90’lı yıllarda rahmetli amcam Av. Şükrü TÜRKEŞ “Yeğenim İstanbul’da 10.000 avukat var, hangi birimize ekmek çıksın” derdi. Şimdi 90.000 olduk mu? Vay be.

Yalçın PEKŞEN’in Önce İnsanım Sonra Gazeteci kitabının ön sözüne bakıyorum. 1959 yılına ait. Dikkatinizi çekerim, 1924 Anayasası’nın yürürlükte olduğu zamanlardan bahsediyoruz. “Anne bu diplomayı sadece senin için aldım. Memlekette elini sallasan avukata değiyor. Ben gazetecilik yapacağım”. Vay be.

O zaman bu avukat enflasyonu günümüze ait bir mes’ele değil, hep olan bir durum. Demek ki her zaman İcra Memuru İcra Emrini Göndermezse’de bahsettiğimiz avukatlar varmış, işini iyi yapan da her zaman kazanıyormuş.

Şimdi bu tartışmalar başlı başına bir yazı konusu da, bizim bugünkü konumuz avukat kimliğinin fikri anlamda hükümsüzlüğü değil, maddi anlamda hükümsüzlüğü. Nasıl mı oluyor?

Geçenlerde ÖSYM sınavında görevliyim. Malumunuz, bu sınava gelen aday da görevli de çok katı şartlara tabidir. Telefon filan hak getire de, görevli bile araba anahtarını emanete bırakmak zorundadır. Gerçi çok şükür, eskiden ev anahtarı bile getirmek yasaktı. Adaysan ve yalnız yaşıyorsan o tek anahtarını ayakkabının altına saklardın, ulaşım kartı yasak olduğu ve otobüsler de bugünkü gibi sınav günü ücretsiz taşıma yapmadıkları için taksinin verdiği bozuk parayı da bırakmak zorunda kalırdın; bozuk para deyip geçmeyin, en büyük madeni para 1.5 dolara denk geliyordu.

Bu sınavlara sadece nüfus cüzdanı ve süresi geçerli pasaportla girebilirsin (göç idaresinin verdiği kimlikler ve nüfus müdürlüğünden aldığın geçici kimlik de olur). Hanım kızımız avukat kimliğini gösterdi. Elimden geldiği kadar adayın moralini bozmamaya çalışırım. Yoksa işin kolayı giriş belgene bak bakalım, meslek kartıyla girebileceğin yazıyor mu demeyi.

AvK m. 9 gereği avukat kimliği tüm resmi kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmündedir. Benim bu avukat kimliğimi kabul etmek zorundasınız.

Doğru. Kanunilik şartı var. Üstelik sadece maddi anlamda değil, şekli anlamda da kanunilik şartı var. Zamanında bankalar ile tapu daireleriyle çok kavga ettik bu konuda. Çok şükür idare Ombudsman CİMER’e Karşı yazımızda bahsettiğimiz gibi hasta ruhlu ve insanlıktan uzak bir varlık olduğu için anayasaya, kanuna bakmaz; amirinin gönderdiği genelgeye bakar. TBB (bu barolar birliği olan değil bankalar birliği olan TBB) de Adalet Bakanlığı da çok genelge gönderdi bu konuda, artık sıkıntı yaşamıyoruz. Ama burası bir sınav. Sahtekarlığı en aza indirebilmek için bakmamız gereken kimlikte belli şekil şartları olmalı ki anlayabilelim bir hileyi. Ben hayatımda hiç görmemişsem avukat kimliği, nasıl anlayabileceğim bir sahteliği?

Bana kanunla verilmiş bir hakkı siz yönetmelikle ilga edemezsiniz.

Doğru. Bir kanun ancak daha üst bir normla ya da daha sonraki veya daha özel bir kanunla ilga edilebilir ancak. Lakin adamlar İçişleri Bakanlığı’nın verdiği ehliyeti kabul etmiyorlar; nerede kaldı bir meslek kartının geçerliliği?

Bu konuda mahkeme kararı var, kabul etmek zorundasınız.

Ah be hanım kızım. En tehlikeli durum; yarım bilgi. Doğru, Danıştay 8. Daire’nin 1153, 9299, 9298 Kararları var. Lakin sana daha 1. Sınıfta bir kararda en önce karşı oyları okuyun diye öğretmediler mi? Karşı oylar geleceğe dair çok önemli ipuçları içerir. Bizde maalesef yargı her zaman siyasetten etkilenmiştir. 90’larda, 2000’lerde hayırlı kandiller mahyası astı diye parti kapatıyorduk, hani UYAP Tebligatı’nda değindiğimiz; nereden nerelere geldik. Bugün oyçokluğuyla alınan bir karar yarın değişebilir. Bu yüzden karşı oylar çok önemlidir. Kaldı ki, bu bahsettiğimiz kararların yılı kaç? 2014. El insaf. Nitelikli çoğunlukla değiştirilebilen anayasa bile 2017 öncesi ile sonrası dağlar kadar farklı, sen nasıl on yıl önceki karara güvenebiliyorsun ki? O zamanlar en çok güvenilen kurumdu ÖSYM. FETÖ yargıçları, sınav sorularının sızdırılması bilinmiyordu o zamanlar. Bir bak bakalım şimdi hangi kararı vermiş aynı yargı?