Aile Hukuku, Türk Medeni Kanunu’nun 118-494.maddeleri arasında düzenlenmiştir. Aile Hukuku hükümleri Evlilik, Hısımlık ve Velayet olmak üzere üç ana bölümden oluşmaktadır.
Aile, dar anlamda evlilik birliği kastedilirken; geniş anlamda evlilik birliğine çocukların da dahil olduğu kurumdur. Bu anlamdaki aile kurumunun Medeni Kanun’un 335-363.maddeleri arasında düzenlenmektedir. En geniş anlamda aile kavramı, bir evde, bir çatı altında yaşayan herkesi ifade etmektedir ve Medeni Kanunu’muzda bu, “Ev Düzeni” başlığı altında 367-371.maddeler arasında düzenlenmiştir.
Bu kurumun sağlıklı bir şekilde devamlılığının sağlanabilmesi bazı yükümlülüklerin ve ödevlerin yerine getirilmesiyle mümkün olacaktır. Bu bağlamda incelendiğinde, eşlerin birbirlerine karşı yükümlülükleri bulunmaktadır. Bununla birlikte, eşlerin sadece birbirlerine karşı yükümlülüklerinin olmadığı, çocuk sahibi olunduktan sonra iki eşin beraberce ortak çocuklarının ebeveynleri olarak, çocuklarına karşı yükümlülükleri olduğu da açıktır.
Daha da önemlisi, Türk Ceza Kanunu Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilmemesini özel bir suç tipi olarak görmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 233.maddesinde Aile Hukuku’ndan Kaynaklanan Yükümlülüklerin İhlali suçu düzenlenmiştir.
Söz konusu kanun hükmü, üç fıkradan oluşmaktadır ve detaylı olarak incelendiğinde üç ayrı davranışın bu suç tipi kapsamına girdiği görülmektedir.
TCK m.233/1, ebeveynlerin çocukların, bakımından, eğitiminden, barınmasından ve beslenmesinden, kısacası çocukların temel haklarını onlara sağlamaktan sorumlu olduklarının altını çizmektedir. Ebeveynler, çocuklarına aile hukukundan doğan sorumluluklarını yerine getirmekle sorumludur. Bir annenin ya da babanın çocuğunun okula gitmesini sağlamadığı takdirde, Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüğünü ihlal etmiş kabul edilecektir. Çocuğunun bakımı, beslenmesini veyahut eğitimini gelirine paralel olarak üstlenmemiş olan ebeveyn, TCK m.233/1’de düzenlenmiş olan bu suçtan sorumlu tutulacaktır.
TCK m.233/2’ye göre, hamile olduğunu bildiği eşini bir başına bırakan eş de bu suçu işlemiş sayılacaktır. İlaveten bu durum hamile olduğu belli olan ve beraber yaşanılan partner için de geçerlidir. Yani anlaşılacağı üzere, bu suçun işlenmiş kabul edilmesi için çiftin resmi nikahla evli olması zorunluluğu yoktur. Kadının kendisinden hamile kalması ve bunun bilinmesi suçun unsurlarını oluşturmuş olacaktır.
Son olarak, TCK m.233/’te, ebeveynlerin maddi ya da manevi olarak gerekli özeni göstermemeleri sebebiyle çocuklarını ağır şekilde tehlikeye sokmaları da bu suçun altında değerlendirilmektedir. Buradan anlaşılan ağır şekilde tehlikeye sokmadaki kasıt ahlaken, güvenlik anlamında ya da çocukların sağlığında oluşabilecek herhangi bir tehdit olabilir. Bu davranış tipine en güzel örnek de, ebeveynin alışkanlık haline getirdiği bir sarhoşluğunun olması veyahut uyuşturucu, uyarıcı madde kullanmasıdır. Bir başka durum da, onur kırıcı tavırları sebebiyle çocuğun ahlak, güvenlik ve sağlığını ağır şekilde tehlikeye sokması da bu suçun unsurlarını oluşturmuş olacaktır.
Aile Hukuku’ndan kaynaklarının yükümlülüklerin ihlali suçu ancak kasten işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenemez. Taksirle işlenemediğinden teşebbüs hükümlerinin uygulanması noktasında bir tartışma olduğunu söyleyebiliriz.
Bununla birlikte, kasten bu suçu işlemiş olan kişiye 1 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Bu dava ise, suçun işlendiği yerde bulunan Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülür. Suç, 8 senelik bir zamanaşımı süresine tabiidir.
Yargıtay 4.Ceza Dairesi’nin E.2014/27185, K.2014/30637 sayılı kararına göre, yaşı itibari ile kendisine yetemeyecek durumda olan, anne bakımına ihtiyacı olan çocuklarını babalarına bırakan annenin davranışı TCK m.233 kapsamında Aile Hukuku’ndan kaynaklanan yükümlülüklerin ihlali suçunun unsurlarını oluşturduğuna karar verilmiştir.
Avukat Begüm GÜREL & Hukuk Fakültesi Öğrencisi Pelin DONDURMACIOĞLU