Maddi hasarlı trafik kazası sonucunda, kazalanan araçta meydana gelen değer kaybının tazmini için, kazada kusurlu olan sürücü tarafından kullanılan aracı Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalayan sigorta şirketine karşı açılan davalar kapsamında, değer kaybının hesaplanmasında esas alınacak kıstaslar bakımında Yargıtay’ın yerleşik içtihadi görüşüne rağmen, özellikle de sigortacı bilirkişilerce, ısrarla Sigorta Genel Şartları ekinde yayınlanan hesaplama formülü ile değer kaybı hesaplaması yapılması nedeniyle, gerek davaların lüzumsuz yere uzaması, gerekse de değer kaybı hesabının eksik yapılması gibi pek çok sorun oluşmaktadır.

Konuya ilişkin olarak Yargıtay’ın yerleşik içtihadı, aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi gerektiği yönündedir.

Yargıtay’ın konuya dair içtihadına rağmen uygulamada bir kısım bilirkişilerce, Sigorta Genel Şartları ekinde yayınlanan hesaplama formülüne göre, özellikle aracın tamir gören ve değişen parçaların nev’ine ve serviste yapılan işlemin niteliğine göre, ya çok az değer kaybı hesaplaması yapılmaktadır, ya da araçta hiç değer kaybı oluşmadığına dair görüş bildirilmektedir. Kimi zaman Mahkemelerce de bu raporlara göre hüküm tesis edilmekte ve hak kayıplarına neden olunmaktadır.

Ancak özellikle de ülkemizde, Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER) kayıtlarında hasar kaydı bulunan araçların, serbest piyasadaki ikinci el satışlarında ciddi derecede değer kaybına uğradıkları herkesçe malumdur. İşte bu nedenledir ki Yargıtay, değer kaybının hesaplanmasında aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının belirlenmesi gerektiğini öteden beri ilke olarak kabul etmiştir.

Hal böyle olmasına rağmen Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ncı maddesinde yer alan, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” hükmü nedeniyle, Yargıtay’ın yerleşik içtihadına rağmen Sigorta Genel Şartları çerçevesinde değer kaybı değerlendirmesi yapılması zaman zaman uygulama alanında hak kayıplarına yol açmıştır.

Ancak nihayetinde uygulamada esas alınması nedeniyle sorunlara yol açan Karayolları Trafik Kanunu’nun 90 ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda...” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 9 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 2019/40 Esas, 2020/40 Karar sayılı 17.7.2020 tarihli kararı ile iptal edilmiştir.

Bu itibarla, uygulamada hesaplama bakımından ihtilaflı durumlar yaratan KTK nin 90 ncı maddesinde yer alan “...ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda...” ibaresinin AYM tarafından iptali ile Yargıtay’ın yukarıda bildirdiğimiz konuya dair yerleşik görüşü çerçevesinde değer kaybı hesaplaması yapılmasının önünde yasal engel de kalmamıştır.

Şu halde, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle açılan değer kaybının tazmini davalarında, AYM’nin iptal kararı ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda, kazalanan araçtaki değer kaybının, aracın modeli, markası, özellikleri, hasarı, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek aracın kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeri ile kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre belirlenmesi gerekmektedir.