RTE her yerde Cemaate sövüp sayıyor ama doğrusu tek kurtuluş limanı yine “cemaat”! Zira Cemaat olmasaydı meydanlarda haşhaşinler, paraleller,  örgüt, çete diye bağırmak yerine bu tarihi yolsuzluk ve rüşvetin sadece hesabını veriyor olacaktı!

Bence yatsın kalksın cemaate dua etsin! Çünkü bugün “cemaat” sayesinde hırsız değil onu yakalayanlar konuşuluyor!

Ceza hukukunun en temel delil-iddia ve ispat kavramlarına bile yabancı olan Yargı’mızın sırtına şimdi bir de “cemaat” kamburu eklendi! RTE bunu çok iyi kullanıyor ama yolsuzluk ve rüşvetin boyutları o kadar büyük ki zaten şeklen var olan Yargı kavramsal ve anayasal unsur olarak da ortadan kaldırılsa hırsızlığın yolsuzluğun ve rüşvetin bir ahlaksızlık olduğu gerçeği değiştirilemez!

RTE bugün yolsuzluk ve rüşvetin ahlaki boyutu ile değil meselenin cezai boyutuyla ilgileniyor. Yani zaten kör ve topal olan Yargı’nın Anayasal bedeninden bile korkuyor. Bunun için Yargı’nın sembolik olarak elinde tuttuğu kılıcını alıyor, terazisini kırıyor, kitabını yırtıyor, gözlerini yarı açıkta bırakan bağı söküp alıyor ve “beni iyi tanı, yoksa bedelini ödersin” diyor!

Görüldüğü üzere cemaat olmasaydı bugün kimse kendi suçunu gizlemek adına yargıya bu kadar açıktan saldıramayacaktı! Olsa olsa gider hesabını verir “ben masumum” derdi, derdi ama bu kadar delil ortada iken kimse de bu savunmayı yemezdi!

Mahkemeleri eleştirmek, yasal ve hukukun evrensel ilkelerine göre yargılama yapmasını istemek ve bunun için yasal düzenlemeler yapmak başka bir şey, saldırmak ve bir partinin kolu haline getirmek başka bir şeydir. RTE bugün cemaat sayesinde çok etkileyici bir savunma(!) yapıyor. Bakanların haklarında yolsuzluk iddiaları olan çocukları “babam sağ olsun” derken Bakan babalar ve RTE muhtemelen “cemaat sağolsun” demektedir! Aksi halde bir gün dahi o koltukta kalmaları mümkün olmazdı.

Şimdi bir an için tüm bu olup bitenleri içinde cemaatin olmadığı bir düzlemde düşünelim! Sonuç ne olurdu sizce? Yatak odalarında çıkan milyon dolarlar için “o paralar imam hatip parası” demekten başka ne diyebilirlerdi? Urla’daki villaların klozet kapağının bile nasıl olacağına karar verenlerin, “o villalar bana ait değil çok sevdiğim bir dostuma ait, misafirinin konforu için konuşulan şeylerdir bunlar” açıklamasına kim gülmezdi? Bugün nitekim öyle diyorlar, böyle komik ve akla ziyan açıklamalar yapıyorlar ama bunun ötesine geçemiyorlar!

Gelin bunları mahkemede açıklayın deyince de “olmaaaz bu paralel yargının ve cemaatin bir darbesidir” diyorlar!  İşte “cemaat” ve “paralel yargı” sözleri tam da bu sırada bir can simidi gibi yetişiyor imdatlarına!

Görüldüğü üzere “cemaat” ve “paralel yargı” söylemleri olmasaydı bu savunma ve açıklamalar ile komedi dans üçlüsü gibi insanları sadece kendilerine güldürüyor olacaklardı!

Kim bilir, belki de “gezi eylemlerine katılan ‘çapulcular’ komplo kurdu bize” diyeceklerdi, “çapulcu yargı” diyeceklerdi, “devlet içinde ‘eylemci’ olmaaaz” diyeceklerdi, “eyleminize gireceğiz eyleminize” diyeceklerdi!

Bana kalırsa içten içe cemaate “Allah razı olsun siz olmasaydınız ayvayı yemiştik” bile diyorlardır! Yoksa böyle iddialı ve ortalığa saçılan yolsuzluk ve rüşvet iddialarının delilleri karşısında ne söylerlerse söylesinler herkes güler geçerdi!
Velhasıl RTE şimdilik iyi bir sığınak bulmuş gibi görünüyor kendine ama nereye kadar? Yolsuzluk ve rüşvet “havuz”u patladı bir kere artık hiçbir ‘sığınak’ ve ‘in’ saklanmak için uygun bir yer değil!

Hukuk ve Adaletin ruhu eninde sonunda yolsuzluk ve rüşvete bulaşanların, Hukuku eğip bükenlerin, kanun tanımazların, Anayasa ve Hukukun değil başkalarının emir komutasında olanların inine girecek ve didik didik edecektir. Aksi halde Ali İsmail Korkmaz’ın ruhu milyonları saracak, haksızlığa, hukuksuzluğa ve baskılara karşı ateşlenen eylemlerin fitili hiç sönmeyecektir…


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Zafer KAZAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)