Uygulamada zaman zaman ceza yargılamasında sanık yararına kabul edilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya hatalı uygulanması söz konusu olabilmektedir.

Bu gibi hallerde cumhuriyet savcısının sanık lehine olan bu kural ve ilkelerin uygulanmasındaki hatalara dayanarak sanığın aleyhine temyiz yasa yoluna gidip gidemeyeceği sorunu ile karşılaşılmaktadır. Bu konunun sıklıkla yüksek mahkeme kararlarında tartışıldığı görülmektedir.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 290/1 maddesine göre; sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık hallerinde, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak verilmesi söz konusu olmayacaktır.

Bu kural şu anlama gelmektedir:

Cumhuriyet savcısı gerçeğin araştırılması açısından, bu amaca yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş bir hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya hatalı uygulanması hallerinde hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramayacaktır.

Başka bir söylemle; cumhuriyet savcısı, sanığın lehine olan kurallardaki uygulama hatalarına dayanarak sanık aleyhine kararın bozulmasını talep edemeyecektir.

Konuyu örneklerle açıklamak faydalı olacaktır:

Yasa yolunun hatalı gösterilmesi

Örneğin, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen beraat kararı sonrasında, cumhuriyet savcısının yasa yolunun “temyiz” yerine “istinaf” olarak yanlış gösterildiğine ilişkin temyiz talebinin CMK’nin 290/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekecektir.[1]

Sanığa şikâyetten vazgeçmeyi kabul edip etmediğinin sorulmaması

Müştekinin şikâyetten vazgeçmesine karşı sanıktan vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorulmalıdır. Şayet bu husus sorulmadan, kararın sanığa tebliğ edilmiş olmasına rağmen, sanığın karara karşı bir itirazı bulunmadığı hallerde sanığın zımnen vazgeçmeyi kabul ettiği kabul edilmelidir.

Bu gibi hallerde, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazının sadece sanığa şikâyetten vazgeçmeye karşı diyeceklerinin sorulmaması şeklindeki aykırılığa yönelik olması durumunda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 290. maddesinde yer alan hüküm gözetilmeli ve temyiz talebinin reddine karar verilmelidir.[2]

Sanık hakkında, taksirle yaralama suçundan TCK'nın 73. ve CMK'nın 223/8. maddeleri gereğince davanın düşürülmesine karar verildiği olayda, Cumhuriyet savcısının sanığa şikâyetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorulmadığından bahisle eksik inceleme ile hüküm verildiğine dair temyiz talebinin reddine karar verilmelidir.[3]

Şikâyetten vazgeçme nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken beraat kararı verilmiş olması

Bu durumda sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılık, sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına bir hak vermeyeceğinden, cumhuriyet savcısının bu nedene dayanan temyiz talebinin reddine karar verilmelidir.[4]

Şikâyetten vazgeçme, takibi şikâyete tabi olan suçlarda, soruşturmanın başlamasına, başlamış bir soruşturmada soruşturmanın devamına engel olan bir kovuşturma şartıdır. Birbirinden bağımsız olan eylemlerde her bir eylem için ayrı ayrı şikâyetçi olmak veya şikâyetten vazgeçmek mümkündür. Kovuşturma evresinin aksine soruşturma evresinde şikâyetten vazgeçmenin hukuki sonuç doğurması şüphelinin kabulüne bağlı kılınmamıştır.

Örneğin; takibi şikâyete bağlı olan sair tehdit suçundan dolayı sanık hakkında mağdura yönelik yaralama suçundan verilen kamu davasının düşmesine dair kararının mağdura tebliğ edilmesi ve mağdurun bu hususu temyize getirmemesi nedeniyle şikayetten vazgeçmeyi zımni olarak kabul ettiği varsayılmalıdır.

Bu anlamda TCK’nin 73/6. maddesindeki “Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez” şeklindeki düzenlemenin ve sanığın savunmasının alınmasının sanık lehine olduğu değerlendirilmelidir. Burada sanık yararına olan hukuk kurallarına aykırılığın, hükmün sanık aleyhine bozdurulması için Cumhuriyet Savcısına bir hak vermeyeceği gözetilerek Cumhuriyet Savcısının sanık hakkındaki yaralama suçundan düşme hükmüne yönelik temyiz talebinin reddine karar verilmelidir.[5]

Soruşturma izni alınmadan karar verilmesi

Örneğin; soruşturma iznine tabi suçlarda, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca yetkili merciden soruşturma izni alındıktan sonra memur olan sanık hakkında dava açılması gerekir.

Burada verilen karar sanığın lehine bir karar ise (örneğin beraat kararı verilmiş ise) ; genel hükümlere göre açılan davaya devamla karar verilmesi yasaya aykırı olsa da, CMK'nın 290. Maddesindeki hüküm gözetilerek Cumhuriyet Savcısının esasa ilişkin temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılması gerekecektir. Bu husus sanık aleyhine değerlendirilemeyecektir.[6]

Beraat kararı verilen hallerde

Örneğin; sanık hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında beraat kararı verildiği olayda, Cumhuriyet savcısının beraat eden sanığa zorunlu müdafii atanmadan yargılamaya devam edildiğini ileri sürerek temyiz talebinde bulunmuştur. Bu olayda, CMK'nin 290. Maddesindeki hüküm uyarınca Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekecektir.[7]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-------------------------

[1] Y.20.CD, E: 2019/318, K: 2019/5279, T: 10.10.2019.

[2] Y.3.CD, E: 2014/34538, K: 2014/42175, T: 17.12.2014; Y.3.CD,E: 2014/21895, K: 2015/5416, T: 12.02.2015.

[3] Y.12.CD, E: 2017/2668, K: 2018/11375, T: 28.11.2018. Y.12.CD, E: 2019/7599, K: 2020/6765, T: 07.12.2020.

[4] Y.18.CD, E: 2016/25, K: 2017/15648, T: 27.12.2017.

[5] Y.4.CD, E: 2013/19972, K: 2015/36887, T: 02.11.2015.

[6] Y.5.CD, E: 2014/9572, K: 2017/4600, T: 30.10.2017.

[7] Y.20.CD, E: 2020/1047, K: 2020/2089, T: 06.05.2020.