kararının hukuk işleri müdürlüğü tarafından 07.05.2012 tarihinde emlak ve istimlak müdürlüğüne bildirilmesine rağmen yasal süre olan 30 gün içinde tapu iptali ve tescil davası açılması hususunda belediye başkanından onay alınarak hukuk işleri müdürlüğüne bildirilmediği anlaşılmakla, suç tarihlerinde emlak ve istimlak müdürlüğü görevini yürüten sanıklar A.T ve A.A'nın mahkeme kararı doğrultusunda işlemleri yerine getirmekle görevli oldukları, belediye başkan yardımcısı olan sanık Y.B'nin ise amiri olduğu müdürlüğe talimat ve emir verme ile işlemlerin tam ve zamanında yerine getirilmesi hususunda gözetim sorumluluğu bulunduğu nazara alındığında, sanıkların görevlerinin gereklerini yapmakta ihmal göstermek suretiyle Hazineyi zarara uğrattıkları ve bu itibarla ihmali davranışla görevi kötüye kullanma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğu gözetilmeden, atılı suçtan mahkumiyet hükümleri kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu beraatlerine karar verilmesi, hukuka aykırı bulunmuştur. (Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2021/7127E. 2023/10619K.)
Sanık M.A'ın Antalya 2. İdari Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararından bilgisi olmasına rağmen kararı uygulatmaması ve yürütmeyi durdurma kararından sonra sergisi için bir başka yer seçmesi gerektiği yönünde katılana hitaben yazılan yazıda parafı bulunan sanık N.S.'nın, katılanın 26 nolu sergisinin bulunduğu alanın kullanıma elverişli hale getirilmesi yerine kendisine bir başka alandan sergi yeri seçmesi önerisi yapma eylemlerinin mahkeme kararının uygulanmaması niteliğinde olması ve idari yargı mahkeme kararlarının tebliğden itibaren 30 gün içinde uygulanması gerektiğine ilişkin İdari Yargılama Usulü Yasasının 28. Maddesine aykırılık oluşturması karşısında eylemlerin 765 sayılı TCY'nın 228/1 ve 5237 sayılı TCY'nın 257/1. maddesine uyup uymadığı tartışılarak sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesi gerektiği gözetilmeden yetersiz gerekçeyle beraatlere hükmolunması, hukuka aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2009/158E. 2009/7114K)