5237 sayılı TCK’nin 191 inci maddesi kapsamında bulunan kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak veya kullanmak suçuyla ilgili olarak, haklarında dava açılmasının ertelenmesi kararı verilip, gerek Denetimli Serbestlik Müdürlüğü aşamasındaki yükümlülüklerine uymayarak: gerekse de uyuşturucu kullanmaya devam etmeleri sebebiyle haklarında kamu davası açılan şüphelilerin yapılan yargılamaları sonucu mahkemelerce "ısrar” hükümlerinin uygulanmadığı, tebligatın eksik yapıldığı, dava şartlarının oluşmadığı şeklinde veya buna benzer gerekçelerle, dava açılmasının ertelenmesi kararının kaldığı yerden infazına devam edilmesi istenerek dosyalarla ilgili olarak beraat, karar verilmesine yer olmadığına ve durma kararları verildiği, verilen kararlar neticesinde infazların kaldığı yerden devam etmesinin ne şekilde yapılması gerektiği hususu uygulamada bazı sorunlara neden olmaktadır.[1]

6545 Sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 68. maddesiyle değiştirilen, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191. maddesiyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan başlatılan soruşturmada, Cumhuriyet Savcısı tarafından beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verileceği ifade edilmektedir.

Cumhuriyet savcısının, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarması gerekir.

Kişi hakkında, erteleme süresi zarfında, kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ve uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde hakkında kamu davası açılacaktır.

5721 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. Maddesine göre; Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.

Aynı maddenin 8. Fıkrasına göre; Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı veya soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilmesi gerekmektedir.

Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.

Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verilmesi

Uyuşturucu madde kullanımı ile ilgili olarak TCK’nin 191 maddesinin tatbiki istemiyle açılan kamu davasında, ısrar şartının gerçekleşmediğinden bahisle Karar Verilmesine Yer Olmadığına karar verilemez.

Bu gibi hallerde açılan kamu davasında; durma kararı verilerek, şüpheli hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekir.[2]

Bu nedenle, 5721 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenmeyen “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olacaktır.[3]

Ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi

5237 sayılı TCK’nin 191. Maddesi kapsamında kalan Uyuşturucu suçları ile ilgili açılan kamu davasında; kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda, “ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilerek davanın esasını çözen bir kararla yargılama sonlandırılamaz. Bu şekildeki karar; sanki durma kararı verilmiş gibi ayrıca denetimli serbestlik ve tedavi kararının kaldığı yerden devamına şeklinde karar verilmesi hükümde çelişkiye neden olacaktır.[4]

Beraat kararı verilmesi

5237 sayılı TCK’nin 191. Maddesi kapsamında kalan Uyuşturucu suçları ile ilgili açılan kamu davasında; kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda beraat kararı verilmemelidir. Zira, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek gerekecektir. Bunun içinde bu gibi durumlarda durma kararı verilmesi daha uygun olacaktır.

Durma kararı verilmesi

Özellikle mahkemelerin durma kararı vermesi sonrasında esası kapatarak Cumhuriyet Başsavcılıklarına gönderdiği dava açılmasının ertelenmesi kararının kaldığı yerden devamı ve denetimli serbestlik tedbirinin kaldığı yerden devamı için yazılan yazıların infaz bürosuna kararı kesinleştirip göndermedikleri için soruşturmaya kaydedildiği ve yeniden kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilerek yeniden Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderildiği görülmektedir. Bu durumun da sorun yarattığı görülmektedir.

Öncelikle, durma kararı sonrası mahkeme esasının kapatılmaması gerekir. Mahkemece "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediğinin kabul edilmesi durumunda da CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına (infaz bürosuna) gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Örneğin; 5271 sayılı CMK'nin 223. maddesinde hüküm türleri arasında sayılmayan “kamu davasının esasının kapatılmasına” karar verilmesi yasaya aykırı olacaktır.[5]

Bu konu ile ilgili temel sorun, kovuşturma şartının yerine getirilmesi açısından denetimli serbestlik tedbirinin kaldığı yerden devamına ilişkin mahkeme kararlarının soruşturma kaydı yapılarak mı, yoksa infaz bürosu aracılığı ile mi yerine getirilmesi gerektiği ile ilgilidir.

Denetimli serbestlik müdürlüklerince denetimli serbestlik kaydı kapatılarak dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğinden, mahkeme durma kararlarının denetimli serbestlik kaydı alması ve infazının takibi açısından Cumhuriyet başsavcılığı infaz bürosuna gönderilmesi, Cumhuriyet başsavcılığınca denetimli serbestlik kaydı yapıldıktan sonra bu kayıt üzerinden eksikliklerin giderilip infazın kaldığı yerden devam etmesi için kararın ilgili denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderilmesi gerekmektedir.[6]

Denetim süresi içerisinde öngörülen yükümlülüklere uyulması ve tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya buldurması veya uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanım hâlinin, vuku bulmaması hâlinde ise bu durumun ilgili mahkemeye bildirilmesi sonucu kovuşturma şartının artık gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması nedeniyle mahkeme tarafından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşme kararı verilmesi gerekecektir.

Sonuç:

5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 191. maddesinin ikinci fıkrası gereğince verilen kamu davasının ertelenmesi kararının usulüne uygun tebligat ve işlemler yapılmadan geri alınarak kamu davası açılması ve bu durumun da kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin mahkeme tarafından tespit edilmesi halinde açılan, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının İnfazının sonucunun beklenmesi, denetimi serbestlik tedbirine uygun davranılmaması haline yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması zorunludur.

Mahkeme durma kararlarının denetimli serbestlik kaydı alması ve infazının takibi açısından Cumhuriyet başsavcılığı infaz bürosuna gönderilmesi, Cumhuriyet başsavcılığınca denetimli serbestlik kaydı yapıldıktan sonra bu numara üzerinden eksikliklerin giderilip infazın kaldığı yerden devam etmesi için kararın ilgili Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne gönderilmesi uygun olacağı ifade edilmektedir.[7]

.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN  tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

-----------------------

[1] Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.06.2017 tarihli ve “Dava Açılmasının Ertelenmesi Kararının Kaldığı Yerden İnfazına İlişkin Mahkeme Kararlan” konulu yazısı.

[2] "kovuşturma şartının" gerçekleşmediğinin anlaşılması durumunda Mahkeme tarafından CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyanın infazına devam edilebilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekirken,

[3] Y.20.CD, E. 2018/856, K. 2018/3111, T. 4.7.2018: “…Açıklanan nedenlerle, açılan kamu davası hakkında durma kararı verilerek, şüpheli hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması halinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde 5721 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda düzenlenmeyen “kararverilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür…”

[4] Y.10.CD, E. 2018/2580, K. 2018/5155, T. 21.6.2018.

[5] Y.10.CD, E. 2017/955, K. 2017/5171, T. 26.10.2017.

[6] Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.06.2017 tarihli ve “Dava Açılmasının Ertelenmesi Kararının Kaldığı Yerden İnfazına İlişkin Mahkeme Kararlan” konulu yazısı.

[7] Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 08.06.2017 tarihli ve “Dava Açılmasının Ertelenmesi Kararının Kaldığı Yerden İnfazına İlişkin Mahkeme Kararlan” konulu yazısı.