Kıymetli Meslektaşım,

Farz edin ki herkes sizi övüyor, hatta göklere çıkarıyor! Veya yaptığınız işler konusunda kimse hiçbir tepki göstermiyor, hiç ses çıkarmıyor! Ne düşünürsünüz? Hiçbir değişikliğe, hiçbir gelişmeye ihtiyacım yok? Eksiğimizi, unuttuğumuzu, yanlışımızı bize eleştiri gösterir. Eleştiri, en büyük nimettir. Eleştirinin olmadığı yerde, yalnızca tekrar olur. Alternatifin olmadığı yerde yalnızca dayatma olur. Seçeneğiniz var değerli meslektaşım.

Bugün ikiyüzbin kişiye yaklaşan meslektaşımız, meslek örgütlerinin ve çatı örgüt olarak TBB’nin, mesleki sorunlarının çözümü için bir umut vermediği düşüncesine sürüklendiyse, ciddi bir özeleştiri yapmamız gerekiyor.

Mesele bir kişinin değil; bir düşüncenin, bir idealin seçilerek yönetime gelmesidir. Çatı meslek örgütümüzü kimin yöneteceği değil , mesleğin geleceği önemlidir. Bu nedenle, seçimler biter bitmez, sizlerin de denetim görevinizi layıkıyla yapacağınıza olan inancımla, acilen şu konularda çalışmaya başlamamız gerektiği düşüncemi arz ediyorum:

1) Türkiye'yi aydınlığa çıkarmak gibi bir mesuliyetimiz var! Eğer geleceğin değişmesini istiyorsak, teamülleri değiştirmek zorundayız. Bir şeyler yapmalıyız, bir şeyleri değiştirmeliyiz, hatta en önce yöneticileri sürekli değiştirebilme gibi bir kültürü getirebilmeliyiz . Barolar birliğinin bu saatten sonra, sabah akşam “avukatın maddi imkanlarını nasıl genişletirim, avukata daha fazla maddi menfaat temin etmesini nasıl sağlarım” sorusunu sorması gerekiyor. Bu sorunu öncelersek, hukuk pazarının genişlemesi için düşünürsek, uzmanlarla çalışırsak, bunun için AR-GE komisyonu kurarsak, proje yarışması yaparsak, atölye çalışmaları, çalıştaylar, beyin fırtınaları... Elimizden ne gelirse ilk önceliğimizin maddi kaynakların genişletilmesi için çalışmak olduğu aşikar.

2) Bilindiği üzere Hukuk Mesleklerinde Giriş Sınavında başarı oranı yüzde 42,7. Avukat sayısındaki artış konusuna değinmeksizin, mevcuttaki avukatların niteliği bizler için önem taşıyor. Avukatı eğitimle kuşatıp, adalet hizmetine katkı sağlanması gereklidir. Ücretsiz eğitim avukat hakkıdır, eğitimden ücret alınmamalıdır! TÜRAVAK tarafından yapılan olağanüstü ileri eğitim programlarımız var. Bu muhteşem programların ücretleri de muhteşem. Zaten maddi imkansızlıklarla mücadele eden avukatların bu eğitimlerden istifa edebilmeleri çok mümkün değil. Avukat istediği an, istediği yerde, istediği uzmanlık alanında kendini geliştirebilmelidir. Barolar Birliği'nin avukata katkı sağlaması ana hedef olmalıdır.

Özetle, parayı veremeyen avukatlar da düdüğü çalabilsin!

3) Tekelleşen büroların yarattığı haksız rekabeti sonlandıracak hususları çözüm olarak masaya getirmek yerine, bu büroların yarattığı işçi avukat sorununda, işçi avukatları özlük hakları noktasında güvence altına almak gibi beyhude çabaları rafa kaldırmak ve işçi avukatlık düzenini tarihe karıştırmak için çabalamalıyız. Bu bağlamda Avukatlık Kanunu’nun 12. maddesi ile düzenlenen bağlı çalışma modelinin kaldırılması, Avukatlık Kanunu’nun 1. maddesinde ifade bulduğu üzere avukatlığın serbest bir meslek olması hususunda adımlar atmalı, Avukatlık Kanununun 44. maddesinde yer bulan birlikte çalışma modellerinin teşvik edildiği sistemlerin hayata geçmesine dönük çaba içinde olmalıyız. Bugün kaç avukatın bağlı çalıştığını, kaçının serbest çalıştığını, kaç avukatın sosyal güvenceden yoksun olduğunu bilmiyoruz. Ne baroların ne de barolar birliğinin elinde buna cevap verecek bir veri yok. Avukatların sosyal güvencesini sağlamaya dönük söz söylemeden evvel avukatın ne durumda olduğunu öğrenmek ve bunu kayıt altına almak yükümlülüğü altında olduğumuzu, elde edeceğimiz istatistik ve bilimsel veriler ışığında sonuca götürecek çözüm önerileri geliştirmemiz gerektiğini unutmamalıyız.

4) CMK avukatlığına ve karşı vekalet ücreti avukatlığına mahkum edildiğimiz düzeni nasıl sonlandıracağımızı konuşmak gerekir. CMK ve Adli Yardım görevlendirmeleri tüm dünyada avukatlığın kamu hizmeti tarafının hizmet ayaklarından olmasına karşın, ülkemizde avukatlık istihdam modeline çevrilmiş, dönüşen her istihdam modelinde olduğu gibi, zamanla ücret özelinde bilhassa genç avukatların eleştirilerinin odak noktası haline gelmiştir. Bizler sürekli olarak CMK görevi alan avukatlara asgari ücret düzeyinde ödeme, adli yardım görevi alan avukatlara zamanında ödenek ayırma gibi taleplerle günü kurtaran çözümler üretmek yerine, ülkenin hukuk kliniklerine kavuşmasını, kamu hizmetinin klinikler üzerinden icra edilmesini, genç avukatların CMK ücretine mahkûm olmadığı bağımsız koşulları oluşturmayı konuşmalıyız. Aynı şeyleri tekrar ederek farklı sonuç alabileceğimizi sanıyor ve dilimize yer etmiş şeyleri tekrar etmekten nedense vazgeçmiyoruz. Kalıcı çözümler üretmek yerine, günü kurtaracak kısa vadeli çözümlerle sorunları çözmüyor, sorunları ancak hasır altı ediyoruz.

5) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ihtiyaçlara cevap vermediği, genel hükümlerin yetersiz olduğu, ücret bölümünün dar olduğu açıktır. Her yenileme döneminden önce kısa süre içinde barolardan görüş isteyerek ve çoğunlukla artış oranı üzerinde giden tartışmalarla tarife güncellemek, avukata ve avukatlığa fayda sağlamamaktadır. Bu sebeple tarife konusunda tez elden bir bilim komisyonu kurulmasını, bu komisyonda avukatların, yargıçların, akademisyenlerin, uzmanların da bulunmasını sağlamayı, güncel ve ihtiyaçlara cevap veren bir tarifeyi hayata geçirmeyi konuşmalıyız.

6) Kapalı kapılar arkasında birkaç kişinin vereceği kararlar mesleği ve mesleğin geleceğini şekillendirmeyi bir kenara bırakmalı; avukatı karar alma süreçlerine dahil edebilecek çoğulcu anlayışı nasıl ve hangi yapısal çözümlerle sağlayabiliriz, bunu konuşmalıyız.

7) Barokart meselesi oldukça mühimdir. Bir dönem Turuncu Holding’e TBB’nin geleceğini çıkarıp verme hatasına düşülmüş olması, bu hatadan dönmek adına çaba göstermemeyi, ses çıkarmamayı haklı ve meşru kılmıyor. Yarından tezi yok, bu hatadan dönülerek Barokartı birilerinin kâr ve rant alanı olmaktan çıkarmak ve TBB’nin mali geleceğini kurtarmakla yükümlüyüz.

8) Avukatın bütçesi gibi, Baroların bütçeleri de daraldı. Buna rağmen mesleğe ve meslektaşa katkı sağlaması için kurulan TBB komisyonlarında çalışmak için farklı illerden gelen meslektaşların masrafları, barolara yükleniyor. Baroların kaynakları oldukça yetersizken, TBB komisyonlarına katılacak avukatların masraflarını barolara bırakmak, merkez ve kurulları âtıl bırakmış ve çalışamaz - toplantı bile icra edemez hale getirmiştir. Bu yanlıştan yarından tezi yok dönülmelidir. Komisyon ve merkezlerin olağan toplantı tarihleri ve toplantı periyodları belirlenerek, imkân varsa dijital kanalların kullanılması suretiyle toplantıların icrası sağlanmalı, imkân olmayan hallerde yılda belli bir sayıdaki toplantıya ilişkin avukat masraflarının azaltılmasını ve TBB tarafından karşılanmasını karara bağlamalıyız. Komisyonlar seçildikten sonra kurulan yürütme kurulları, komisyon üyelerini etkisiz hale getirmekte; komisyonlara atanan danışmanlar da yürütme kurullarını etkisizleştirmekte; nihayetinde birliğin belkemiği olması gereken komisyonlar atıl hale gelmektedir. Birliğin, birlikte çalıştırılması esas olmalıdır.

Avukatın güvencesiz olduğu yerde vatandaşın da güvencesiz olduğunu unutmamalı ve üzerimize düşen sorumluluğun gereklerini yerine getirmeliyiz. Avukatların, bizleri seçtikleri bu makamların gerçekçi çözümler üretmek için var olduğu gerçekliğini bir an bile göz ardı etmeksizin çalışacağım hususunda sizlere söz veriyor ve desteğinize talip olduğumu saygılarımla bildiriyorum.

Av. Emrah YAVUZCAN
Samsun Barosu TBB Delegesi
TBB Başkan Adayı