Yerel seçimler yaklaştıkça “seçimleri şöyle alacağız, böyle kazanacağız, oyumuzu daha da artıracağız, sandıkları patlatacağız, oyların toplayacağız, oy, oy, oy…..” sözlerini duymaya başladık. Süreç yaklaştıkça sanırım bu sözleri daha çok duyacağız. Şimdiden midem bulanmaya başladı. Bu sözleri bir ruh haletinin yansıması olarak okuyorum! Tek dert ettikleri şey kazanmak… Ama kazandıktan sonra neyi nasıl çözeceklerinin hiçbir cevabı yok! Tıpkı geçen dönemki seçimler de olduğu gibi; “Şu şu sorunları nasıl çözeceksiniz sayın aday; Cevap; “hele bir göreve gelelim bakıcaaz, biz şehir hep birlikte yöneteceğiz, el ele daha güzel günlere birlikte yürüyeceğiz”
Hiçbir projesi olmayan, hatta şehrin hiçbir sorunu olduğuna inanmayan bu insanların açtıkları küçük bir sokağı, bir kafeyi bile projeden saymaları hiç de şaşırtıcı değil! Ancak iddialı bir şekilde “millet yaptıklarımızı görüyor” demelerine hayret ediyorum! Peki, ben niye göremiyorum? Kötü niyetli biri olduğumdan dolayı mı!?
Öyle diyorlar, iyi niyetli vatandaşlar yaptıkları hizmeti görüyor ve takdir ediyormuş. Bu durumda biz kötü niyetli kategoriye giriyoruz. Çünkü biz daha başka şeyler de görüyoruz!
“Biz” diyorum ya, hemen “siz de kimsiniz” diyenleri saymıyorum bile! Zaten bu ülkede olduğu kadar birbirini tanımayan ve sürekli “sen de kim oluyorsun, kimsin sen kardeşim, kimsin lan sen” diyen başka bir yer yoktur sanırım!
Neyse. Ne diyorduk? Bizi kötü niyetli vatandaş yerine koyuyorlar, zira farklı şeyler görüyoruz. Mesela ‘Sapanca Gölü kuruyor’ diye sürekli yazılar yazılıyor, resimler paylaşılıyor, ‘göl kritik eşiği ulaştı, geriye dönüşü mümkün olmayabilir’ diyen raporlar hazırlanıyor ama ne hikmetse bizim bu gördüğümüz vahameti bizden başka kimse görmüyor!
Neden görmüyorlar? Gözlerinde bir problem mi var veya okudukları raporları anlayamıyorlar mı?
Sakarya’da su çeşmeden içilir diye övüne övüne anlatanlar göl kuruyunca ne ile övünecekler? Başka yerlerden su getirmekle mi?
Evet, aynen öyle yapacaklar. Gidişat bunu gösteriyor. Sapanca Gölü radikal ve keskin önlemler alınmadığı takdirde kritik eşiği aşacak ve artık geri döndürülemez bir sürece girecek. Sonrası malum! Çaresiz bir döngüye giren göl tıpkı bir kanser hastası gibi gözümüzün önünde eriyecek, kuruyacak ve gölet haline gelecek. Sonra? “Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” diyen ve açtığı kafe ve eski banliyö trenini bile projeden sayan ve böylece büyük hizmetlerin altına imza attığını söyleyen siyasetçi ve Belediye Başganları diyecekler ki “göl kurudu ammaaa bakın size nerelerden su getirdik, sizi susuz bırakmadık”…
“Boruları döşedik, altyapıyı yaptık, arıtma tesisleri yaptık, Sakarya’nın su geleceğini garanti altına aldık” derken göl kurumaya devam ediyor!
Kötü(!) niyetli olduğumuzdan dolayıdır ki Sapanca Gölünün kurumaması gerektiğini, göle lağım akmaması gerektiğini ve ancak radikal önlemler alınması halinde döşenen boruların ve arıtma tesislerinin bir anlamı olacağını, Sakarya’nın su geleceğinin döşenen borularla değil, Sapanca Gölünün korunup yaşatılabilmesi ile sağlanabileceğini söylüyoruz.
“Milletimiz her şeyin farkında. Milletimiz kimin hizmet ürettiğini, kimin çalıştığını biliyor” diyen Belediye Başkanı doğru demiş! İşte biz kötü(!) niyetli vatandaşlar gölün suyunu daha göle akmadan vampir gibi emenlerin, suyunu kurutanların ve buna duyarsız kalanların, hepsinin farkındayız! Bu vampirlerin takım elbiseli, kravatlı, iyi bakımlı vampirler olduklarını, aramızda dolaştıklarını ve ağzından millet lafını hiç düşürmediklerini de çok iyi biliyoruz. Pırıl pırıl içme suyunun içine lağım akmasını engelleyemeyenlerin, milyonlarca ton içme suyunu sanayide kullanarak ziyan edenlerin, bunlara yetki ve izin verenlerin, sesini çıkarmayanların, göle uzanan vampirlerin ellerini kesmek yerine ona güç verenlerin, el birliği ile gölün canına milletin ise geleceğine kast edenlerin hepsinin farkındayız. Gözümüzün önünde işlenen bir cinayetin görgü şahitleriyiz biz..!
Siz dünyada sayılı Göller arasında yer alan Sapanca Gölünü kuruttuktan sonra oyların tamamını alsanız ne olur! Oyların %100’ünü alsanız ne yazar, bu oylar gölü kurutmanın utancını temizleyebilir mi? Ne mevcutlardan ne aday adaylarından bir tanesinden bile kuruyup yok olan hayat kaynağımız Sapanca Gölü ile ilgili bir proje, en azından bunun üzüntüsünü duyan bir söz, bir yazı, endişe beyan eden bir ifade görmedim, duymadım!
Gölü “Vampir”lerden kurtaracak “Vampir Avcıları” nerede, kimse yok mu???
Ne yapsak bilmiyorum, mümkün olsa da “gölümüzü de alıp gitsek” ama olmuyor işte!
Hamdolsun ki şehrimizin hiçbir sorunu yok! Sayın Toçoğlu’da Sayın Yusuf Alemdar da öyle söylüyor. Trafik sorunumuz yok, alt yapı sorunumuz yok, Gölün kuruması gibi bir sorunumuz yok, hatta trafiğin sıkışık ve yoğun olmasının bir şehrin zenginliğinin bir nişanesi olduğunu Serdivan Belediye Başkanı Sayın Yusuf Alemdar’ın o veciz(!) ifadeleriyle öğrendik!
Merak ettiğim şey şu; hiç bir kronik sorunun olmadığını söyledikleri bu şehre acaba ne vaat ediyorlar? Efendim!? “Daha güzel yarınlar, elele mesut bahtiyar yaşayıp gideceğiz” mi dediniz? Hay ben kalemimi kırayım o zaman emi!!!
(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
'ARABULUCULUK KÖTÜYE VE AMACI DIŞINDA KULLANILARAK İŞÇİNİN HAKLARI ÇİĞNENEMEZ'
HUKUKİ ALACAĞIN TAHSİLİ AMACI İLE TEHDİT SUÇU - SİLAHLA TEHDİT - DAHA AZ CEZAYI GEREKTİREN HAL
2025 YILI NOTERLİK ÜCRET TARİFESİ
Duruşma sırasında hakim ile tartışan sanığa 4 gün disiplin hapsi