Hukukun evrensel ilkeleri arasında en önemli yer tutan kavramlardan biri “Hukuki Güvenlik”tir. Hukuki güvenlik, bireylerin ve kurumların haklarının korunması, hukuk sistemine duyulan güvenin sağlamlaştırılması ve hukukun öngörülebilir olması açısından hayati bir rol oynar. Bugün, Ortaklığın Giderilmesi dosyalarında hukuki güvenliği anlatan örnek bir vaka inceleyeceğiz.

1. Tapu Kayıtlarının İncelenmesi: Davanın temel dayanağı tapu kayıtlarıdır. Bu yüzden, tüm paydaşların hisselerinin doğru bir şekilde tapuya kayıtlı olduğundan emin olun. Bu, davanın başlangıcında tapu müdürlüğünden alınan güncel tapu kayıtlarıyla sağlanabilir.

2. Uzman Değerlendirmesi: Gayrimenkulün piyasa değeri ve bölünmesi halinde ekonomik olarak anlamlı olup olmadığına dair bir uzmanın değerlendirmesini alın. Bazı durumlarda taşınmazın fiili olarak bölünmesi ekonomik ya da teknik olarak mümkün olmayabilir.

3. Mülkiyet Analizi: Tüm paydaşların haklarının tam olarak belirlenmesi ve geçmişte yapılan işlemlerin (devredilen hisse, intifa hakkı vb.) yasal geçerliliğinin incelenmesi önemlidir. Özellikle üçüncü şahıslarla yapılan işlemlerin mülkiyet analizine dahil edilmesi hukuki güvenliği artırır.

4. Paydaşların İlişkilerinin Düzenlenmesi: Paydaşlar arasında önceden bir anlaşma sağlanması, davanın uzamasını ve ihtilafların büyümesini engelleyebilir. Anlaşmaya varılması mümkün olmadığında ise uzlaşı yöntemlerine (arabuluculuk, müzakere) başvurulması faydalı olabilir.

5. Yargıtay Kararlarına Dayanmak: Geçmiş Yargıtay kararları, emsal teşkil edebileceğinden, benzer davalardaki hukuki sonuçları inceleyerek davanızı şekillendirebilirsiniz. Böylece davanın sonucunu önceden daha öngörülebilir kılabilirsiniz.

6. Dava Masraflarının Planlanması: Ortaklığın giderilmesi davalarında ciddi masraflar ortaya çıkabilir. Masraflar arasında bilirkişi ücreti, keşif masrafları ve avukatlık ücreti yer alır. Bu masrafların önceden planlanması, hukuki sürecin sekteye uğramadan ilerlemesini sağlar.

7. Taşınmazın Satışında Hukuki Güvence: Ortaklığın giderilmesi taşınmazın satışına karar verilirse, satışın icra yoluyla mı yoksa açık artırma usulüyle mi yapılacağını önceden belirlemek önemlidir. Bu süreçte tüm paydaşların haklarının korunması için uzman bir avukatla çalışmak yararlı olur. Bu adımlar, davanın güvenilir ve sağlam bir hukuki zemin üzerinde ilerlemesine yardımcı olur.

Ortaklığın Giderilmesi ve Hukuki Güvenliğin Sağlanması ile ilgili dava örneği;

Müvekkilim Ali Bey, İstanbul'da ailesinden miras kalan bir taşınmazda pay sahibidir. Taşınmaz, bir apartman dairesi olup, Ali Bey’in yanı sıra diğer dört kardeşi de hissedardır. Ancak taşınmazın ortak kullanımından ve kira gelirlerinin paylaşımından dolayı sürekli anlaşmazlıklar yaşanmaktadır. Ali Bey, bu anlaşmazlıkları sonlandırmak ve taşınmazın ekonomik değerini ortaya çıkarabilmek amacıyla ortaklığın giderilmesi davası açmaya karar vermiştir.

Hukuki Süreç: Öncelikle müvekkilim Ali Bey ile görüşerek taşınmazın tapu kayıtlarını inceledim. Diğer paydaşların pay oranlarını ve mülkiyet durumlarını teyit ettik. Tapu kayıtlarında bir sorun olmadığından emin olduktan sonra, davayı açarken müvekkilim adına hukuki güvenliği sağlamak amacıyla dikkat edilmesi gereken adımları izledim.

İlk aşamada, taşınmazın fiili olarak bölünmesinin mümkün olup olmadığını araştırdım. Bu süreçte bir bilirkişi görevlendirilmesini talep ettik ve bilirkişi raporu sonucunda, taşınmazın fiili bölünmesinin ekonomik olarak anlamlı olmadığı ortaya çıktı. Bunun üzerine, taşınmazın satışına karar verilmesi gerektiği netleşti.

Davanın seyri esnasında, satışın nasıl gerçekleştirileceği konusu gündeme geldi. Mahkemeye, taşınmazın icra yoluyla değil, açık artırma yoluyla satışa çıkarılmasını önerdim. Bu şekilde müvekkilimin haklarını maksimum düzeyde koruyabileceğimiz bir satış süreci oluşturmayı amaçladık. Açık artırmanın, taşınmazın gerçek değerine daha yakın bir fiyata satılmasını sağlayacağını ve diğer paydaşların haklarının da zarar görmemesini sağlayacağını öne sürdük.

Bilirkişi tarafından belirlenen taşınmazın değerine itiraz eden karşı tarafın iddialarına karşı, geçmiş Yargıtay kararlarına dayanan hukuki argümanlar sunduk. Yargıtay’ın emsal teşkil eden kararları doğrultusunda, bilirkişi raporunun güvenilirliği ve satışın bu değer üzerinden yapılmasının hukuki güvenlik açısından önemini vurguladık.

Sonuç olarak Mahkeme, talebimiz doğrultusunda taşınmazın açık artırma yoluyla satışına karar verdi. Satış sonucunda elde edilen bedel, pay sahipleri arasında hisseleri oranında paylaştırıldı. Müvekkilim Ali Bey, böylelikle yıllardır süregelen taşınmazın paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklardan kurtularak, hakkı olan payı aldı.

Bu dava sürecinde hukuki güvenliği sağlamak adına, tapu kayıtlarının doğruluğunu teyit ettik, taşınmazın ekonomik değerini bilirkişi aracılığıyla doğru tespit ettirdik ve satış yöntemini müvekkilimizin lehine olacak şekilde belirledik. Tüm aşamalarda Yargıtay kararlarına dayanan stratejik bir yol izleyerek, müvekkilimizin haklarını korumayı başardık.

Bu örnek, ortaklığın giderilmesi davalarında avukatların müvekkilleri için nasıl bir süreç izlediğini ve hukuki güvenliği nasıl sağladığını göstermektedir.