Adaletin gerçekleşmesi için tüm delillerin ayrı ayrı ve objektif şekilde değerlendirilmesi ve bu doğrultuda bir karara varılması gerekir. Olaya ilişkin şüpheden uzak delillerin yokluğunda, tanıkların gerçek beyanda bulunması yargılama açısından ciddi bir önem arz edecektir.

Bu bağlamda adil yargılama ve adaletin doğru tecelli ettirilebilmesi amacıyla, tanıkların gerçeğe aykırı beyanda bulunması Türk Ceza Kanunu’nun Adliyeye Karşı Suçlar bölümünde 272. Maddede ayrı bir suç olarak düzenlenmiş ve neticesinde hapis cezası öngörülmüştür.

1-) Yalan Tanıklık Suçu Nasıl Oluşur?

Tanık, tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgisini veya gördüğünü tam olarak açıklamak yükümlülüğündedir. Mezkûr suçu oluşturan temel hareket, ‘’gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapmak’’tır. Bu kapsamda suçu meydana getiren eylemler;

- Yalan söylemek,

- Tanıklığın konusunu oluşturan hususlar hakkındaki bilgiyi bilerek, kısmen veya tamamen saklamaktır.

Gerçeğe aykırı beyanda bulunulması suçun gerçekleşmesi için yeterlidir. Zira bu suç bir soyut tehlike suçu olduğundan dolayı somut maddi bir neticeye neden olması gerekmez. Diğer bir deyişle, tanığın gerçeğe aykırı beyanları hiçbir şekilde hükme etki etmemiş olsa dahi yanlış yönlendirme kastı yeterli olacağından yine bu durumda yalan tanıklık suçu oluşacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, gerçeğe aykırı beyanların olayla ilgili olup olmadığıdır. Aksi takdirde, olayla ilgili olmayan hususlarda nedensellik bağı kurulamayacağından yalan tanıklık suçu oluşmaz. Örneğin, tanık, kimlik tespitinde yalan beyanda bulunmuşsa ‘’yalan tanıklık’’ suçunu değil; TCK’nın 206. Maddesi gereği ‘’resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan’’ suçunu işlemiş olacaktır.

Belirtilmesi gereken diğer bir husus ise, yalan tanıklık suçunun oluşması için tanık dinlemeye yetkili olan kurul veya makam karşısında veya mahkeme önünde beyan verilmesi gerekmektedir. Tanık dinlemeye yetkili olmayan kişi ya da kişiler önünde yalan beyanda bulunulması halinde yalan tanıklık suçu meydana gelmez. Örneğin, polis veya jandarma huzurunda gerçeğe aykırı beyanlarda bulunmak, bunlar tanık dinlemeye yetkili olmadıklarından dolayı suç teşkil etmeyecektir.

2-) Yalan Tanıklık Suçu Cezası

Tanık olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunmanın, suçun oluşması için yeterli olduğundan yukarıda bahsetmiştik. Her ne kadar suçun gerçekleşmesinde eylemin hükme etki etmesi aranmasa da; aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında uygulanacak tedbirlerin veya verilecek cezanın ağırlığına göre, yalan tanıklık yapan kişi hakkında verilecek cezalar da aynı şekilde farklılık gösterecektir.

Şöyle ki;

- Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle soruşturma kapsamında gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması halinde 4 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Özellikle disiplin soruşturmalarında bu hüküm uygulama alanı bulacaktır.

- Mahkeme önünde veya yeminli ettirerek tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapılması halinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası verilecektir. Örneğin, yemin ettirmeye yetkili olduğu için Cumhuriyet Savcısı huzurunda yalan tanıklık yapılması bu hüküm kapsamında değerlendirilecektir.

- Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapılması halinde iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilecektir. Kıstas olarak burada suçun alt sınırına değil; üst sınırına bakılarak bir neticeye varılmalıdır. Diğer bir deyişle, bu hüküm üst sınırı 3 yıldan fazla hapis cezası gerektiren suçlarla ilgili olarak kaleme alınmıştır.

- Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama haricinde başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, ceza yarı oranında artırılacaktır.

- Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

- Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası verilecektir.

- Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek (20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezası) ceza yarısı oranında artırılacaktır.

- Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adlî veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecektir.

3-) Şahsi Cezasızlık Veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler

Türk Ceza Kanunu’nun 273. Maddesinde, iki durumda cezada indirim yapılabileceği veya ceza vermekten vazgeçilebileceği düzenlenmiştir. Buna göre;

- Kişi kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşi aleyhine yalan tanıklık yapmışsa,

- Tanıklıktan çekinme hakkı kendisine hatırlatılmamışsa,

cezadan indirim yapılabilir veya ceza vermekten vazgeçilebilir. Bu durum Mahkemenin takdir yetkisindedir. Ancak, bu hususlar özel hukuk uyuşmazlıklarında uygulama alanı bulmaz.

4-) Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı kendi iradesiyle sonradan pişman olması, suç teşkil eden fiilin meydana getirdiği olumsuz etkilerini, zararı ve tehlikeyi en aza indirmek için çaba sarf etmesi durumudur.

Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık hükümleri şu şekilde uygulanır;

- Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

- Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına kadarı indirilebilir.

- Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.

Hak kısıtlamasına veya yoksunluğuna sebebiyet veren kararlara örnek olarak; hukuk davasında ihtiyati tedbir kararları veya ceza davalarında hak ve alacaklara el koyma kararı verilmesi; adli kontrol kapsamında yurt dışına çıkış yasağı konulması sayılabilir.

Üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise, etkin pişmanlık hükümlerinden sadece aleyhe tanıklık yapanların mı faydalanacağı konusudur. Tartışmalı olmakla birlikte Yargıtay’a göre lehe tanıklık yapanlar etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanamayacaktır.[1] Örneğin; herhangi bir suç kapsamında yargılanan bir sanık lehine yalan tanıklık yapmışsa, yalan tanıklık yapan kişi sonrasında pişman olup gerçekleri beyan etmiş olsa dahi bu kişi hakkında cezasızlık veya indirim söz konusu olamayacaktır.  

5-) Uzlaşma

Uzlaşma, kendisine suç isnat edilen şahıs ile mağdurun bir uzlaştırmacı aracılığıyla iletişim kurarak anlaşmasıdır. Yalan tanıklık suçu uzlaşma kapsamında olan suçlardan değildir.Yalan tanıklık suçu resen soruşturulur, herhangi bir şikâyet süresi olmadığı gibi mağdur olan kişi şikâyetinden vazgeçmiş olsa da kamu davası düşmez.

6-) Zamanaşımı

Yalan tanıklık suçunun dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu süre içerisinde şikayet hakkı kullanılabilir.

-------------------

[1] T.C. YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2014/6798 K. 2014/11701 T. 19.11.2014