Alacaklı takip talebinde talep ettiği alacak miktarı ve diğer kayıtlara bağlı kalmak zorundadır. Şayet alacaklı tarafından hazırlanan takip talebindeki kayıtlar kanunun emrettiği şartları ihtiva ederek hazırlanmamış ise (İ.İ.K 58/3 aykırı olarak hazırlanması, ilamsız tahliye takiplerinde tahliyenin talep edilmemesi, ilamlı takiplerde ilama aykırı olarak takip talebinin düzenlenmesi) borçluya yöneltilen taleplerin değiştirilmesi ya da genişletilmesi aynı takipte talep edilemeyecektir.
İcra ve İflas Kanunu, takip hukuku açısından Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre özel kanun olup, takip hukukuna ilişkin uyuşmazlıklarda öncelikle İcra ve İflas Kanunu hükümlerinin, bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda ise anılan kanuna aykırılık teşkil etmemek koşuluyla genel nitelikte olan HMK hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi hükümleri bakımından icra hukukunun ruhuna uygun olarak HMK’nın 141. maddesi kapsamında takip talebinde bulunulmasından sonra bu talebin genişletilmemesi, değiştirilmemesi gerekir.
Her ne kadar HMK’nın 141. madde ikinci fıkra düzenlemesinde ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklı tutulmuş olsa da takip hukuku bağlamında ıslah müessesinin uygulama alanının bulunmaması, kamu düzenine aykırı şekilde tanzim edilen takip taleplerinin ise karşı tarafın muvafakati olsa dahi infaz edilmesi mümkün olmadığından söz konusu düzenlemenin ikinci fıkrasının genel çerçevede takip hukukunda yer bulma imkânı bulunmamaktadır.
İlamlı takiplerde borçluya gönderilen icra emri, kanuna ve özellikle ilama veya takip talebine aykırı ise borçlu icra emrinin veya ilamlı icra takibinin iptali veya düzeltilmesi için icra mahkemesine İ.İ.K 16. ve devamı maddelerine göre şikâyet yoluna başvurabilir. Şikâyeti inceleyecek icra mahkemesinin yetkisi ise sınırlıdır. Bu nedenledir ki, yerleşik yargısal uygulamada, ilamların infaz edilecek kısmının, hüküm bölümü olduğu, hükmün içeriğinin aynen infazı gerektiği ve gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesinin ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip olmadığı kabul edilmiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.10.1997 tarihli ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 tarihli ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 tarihli ve 2008/12-451 E.- 2008/453 K. sayılı kararları). Genel olarak ilamlı takibe konu kararın hüküm fıkrasını bir para alacağının oluşturması halinde alacağın miktarı, varsa bu alacağa ilişkin tüm feriler ve ilam hükmüyle oluşan yargılama giderleri ve ayrıca faize ilişkin bölüm var ise, bunun ilama uygun biçimde hesaplanması ve icra emrinin buna göre düzenlenmesi gerekir.
İcra ve İflas Kanunun 58.maddesi uyarınca ilamsız icra takibi alacaklı tarafından takip talebinin icra müdürlüğüne sunulması ve harcının yatırılması ile başlar. Aynı kanunun m. 60 düzenlemesi uyarınca icra müdürü takip talebine uygun olarak bir ödeme emri düzenler ve yine aynı kanunun m. 61’e göre borçluya tebliğe gönderir.
Takip talebinde borçlu olarak gösterilmeyen birine ödeme emri tebliğ edilmesi mümkün değildir. Bir diğer ifade ile icra müdürlüğünce bir kişiye ödeme emri tebliğe gönderilebilmesi için hakkında usulüne uygun olarak yapılmış bir takibin bulunması zorunludur. İcra müdürünün bu zorunluluğa aykırı işlemleri ise bir hakkın yerine getirilmesi ile ilgili olduğundan, İ.İ.K’nun 16/2.maddesi uyarınca süresiz şikayet konusu yapılabilir.
Bu kurallar kapsamında özetlemek gerekir ise, bir takipte borçlunun değiştirilmesi veya yeni borçlu eklenmesi mümkün değildir. Alacaklı böyle bir şey yapmak istiyorsa yeni bir takip talebi düzenleyerek harcını yatırmak suretiyle yeni bir takip yapmalıdır.
Takip talebinin geçerli olması ve buna dayanarak icra dairesinin borçluya ödeme emri gönderebilmesi için, takip talebinde bulunması gereken kayıtlara, takip talebinin şartları denir.
Kiralayan alacaklı, ilamsız tahliye takip talebinde kiranın ödenmesinden başka, kiracının tahliyesini İ.İ.K.nun 269/1. maddesi gereğince istemek zorundadır. Böylece kiralayan kira bedeli için genel haciz yolu ile takiple tahliye takibini birleştirir. Takip talebi örneğinin 7 nolu bölümünün karşısındaki boş yere tahliye talebinin yazılması gerekir. Ayrıca 9 nolu bölümde de bu talebin yeniden haciz ve tahliye şeklinde tekrarlanması gerekir.
Bir diğer ifadeyle kiralananın tahliyesi için borçluya karşı ilamsız icra takibine girişilmesi durumunda alacaklının hazırladığı takip talebinde tahliye isteminin açıkça gösterilmesi gerekir. Aksi surette borçluya örnek 13 ödeme emri tebliğ edilmiş olsa bile tahliyeye ilişkin yapılacak yargılamada kiracının tahliyesine karar verilemez.
Kambiyo sentlerine mahsus takipte ödeme emrinin İcra ve İflas Kanunun 168.maddesini göre düzenlenmesi gerekir. Söz konusu maddenin 1.fıkrasının 1.bendinde ödeme emrine takip talebinde bulunması gereken kayıtların yazılması gerektiği belirtilmiştir. Kambiyo sentlerine mahsus takipte takip talebinin İ.İ.K.'nun 167/2.maddesinin yollamasıyla aynı kanunun 58.maddesindeki hususlarıda içermesi gerekir. İİK.'nun 58.maddesinin 2.fıkrasının 3.bendine göre alacak yabancı para ise Türk parası karşılığı ve hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin belirtilmesi gerekir.
Bir diğer ifadeyle yabancı paraya dayalı başlatılacak icra takiplerinde alacağın Türk parası karşılığının gösterilmesi zorunludur. Bu durum takip türünün; ilamsız (adi takip), kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ya da ilamlı olmasında da aynı şekilde yabancı paranın takipte konu edilecek olması halinde alacağın Türk lirası karşılığının gösterilmesi mecburidir. Söz konusu takip türlerinden herhangi birindeki takip talebinde alacağın Türk lirası karşılığı gösterilmeden sadece yabancı para gösterilmek suretiyle talep edilmesi halinde ek takip talebiyle kamu düzenine aykırı olarak talep olunan alacak hakkında takibe devam edilemez.
İ.İ.K'nun 24.maddesinde; "Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder. İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya temyiz yahut iadei muhakeme yoluyla ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır. Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir. Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoluyla tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur" düzenlemesi yer almaktadır.
Takibe dayanak yapılan ilamda şayet misli ile değiştirilmesine karar verilen ayıplı araç, makine yada eşyanın davalıya iade edilerek yenisinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aynen ifa mümkün olmadığı takdirde İ.İ.K'nun 24. maddesine göre işlem yapılmasına karar verilmesi halinde icra dairesince düzenlenen icra emrinde; ayıplı araç, makine yada eşyanın ayıpsız misli ile değiştirilmesi ve ilamda herhangi bir bedel hükmedilmemesi halinde ilama aykırı olarak borçluya gönderilen ödeme emrinde misli bulunmayan ürüne ilişkin peşinen bir bedel belirlemek suretiyle icra emri düzenlenip gönderilemez.
GÜNCEL YARGI KARARLARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4149 Esas ve 2017/15256 Karar
Takip talebinde tahliye istemi bulunmadığı halde icra dairesince borçluya örnek 13 ödeme emri düzenlenerek gönderilmesi alacaklıya tahliye yönünden bir hak sağlamaz. Zira icra müdürlüğü takip talebiyle bağlı olup talebin dışına çıkılarak tahliye istemi bulunmadığı halde ihtarlı ödeme emri düzenlenmesi tahliye açısından hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemez. Davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunması zorunludur.
Somut olayda; Davacı alacaklı, 09/02/2015 tarihinde başlattığı tahliye talepli icra takibi ile 17.490,00 TL kira alacağının tahsilini talep etmiş, kesinleşen icra takibi nedeniyle de İcra Mahkemesinden temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece, takip talebinde sadece haciz yolunun seçildiği, tahliye talebinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu ... 30. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4099 sayılı dosyasında yer alan takip talepnamesinden alacaklı tarafından haciz ve tahliye talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece bu husus gözetilerek işin esası incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/437 Esas ve 2021/5050 Karar
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, diğer şikayetlerinin yanı sıra ödeme emrinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının gösterilmediği gerekçesiyle takibin iptalini talep ettiği, icra mahkemesince şikayetin kabulü ile davacı borçlular yönünden ödeme emrinin iptaline karar verildiği anılan karara karşı borçlular tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi'nce istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin 3. fıkrasında, alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise, alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, hem takip talebinde hem de ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği anlaşılmaktadır. Takip talebindeki ve ödeme emrindeki bu noksanlık kamu düzeni ve devletin hükümranlık hakları ile ilgili olup, süresiz şikayet nedeni olduğu gibi, mahkemece de, takibin her safhasında doğrudan doğruya göz önünde tutulmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 12.05.1999 tarih ve 99/12-271 Esas, 99/301 Karar sayılı kararı).
O halde mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde sonuca gidilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup, ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/2745 Esas ve 2018/6407 Karar
Takip talebinde kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranı talebi ile icra emrinde istenilen reeskont avans faizi takip dayanağı ilamda yasal faize hükmedilmiş olduğundan ilama aykırıdır. Bu nedenle mahkemece takip ve icra emrindeki işleyecek faiz kısmının ilama uygun olarak düzeltilmesi ve gerektiğinde ilama uygun olarak bilirkişi incelemesi de yaptırılarak işlemiş faiz miktarının belirlenmesi ile oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.