Yeni adli yıl son zamanlarda yaşanan terör saldırıları ve verdiğimiz şehitlerin hüznü altında buruk bir şekilde başladı. Yargının söz konusu yaşanan elim hadiseler ve müsebbiplerinin farkında olmasının açıkça vurgulanması milletimize yaşatılan bu acıların adalet önünde en ağır şekilde cezalandırılacağı ümidini yeşerterek kamuoyunun son yıllarda bir hayli yıpranan yargıya yeni bir güvenle bakabileceği hissini uyandırıyor. Dilerim öyle de olur…
Yaşanan ve devam eden tüm sıkıntılara rağmen tüm hukuk camiasının ve yargı mensuplarının yeni adli yılda beklentileri, ümitleri, idealleri büyük. Öncelikle herkesin yeni adli yılda sağlık ve huzur dilediğinden eminim. Sonrası elbette sorunsuz, hızlı ve kamuoyunun saygı ve de güvenle bakabileceği adil bir yargının varlığı toplumsal düzen ve huzurun en temel beklentisidir. Çok ciddi ve köklü değişikliklerin yaşandığı bir önceki adli yılın yorgunluğunu atıp, durmadan değiştirilen ancak bir türlü istenilen sonucu vermeyen kanun değişikliklerini bir kenara bırakıp serzenişte bulunan değil çözüm üreten bir yargı ile yıpratılan ve güveni zedelenen yargıyı tekrar en güvenilir ve en saygın erk haline getirmek tüm yargı mensupları ve hukukçuların bu adli yıldaki birincil hedefleri arasında olmalıdır. Bu bağlamda yargı bizzat yaşadığı sorunların çözümünde yasamaya çok etkin ve de sorunların çözümüne yönelik önerilerini anında ve zamanında sunarak yasamanın yaşanan sıkıntılardan ve sorunlardan bi haber masa başı, ısmarlama düzenlemeler ile sorunlara çözüm olsun diye yapmış olduğu değişiklikleri daha büyük sıkıntılarda kalarak uygulamaktan vazgeçerek, sorunların çözümüne gerekli değişikliklerin bizzat içerisinde bulunmalıdır. Aksi takdirde deneme tahtası haline getirilen bir önceki adli yıldan pek de farklı bir adli yıl geçireceğimizi zannetmiyorum.
Alt yapısı hazırlanmadan yürürlüğe konulan kanunların uygulanması tüm yargı mensuplarını, hukukçuları ve de kanunların asıl muhatapları vatandaşları hem bir ikilem hem de vicdani kaygılar içerisinde bırakmaktadır. Bu bağlamda bu adli yılda da başta yasama yılının son zamanlarında olmak üzere genel olarak alt yapısı hazırlanmadan yürürlüğe konulan tüm kanunların uygulanmasında yargı mensupları ve tüm ilgilerinin bir sıkıntı yaşayacağı kaçınılmaz gibi gözükmektedir. Dilerim tüm bu eksik kanun alt yapıları ve yan ihtiyaçları ilgili ve yetkili kişi ve kurumlarca bir an evvel giderilirde mekânsal, zamansal ve ekonomik sıkıntılar içerisinde boğuşan yargı camiası bir bu tür kaygıların sıkıntısını yaşamazlar.
Öte yandan yargı mensupları yapılan kanun değişikliklerinin şekli içeriğinden çok ruhuna ve özüne hakim olarak gerekli zihinsel değişikliklere uyum sağlayarak toplumsal beklentilerde makro adaletin sağlanması için gerekli tüm özen ve ihtimamı göstermelidirler. Aksi durum yapılan değişikliklerin olaylara ve kişilere yönelik değişiklikler izlenimi doğurur ki, geçtiğimiz adli yıl dönemindeki bir takım şaibeli yasal düzenlemelerin kişiye özgü olduğu ve hukukun temel mantığına ters bir durum algısı doğurabilir. Bu durumda yasama ve yargının güven kaybına adalet duygusunun zedelenmesine neden olabilecek bir toplumun en son isteyebileceği bir ortam doğurabilir.
Neticeten dilerim tüm hukukçular ve yargı mensupları olarak sağlık, huzur ve mutluluk dolu, geçtiğimiz yıllardan ders alarak aynı hataları yapmadan, kamuoyunun yargı ve mensuplarına güvenle ve saygıyla bakabileceği bir yıl geçiririz.
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Yusuf DALMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)