2023 yılı açısından yeniden değerleme oranının aşırı derece artması ile birlikte idari para cezaları aşırı derecede yükselmiştir. Bu nedenle idari para cezalarının kişiler açısından önemli olduğu söylenebilir.

İdari yaptırımlara ilişkin savcılık işlemlerinde zaman zaman uygulama hataları görülebilmektedir. Hem idari para cezalarının tutar olarak artması hem de uygulama hataları idari para cezalarının giderek tartışılan bir konu haline gelmesine neden olabilecektir.

İdari yaptırımlar 5326 sayılı Kanun'da düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemede kabahatler açısından hem maddi ceza hukuku, hem de usul hukuku konularına yer verilmiştir. 5326 sayılı yasanın bazı konularda ise 5237 ve 5271 sayılı Kanun hükümlerine atıf yaptığı görülmektedir.

Kabahatler hakkında uygulanabilecek TCK hükümlerinden bazıları şunlardır:

1) Zaman bakımından uygulama (md. 5),

2) Yer bakımından uygulama (md. 6),

3) Hata (md. 10),

4) Hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenler (md. 12),

5) Teşebbüs (md. 13).

Yukarıda belirtilen 5237 sayılı TCK hükümleri kabahatler hakkında da uygulanabilecektir.

Kabahatler hakkında uygulanabilecek CMK hükümleri şunlardır:

1) Yer bakımından yetki kuralları,[1]

2) Tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin kurallar,[2]

3) İtiraza ilişkin konular.[3]

Kabahatler konusunda, 5237 sayılı TCK ile 5271 sayılı CMK hükümlerinin uygulanacağı açıkça belirtilmiştir.

İdari yaptırım kararı verme yetkisi

5326 sayılı Kanun'un 22. maddesinde genel olarak idari yaptırım kararı vermeye ilişkin kurallar düzenlenmiştir.

5326 sayılı Kanun'un 23 ve 24. maddelerinde ise Cumhuriyet savcısı ve mahkemenin karar verme yetkisi düzenlenmiştir.

İdari yaptırımlarla ilgili kanun yolları

5326 sayılı Kanun'un m. 27 hükmünde "başvuru" kanun yolu ifade edilmektedir.

İdari yaptırım kararının, yasada açıkça belirtilen, idari kurul, makam veya kamu görevlileri tarafından verilmesi ve kanunda aykırı hüküm bulunmaması hâlinde, bu karar aleyhine on beş gün içinde sulh ceza hâkimliğine başvurabilmesi mümkündür (m. 27/1)

İdari yargının görev alanına giren kararlarda yasa yolu

İdari yaptırım kararı ile birlikte idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması durumunda idari yaptırım kararına karşı yapılan başvuru, idari işlemin iptali istemiyle birlikte idari yargı mercilerince karara bağlanacaktır (m. 27/8).

İdari yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi durumunda

Bu durumda karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilecektir (m. 27/5).

Beraat kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş ise

Kovuşturma konusu fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen idari yaptırım kararı ile birlikte fiilin suç oluşturmaması nedeniyle beraat kararı verilmişse ve bu beraat kararına karşı kanun yoluna başvurulmuş ise, idari yaptırım kararına yönelik itiraz da bu kanun yolu merci tarafından incelenecektir (m. 27/7).

İdari yaptırım kararının Cumhuriyet savcısı tarafından verilmesi hâlinde

Bu durumda bu karar aleyhine on beş gün içinde sulh ceza hâkimliğine başvurulabilir. Ancak idari yaptırım kararı ile birlikte kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verilmiş ise ve kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edilmişse, idari yaptırım kararına karşı itiraz da, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı inceleyen, Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliği tarafından incelenmesi mümkündür (m. 27/6 ve CMK m. 173).

Başvuru üzerine hâkimlik makamının yetkili bulunmadığının anlaşılması hâlinde

Bu durumda dosya yetkili sulh ceza hâkimliğine gönderilmelidir. Burada başvurunun süresi içerisinde yapılmadığı, söz konusu kararın sulh ceza hâkimliğince incelenebilecek kararlardan olmadığı veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının saptanması hâlinde başvurunun bu nedenle reddine karar verilmesi gerekecektir.

Bu yöntemsel eksikliklerin bulunmadığının belirlenmesi durumundaysa hâkimlik tarafından idari yaptırım kararının hukuka uygun olması hâlinde başvurunun reddine, hukuka aykırı olması durumunda ise idari yaptırım kararının kaldırılmasına karar verilecektir.[4]

İdari para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idari para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idari para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir (m. 28/9).[5]

İdari yaptırımlara ilişkin konularda yasa yoluna başvurma hususunda CMK hükümleri uygulanacaktır.[6]

5326 sayılı Kabahatler Kanunu’na göre idari yaptırım kararlarına başvuru konusunda dikkate alınması gereken hükümler şunlardır:

1) 27. maddesinde başvuru,

2) 28. maddesinde başvurunun incelenme yöntemi,

3) 29. maddesinde ise itiraz kanun yoluna ilişkin hükümler.

Yukarıda belirtilen her üç hükümde de başvurulacak kanun yollarının şartları ve sonuçları ayrıntılı bir şekilde gösterilmiştir.[7]

Yargılama makamının eylemin suç oluşturmaması nedeniyle suçtan dolayı beraat, kabahat nedeniyle de idari yaptırım kararı verilmesi hâlinde, bu şekilde kesinleşen bir beraat kararı, eylemin suç oluşturduğu iddiasıyla kanun yararına bozma konusu yapılabilir.

Kabahatler Kanunu'nun getirdiği kendine özgü bir sistem bulunmaktadır.  Uygulamada idari para cezasına ilişkin idari yaptırım kararına başvuru veya itiraz üzerine adli makamlarca verilen kararlara karşı kanun yararına bozma talebinde bulunup bulunulamayacağı hususu tartışmalara ve yargısal kararlara konu olmuştur.

Belirtmek gerekir ki, bu kararlara karşı da kanun yararına bozma yoluna gidilebileceği kabul edilmiştir.[8]

İdari yaptırımlar konusunda bazı hatalı uygulamalar nedeniyle yasa yoluna başvurular artmaktadır.

Bu nedenle uygulamada idari yaptırımlar konusunda sıklıkla karşılaşılan uygulama hatalarından bahsetmek yararlı olacaktır.

15 Yaşını İkmal Etmemiş Çocuklar Hakkında İdarî Para Cezası

Bazen uygulamada fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar hakkında idarî para cezasının uygulandığı görülmektedir.

Kabahatler Kanunu’nun m. 11/1 hükmü gereğince, fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idari para cezası uygulanamayacaktır.[9]

Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idari para cezası

Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idari para cezası uygulanmaz (m. 11/2).

İdarî Para Cezalarının Kesinleşmeden Tahsili

Bazen uygulamada tebligat yapılmasına rağmen on beş günlük kesinleşme süresi beklenmeksizin, idarî para cezaları tahsil edilmek üzere kararların müzekkere ile vergi dairesine gönderildikleri görülebilmektedir. Bu hatalı bir uygulamadır. Kararın kesinleşmesi mutlaka beklenilmelidir.[10]

Kabahatler Kanunu’nun m. 27/1 hükmü gereğince, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilmesi mümkündür. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararı kesinleşecektir.

Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idari para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21.07.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilmelidir (m. 17/4).

Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idari para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil edilecektir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idari para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil edilecektir (m. 17/4).[11]

İdarî para cezalarının, 5326 sayılı Kanun’un 17/4. maddesine göre 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunacağı ve 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun hükümleri uyarınca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davalara bakmakla görevli yargı yerinin idarî yargı olduğu bilinmektedir.[12]

Bir idari para cezasının tahsil işlemlerine başlanılabilmesi için kesinleşmiş olması gerekir.[13] İdari para cezasının iptali için dava açılması durumunda kesinleşmiş bir amme alacağından bahsedilemeyecektir.

Bu nedenle örneğin, tahsil işlemlerine amme alacağına karşı açılan davanın kesinleşmesinden sonra başlanması gerekecektir.[14]

İdari Yaptırım Kararlarının Şekli

Uygulamada zaman zaman bazı idarî yaptırım kararlarında; hakkında yaptırım uygulanan kişinin kimlik ve adresi, fiilin işlendiğini ispata yarayacak deliller, kabahati oluşturan fiil ile işlendiği yer ve zaman, atılı fiilin temas ettiği kanun maddesi ve karar tarihinin belirtilmediği görülebilmektedir.

İdari yaptırım kararlarında, Kabahatler Kanunu’nun 25. maddesinde belirtilen  hususlara yer verilmesi gerekmektedir.

İdari yaptırım kararında gösterilmesi gereken hususlar

İdari yaptırım kararında aşağıda belirtilen hususlara mutlaka yer verilmelidir (m. 25/1):

a) Hakkında idari yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,

b) İdari yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,

c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,

d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği.

Yukarıda belirtilen hususların açık bir şekilde yazılması gerekir. İdari yaptırım kararında ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanması gerekir.

İdarî Yaptırım Kararlarının Usulünce Tebliğ Edilmemesi

Bazen ilgili kişinin yokluğunda verilen idarî yaptırım kararlarının, ilgililerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği görülebilmektedir. Kabahatler Kanunu’nun 26/1. maddesi uyarınca, yoklukta verilen idarî yaptırım kararlarının 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilmesi gerekir.

İdari Yaptırım Kararından Sonra Yeni Bir İşlem Yapılması

Kabahatler Kanununa dair bazı evraklarda,  verilen kararların ilgilisine tebliği akabinde, ödeme yapılmadığı ve itiraz edilmediği belirlendikten sonra tekrar bir karar daha yazılarak infazı için tahsil dairesine gönderildiği veya itiraz süresi içerisinde para ödenip makbuz ibraz edildiğinde yeniden kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği görülebilmektedir.

Burada Kabahatler Kanunu’nun 23, 25, 26, 27, 17/4. maddelerindeki sıralamaya uygun şekilde hareket edilmesi gerekmektedir. Karardan sonra tekrar bir işlemin yapılabilmesi mümkün değildir. Burada itiraz üzerine kararı değiştirme yetkisi Sulh Ceza Hâkimliğine aittir.[15]

Kesinleşen Evrakın İnfaza Geç Gönderilmesi

Bazen uygulamada kabahat evrakının kesinleşmesine rağmen infazı amacıyla merciine Gönderilmediği görülebilmektedir.

Kabahatler Kanunu’nun 17/4. maddesi uyarınca, kesinleşen kararların zaman geçirmeksizin Maliye Bakanlığınca belirlenmiş tahsil dairesine gönderilmesi gerekir. Bu konuda gerekli duyarlılık gösterilmeli ve evrakın infaz dışı kalmasının önüne geçilmesi gerekir.

Kesinleşmiş İdari Para Cezası Kararlarının Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından İnfaz Edilmesi

Bu hatalı uygulama ile bazen karşılaşılabilmektedir. İdari para cezasına ilişkin kesinleşmiş bir kısım evrakın tahsili için Mal Müdürlüğüne gönderilmeyip, biri peşin olmak üzere dört eşit taksitte Cumhuriyet başsavcılığınca infazına çalışıldığı görülebilmektedir.

5326 sayılı Kanun’un m. 17/6 hükmüne göre, idarî para cezasının ilgilinin rızası ile derhal veya kanun yoluna başvurmadan önce ödenmesi halinde bunun dörtte üçünün tahsil edileceği dikkate alınmalıdır.

Burada yasal düzenlemenin m. 27/1 hükmü gereğince, idarî para cezası kararlarına karşı, tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde Sulh Ceza Hâkimliğine başvurulabilmesi mümkündür. Bu süre içinde başvuru yapılmamış olması halinde karar kesinleşecektir.  Aynı yasal düzenlemenin m. 17/4 hükmü uyarınca da kesinleşen kararların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsili için Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilmesi gerekir. Yani savcılık tahsilat yapmaz.

Peşin Ödeme Yapılması Halinde İndirim Yapılmaması

Bazı kabahat dosyalarında, idarî yaptırıma konu olan idarî para cezalarının ilgilinin rızası ile peşin olarak veya kanun yoluna başvurmadan önce ödenmesine rağmen, ¼ oranında indirim yapılmayıp tamamının tahsil edildiği görülmektedir.

Burada Kabahatler Kanunu’nun 17/6. Maddesi dikkate alınmalıdır. Buna göre; idarî para cezasının ilgilinin rızası ile derhal veya kanun yoluna başvurmadan önce ödenmesi halinde bunun dörtte üçü tahsil edilecektir.

Süresinden Sonra Yapılan Ödemelerle İlgili İndirim Uygulanması

Bazen de kabahat evrakında idari para cezasının tebliğinden itibaren bir ay süre içerisinde ödeme yapılmadığı halde 1/4 oranında indirim uygulandığı görülebilmektedir.

Burada Kabahatler Kanunu’nun 17/6 ve 27/1 hükümleri dikkate alınmalıdır. Buna göre söz konusu indirimin, ilgili kararın tebliğ ve tefhiminden itibaren kesinleşme tarihine kadar geçen süre içerisinde mümkün olduğunun bilinmelidir.

Yeniden Değerleme Oranlarının Dikkate Alınmaması veya Yanlış Uygulanması

Kabahatler Kanunu’na göre verilen bir kısım idari para cezasına ilişkin evraklarda yeniden değerleme oranı üzerinden artırım yapılmalıdır. Bazen uygulamada bu kurala uyulmamaktadır.

5252 sayılı Kanun’un m. 7 hükmü ile Kabahatler Kanunu’nun m. 17/7 hükmüne göre, İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. Maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılacaktır. Bu hüküm nispi nitelikteki idari para cezaları açısından uygulanmayacaktır.  Bu hüküm karşısında idari para cezalarının artırım yapılmak suretiyle uygulanacağı hususu dikkate alınmalıdır.

Yüze Karşı Verilen Karar Tutanaklarında İlgililerin İmzasının Eksik olması

Bazen ilgilisinin yüzüne karşı verilen idari yaptırım kararlarında, muhatabın imzasının alınmadığı gözlenmektedir. Kabahatler Kanunu’nun 26/2. maddesine göre aşağıda belirtilen kurallar dikkate alınmalıdır:

1) İdari yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilmelidir.

2) Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirme yapılmalıdır.

3) Bilgilendirmeden sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenmelidir.

4) İlgilinin imzadan kaçınması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilmelidir.

5) Karar tutanağının bir örneği kişiye verilmelidir.

Zamanaşımı Sürelerine Uyulmaması

Zamanaşımı kuralları idari yaptırımlar açısından da geçerlidir. Bu nedenle yasal düzenlemede belirtilen zamanaşımı sürelerine dikkat etmek gerekir. Bazen uygulamada zamanaşımına uğramış bir kısım kabahat evrakının infazına çalışıldığı görülmektedir. Kesinleştirilemediği için zamanaşımına uğradığı anlaşılmasına rağmen evrakın derdestler arasında tutulmaya devam edilmesi doğru bir uygulama olmayacaktır. Kabahatler Kanunu’nun 20. maddesinde ön görülen süreler içerisinde kesinleştirilemeyen idari yaptırım kararlarının infazı mümkün değildir.

Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idari para cezasına karar verilemez (m. 20/1).

Soruşturma zamanaşımı süreleri şu şekildedir (m. 20/2).[16]

a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde beş yıldır.

b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört yıldır.

c)  Ellibin Türk Lirasından az idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç yıldır.

Bazı kanunlarda belirtilen ve idari para cezasını gerektiren fiilin işlendiği tarihi takip eden takvim yılının son günü bitimine kadar idari para cezası verilerek tebliğ edilmediği takdirde idari yaptırım kararı verilemez, verilmiş olanlar düşer. Bu kurala tabi yasalar şunlardır (m. 20/2):[17]

1) 89 uncu maddesi hariç olmak üzere 1111 sayılı Askerlik Kanunu,

2) 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu,

3) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu,

4) 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun,

5) 3376 sayılı Anayasa Değişikliklerinin Halkoyuna Sunulması Hakkında Kanun,

6) 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu,

7) 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu,

8) 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun

Nispi idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi

Nispi idari para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi sekiz yıldır (m. 20/3).

Zamanaşımı süresinin başlama anı

Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlenmesiyle veya neticenin gerçekleşmesiyle işlemeye başlar (m. 20/4).

Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde zamanaşımı

Bu durumda suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır (m. 20/5).

Derdest Kabahat Evrakı ile İlgili İşlemlerin Geç Yapılması

Bazı dosyaların deftere kaydını müteakip gerekli işlemin yapılması veya kabahatliler hakkında idari yaptırım kararı düzenlenmesi gerekirken denetim tarihi/sonraki işlem tarihine kadar evrakın sürüncemede bırakıldığı bazen uygulamada görülebilmektedir.

Burada şu kurallara dikkate etmek gerekir:

1) Müzekkerelere cevap verilmemesi halinde akıbetleri araştırılmalıdır.

2) Müzekkerelere zamanında cevap verilmemesi halinde zaman geçirilmemelidir.

3) Müzekkere cevaplarının dosya arasına alınırken havale tarihleri yazılmalıdır.

İdari yaptırım işlemleri önemlidir. Bu nedenle ilgililerin mağduriyetine neden olabilecek ve sorumluluk doğuracak bu gibi hatalı işlemlerin önüne geçilmesi gerekir. Verilen kararların içeriğinin daha dikkatli incelenmesiyle içeriğine uygun şekilde yerine getirilmesi temin edilmelidir. Bu durum kanun hâkimiyeti ve ceza adaletinin sağlanması açısından önemlidir. Yapılması gereken işlemler hızlıca ve eksiksiz olarak yerine getirilmelidir. Kabahat evrakına gereken önem atfedilerek işlemlerin geciktirilmeksizin yapılması gerekmektedir.

Kabahatler hakkında zaman bakımından uygulama

Kabahatler bakımından “zaman bakımından uygulama” kuralı Kabahatler Kanununun 5. maddesinde düzenlenmiştir. TCK’nin[18] zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen İdarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.

Kabahatler kanunu m. 5/1 hükmüyle kabahatler hakkında zaman bakımından uygulama konusunda 5237 sayılı TCK’nin  ilgili kurallarına atıf yapılmaktadır. Buna göre TCK m. 7 hükmünde düzenlenen “zaman bakımından uygulama” kuralı kabahatler bakımından da geçerli olacaktır. Burada  TCK m. 7/2 hükmüne göre lehe kanun değişikliği kabahatler bakımından da uygulanacaktır. Bu konuda öğreti ve uygulamada görüş birliği olduğu söylenebilir.

Kabahatler Kanunu m. 5/1, 2. Cümle hükmünde yer verilen “Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen İdarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir. ” ifadesi karşısında kesinleşmiş idari yaptırımlar hakkında da lehe kanun uygulamasının mümkün olup olmadığı hususu tartışmalara neden olmaktadır.

Kabahatler hakkında zaman bakımından uygulama konusunda atıf yapılan TCK m. 7/2 hükmünde; suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanacak ve bu şekilde infaz edilecektir.

Bu hüküm kabahatler hakkında da uygulanabilir.  Hükümde belirtilen “ ....failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur. ” İfadesinden lehe kanunun kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş hükümlere de uygulanacağı anlaşılmaktadır.

Bu nedenle yasa hükümlerinin kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş idari yaptırımlara da uygulanması mümkündür. Kabahatler Kanunun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 5. maddesinin 1.fıkra 2. cümlesi kesinleşmiş idari yaptırımın yerine getirilmesi şekline yani idari yaptırımın infaz rejimine ilişkindir.

Örneğin, Kabahatler Kanununun “İdari para cezası” başlıklı 17. maddesinde idari para cezalarının infazı konusunu düzenleyen hükümler yer almaktadır. Bu hükümlerde yapılan değişikliler, lehe ya da aleyhe olduğuna bakılmaksızın infaz edilecek yani idari yaptırım derhal uygulanacaktır.[19]

Öğretideki görüşler

Öğretide, kesinleşmiş ancak infaz edilmemiş idari yaptırımlar hakkında da sonradan yürürlüğe giren lehe kanunun uygulanması gerektiği yönünde görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşün ağırlıklı görüş olduğu söylenebilir.[20]

Yüksek mahkemenin görüşü

Yargısal kararlarda da lehe kanun değişikliğinin kesinleşmiş ancak tahsil edilmemiş idari yaptırımlara uygulanacağı kabul edilmektedir.[21]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------

[1] CMK, 22. maddenin dördüncü fıkrası.

[2] CMK, 28. maddenin beşinci fıkrası.

[3] 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'la yapılan değişiklikle 29. maddenin birinci ve beşinci fıkraları.

[4] Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E: 2015/582, K: 2019/65, T: 05.02.2019.

[5] (9) (Ek fıkra: 06.12.2006 - 5560 S.K/Madde 35). maddenin dokuzuncu fıkrasındaki şartların varlığı hâlinde ise başvuru merci idari para cezasının miktarında değişiklik yapmak suretiyle başvurunun kabulüne karar verebilecektir.

[6] Hâkimliğin verdiği son karara karşı ise 29. madde uyarınca yedi gün içinde, daha önce yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilecek iken, 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle yapılan değişiklikle itirazın CMK hükümlerine göre yapılacağı hükmü getirilmiştir. İdari yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi hâlinde de bu mahkemenin kararına karşı yine 6217 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle yapılan değişiklik sonucu 5271 sayılı CMK hükümlerine göre itiraz edilebilecektir.

[7] Cumhuriyet Başsavcılığınca eylemin suç oluşturmayıp kabahat teşkil ettiği belirlenerek, suç nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi hâlinde, kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karara itiraz edildiğinde, bu karar Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliği tarafından incelenecek olup sulh ceza hâkimliğince verilen kararda hem suç soruşturması ile ilgili yapılan işlemleri hem de idari yaptırım kararını kapsadığından, bu karar olağanüstü kanun yolu olan kanun yararına bozma kanun yoluna konu edilebilecektir.

[8] Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 07.12.2010 tarihli ve 235-247, 19.10.2010 tarihli ve 166-197 ile 19.10.2010 tarihli 167-195 sayılı kararları.

[9] Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi, E: 2006/8269, K: 2006/19754, T: 27.12.2006: “…Tüm dosya kapsamına göre, kayden 04.03.1991 doğumlu olup suç işlendiği 19.01.2005 tarihinde 15 yaşını doldurmadığı anlaşılan sanık hakkında 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun "Sorumluluk" başlıklı 11/1. maddesinde yer alan "Fiilin işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idari para cezası uygulanmaz" düzenlemesi karşısında, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ve 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozmaya atfen ihbar olunmuş bulunmakla Türk Milleti adına gereği görüşülüp düşünüldü…”

[10] Kabahatler Kanunu’nun 27/1. maddesi gereğince, idarî para cezası kararlarına karşı, tebliğ veya tefhim tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Yasa’nın 83. maddesi ile 5320 sayılı Yasa’ya eklenen Ek-1. maddenin 1. fıkrasının a bendi uyarınca Sulh Ceza Hâkimliğine başvurulabileceği, bu süre içinde müracaatın yapılmamış olması halinde kararın kesinleşeceği, aynı Kanun’un 17/4. maddesi uyarınca da kesinleşen kararların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsili için Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderileceğinin bilinmesi gerekir.

[11] (4) (Değişik fıkra: 06.12.2006 - 5560 S.K/Madde 32); 06/12/2006 kabul tarihli, 19/12/2006 tarih ve 26381 sayılı R.G.de yayımlanan 5560 sayılı Kanunun 32. maddesi ile değiştirilen 4. fıkra: (4) Kesinleşen karar, derhal tahsil için mahallin en büyük mal memuruna verilir. İdari para cezası, 21/07/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir. Tahsil edilen idari para cezasının kanunla belirlenen bir oranı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun hesabına aktarılır.

[12] Yargıtay Ondokuzuncu Ceza Dairesi, E: 2019/1497, K: 2020/8272, T: 24.06.2020.

[13] Yargıtay Ondokuzuncu Ceza Dairesi, E: 2019/1497, K: 2020/8272, T: 24.06.2020.

[14] Yargıtay Ondokuzuncu Ceza Dairesi, E: 2019/1497, K: 2020/8272, T: 24.06.2020. Burada muterizin itiraz dilekçesi içeriği ve kapsamından, idari para cezasına konu aracın kendine ait olmadığını, kime ait olduğunu bilmediğini, kaybetmiş olduğu ehliyetinin başkası tarafından kullanılması nedeniyle hakkında idari para cezası uygulandığını belirtmek suretiyle bizatihi idari para cezasına itiraz ettiği anlaşılmakla; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görülmüştür.

[15]   18.06.2014 tarih ve 6545 sayılı Yasa’nın 83. Maddesi ile 5320 sayılı Yasa’ya eklenen Ek-1. maddenin 1. fıkrasının a bendi uyarınca.

[16] (2) (Değişik fıkra: 06.12.2006 - 5560 S.K/Madde 33); 06/12/2006 kabul tarihli, 19/12/2006 tarih ve 26381 sayılı R.G.de yayımlanan 5560 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değiştirilen fıkra: (2) Soruşturma zamanaşımı süresi; a) Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde beş, b) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde dört, c) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idari para cezasını gerektiren kabahatlerde üç, d) Yirmibin Türk Lirasına kadar idari para cezasını gerektiren kabahatlerde iki, yıldır.

[17] (Ek cümle: 13.02.2011 - 6111 S.K/Madde 22).

[18] 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

[19]  Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi, E: 2014/20589, K: 2014/22335, T: 23.12.2014

[20]  Zeynel T. Kangal, Kabahatler Hukuku, 2. bs, On İki Levha Yayınları, İstanbul, 2019, s.68-69; Abdullah Recai AKALAN, Uygulamadan Örneklerle Kabahati Hukuku Ankara-2012 baskı s. 56-57; Berrin AKBULUT, Türk Ceza Kanunu ile Kabahatler Kanununun Genel Hükümlerinin Yaptırım Hükümleri Dışında Karşılaştırılmalı Olarak İncelenmesi, Ankara 2010, s.125,  .

[21] Örneğin Danıştay Dava Daireleri Kurulunun, 2008/3398 E, 2009/60 K. sayılı 19.02.2009 günlü ve Danıştay 13. Dairesinin 2007/5970 E, 2009/5492 K. 20.05.2009 günlü karar gerekçelerinde idari para cezasının tahsili tarihindeki ceza miktarında yapılan lehe düzenlemerin göz önünde bulundurulması gerektiğine vurgu yapılmıştır. Emsal karar için bkz.; Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi, E: 2014/20589, K: 2014/22335, T: 23.12.2014.