Evliliği sona erdiren nedenlerden biri olan boşanma, Türk Dil Kurumu sözlüğünde eşlerden birinin boşanma ilâmı almasıyla evlilik birliğinin son bulması olarak tanımlanmıştır.[1] Türk hukuk doktrininde ise boşanma, eşler hayatta iken; eşlerden birinin kanunda belirtilen nedenlerden birine dayanarak açtığı dava sonucunda, geçerli olan mevcut evlilik birliğinin hâkim kararıyla sona erdirilmesi olarak tanımlanmıştır.[2]

Konuyla ilgili yasal mevzuata baktığımızda Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesinin 1. fıkrasına göre, boşanma davası açabilmek için eşlerden ortak hayatı sürdürmeleri beklenemeyecek şekilde evlilik birliğinin sarsılmış olması gerekir. Affetme halinde ise ortak hayatın sürdürülebileceğine dair bir kanaat oluştuğundan ortak hayatın eşler için sürdürülemeyeceğini söylemek mümkün olamayabilecektir.

Yine Türk Medeni Kanunu’nun 161/3, 162/3 maddelerinde de açıkça “Affeden tarafın dava hakkı yoktur.” şeklinde düzenleme mevcuttur.

Bu yazımızda ise Yargıtay’ın güncel kararları çerçevesinde boşanma davalarında “af” olgusundan bahsedilecek ve “af sayılan” ve “af sayılmayan” birtakım haller örneklerle açıklanacaktır.

Affetmenin veyahut en hazından hoşgörüyle karşılamanın bir beyan şeklinde olması gerekmediği gibi yazının devamında sunulan birçok içtihatta da görüleceği üzere uygulamada çoğu kez karşımıza eylemli veya eylemsiz bir şekilde çıkmaktadır.

Uygulamada ise bu husus bazen farkında olmadan göz ardı edilmekte, hatta açılmış bir boşanma davasına karşı sunulan cevap dilekçesinde veyahut açılan karşı davada, taraflar, diğer tarafa kusur isnat etmeye veyahut karşı tarafın iddiasının aksini ispatlamaya çalışırken farkında olmadan diğer tarafı “affettiklerini en azından hoşgörüyle karşıladıklarını” ikrar etmektedirler.

Ayrıca belirtmek isteriz ki, her somut olayı kendi içerisinde değerlendirmek gerektiği gibi “af” olarak değerlendirilebilecek olguların elbette bir sınırı bulunmamaktadır. Gerek sosyolojik gerekse de ekonomik sebepler başta olmak üzere başkaca sebeplerde de zayıf konumda bulunan tarafın içinde bulunduğu acizlik durum da mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır.

AFFETME VEYA EN AZINDAN HOŞGÖRÜYLE KARŞILAMA SAYILAN HALLER

- BARIŞIP TEKRAR BİR ARAYA GELMEK AF KAPSAMINDADIR

Davacı kadının boşanma davası açtıktan sonra tarafların barışarak evliliğe devam ettiklerinin tarafların karşılıklı dilekçelerinden anlaşıldığı, affedilen veya en azından hoşgörü ile karşılanan bu olayların kusur değerlendirmesinde dikkate alınmayacaktır. (Yargıtay 2. HD, 2024/1819 E., 2024/2148 K.)

- ŞİDDET EYLEMİNDEN SONRA EVLİLİĞİN DEVAM ETTİRİLMESİ AF KAPSAMINDADIR

Davacının ev hanımı olduğu, davalının taraflar evlendiğinde ve yargılamanın başında uzman çavuş olduğu, daha sonra malulen emekli olduğu, tanık beyanlarına göre tarafların evlenmelerinden kısa bir süre sonra davalının göreve gittiği, 8 ay davacının ailesinin yanında kaldığı, daha sonra Şırnak'ta ve Van'da yaşadıkları, burada yaşarken davalının davacıya fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığı, aradan geçen zaman ve evliliğin devam etmesi nedeniyle evliliğin başında olan olayların ve taraflar Şırnak'ta yaşarken yaşanan olayların af kapsamında olduğu, en azından yaşanan olayların affedilmiş sayıldığı, boşanmada kusur olarak değerlendirilemeyecektir.

(Yargıtay 2. HD, 2022/10094 E., 2024/1869 K.)

- BİRLİKTE TATİLE GİTMEK-OTELDE KALMAK AF KAPSAMINDADIR

Tarafların fiziksel şiddet iddiasından sonra bir süre konuşmadıkları, sonrasında barışıp kadının ... seyahatine birlikte gittikleri, otelde beraber kaldıkları, evliliğin devam ettiği, af en azından hoş görüyle karşılandığı bu nedenle hakaret ve şiddet olayları davalı erkeğe kusur olarak yüklenemeyecektir. (Yargıtay 2. HD, 2022/11581 E., 2023/742 K.)

- BOŞANMA DAVASINDAN FERAGAT AF KAPSAMINDADIR

Davalı erkeğe kusur olarak yüklenilen “kadına şiddet uyguladığı” olaydan sonra kadın tarafından boşanma davası açıldığı, kadının bu davadan feragat ettiği, sonrasında ortak yaşamın devam ettiği, tarafların müşterek ikinci çocuklarının dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Kadın tarafından affedilen, en azından hoşgörü ile karşılanan bu eylemin af kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 2. HD, 2021/4869 E., 2021/7503 K.)

- BİR ARADA YAŞAMAYA DEVAM ETMEK AF KAPSAMINDADIR

Davacı kadın tanığı ...'ın,  kızı olan davacı Samsun'a geldiği, tarafların 6 ay kadar ayrı yaşadıkları, 6 ay sonra kızını alıp götürdüğü, ancak bir ay kadar bir arada kaldıktan sonra yine aynı sebeplerden dolayı kızını gidip geri getirdikleri şeklindeki beyanı karşısında; davacı kadının ortak konuta döndüğü, davalı erkeğe yüklenen davranışları affettiği, en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylara dayalı olarak boşanma kararı verilemez. (Yargıtay 2. HD, 2019/3799 E., 2019/11799 K.)

- AYRILIK KARARI SONRASI BOŞANMAK İSTEMEDİĞİNİ SÖYLEMEK AF KAPSAMINDADIR

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkek tarafından kadının kullandığı telefona gönderilen mesajlarda, boşanmak istemediğini, eşini çok sevdiğini, eşinden özür dilediğini, bu mesajların erkek tarafından inkar edilmediğini, bu sebeple erkek tarafından kadına yüklenen vakıaların affedildiğini, bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceğini anlaşılmaktadır. (Yargıtay 2. HD, 2021/1295 E., 2021/3152 K.)

- ORTAK KONUTA DÖN İHTARI YAPMAK AF KAPSAMINDADIR

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı erkek tarafından davacı kadına terk ihtarı çekildiği, bu ihtar ile ihtardan önceki döneme ait davacı kadının kusurlarının affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı anlaşılmaktadır. Böylelikle ihtardan önceki davacı kadının kusurları davacı kadına kusur olarak yüklenemez. (Yargıtay 2. HD, 2020/1543 E., 2020/2776 K.)

- HAKARET FİİLİNDEN SONRA BİRLİKTE YAŞAMAK AF KAPSAMINDADIR

Davacı erkeğe kusur olarak yüklenen “kadının annesine hakaret ettiği ve kadını darp ettiği” vakıalarından sonra, tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, bu davranışın af kapsamında olduğu anlaşılmakta olup bu filler erkeğe kusur olarak yüklenemez. (Yargıtay 2. HD, 2019/6494 E., 2019/11398 K.)

Boşanma davasına dayanak teşkil eden hakaret ve küfür vakıalarından sonra tarafların birlikte yaşamaya devam etmesi, davacı tarafça affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan fiillerin af kaldığı, bu sebeple bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Böylelikle kadının boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı kalmadığı ve kanıtlanmadığı için davacı erkeğin boşanma davasının reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmamıştır. (Yargıtay 2. HD, 2018/552 E., 2019/3430 K.)

- CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEK AF KAPSAMINDADIR

Taraflara kusur olarak yüklenen olaylardan sonra, tarafların cinsel birliktelik gerçekleştirmek suretiyle bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirdikleri anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflarca önceki olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı kabul edilmektedir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylara karşı boşanma kararı verilemez. (Yargıtay 2. HD, 2016/13130 E., 2018/3287 K.)

Mahkemece tarafların boşanmalarına karar verildikten sonra, tarafların ... isminde çocuklarının dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Tarafların müşterek çocuklarının doğması, evlilik birliği içerisinde yaşanılan olayların ve boşanma davasına konu olan olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığını gösterir. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu sebeple davanın reddi gerekirken, boşanma kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD, 2018/4856 E., 2018/15022 K.)

- YALAN BEYANLARDAN SONRA EVLİLİĞE DEVAM EDİLMESİ AF KAPSAMINDADIR

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı erkek tam kusurlu bulunarak kadın yararına tazminatlara karar verilmiş ise de; toplanan delillerden erkeğe yüklenen pilot olmadığı halde mesleğinin pilotluk olduğunu söyleyen, daha önce evlenmiş olmasına rağmen bu durumu eşine söylememe vakıaları, evliliğin başında meydana gelmiş ve bu vakıalardan sonra tarafların evlilik birliğini devam ettikleri, davacı tarafça affedilen en azından hoşgörü ile karşılanan bu eylemlerin af kapsamında kaldığı , bu itibarla da bu vakıalar erkeğe kusur olarak yüklenemez. (Yargıtay 2. HD, 2019/7740 E., 2019/12025 K.)

AFFETME SAYILMAYAN HALLER

- BARIŞMA GÖRÜŞMESİ NİTELİĞİNDEKİ DURUMLAR AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Davacı kadının eve geri dönmesine karşın davalı erkekle aynı evde odada kalmaması bu hareketinin barışma görüşmesi niteliğinde olduğunu bu sebeple af kapsamında sayılmayacağı kabul edilmektedir. Tanık olarak dinlenen çocukların ifadelerinde de geçen' her şey henüz düzelmedi' ifadesinden bu durumun af sayılmayacağı anlaşılmaktadır. (Yargıtay 2. HD, 2021/3053 E., 2021/4436 K.)

Yapılan yargılama ve toplanan delillerden davalı -davacı kadının, yargılamanın devamı sırasında evliliğini kurtarmak amacıyla barışma girişiminde bulunduğu, ancak sonradan barışma isteğinden vazgeçerek boşanma davasına devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle davalı-davacı kadın tarafından yapılan barışma girişimi af niteliği taşımadığı gibi davalı -davacı kadının dosyaya yansıyan erkek eşi affettiğine yönelik somut söylem veya fiili eylemlerinin de bulunmadığı sabit olup Bölge Adliye Mahkemesince, kadının evliliğini kurtarma adına gösterdiği barışma girişiminin af olarak değerlendirilmesi doğru görülmemiştir. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince dosyadaki tüm deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD, 2024/1079 E., 2024/1423 K.)

- AYNI EVDE FARKLI ODALARDA KALMAK AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Anlaşmalı olarak açılan davanın duruşma gününün beklenildiği süre içinde tarafların aynı evde fakat ayrı odalarda kaldıkları, kadının doğum gününde davalı eş ile yemek yemeleri tanık anlatımlarından özellikle erkek tanığı ...’ın beyanından “Bir süre aynı evde kalıyorlardı ancak davacı davalıyı affetmedi, hatta bende ikna etmeye çalıştım” beyanı karşısında af, en azından hoşgörü olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yanılgılı değerlendirme sonucu davacı kadının, davalı erkeğin kusurlu davranışlarını affettiği veya hoşgörü ile karşıladığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD, 2020/712 E., 2020/1931 K.)

- SÜREKLİLİK GÖSTEREN FİZİKSEL ŞİDDET SONRASI ORTAK HAYATA DEVAM EDİLMESİ AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Mahkemece erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, olaydan sonra tarafların birlikte yaşadıkları, şiddet vakıasının af kapsamında sayılması gerektiği ve tarafların eşit kusurlu oldukları kabul edilerek asıl dava ve karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden; fiziksel şiddet vakıasının kadın tarafından affedildiği veya hoşgörü ile karşılandığı yönünde bir delil bulunmadığı gibi erkeğin kadına birden fazla fiziksel şiddet uyguladığı anlaşıldığından erkeğin bu kusurlu davranışlarının affedildiği kabul edilemez. Tarafların gerçekleşen ve kabul edilen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu husus gözetilmeden tarafların eşit kusurlu olarak kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2. HD, 2018/2655 E., 2018/13511 K.)

- CEZA DAVASINDA EŞİN ŞİKAYETTEN VAZGEÇMESİ AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Davacının, ceza davasında ve bu davada eşiyle barıştıklarına dair bir beyanı bulunmamaktadır. Ceza davasında kocası hakkındaki şikayetten vazgeçmiş olması, kocasını mahkumiyetten kurtarmaya yönelik olup, boşanma davasında dava sebebi yapılan olayların affedildiği anlamına gelmez. Davacının dava açmakta haklı olduğu kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD, 2014/11269 E., 2014/22421 K.)

Tarafların ceza soruşturma ve kovuşturması sırasındaki cezadan kurtarmaya yönelik beyanları af olarak kabul edilemeyeceği, davacı kadının, ceza kovuşturmasında eşinden şikayetçi olmadığını ifade etmesi, cezadan kurtarmaya yönelik olup, bu hal tek başına af niteliğinde kabul edilemeyeceği, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu gerekçesi ile kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusurun gerekçesinin düzeltilmesine .. karar verilmiştir. (Yargıtay 2. HD, 2023/2461 E., 2023/6184 K.)

- YENİ BİR BAŞLANGIÇ YAPMAYA YÖNELİK GİRİŞİM AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Kocanın “yeni bir başlangıç yapalım” şeklindeki sözleri, iyi niyetle yapılmış bir girişim olup, af niteliğinde değildir. Kaldı ki, davalı-karşı davacı (kadın) buna rağmen müşterek yaşamın kurulmasını kabul etmemekle, eşiyle birlikte yaşamaktan haklı hiç bir sebebi bulunmaksızın ısrarla kaçınmıştır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Bu koşullar altında koca da dava açmakta haklıdır. Öyleyse kocanın boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddi doğru bulunmamıştır. (Yargıtay 2. HD., 2014/13829 E., 2014/24317 K.)

- ÇOCUKLAR İÇİN BOŞANMAK İSTEMEDİĞİNİ İFADE ETMEK AF KAPSAMINDA DEĞİLDİR

Davalı kocanın 31.05.2013 tarihli ön inceleme duruşmasındaki “Ben çocuklarımdan dolayı boşanmak istememekteyim, ancak davacı taraf boşanmak istediğinden dolayı bende boşanmak istiyorum” şeklindeki beyanı, gerek 4787 sayılı yasa, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereği mahkemenin tarafları sulhe daveti sırasında söylenmiş olup, kocanın kadından kaynaklanan kusurlu davranışları af niteliğinde değildir. (Yargıtay 2. HD., 2014/494 E., 2014/16822 K.)

Av. Arb. Abdullah Oğuzhan ÇİMEN

Öğrenci Mustafa Emre POLAT

-----------------

[1] Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts& arama=gts&guid=TDK.GTS.5b06523618e7f1.91660418 adresinden ulaşılmıştır

[2] Samim Gönensay, Medeni Hukuk, C. II/I, İstanbul, 1937, s. 72; Feyzi Necmeddin Feyzioğlu, H. Cumhur Özakman, M. Enis Sarıal; Aile Hukuku, İstanbul, Filiz Kitabevi, 3. Bası, 1986, s. 244; Selahattin Sulhi Tekinay, Türk Aile Hukuku, İstanbul, B. 7, 1990, s. 166; ; Aydın Zevkliler, Beşir Acabey, Emre Gökyayla, Medeni Hukuk, Seçkin Yaınevi, Ankara, 1999, 6. Bası, s.967; Turgut Akıntürk, Derya Ateş; Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku, İstanbul, Beta Yayınları, 20. Bası, 2017, Cilt