12.11.2025 tarihi itibarıyla, 29.07.2023 tarihli ve 32263 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan “Sağlık Hizmetlerinde Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyetleri Hakkında Yönetmelik” yürürlükten kaldırılmış, aynı isimle yayımlanan yeni yönetmelik ile “bir sektör olarak sağlık hizmetlerinin” adeta atardamarı olan tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinin çerçevesi yeniden belirlenmiştir.
Yeni yönetmeliğe ilişkin haber siteleri ve sosyal medya hesaplarında yer alan içeriklerin büyük çoğunluğunun eksik, hatalı ya da bağlamından kopuk olduğu görülmektedir. Bu nedenle yönetmeliğin doğru anlaşılmasını sağlamak amacıyla kapsamlı bir değerlendirme yapılmasında yarar bulunmaktadır. Yazının devamında sebeplerini ifade ettiğimiz üzere kanaatimiz odur ki önümüzdeki süreçte yönetmeliğe aykırı hal ve fiillerle ciddi bir mücadele gerçekleştirilecek ve ilgili ihlalleri gerçekleştirenler ağır yaptırımlarla mücadele etmek zorunda kalacaklardır.
Bu çerçevede öncelikle “Kapsam” ve “Tanımlar” bölümleri, mülga yönetmelikle mukayeseli bir şekilde ele alınacak; yazı dizisinin ikinci bölümünde ise somut fiillere karşılık gelen yaptırımlar incelenecektir. Böylelikle, yalnızca yüzeysel bir yönetmelik okumasına düşmeden, “hangi eylemin hangi yaptırımı doğurduğu” sistematik biçimde ortaya konulmuş olacaktır. Zira yapılan genel yönetmelik okumaları, çoğu zaman eylem–yaptırım ilişkisini görünmez kılmakta ve değerlendirmeyi dikkat dağıtıcı hâle getirmektedir.
Temel Kavramların Mukayesesi
İlk planda dikkati çeken değişiklik kapsama dair olup eski yönetmeliğin Kapsam başlıklı maddesi
“Bu Yönetmelik; sağlık meslek mensuplarını, sağlık hizmeti sunan gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine ait olup ilgili mevzuatı uyarınca Sağlık Bakanlığı tarafından verilen izin, uygunluk belgesi veya ruhsat ile faaliyet gösteren tüm sağlık kurum, kuruluş, müesseseleri ve uluslararası sağlık turizmi aracı kuruluşları tarafından yapılan tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri ile sağlık hizmet sunumu alanında yetkisi, izni ya da ruhsatı bulunmayan kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini kapsar.” şeklinde iken yeni yönetmelikte kapsam şu şekilde düzenlenmiştir:
“Bu Yönetmelik; sağlık meslek mensupları, özel sağlık kuruluşları ve uluslararası sağlık turizmi aracı kuruluşlarınca yapılan tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini kapsar.”
Tanımlar bölümünde de birtakım değişikliklere gidilmiştir. Eski yönetmelikte Reklam ifadesi
“Sağlık alanındaki özel sağlık tesisleri, sağlık hizmet sunumu veya tıp meslekleri ile bağlantılı olarak; bir ürün veya hizmete talep yaratmak veya talebi artırmak ve kişileri ikna etmek amacıyla herhangi bir mecrada yazılı, görsel, işitsel ve benzeri yollarla gerçekleştirilen ticari amaçlı pazarlama iletişimi niteliğindeki duyurular” şeklinde tanımlanmış iken,
yeni yönetmelikte Reklam
“Sağlık alanındaki özel sağlık tesisleri, sağlık hizmet sunumu veya tıp meslekleri ile bağlantılı olarak; bir ürünü, hizmeti, kişi, kurum veya kuruluşu ön plana çıkaran ve tanıtım ve bilgilendirmenin sınırını aşan her türlü faaliyet” olarak ifadelendirilmiştir.
Bu kısmı şerh etmekte fayda görmekteyiz. Zira her ne kadar eski yönetmelikteki “Sağlık hizmet sunumunda örtülü veya açık reklam yapılması ve yaptırılması yasaktır.” ifadesi değişmemiş ve reklam yasağı devam ediyor olsa da yönetmeliğin ana omurgasını tanıtım ile reklam arasındaki gerilim belirlemektedir.
Yeni yönetmelikteki “Reklam” tanımı, mülga düzenleme ile kıyaslandığında oldukça dikkat çekici bir yön değişikliğine işaret etmektedir. Eski yönetmelik, reklamı “ticari amaçlı pazarlama iletişimi” ve “talep yaratma/ikna etme” unsurları üzerinden tarif ederken; yeni düzenleme bu unsurları geri plana itmekte ve daha geniş kapsamlı ve etkisi daha yüksek bir tanımlamaya yönelmektedir. Artık reklam, yalnızca talep yaratmayı hedefleyen iletişim içerikleriyle sınırlı değildir; bir ürün, hizmet, kişi veya kuruluşu ‘ön plana çıkaran’ ve tanıtım–bilgilendirme sınırını aşan her türlü faaliyet, reklam olarak kabul edilmektedir.
Bu ifadelere bakılacak olursa Mülga yönetmelikte reklam, iradi bir ticari niyetin –talep yaratma ve ikna etme gayesinin– varlığına bağlanmıştı. Yeni yönetmelik ise bu niyeti aramamaktadır. Artık değerlendirme, eylemin objektif etkisine odaklanmaktadır: Bir faaliyet, sağlık hizmeti veya sağlayıcıyı diğerlerinden daha görünür, daha cazip veya öne çıkmış bir konuma getiriyorsa, bu faaliyet reklam niteliğindedir. Eski tanım mecraya (yazılı, görsel, işitsel vb.) odaklanırken, yeni düzenleme mecrayı değil faaliyetin özünü esas almıştır.
Artık reklam:
-dijital davranışlar (algoritma manipülasyonu),
-sponsorluk görüntüsü,
-influencer iş birlikleri,
-tıbbi personele ilişkin imaj inşası,
-üçüncü kişilerin paylaşımını teşvik eden örtülü kampanyalar
gibi daha karmaşık iletişim biçimlerini de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Yeni tanım, reklamı daraltmamış; aksine hangi faaliyetlerin kesinlikle reklam sayılacağını “ikna/çıkar sağlama” gibi subjektif kriterler yerine “ön plana çıkarma” gibi nesnelleştirilebilir bir ölçü üzerinden belirlemiştir. Bu sayede sektörün uzun zamandır istismar ettiği gri alan “bilgilendirme yapıyorum ama aslında pazarlama amacı güdüyorum” yönetmelik tarafından önemli ölçüde daraltılmıştır.
Sağlık gibi doğrudan hasta davranışını ve karar mekanizmalarını etkileyen bir alanda, artık “güven inşası” dahi reklam sayılabilir.
Örneğin:
-bir hekimin başarısını istatistikle vurgulamak,
-bir kliniğin öncesi-sonrası görselleri “bilgi” adı altında yayımlaması,
-tanınmış kişilerin paylaşımlarını örtülü biçimde yönlendirmek
artık doğrudan reklam kategorisine girebilecek niteliktedir.
Diyebiliriz ki yeni düzenleme bilgilendirme alanını daraltmamış, reklam alanını genişletmiş ve sınırlarını keskinleştirmiştir
Bu nedenle yapılabilecek en doğru değerlendirme şudur:
Yeni yönetmelik, bilgilendirme alanını istismar ederek pazarlama faaliyeti yürüten tüm yapılara karşı hukuki çerçeveyi sıkılaştırmış; reklam kavramını yalnızca pazarlama niyetiyle değil, sonuçları itibarıyla belirlenebilir, geniş ve kapsayıcı bir zemine oturtmuştur.
Bu yaklaşım, sağlık hizmetlerinin kamusal niteliğini korumayı amaçlarken, sektörün en çok tartışılan alanı olan dijital tanıtım ve influencer iş birliklerini doğrudan denetime tabi kılmaktadır. Bu itibarla diyebiliriz ki yeni yönetmelik sağlık alanında sıkça karşılaşılan “ama niyetim bilgi vermekti” savunusunu hukuken işlevsiz hâle getirmektedir.
Yine Sağlık Tesisi eski yönetmelikte
“Sağlık hizmeti sunulan, gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerine ait tüm sağlık kurum, kuruluş ve müesseselerini” ifade etmekteyken
Yeni yönetmelikte Sağlık Tesisi ifadesinin sadece “Özel sağlık kuruluşlarını” kapsadığı ifade edilmiştir.
Yönetmeliğin ismini de ifade eden Tanıtım ve Bilgilendirme Faaliyeti eski yönetmelikte
“Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri: Özel sağlık tesisleri için hasta kabul ve tedavi edilen uzmanlık dalları, adres ve iletişim bilgileri ile hizmet verilen sağlık alanıyla ilgili sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgileri, hekimler için ise mesleki ve akademik unvanı ile 1219 sayılı Kanunda belirlenen ana dal ve yan dal uzmanlıklarını, muayene gün ve saatlerini, hasta kabul ettiği zaman ve mahal bilgisini ve sunmaya yetkili oldukları sağlık hizmetiyle ilgili sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgileri içeren; yanıltıcı ve aldatıcı olmayan, insan sağlığını tehlikeye düşürmeyen, talep ve haksız rekabet ortamı yaratmayan ve reklam tanımı kapsamına girmeyen faaliyetleri” şeklinde iken
yeni yönetmelikte
“ğ) Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri;
1) Sağlık tesisleri için; adres ve iletişim bilgileri, çalışma gün ve saatleri, hasta kabul edilen uzmanlık dalları, çalıştırılan sağlık meslek mensuplarının mesleki ve akademik ünvanları ve hizmet verilen sağlık alanıyla ilgili sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgileri,
2) Sağlık meslek mensupları için; ana dal ve yan dal uzmanlıkları, akademik ünvanları, hasta kabul ettikleri zaman ve mahal bilgisi ve hizmet verilen sağlık alanıyla ilgili sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikteki bilgileri,
ifade eder.” şeklinde metne dökülmüştür.
Yaptırım Sistematiği
Mülga yönetmelikle mukayeseli biçimde incelendiğinde, yeni düzenlemenin kapsam ve tanımlar bakımından yaptığı en belirgin hamle, “tanıtım” kavramını genişletirken “reklam” kavramını daraltmak değil, tam tersine reklam alanını bilgilendirme kisvesi altına gizlenmeyecek kadar netleştirmektir. Bu yaklaşım, sağlık hizmetlerinde tanıtım faaliyetinin artık sadece etik değil, idari bir sorumluluk alanı haline geldiğini göstermektedir. Bu nedenle Yönetmeliğin ikinci temel katmanı olan “yaptırımlar sistemi”, yalnızca yasağa bağlanan fiilleri değil, aynı zamanda bu fiillerin hukuki sonuçlarından geriye doğru izlenmesini gerektirmektedir.
Yönetmelikte Yaptırımlar 12. Maddede düzenlenmiştir. Buna göre Yönetmelik, yaptırımların dayanağını yalnızca kendi normatif alanından değil, 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ek 11. madde, 5237 sayılı TCK, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 5651 sayılı Kanun ve 6698 sayılı KVKK gibi beş farklı mevzuat üzerinden kurar.
Bu haliyle yönetmelik yaptırım sistemini klasik “idari para cezası” mantığından çıkarır; çok katmanlı bir hukuki reaksiyon mekanizması haline getirmektedir diyebiliriz. Ancak elbette ki EK-2’de gösterilen ve aşağıya koyduğumuz İdari Yaptırım Formu sektör paydaşları için büyük önem arz etmektedir ki şöyle:

Buna göre Yaptırımlar
MADDE 12- (1) Bu Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilenler hakkında aşağıdaki idari yaptırımlar uygulanır:
…
12. maddenin 1/a, b, c, ç ,d, e fıkralarını bir bütün halinde gösterebilmek için aşağıdaki tabloyu hazırladık:


Yönetmeliğin 12. Maddesinin 2. Fıkrası ise şu şekildedir:
(2) Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerini 6 ncı madde hükmüne aykırı şekilde yürütenler hakkında 6698 sayılı Kanunun 17 nci ve 18 inci maddeleri ile Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmeliğin 21 inci maddesi doğrultusunda işlem tesis edilir.
Buna göre 6. Madde ise
Mahremiyete saygı
MADDE 6- (1) Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinde, hasta hakları ihlâlleri ile bunlara bağlı ortaya çıkan sorunların önlenmesi ve gerektiğinde hukukî korunma yollarının fiilen kullanılabilmesi için 1/8/1998 tarihli ve 23420 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hasta Hakları Yönetmeliği hükümlerine uyulması zorunludur.
(2) Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri 24/3/2016 tarihli ve 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununa, 3359 sayılı Kanunun ek 19 uncu maddesine ve 21/6/2019 tarihli ve 30808 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde yürütülür.” şeklindedir.
Yaptırımları bu şekilde genel bir çerçevede ele aldıktan sonra idarenin bu düzenleyici işlemle yukarıda ifade ettiğimiz üzere çoklu bir mekanizma ile pro-aktif bir mücadele yürütmek istediğini anlayabiliriz. Dolayısıyla yönetmeliğin ikinci bölümünde 5 madde halinde (5,6,7,8,9. Maddeler) ifade edilen ve bir başka yazıda detaylı bir şekilde ele almayı düşündüğümüz hususların ihlali halinde ciddi yaptırımlarla karşı karşıya olunduğu bilinmelidir. Yine bu meyanda belirtilmelidir ki yönetmeliğin “Uluslararası sağlık turizmi tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri” başlığını taşıyan 8. Maddesi yeni bir düzenlemedir ki belirli şartlar dahilinde sponsorlu tanıtım ve bilgilendirme faaliyetine izin vermektedir. Bu madde ile birçok yeni husus da düzenleme altına alınmıştır.
Sonuç
Sonuç olarak, Yönetmeliğin 11. Maddesinde ifade edildiği üzere “Tanıtım ve bilgilendirme faaliyetleri; Genel Müdürlük ve Müdürlükler tarafından basın ve yayın organları, sosyal medya platformları ve internet siteleri üzerinden düzenli olarak taranır.” Sosyal medyada ilgili yönetmelik hakkında üretilen bilgilendirici içeriklerin tamamına yakınını taramış bir hukukçu olarak yeni yönetmelik hakkındaki değerlendirmelerin eksik ve hatalı olduğunu belirtmenin zaruri olduğunu düşünüyorum. Yazımızın başında da ifade ettiğimiz üzere “bir sektör olarak sağlık hizmetleri” realitesi ile karşı karşıyayız ve bu alanın rekabetçi bir hal aldığını kabul etmek durumundayız. Bu alandaki regülasyon ve uyum süreçlerinin ciddiye alınması gerekmekte olup yeni yönetmeliğin de bu motivasyon ile çıkarıldığını bilmekte fayda var. Diyebiliriz ki geride bıraktığımız süreçte kağıt üzerinde bulunan ancak fiiliyata geçirilmeyen denetim ve yaptırımlar bu yönetmelik ile beraber hayatımıza daha yakından dahil edilecektir. Bu durumda etkili ve sıkı idari denetim ve tedbirler karşısında sektörün iç ve dış paydaşlarının da hassasiyet geliştirmeleri gerekmekte ve ilgili düzenlemeleri nitelikli danışmanlık alarak öğrenip gerekli uyum çalışmalarını uzun vadeli olarak hayata geçirmeleri gerekmektedir.