5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’ndan değişik bir yaptırım sistemi getirilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu sisteminde, ceza hukuku yaptırımı olarak ceza ve güvenlik tedbirleri ayırımı kabul edilmiştir.

Cezalar, hapis ve adli para cezası olarak genel bir tasnife tabi tutulmuştur.

Bu şekilde, 765 sayılı Kanunda kabul edilen asli ceza ve feri ceza ayırımı ve bu Kanundan farklı olarak, belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı olarak kişiyi ömür boyu belli haklardan yoksun bırakacak yaptırım sistemi uygulamasından vazgeçilmiştir.

22.11.1990 tarihli ve 3682 sayılı Adli Sicil Kanununun da yeni Türk Ceza Kanununda benimsenen bu yaptırım sistemine uyum sağlamak amacı ile gerekli değişiklikler yapılmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53 üncü maddesindeki düzenlemeye göre, artık belli bir suçtan mahkûmiyete bağlı süresiz hak yoksunluğundan bahsedilemez.

İşlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güven sarsıldığı için suçlu kişi, özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan durumlarda belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaktadır.

5237 sayılı TCK uygulamasında bu hak yoksunlukları süresiz değildir. Cezalandırılmakla güdülen asıl amaç, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayıp tekrar topluma kazandırılması olduğuna göre, 53 üncü maddede suça bağlı hak yoksunluklarının da belli bir süreyle sınırlandırılması yönünde düzenleme yapılmıştır.

Türk Ceza Kanunu'nda, belli bir suçu işlemekten dolayı cezaya mahkûmiyetin sonucu olarak ömür boyu devam edecek bir hak yoksunluğu söz konusu olmadığı için, yasaklanmış hakların geri verilmesi kurumuna dair düzenleme getirilmemiştir.

5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun Geçici 2 nci maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkûm olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümleri saklı tutulmuştur.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun kapalı tutulması, uygulamada ciddi sorunlara yol açacağını düşünen kanun koyucu, bu sorunların çözümüne yönelik olarak, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkûm olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine imkân tanıyan bir düzenleme yapılmasına gereksinim duymuştur.

Yasaklanmış hakların geri verilmesi kavramı 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun (ASK) 13/A maddesinde düzenlenmiştir.

Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesinin Şartları

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi imkânı mevcuttur: Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,

İnfazdan itibaren 3 yıllık sürenin geçmesi şartı: a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,

Suç işlememe ve iyi halli olma şartı: b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması,

gerekir. [1]

Mahkûm olunan cezanın infazına genel af veya etkin pişmanlık dışında başka bir hukukî nedenle son verilmiş olması halinde, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilmesi için, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren beş yıl geçmesi gerekir. Ancak, bu süre kişinin mahkûm olduğu hapis cezasına üç yıl eklenmek suretiyle bulunacak süreden az olamaz. (ASK md. 13/A-2f.)

Kararı vermeye yetkili adli makam

Bu konuda; Hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkeme yetkilidir.

Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (ASK md. 13/A-3f.)

Mahkemenin talebi inceleme usulü

Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. (ASK md. 13/A-4f.)

Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir. (ASK md. 13/A-5f.)

Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin kararın adlı sicil arşivine kaydı

Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde, adlî sicil arşivine kaydedilir. (ASK md. 13/A-6f.)

Masrafların hükümlüye ait olması kuralı

Yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna başvurulması nedeniyle oluşan bütün masraflar hükümlü tarafından karşılanır. (ASK md. 13/A-7f.)

YARGITAY UYGULAMASI

Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını sağlayan hukuki bir kurumdur.

765 sayılı TCK’nın 121 ve 124. maddeleri ile 1412 sayılı CMUK’nun 416 ve 420. maddelerinde yer alan "yasaklanmış hakların geri verilmesi" kurumuna, 5237 sayılı TCK'da ve 5271 sayılı CMK'da yer verilmemiştir.

19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 5560 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 38. maddesiyle 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na 13/A maddesi eklenmek suretiyle tekrar düzenlenmiştir.

Bu düzenleme ile ceza mahkûmiyetinden doğan müebbet hak yoksunluklarının giderilmesi amaçlanmıştır.

Yargıtay; hükümlünün adı geçen yasanın 13/A maddesi uyarınca, mahkum olunan cezanın infazının tamamlandığı, yani hükümlünün cezası erteli ceza olduğundan 765 sayılı TCK'nın 95/2. maddesi gereğince karar tarihi olan 18.10.2001 tarihinden itibaren 5 yıl geçmekle esasen vaki olmamış sayıldığı tarihten itibaren üç yıllık sürenin geçmiş olması ve hükümlünün bu süre zarfında yeni bir suç işlemediği gözetildiğinde, deneme süresi içerisinde hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşup oluşmadığı yönünde değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinde belirtilen yasal şartlar oluşmadığından reddine karar verilmesini hukuka aykırı bulmuştur.[2]

5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesinde, 5237 sayılı TCK dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebileceği, bunun için, Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla, mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması gerektiği belirtilmektedir. Yasaklanmış hakların geri verilmesi için cezanın infaz edilmiş olması ve kişinin infazın tamamlanmasından itibaren üç yıllık süre içerisinde yeni bir suç işlememesi ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaatin oluşması gerekecektir.

Mahkûmiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dâhil olması

Yargıtay; 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 6290 sayılı Kanun ile değişik 12. maddesi gereğince arşive alınma koşullarının oluştuğu tarihten itibaren arşivden silinme süresinin hesaplanacağı somut olayda mahkemesince kararda hak yoksunluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği anlaşılmakla, her ne kadar sanık hakkındaki mahkumiyet kararında her hangi bir hak yoksunluğu yer almasa da adli sicil arşiv kaydının bulunmasının yasaklanmış hak kavramına dahil olduğu, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin ''(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir. (4) Mahkeme bu husustaki kararını, dosya üzerinde inceleme yaparak ya da Cumhuriyet savcısını ve hükümlüyü dinlemek suretiyle verebilir. (5) Yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi üzerine mahkemenin verdiği karara karşı, hükümle ilgili olarak Ceza Muhakemesi Kanununda öngörülen kanun yoluna başvurulabilir.'' şeklinde olduğu nazara alındığında, hak yoksunluğuna neden olan mahkumiyet bakımından mahkemesince yapılacak değerlendirmede sanığın hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda kanaate ulaşılması durumunda yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden, hükümlünün talebinin yukarıda izah edilen 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kanun yararına bozma istemi yerinde görerek CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına karar vermiştir.[3]

11.04.2012 tarihinden itibaren arşiv kaydının silinmesi işlemlerinin, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yerine getirilmesi zorunluluğu

Yargıtay bir kararında, mahkûm olduğu erteli hapis cezası 10.09.1997 tarihinde kesinleşen hükümlünün talebinin 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olduğunu, 11.04.2012 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6290 sayılı Kanunla, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanunu'nun geçici 2. maddesine eklenen 3. fıkra uyarınca, 11.04.2012 tarihinden itibaren arşiv kaydının silinmesi işlemlerinin, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yerine getirileceğinin gözetilmesi gerektiği ifade etmektedir.

Memnu hakların iadesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karar verilemez.

Yargıtay, yasaklanmış hakların geri verilmesine yönelik taleplerde olumlu olumsuz bir karar verilmeden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi halinde, bu kararın kanun yararına bozma talebine konu edilemeyeceğini düşünmektedir.[4]

Hükümlülük kararında hak yoksunluğuna açıkça hükmedilmeyen haller

Hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile bir suçtan mahkûmiyetin doğal neticesi olarak Anayasa’nın 76. maddesi ve diğer özel kanunlarda yer alan "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet" gibi, bir suçtan mahkûmiyetin sonucu olan hak yoksunluklarının yasak hakların geri verilmesi yoluyla giderilebileceği bazı haller olabilir.

Örneğin; hükümlünün infaz edilmiş sayılarak arşiv kaydına alınmış olan 1 yıl 15 gün hapis cezasına mahkûmiyetinin yukarıda bahsedilen hak yoksunluklarına yol açacağı çok açıktır.

Yargıtay; Uyuşturucu madde kullanmak suçundan verilen hapis cezasına mahkûmiyetin doğal sonucu olarak yasaklanan haklarının geri verilmesi talebinde bulunan hükümlünün hukuki durumunun 5352 sayılı Yasa'nın 13/A maddesinde belirtilen şartlar ışığında değerlendirilerek, 1 yıl 15 gün hapis cezasının infaz tarihi olan 08.10.2011 tarihinden itibaren, hükümlünün talep tarihi olan 29.01.2014 tarihinde ve “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” ilişkin karar tarihi olan 05.02.2014 itibari ile henüz 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun “Yasaklanmış Hakların Geri Verilmesi” başlıklı 13/A maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan “Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması” şartının gerçekleşmediği gözetilerek yasaklanmış hakların geri verilmesi talebinin bu gerekçe ile “reddine” karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçeyle “yasaklanmış hak bulunmadığının tespitine” karar verilmesini yasaya aykırı bulmuş, kanun yararına bozma talebi sonucu bakımından yerinde görmüştür.[5]

Yargıtay; yerel mahkeme kararı ile 765 Sayılı TCK'nın 491/ilk, 62, 522, 523/1 ve 647/4. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine karar verilen ve adli sicil kaydı silinerek, mahkûmiyet kaydı arşive alınan hükümlünün 10.05.2016 tarihli dilekçesi ile hükümlünün yasaklanmış haklarının iadesi isteminde bulunması üzerine mahkemece ek karar ile “memnu hakların iadesi yönünde talebin, kararda her hangi bir hak mahrumiyeti bulunmadığından reddine, arşiv kaydının silinmesine” karar verildiği olayda; talebin 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olduğunu, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi, yine 6290 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 11/04/2012 tarihinden itibaren adlî sicil ve arşiv kayıtlarının silinmesi işleminin münhasıran Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yapılması gerektiğinin gözetilmemesini hukuka aykırı bulmuştur.[6]

Yargıtay; Sahtecilik suçundan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 347 ve 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 4. maddeleri uyarınca 150.000 Türk Lirası ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair ilâma ilişkin memnu haklarının iadesi talebi üzerine sanığın arşiv kaydının silinmesine karar verildiği olayda, Adli sicil kaydından çıkarılarak arşiv kaydına alındığı anlaşılan ilama ilişkin adli sicil arşiv kaydı ile ilgili olarak, 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu’nun 6290 sayılı Kanun’la değişik geçici 2/3. maddesi gereğince 11.04.2012 tarihinden itibaren bu tür kayıtların şartları oluştuğu takdirde Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinebileceği, hükümlünün talebinin 5352 sayılı Kanunu’na eklenen 13/A maddesi kapsamındaki yasaklanmış haklarının iadesi niteliğinde olup, mahkemece talebin kabulü ile bu yönde araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yerel mahkeme ilamını bozmuştur.[7]

Sonuç:

1. Yasaklanmış hakların geri verilmesi, belli bir suç veya cezaya mahkûmiyete bağlı olarak gerek Ceza Kanunu’nda, gerekse diğer kanunlarda öngörülen çeşitli hak yoksunluklarının kaldırılmasını temin eden bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.

2. 11.04.2012 tarihinden itibaren arşiv kaydının silinmesi işlemlerinin, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce yerine getirilmesi zorunluluğu gözetilmelidir. Bu nedenle mahkemelerin arşiv kaydının silinmesine karar vermemeleri gerekir.

3. Hükümlülük kararında açıkça hükmedilmese bile bir suçtan mahkûmiyetin doğal neticesi olarak Anayasa’nın 76. maddesi ve diğer özel kanunlarda yer alan "seçme ve seçilme hakkından yoksun kılınma", "kamu hizmetlerinden yasaklanma", "memuriyetten mahrumiyet" gibi, bir suçtan mahkûmiyetin sonucu olan hak yoksunluklarının yasak hakların geri verilmesi yoluyla giderilebileceği bazı haller olabilir. Bu gibi hallerdeki taleplerde, yasaklanmış hakların geri verilmesi talebi olarak kabul edilmelidir.

4. Yasaklanmış hakların geri verilmesine ilişkin talepler hakkında karar verme yetkisi, hükmü veren mahkeme veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemeye aittir.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

-----------------

[1] MADDE 13/A - Eklenmiş Madde, RG; T. 19.12.2006, S. 26381, KANUN NO: 5560/38.

[2] Y.17.CD, E: 2018/880, K: 2018/6032, KT: 30.04.2018.

[3] Y.15.CD, E: 2018/ 1168, K: 2018/1782, KT: 19.03.2018.

[4] Memnu hakların iadesi talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin aynı mahkemenin kararının kanun yararına bozma istemine konu hükümler arasında yer almadığından talebin kabul edilemeyeceğine ilişkin karar için bkz.; Y.14.CD, E: 2017/7024, K: 2017/5740, KT: 20.11.2017.

[5] Y.10.CD, E: 2016/3143, K: 2017 / 4926, K: 19.10.2017.

[6] Y.13.CD, E: 2017/2944, K: 2017/6886, KT: 08.06.2017.

[7] Y.11.CD, E: 2017/2536, K: 2017/3179, KT: 27.04.2017.