Geçtiğimiz günlerde Türk Ceza Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik yapılması için hazırlanmış bir taslak metni basına yansıdı. Söz konusu taslak ile pek çok suçun yaptırımının arttırılması öngörülmüşse de taslağın içerisinde temel hakların ihlaline yol açacak çeşitli düzenlemeler de bulunmakta. Örneğin LGBTİ+’lara yönelik düzenlemeler, temel hakların ihlaline yol açacağı için kamuoyu tarafından tepkiyle karşılanmış ve taslağın yasalaşma sürecine geçmemesi için uyarılarda bulunulmuştur. Söz konusu taslakta temel hak ihlallerine yol açabilecek bir diğer düzenlemeyse TCK’nın 223 maddesine yapılmak istenen değişikliktir. Söz konusu maddeyle yapılmak istenen değişiklik Anayasa Mahkemesi’nin daha önce anayasa aykırı bulduğu 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’nun 22. Maddesinin arkadan dolanılmasına ve toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğrulabilecektir.

Ulaşım Araçlarının Kaçırılması veya Alıkonulması Suçu

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 223. maddesinin birinci fıkrasıyla “Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla kara ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen, bu aracı hareket halinde iken durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile…” cezalandırılması hüküm altına alınmıştır. Madde uyarınca suç aracın kaçırılması ya da alıkonulması şeklinde iki farklı yolla işlenebilmektedir. Alıkonulmasıyla bahsedilen aracın hareketinin engellenmesi olup, aracın yolunun kesilmesi, bir noktada sıkıştırılması gibi hareketi engelleyebilecek her türlü davranış bu kapsam içerisinde değerlendirilebilir.[1]

Basına yansıyan taslakta yapılmak istenen değişiklikle maddenin adının “Ulaşım Araçlarının Hareketinin Engellenmesi, Kaçırılması veya Alıkonulması” yapılması ve birinci fıkradan “cebir veya tehdit kullanarak ya da” ibaresinin silinerek sadece “hukuka aykırı” davranışla suçun işlenebileceği yönünde değişiklik yapılması istenmektedir.[2]

Söz konusu değişikliğin gerekçesi olarak ise “Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla ulaşım araçlarına ve dolayısıyla kişilere yapılan müdahaleler, ulaşım güvenliğini zedelemekte ve kişilerin seyahat hürriyetine engel oluşturmaktadır. Ayrıca, son dönemde trafikte çıkan tartışmalar ve akabinde ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesine veya durmasına neden olan eylemler, hem trafik güvenliğini tehlikeye sokmakta hem de kişilerin yaralanmasına ve hatta ölümlerine sebebiyet verebilmektedir” denilmektedir.

Gerekçe olarak trafikte çıkan tartışmalar ve akabinde hareketlerin engellemesi olarak belirtilmişse de, yukarıda belirttiğimiz Yargıtay’ın içtihatları doğrultusunda, alıkonulma bakımından aracın hareketlerinin engellenmesi daha öncesinde de suçun kapsamı içerisinde yer almaktaydı. Buna rağmen maddeye hareketlerin engellemesi ibaresi eklenmek istemekte ve cebir veya tehdit kullanımıyla sınırlandırılmaksızın hukuka aykırı davranış denilerek kapsamı genişletilmek istenmektedir. Kapsamın bu şekilde genişletiliyor olması, T.C. Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal etmiş olduğu 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’nun 22. maddesinin bu maddeyle, AYM iptal kararının dolaşılarak farklı bir maddeyle tekrar yasalaştırılması çabasını akıllara getirmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin 10/9/2020 Tarihli 2020/12 Esas - 2020/46 Karar Sayılı Kararı

AYM, 10/9/2020 tarihinde 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanunu’nun ‘Yasak Yerler” başlıklı 22. maddesinin son kısmındaki “ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü düzenlenemez” ibaresini Anayasa’nın 13. ve 14. maddelerine aykırı bulduğu için iptal etmiştir. İlgili madde şu şekildedir:

“Madde 22 – (…)11 ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşü düzenlenemez.”

AYM, iptal gerekçesinde temel hakların çatışması durumunda bir hakka öncelik tanınması değil, özgürlükler arasında makul bir denge kurulması gerektiğini, bu nedenle de kategorik yasakların temel hakların özüne zarar verdiğini belirtmiştir. Yasakçı bir anlayışa dayanmayan, olayları kendi içerisinde değerlendiren ve makul bir dengenin kurulmasını gerektiren kurallar konulması gerekmektedir.[3]

İptal kararı sonrası, dönemin siyasileri karara karşı eleştirilerini dile getirmişlerdir. Siyasilerin ve bakanların söz konusu eleştirileri ve iptal kararına karşı çıkışları göz önüne alındığında yeni değişiklikle eklenmek istenen maddenin bu yönde genişletilerek uygulanıp uygulanmayacağı akıllarda soru işareti bırakmaktadır.

Sonuç

TCK m.223’te yapılmak istenen değişiklikle elde edilmek istenen sonuç açık değildir. Halihazırda araçların alıkonulması da suçun işleniş şekillerinden birisiyken, aynı anlama çıkan hareketin engellenmesi ibaresinin nasıl bir fayda sağlayacağı açık değildir. Aynı zamanda suçun işlenişinde cebir veya tehdit kullanımını öngören ibarenin de çıkartılmasıyla birlikte, yukarıdaki tartışmalar beraber düşünüldüğünde maddenin farklı amaçlarla kullanılabileceği kaygısı oluşmaktadır. Madde hukuki öngörülebilirliği zedeleyecek şekilde geniş kullanıma açık bir hale gelecektir.

Hukuki öngörülebilirliğin zedelenmesi sadece bu maddede yapılmak istenen değişiklikte değil, taslak içerisindeki farklı maddelerde de söz konusudur. Örneğin taslakla TCK’nın 225. maddesine eklenmek istenen fıkralar ile temel hakların ihlal edileceği geniş yorumlara açık ve belirsizliğe elverişlidir.[4]

Bahsettiğimiz gibi madde farklı yasaklamalar için kullanılacak olursa bir diğer sorun ise, AYM kararlarının uygulanmaması olacaktır. Daha önce ilk derece mahkemeleri, AYM kararlarına uymamış ve yeni ihlallere yol açmıştır.[5] Fakat AYM kararlarının uygulanması sadece ihlal kararına sebep olan mahkemelerle sınırlı değildir. AYM’nin vermiş olduğu kararlar herkes için bağlayıcıdır.[6] Bu nedenle yasama faaliyetlerinde de AYM’nin vermiş olduğu ihlal kararları göz önüne alınması ve bu kararlar doğrultusunda faaliyet yürütülmesi gerekmektedir.

Av. Mert ÖZTÜRK

---------------------

[1] Yargıtay 14. Ceza Dairesi – 2015/1914 Esas – 2018/2856 Karar Tarih 16.04.2018

[2]Ulaşım araçlarının hareketinin engellenmesi, kaçırılması veya alıkonulması

Madde 223- (1) Hukuka aykırı bir davranışla kara ulaşım aracının hareket etmesini engelleyen, bu aracı hareket halinde iken durduran veya gitmekte olduğu yerden başka yere götüren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

[3] (AYM, E.2020/12, K.2020/46, 10/09/2020, § …), bknz. https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2020/46?EsasNo=2020%2F12 Erişim Tarihi : 16.03.2025

[4] Hayasızca hareketler

Madde 225- (1) Alenen cinsel ilişkide bulunan veya teşhircilik yapan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Doğuştan gelen biyolojik cinsiyete ve genel ahlaka aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik eden, öven veya özendiren kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Aynı cinsiyetteki kişilerin nişan veya evlenme töreni yapmaları halinde bu kişilere, bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilir.

(Değişiklikle suçun yaptırımının arttırılması, ikinci ve üçüncü fıkranın maddeye eklenmesi istenmektedir.)

[5] (Şerafettin Can Atalay (3) [GK], B. No: 2023/99744, 21/12/2023, § …), (Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, § …) 

[6] 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası

Madde 153/6 - Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.