Dün Facebook sayfamda Hemingway’in "Çanlar Kimin İçin Çalıyor?" romanından esinlenerek
"Hiçbir insan bir ada değildir, kendi başına bir bütün değildir, insanlığın içinde bir parçadır. İşte o yüzden, sakın 'Çanlar kimin için çalıyor?' diye sorma, senin için çalıyor."
Yarın seçim günü. Sakın bana ne demeyelim. O seçim sonrası Türkiye'nin ve hepimiz in geleceğini bir şekilde etkileyecektir. Diye yazmıştım.
Kimse boş vermesin, oy versin istiyordum. Çünkü sonuçta Türkiye ve demokrasi kazanacaktı.
Bu seçim nedeni ile 12 Eylül Darbe sonrası yapılan halk oylamasını (referandum)anımsadım.
Bu oylama darbeden sonra hazırlanan 1982 Anayasası için 7 Kasım 1982 günü yapıldı. 1982 Anayasası yüzde 8.63 ret oyuna karşılık yüzde 91.37 oranıyla kabul edildi.
Aslında askeri yönetim nedeni ile demokratik bir ortamdan söz etmek olanaksızdı.
Oylamaya sunulan Anayasa tasarısının en çok eleştirilen ve benim de kabul edemediğim maddesi geçici birinci maddeydi. Anayasanın oylanması ve Cumhurbaşkanı seçimi birleştirilmişti. Yani Anayasanın kabul edilmesi halinde o zaman Milli Milli Güvenlik Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı olan Kenan Evren de, yedi yıllık bir dönem için Cumhurbaşkanı sıfatını kazanacaktı.
Ben de Samsun’un Alaçam ilçesinde bu oylamada ilçe seçim kurulu başkanı olarak görev yapmaktaydım. Ancak Anayasanın bu geçici maddesi benim hukuk ve demokrasi anlayışıma uygun değildi.
Ayrıca kapatılan parti liderlerine, milletvekili ve senatörlere de siyaset yasakları öngörülmüştü.
7 Kasım 1982’de Anayasa halkoylaması sunulması hakkında çıkarılan kanunda, güvenliğin ve gizliliğin sağlanması için “…zarf ve oy pusulalarını zarf dışından renk ayrılığını belli etmeyecek şekilde ve aynı ölçüde hazırlatır” ifadesine yer verilmişti.
Oy pusulalarının rengi beyaz ve maviydi. Beyaz pusulayı zarfa koyanlar evet oyu, mavi pusulayı koyanlar ise ret oyu vermiş sayılacaklardı. Zarf şeffaftı ve içindeki rengin beyaz ya da mavi oluşundan kimin evet kimin hayır oyu vereceği kolayca anlaşılıyordu. Türkiye de halk seçimdeki görevliler veya güvenlik elemanları tarafından zarfın içindeki mavi renge göre Anayasaya ret oyu vereceklerin fişleneceğini konuşuyordu.
Bu kanı halkı çok korkutuyordu. Hatta o dönem YSK Başkanı olan Orhan Aydın oy pusulalarının renklerinin dışarıdan bakıldığında belli olacağı yönünde oluşan korku için yaptığı basın açıklamasında zarfların renginin sarı olacağını belirtmişti. Zarfların rengi sarı olarak bastırıldığı halde içindeki pusulanın rengi çok açık olarak görünüyordu. Çünkü zarflar içine konan pusulayı dışarıdan görebilecek şekilde hazırlanmıştı. Bu nedenle Anayasaya hayır oyu anlamına gelen mavi pusula, zarfın dışından belli oluyordu.
Hatta askeri yönetim tarafından basında mavi rengin kullanılması da yasaklandı. Tıpkı bir dönem komünizmi anımsatıyor diye kırmızı rengin sakıncalı sayılması ve bu rengi kullananların soruşturmaya uğraması gibi.
Bu demokratik olmayan koşullar altında oylama yapıldı
Anayasada yer alan geçici maddeyle de Kenan Evren, Cumhurbaşkanı seçilmiştir.
İşte bu oylamada ilçe seçim kurulu başkanı olarak ben fişlenmeyi de göze alarak Anayasa’ya özellikle geçici birinci maddesi için hayır oyu vermiştim. Bu günde bu seçimimde pişman değilim.
OYLAMA SONA ERDİ YA SONRA!
Oylama bittikten sonra teslim aldığımız tüm sandıklardaki oyların sayım dökümü yapıldı. Ancak 7 Kasım 1982 gününden sonra Alaçam’a çok kar yağmış ve Vezirköprü ilçe sınırındaki Yukarı ve Aşağı Pelitbükü köylerinin Kızlan tarafından gidilen yolu kapanmıştı. Seçimden 4-5 gün geçtiği benim görev yerim ve şimdi anımsayamadığım 5-6 ilçedeki sandıklara da ulaşmak mümkün olmuyordu.
Ancak bizden yani ilçe seçim kurulundan bir an önce seçim sonuçları istenmekteydi. Çünkü Kenan Evrenin Cumhurbaşkanı olacağı resmen tüm dünyaya duyulacaktı. O köylerdeki sandıklara gerekirse askeri helikopterle gidilsin denildi fakat hava koşulları buna izin vermiyordu.
Seçimlerin sanırım 4 ya da 5 günü Yukarı Pelitbükü Köyü muhtarının ilçede pazarda dolaşırken görüldüğü duyumunu aldım. Hemen birkaç seçim görevlisini pazar yerine gönderdim ve muhtar Kara Ali’yi bulup davet etmelerini söyledim. Buldular ve Kara Ali adliyeye geldi. Ona nasıl geldiğini sordum.
-Yollar kapalı. Benim ilçede de evim var. Köyden komşu ilçe Bafra’ya geçip Kızılırmak’ı takip ederek Alaçam geldim dedi.
Güvendiğim ve sevdiğim Yazı İşleri Müdürü Mümin Öztürk beyi çağırdım. Arazi vitesli bir araç bulduk birkaç görevli daha seçtik. Helva başta olmak üzere mütevazi bir kumanya paketi hazırladık bir de sanırım “kurt riski için” av tüfeği temin ettik. Bu küçük seçim birliği önce karayoluyla Bafra ilçesine geçecek oradan da Kızılırmak kıyısını izleyerek köylere ulaşacaklardı. Nehir kıyısı daha ılımlı olduğundan kar erimişti.
Ertesi gün görevi başarı ile tamamladık, tutanakları önceki tutanaklarla birleştirdik ve geç de olsa sonucu YSK’ya ulaştırdık.
Biz sonucu ulaştırdık fakat yukarıda belirttiğim gibi hava koşulları nedeni ile 5-6 ilçenin sonuçları henüz alınamamıştı. Fakat bir yandan da tüm dünya, kamuoyu ve yabancı diplomatlar sonucu bekliyordu.
Bu kez güç durumda kalan YSK toplandı ve 9 Kasım 1982 günlü ve 444 sayılı kararında bazı sandıkların hava koşulları nedeni ile açılamamış olmasının “oluşan hukuksal sonucu etkilemeyeceği ve değiştirmeyeceği tartışma kabul etmez şekilde açık ve kesin bir gerçektir.” Diyerek sayılamayan sandıklardaki oyların olumsuz çıkması halinde bile olumlu olan oy sonuçlarının değişmeyeceğini açıklayarak Anayasanın kabul edildiğini ve Kenan Evren’in Cumhurbaşkanı olduğunu duyurdu.
Ne demişler: Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.