1. Hal rüsumu nedir?
5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un "Tanımlar" başlıklı 2. maddesinin ilk fıkrasının 'd' bendinde, "hal rüsumu"; “malları satın alanlarca toptan satış bedeli üzerinden ödenen meblağ “olarak tanımlanmıştır.
Aynı Kanunun "Hal rüsumu" başlıklı 8’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; toptancı halinde satılan mallardan yüzde bir, toptancı hali dışında satılan mallardan yüzde iki oranında hal rüsumu tahsil edileceği düzenlenmiştir.
Hal rüsumu, belediye toptancı halinin bağlı olduğu belediye hesabında birikecek ve ilgili belediye adına kaydedilecek bir gelirdir.
2. Cezalı hal rüsumu nedir?
5957 sayılı Sebze ve Meyveler İle Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine aykırı olarak;
a) Toptancı haline bildirilmeden toptancı hali dışında toptan alınıp satılan,
b) Sınai üretimde kullanılmak veya ihraç edilmek üzere satın alınıp bu maddenin ikinci fıkrasına aykırı olarak iç piyasada satışa sunulan,
c) Toptancı halinden satın alınmadan veya toptancı haline bildirilmeden perakende satılan,
ç) Miktarına, değerine, üretim şekline veya künyesinde belirtilen diğer hususlara ilişkin gerçeğe aykırı beyanda bulunulan mallar için hal rüsumu cezalı olarak uygulanacaktır.
Nihayetinde ise tespitin yapıldığı yerdeki toptancı halinde o mallar için oluşan bir önceki gün birim fiyatının en yükseği, bir önceki gün fiyat oluşmamışsa o mallar için oluşan en son birim fiyatlarının en yükseği esas alınarak belirlenen toptan satış bedelinin yüzde yirmi beşi oranında alınan bedel “cezalı hal rüsumu” olarak karşımıza çıkacaktır.
Burada dikkate değer bir husus da şudur: hal rüsumunun 5957 sayılı Yasanın 8. maddesinde cezalı alınabileceği hallerin sayılmaktadır. Hal kayıt sistemine bildirilmediği tespit edilen malın satışa konu edildiğine ilişkin hukuken geçerli bir tespit söz konusu değilse hal rüsumu cezalı olarak alınamayacaktır. Zira, mevzuatta toptancı haline bildirilmeden mal sevk edilmesi halinde hal rüsumunun cezalı olarak alınacağına ilişkin bir hüküm yoktur. (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 8/2/2017 tarih ve E:2016/476, K:2017/237 sayılı karar, aynı daire tarafından verilen 21/3/2018 tarih ve E:2017/4798, K:2018/1308 sayılı karar da bu yöndedir.)
3. Hal rüsumunun cezalı olarak alınmasına karar verilmeden evvel durumun, idare personeli tarafından tutanak altına alınmış olması zorunlu mudur? Zorunlu ise bu tutanağın şekil şartları nelerdir?
Zorunludur.
Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmeliğin 27. maddesine göre; cezalı hal rüsumuna ilişkin tutanaklar, denetim yapmakla görevli yetkili personel[1]ce düzenlenecektir. Bakanlığın kararı üzerine, bu tutanaklar sisteme işlenebilecek veya sistem üzerinden anlık olarak düzenlenebilecektir. Tutanaklar üç nüsha olarak düzenlenmeli, bir nüshası ilgiliye verilmeli, bir nüshası belediye encümenine sunulmalı, sabit nüshası dip koçan olarak saklanmalıdır. Tutanaklar, otokopili kağıtlara seri itibarıyla matbu cilt ve sıra numarası taşıyacak şekilde bastırılmalı, yetkili personele zimmet karşılığında verilmeli ve kullanılan ciltlerin dip koçanları teslim alınmadan yeni cilt verilmemelidir. Tutanaklar üzerinde kazıntı ve silinti yapılamayacak, yanlış tanzim edilen tutanaklar, üzerine gerekli açıklama yapılmak suretiyle iptal edilecek ve dip koçanlarıyla birlikte muhafaza edilecektir. Özel ve işletim yetkisi devredilmiş toptancı hal işletmeleri ve bu işletmelerde görevli kişiler, denetim yapamayacak ve ceza tutanağı düzenleyemeyecektir.
Birçok mahkeme kararında; cezalı hal rüsumu tahakkukunun dayanağı olan tutanağın ilgili bölümünde hakkında tutanak düzenlenenin imzasına yer verilmesinin zorunlu olduğu, bu kişinin imzadan imtina etmesi halinde ise durumun 213 sayılı Vergi Usul Kanunu 131'inci maddesine uygun olarak tutanak altına alınması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu gerekliliğe uyulmadan düzenlenen tutanak esas alınmak suretiyle uygulana cezalı hal rüsumunun ise usul ve hukuka aykırı olacağı yolunda çok sayıda mahkeme kararı vardır.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 28/9/2017 tarih ve E:2017/1074, K:2017/3421 sayılı karar şöyledir; “ 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 127. maddesinde; yoklamadan maksadın, mükellefleri ve mükellefiyetle ilgili maddi olayları, kayıtları ve mevzuları araştırmak ve tespit etmek olduğu belirtilmiş, 131. maddesinde de; yoklama neticelerinin tutanak mahiyetinde olan "yoklama fişine" geçirileceği, bu fişlerin yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihleneceği, bulunursa nezdinde yoklama yapılan veya yetkili adamına imzalatılacağı; bunların bulunmaması veya imzadan çekinmeleri halinde keyfiyetin fişe yazılacağı ve yoklama fişinin polis, jandarma, muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılacağı hükmü yer almıştır. Maddi bir olayın tespitine yönelik olarak düzenlenen tutanakların kesilecek cezaya dayanak oluşturabilmesi için, cezaya muhatap olacak gerçek veya tüzel kişinin kendisinin ya da kanuni temsilcisinin imzasını taşıması yasal bir zorunluluktur. Yasa koyucu aynı maddede imzadan çekinme hakkının bulunduğuna da değinerek, yoklama mahallinde yükümlü veya yetkili adamının bulunmaması yahut imzadan çekinmesi hallerinde yoklama fişlerinin polis, jandarma, muhtar ve ihtiyar heyeti üyelerinden biri tarafından imzalanacağını öngörmüştür. Yoklama tutanağının, 213 sayılı Yasanın 131. maddesinde sayılan kişiler nezdinde düzenlenerek onlardan birine imza ettirilmesi yada yükümlü veya yetkili adamının bulunmadığı bir sırada düzenlenen bu tutanağın yukarıda anılan yasa hükmünün ikinci fıkrasında açıklandığı şekilde polis, jandarma muhtar veya ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılması gerekirken yükümlünün yetkili adamı olmadan davalı idareyi temsil eden zabıta memuruna imzalatılan tutanakla yapılan tespit yükümlüyü bağlamayacağından, bu tutanağa dayanılarak cezalı hal rüsumu kesilmesinde yasaya uyarlık görülmemiştir. “ (İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 19/9/2017 tarih ve E:2017/1214, K:2017/3528 sayılı karar, Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 8/2/2019 tarih ve E:2018/661, K:2019/153 sayılı karar, İstanbul 12. Vergi Mahkemesi tarafından verilen 30/12/2016 tarih ve E:2016/152, K:2016/2754 sayılı karar, İzmir 3. Vergi Mahkemesi tarafından verilen 13/12/2019 tarih ve E:2019/952, K:2019/1649 sayılı karar, İstanbul 14. Vergi Mahkemesinin 30/11/2017 tarih ve E:2016/1371, K:2017/2424 sayılı karar, Bursa 1. Vergi Mahkemesinin 27/9/2018 tarih ve E:2018/858, K:2018/1471 sayılı karar, İstanbul 7. Vergi Mahkemesinin 24/1/2017 tarih ve E:2016/1861, K:2017/56 sayılı karar da bu yöndedir.)
Yine Eskişehir 1.Vergi Mahkemesi tarafından verilen 12/09/2017 tarih ve E:2017/89, K:2018/288 sayılı iptal kararındaki gerekçe şöyledir; “ hal rüsumu ödenmesine ilişkin karara dayanak alınan tutanağın; davacı veya yetkili adamı tarafından imzalanmadığı, davacının veya yetkili adamının yoklama anında olmadığına veya imzadan imtina ettiğine dair hiçbir şerhe yer verilmediği “
Yine cezalı hal rüsumu işleminin iptali istemiyle açılan bir davada, cezalı rüsuma dayanak tutanağın şekil şartlarına temas eden İstanbul 2. Vergi Mahkemesi tarafından verilen 29/4/2016 tarih ve E:2015/2052, K:2016/956 sayılı karar şöyledir; “ cezalı hal rüsumu tahakkukunun iptali istemiyle açılan davanın; davalı idarece merkezi hal kayıt sistemine bildirmeden mal satışı yapıldığı gerekçesiyle davacı şirket hakkında dava konusu cezalı hal rüsumu tahakkuk işlemi tesis edilmiş ise de; dava konusu tahakkuk işlemine dayanak cezalı hal rüsumu tutanağına bakıldığında, tespit edildiği belirtilen hususların davacının imzası alınmaksızın sadece zabıta memuru ve sözleşmeli personeller imzası ile kayıt altına alındığı, tespit edildiği belirtilen hususlar hakkında davacının ifadesine başvurulmadığı, konu ile ilgili davacıdan açıklayıcı izahat istenmediği “
Yine Mersin 2. Vergi Mahkemesi tarafından verilen 14/6/2019 tarih ve E:2019/314, K:2019/543 sayılı karar şöyledir; “ cezalı hal rüsumuna dayanak alınan tutanağın, iki zabıta memuru ve araç şoförü tarafından imzalandığı, davacı veya yetkili adamı tarafından imzalanmadığı, tutanağı imzalayan araç şoförünün, yalnızca tespit konusu malın nakliyecisi olduğu, bu haliyle araç şoförünün davacının yetkili adamı olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, cezalı hal rüsumu uygulanmasına dair işlemin hukuka aykırı olduğu “(Adana 1. Vergi Mahkemesinin 17/3/2020 tarih ve E:2019/946, K:2020/312 sayılı kararı, Konya 1. Vergi Mahkemesinin 8/3/2016 tarih ve E:2015/992, K:2016/455 sayılı kararı da bu yöndedir.)
4. Hal rüsumunun cezalı olarak alınmasına hangi makam karar verir?
Hal rüsumunun cezalı olarak alınmasına karar verecek olan makam, belediye encümenidir.
Cezalı hal rüsumu alınmasına belediye encümeni dışında bir makam tarafından karar verilmesi halinde, bu işlem yetki unsuru yönüyle usul ve hukuka aykırı olacaktır.
Örnek vermek gerekirse hal rüsumunun cezalı olarak alınmasına belediye başkanı, belediye başkan yardımcısı yahut zabıta birim amiri tarafından karar verilmesi halinde bu işlem “yetki” unsuru yönüyle usul ve hukuka aykırı olacağından mahkemece iptal edilecektir.
5. Cezalı hal rüsumu işleminin iptali istemiyle açılacak davada hangi mahkeme görevlidir?
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanunun 6. maddesinde genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlere ve bu konularda 6183 sayılı Amme alacakları Tahsil usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaların görüm ve çözümü vergi mahkemelerinin görevleri arasında sayılmış, 5. maddesinde ise idare mahkemelerinin görev alanı, vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derecede Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki idari davaların görümü ve çözümü olarak belirlenmiştir.
"Rüsum" kelimesi "resim" kelimesinin çoğulu olup, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde "rüsum" kelimesinin karşılığı "vergiler" olarak belirtilmiştir.
Buna göre hal rüsumu, 2576 sayılı Yasanın 6. maddesinde geçen, Vergi Mahkemesinin görevine giren mali yükümlülük kapsamı içerisinde yer aldığından, hal cezalı hal rüsumunun iptali istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünde vergi mahkemeleri görevlidir.
6. İhraç edilmek üzere satın alınan mallar bildirime tabi midir? İhracatçılar için de cezalı hal rüsumu uygulanabilir mi?
İhraç edilmek üzere satın alınan mallar da bildirime tabidir. 5957 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliği hükümleri, bu malları satın alan ihracatçıları da bildirimci olarak saymaktadır. Ancak ihracatçı olan mükelleflerin bildirim yükümlülükleri bulunduğu kabul edilmekle beraber, bildirim görevinin yerine getirilmemesi halinde ihracatçılara da cezalı hal rüsumu uygulanabileceğine dair yasal bir dayanak bulunmadığı gibi Kanun'un sadece ihraç edilmek kaydıyla alındığı halde ihracata konu edilmeyen ürünlerin iç piyasada satışa sunulması durumunda cezalı hal rüsumu uygulanabileceğini hükme bağlamaktadır.
Dolayısıyla ürünlerin iç piyasada satışa sunulduğu yönünde yapılmış bir tespit bulunmadan ihracatçı olan mükelleflere cezalı hal rüsumu da uygulanamayacaktır. Nitekim Konya Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi tarafından verilen 8/10/2019 tarih ve E:2019/362, K:2019/1033 sayılı karar da bu yöndedir.
7. Örnek Olay:
(X) Belediyesi Hal Şube Müdürlüğü tarafından tutulan cezalı hal rüsumu tutanağına istinaden, halde sebze ve meyve komisyoncusu olarak çalışan (Y) ünvanlı şahıstan cezalı hal rüsumu alınmasına dair belediye encümeni tarafından karar alınmıştır.
Encümen kararına dayanak tutanak ve encümen kararı incelendiğinde sebep olarak; “hal kayıt sistemine bildirilmeden toptan mal alma satma” ya da “toptancı halinde satmak üzere bildirimde bulunup toptancı hali dışında toptan mal satma”. yazmakta, cezanın bu eylemlerden hangisi için kesildiği bilgisi bulunmamaktadır
İşlemi hukuki belirlilik yönünden değerlendirecek olursak;
Tutanakta ve encümen kararında iki eylemden “ya da” şeklinde bahsedilmektedir.
Bu durum; savunma hakkına da halel getirdiği gibi Mahkemenin işlemin hukuka uygunluğu incelemesini sağlıklı yürütmesine de engeldir.
Danıştay kararlarına da yansıdığı üzere idari işlemlerin hukuki belirliliği ilkesine göre; idari işlemler, muhataplar yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmalıdır. Bu belirliliğin altında yatan amaç, kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı muhatabı korumaktır.
Bu nedenle somut olayda hukuki belirlilik ilkesinin mevcut olduğundan bahsetmek olanaksız olduğundan verilen ceza hukuksuzdur.
Av. Selvi AYDIN ÇELİKKOL
------------------
[1] 07.07.2012 tarih, 28346 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sebze ve Meyve Ticareti ve Toptancı Halleri Hakkında Yönetmeliğin "Denetim" başlıklı 23'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında; belediyelerin, ilgili yönetmelik hükümleri saklı kalmak ve yetki alanları içinde olmak kaydıyla, toptancı çerçevesinde hal zabıtaları aracılığıyla denetim yapma yetkisini haiz olduğu, sınırı ve mücavir alanları içinde toptancı hali bulunmayan belediyelerin, bu denetimi belediye zabıtaları aracılığıyla yerine getireceği düzenlenmiştir.